hesabın var mı? giriş yap

  • gece gece okudum. özet geçiyorum

    bunlar 5 metreymiş. insanı yaratmış. dünyaya gelme sebepleri ise altınmış. (bakın burası çok ilginç) çünkü merkez bankası rezervleri tükenmek üzereymiş. borçları varmış. sonra dünyaya inip piramitlerin müteahhitliğini yaparak inşaat sektörünü canlandırmışlar. ekonomiyi düzeltmişler. piramitleri bize bırakıp altınlarımızı aldıktan sonra o güzel uzay gemiciklerine binip gitmişler :/

  • üst edit: 'ben aşılıyım' maskesi takarsa eğer usulca eğilip, turiste kendini sevdirebilecek insandır aynı zamanda.

    o ne cesaret yiğidim? cesaretinden dolayı evde balkonlara çıkıp alkışlanacak kişidir aynı zamanda.

    düşünsene: tc vatandaşısın; yazlık yerde, plajda veya çarşıda yürüyorsun, elde bim poşeti.

    karşıdan bi turist geliyor. onu gördüğün anda hafif bir korku, böyle içe doğru büzüşme.

    git gide yaklaşıyor. göz göze geldiniz. kafanda deli sorular, panik haldesin. yanında aşı olsa şak diye koluna sokacak durumdasın öyle bir an.

    uzaktan bir polis de cem yılmaz'ın (bkz: şu müslüman mı lan) repliğindeki gibi "şu türk mü lan?" diyerek, anbean süreci izliyor.

    gerilim filmi resmen. seni gören turist o an şikayet etse sıçtın mavisi.

    içinde olmasak çok eğlenceli bi ülke aslında.

  • saçmalığın daniskası.

    para işlerinden anlamadığın belli.

    böyle birşey yapmaya kalktığın anda ülkede 1 tane hesabında 5 milyon olan adam bulamazsın.

    kimse parasını türkiye'de tutmak zorunda değil. yurtdışında bir hesap açıp oraya aktarır parasını.

    sen de bankalarında yaşadığın likidite problemiyle kalakalırsın.

    milletin kullandığı krediler o 5 milyon üstünde bankada parası olan adamların parası.

  • senin yuzunden kendi ulkemizden 15 bin km uzakta yasiyoruz. yeri geliyor muhendis adam bulasikcilik yapiyor yeri geliyor garson oluyor yeri geliyor kebapci oluyor burda. birsuru beyin gocu oldu, birsuru muhendis, doktor, yuksek egitimli insan kacti ulkeden. ıssizlik diz boyu. ulkenin hali icler acisi. bir gun allah askina disari cik su etrafinda 1000 koruman olmadan sadece insanlarin yuzune bak. konusmana gerek yok sadece yuzlerine bak. ne kadar mutsuz ve stresliler. kavga etmeye, kendi stres ve sinirlerini bir baskasinda cikarmaya yer ariyorlar.
    birak artik. bare kacip gelen, birsuru zorluktan gecen ve hala gecmekte olan bizleri burda rahat birak.

  • beklentimin altında kalmış filmdir.

    --- spoiler ---

    film yavaş başlıyor fakat 500 küsür sayfalık, worldbuilding'i devasa, politik, kültürel bir çok detayın olduğu bir kitap için anlaşılabilir olduğunu düşünüyorsunuz. fakat entrikalar, politik manevralar ve dini ve kültürel öğeler hiçbir zaman derinleşemiyor. karakterlerin de bu kısımları detaylandıracak kadar üzerine düşülmemiş. duncan'ın gözü kara, eğlenceli ama sadık olması ya da, gurney'nin asabi ve sonuç odaklı mizacı gibi bir bir kaç kelimeyle özetlenebilecek karakter özellikleri filmdeki karakterlerle bağ kurulmasını engelliyor. diyaloglar ise çok klişe ya da fazlasıyla boş geldi. karakterlerin boş boş uzaklara bakması bir de bunu yaparken slow motion efektine abanılması falan denis villeneuve'den beklemediğim şekilde yavan yapmış filmi. filmdeki geniş açılar tasvir edilen dünyaların büyüklüğünü sezdirse de detay eksikliği filmdeki bu mekanları canlı, yaşanan yerler olmaktan çıkarıyor. karanlık odalar, gölgeler içindeki salonlar geniş ama o dünya'ya ait kültür öğelerinden arınmış steril mekanlar ve bu da filmin içine girmeyi engelliyor.

    hans zimmer yapmış olsa da filmin müzikleri de çeşitlilik açısından kısır kalmış. baslara abanarak sizi etkilemeye çalışan generic doğu müziği olmaktan ileri gidememiş.

    filmi 3d izlememek için imax'e gitmedim. filmin vadettiği canlı sarı renkleri 2d olarak izlemek benim için boktan bir kaç sineğin yanımdan geçmesinden daha önemli fakat gittiğim arcadium sinemalarında özellikle filmin sonlarına doğru şafak vakti geçen olaylar çok bulanık ve karanlıktı. muhtemelen arcadium sinemalarında bir problem vardı çünkü fragmanlarda bu sahneler bu kadar karanlık gelmemişti.

    --- spoiler ---

    filme genel notum 6.5/10

  • ben de bir zamanlar vücudumdaki bir rahatsızlıktan dolayı çok endişelenmiş, internet üzerinden yoğun bir araştırma yapmış, olabilecek bütün hastalıkları incelemiştim. bunu, doktora derdimi anlatırken " şu şu hastalık belirtilerini okudum, bende de böyle belirtiler var bunun için size geldim. " dediğim vakit doktor kadın gülüp dalga geçmeye başladı. yok memlekette onlardan başka herkes doktormuş da, aslında onlara gerek yokmuş da vs. vs. ya bu nasıl şişirilmiş egodur anlayamıyorum. hem heryerde bas bas kampanyalar düzenliyorlar halkta farkındalık yaratmak adına. hastaya geç teşhis yapıldığında yine hasta kişiyi cahillikle, umursamazlıkla suçluyorlar. ama birşeylere ilgili olup araştırınca suç oluyor. sanki kendileri hep doğru teşhisi koyuyormuş gibi havalar...

    tabi gerçekten aşmış doktorlar böyle davranmak yerine kişiyi dinliyor ve daha çok bilgilendiriyor. normal insan olan da böyle davranır zaten.