ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: fatih tekke deki inanılmaz mantık hatası
entry : piçler fatih tekke diyo ama iki tane k var lan. şaşkınlık içerisindeyim amk
yaran fıkralar
-
bi gün adamın teki ormanlık bi yolda arabasıyla gidiyomuş. aniden önüne kırmızılar içinde bi adam fırlamış ve "ben bu ormanın kırmızılı hipnasıyım, bana yiyecek bi şey vermezsen burdan geçemezsin" demiş. adam da uuraşmamak için bi şeyler verip yoluna koyulmuş. derken bu sefer sarılar içinde bir adam arabanın yolunu kesmiş ve "ben bu ormanın sarılı hipnasıyım, bana içecek bi şey vermezsen
vermezsen burdan geçemezsin" demiş. adam yine noolur noolmaz diye bi şeyler verip yoluna devam etmiş. birazcık yol aldıktan sonra mavi elbiseli birisi arabanın yolunu kesmiş. artık adam dayanamamış ve camdan beline kadar çıkıp "sen ne istiyosun lan ormanın mavili hipnası!!!" diye bağırmış. adam şöyle cevap vermiş: ehliyet ve ruhsat.
21 yaşında hala bilgisayar oyunu oynayan ezik
-
öğretmen, öğrencisine;
-fatih senin yaşındayken istanbul'u fethetti. peki sen ne yapıyorsun ? hala çocuk gibi şımarıp, oyun oynuyorsun.
öğrenci: ama hocam, onun da hocası akşemseddin'di, der.
bu kısa ve özlü hikayeden bihaber olan insan beyanatıdır.
mor ve ötesi
-
sözlük soru cevap etkinliğinde bir yerde harun bahsetmişti. aklıma düşmüştü, denemek istedim.
gerçekten öyle güzel bir deneyim ki..
tünel meydanında sirenler albümündeki 9. şarkı tüneli açıyorsunuz.
"şimdi kalbin, epey kırılmış, görüyor hepsini, ne yapabilirdi?"
şarkının bitiminde kendinizi odakule'de buluyorsunuz.
sonra istiklal şarkısı başlıyor, istiklali hissediyorsunuz, galatasaraydan, çiçek pasajından geçiyorsunuz,
kulağınızda şu sözler:
"belki arkadaşlarınla, belki de yalnız başına yürürken, ne kadar mutlusun istiklal’de
birkaç mevsim renkler solunca, tükenmez hayatının sesi, çok mutlusun istiklal’de"
sonra istiklal şarkısı bitiyor, hem de nerede? parka gidebilmek için direndiğimiz yerlerde...
park şarkısı başlıyor orada:
"dün neler mi kaybettin, belki zamanın yok şimdi
gidenler geri gelmez ama, boş yere yorulmadı kalbin
adını bilmesem de kardeşsin, biz neye söz vermiştik
yüzümü gördüğünde gül artık, biz bir kabusu yendik
yok, yaralara dokunmak yok, gök de bir bize ağaç da bir
sabrın tükendi ama aman, onlara asla benzemedin"
albümün bu son şarkısı bittiğinde meydana çıkmıştım, gezi yanı başımdaydı,
anılar aklımdaydı.
adını bilmediğim kardeşlerim aklıma geldi.
derin bir nefes aldım.
gülümsedim.
internette hastalık arama sendromu
-
bunu yaparak yorulmanıza hiç gerek yok, buradan bakabilirsiniz:
- öksürük: akciğer kanseri
- karın ağrısı: ülser
- boğaz ağrısı: reflü
- sol kolda ağrı: kalp krizi
- baş ağrısı: yüksek tansiyon
- baş dönmesi: iç kanama
- deride leke: cilt kanseri
- gözün seğirdi: multipl skleroz
- bacağın uyuştu: als
- bayıldın: öl amk.
ssg'nin kılıçdaroğlu'ndan aldığı takdir belgesi
-
"ifade özgürlüğüne finalle çalıştım ve kazandım"
itü daha mutlu bir türkiye için saatleri sabitledi
o telefonu bırak elinden valla kırarım aynanı
-
en ufak mevzuda arabadan silah-bıçak-sopa (duruma göre) ile inenlere denk gelse topuklayacak olan ama sürücünün bayan olduğunu görünce artislik yapma gereği duyan motorcunun videosudur.
kıro kızların ortak özellikleri
-
sadece "yeterince ünlü" olan şeylerden haberdar olmaları.