hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • ispanyolların öğrenci yemeği.

    ispanyol öğrencilerin yaptığı şekilde hazırlanışı şöyledir:

    patatesler küp şeklinde doğranarak derin yağda kızartılır. az miktarda ufak doğranmış soğan da bu derin yağın içine ilave edilir. soğanlar yerken ağzınıza pek gelmeyecek ama tadını ve kokusunu alacaksınız. bu sırada büyükçe bir kasede yumurtalar tuz eklenerek çırpılır. yumurta sayısına patates miktarına göre karar verilir, patatesler yumurta içinde yüzmeyecek. patatesler kızardıktan sonra tavadan yağı süzülerek alınır ve çırpılmış yumurtanın içine konur. bu karışım az yağlı başka bir tavaya serilir ve kısık ateşte karıştırmadan pişirilir. bu ikinci kızartma işlemini ilk tavadaki yağı alarak onda da yapabilirsiniz. altı kızardıktan sonra bir tabak yardımıyla -ya da havaya fırlatarak- ters çevirilir. uzaktan bakıldığında böreğe benzeyen omletiniz hazır olduğunda sıcak olarak servis edebilirsiniz. mayonez ve kekik de pek bir yakışır. afiyet olsun.

  • kadın olur.

    bütün maskelerini çıkartır. ve sadece kadın olur.

    güçlüyü oynayan, mantığa tapan, kariyeri her şeyden üstün tutan, aşka inanmayan, kimseye güvenmeyen, herşeyi zamana bırakan, bir şeyleri yaşamak yerine sonunu hesap eden maskelerini çıkartır, salt kadın olur. aşık olmanın, olunmanın, istenilmenin, beğenilmenin, özlenilmenin tadını çıkartır. hesaplar , kitaplar, kurallar biter; her şeyden hatta insanın kendisinden güçlü olan tek duygu başlar, aşk.

    zaten hayatta iki mucize bir de gerçek vardır. mucizelerin ilki doğmak, diğeri aşık olmak. hepsini bozan tek gerçek de ölümdür. kaçınılmaz olan. ve mucizeler inananların başına gelir, gerçekler herkesin.

    çok kadın tanıdım hep aynı hataları yaptığı halde bir mucize bekleyen. aşka inanmıyorum diye bas bas bağırıp, kalbiyle aşkların en güzelini çağıran. çok kadın tanıdım ne istemediğini otuz, ne istediğini kırk yaşından önce çözemeyen. kırkında da bunlara nasıl nereden başlayacağını kestiremeyen. sadece gerçek bir adama aşık olan gerçek bir kadın bilir ne istediğini; her şeyi unutup o aşkı yaşamak ister. erkeğine teslim olup, acısıyla, hatalarıyla, pişmanlıklarıyla ve inanılmaz derinlikteki özel anlarıyla o aşkı yaşamak ister. dibine vurmak ister. bütün kimliklerinden sıyrılıp, annelikten, iş kadınlığından, evlatlıktan, yemek yapmaktan, bulaşık yıkamaktan, güçlü durmak zorunluluğundan sıyrılıp sadece kadın olmak, bunu her hücresinde hissetmek ister.

    bir kadın bir adama gerçekten aşık olursa; işte o zaman bir mucize olur. cennet dünyaya iner. cebinde cehennem saklı olsa bile.

    tanım; bir kadının bir adama gerçekten aşık olursa hissedeceği şeylerdir.

    (bkz: #30474124)

  • sevmediğim kişiliktir. gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki, gücü olanın yanında, gücü ve karizması olmayanın karşısında bile olma tenezzülünde bulunmayacak kişidir. bir programını izlemiştim, bedenen özürlü fakat zihnen çok pratik bir insanı konuk etmişti. ismini hatırlamıyorum ama adam bir buluş yapmıştı. icat sahibiydi. adamı küçümser bakışlarını, aman bitse de gitsek hallerini, senle ne diye muhattap oluyorsam tavırlarını ismini duydukça hatırlıyorum.

    ama bu aynı insanı acun ılıcalı'nın karşısında, yahut karizması olan kadın veya erkek kişilerin karşısında ezilip büzülürken, onları gereksiz övgülere boğarken görüyoruz. sevmiyorum kendisi gibi burnu yüksek, içten pazarlıklı kişileri. para ve güç herşey demek değildir.

  • tarla sahibinin yapması gereken tek şey helikopter'in sileceklerini kaldırmaktı. bence.
    eşşek değilse anlar oraya park edilmeyeceğini.

  • kalkış için taxiwaye girmişken kanat üstü çıkışın yanında oturan adamın acil çıkış kapısını sökmesi, kapıyla ne yapacağını şaşırıp kucağına alması, pilotun koşarak kabine gelip "naaptını yav" diye sorması, yolcunun "üstünde çekiniz yazıyordu, ben de çektim" demesi, bunun üzerine pilotun kıpkırmızı olup "bilmediğin boku niye elliyorsun" diye hönkürmesi. sonra park yerine geri dönülmesi, teknik ekibin gelip kapıyı geri yerine takması, 2 saat rötar vesaire. ondan sonra da vay efendim niye rötar yaptınız bilmem ne.

  • ortalama 1000-2000 ordulu bir bombardıman trolleri var.ilk önce 5000-10.000’lik arası bir bot tweet atımı ile gündeme sokuluyor.sonra bu kendi troll ordusu yazmaya başlayıp birbirlerinin tweetlerini beğenerek öne çıkarıyorlar ve bot tweetler aşağıya iniyor.normal biri girdiğinde çok büyük bir tepki varmış algısı çıkıyor.bu troll ordusu dışında,köşe yazarları,gençlik kolları da sonradan tweet ekleyebiliyorlar duruma bağlı.sonra twitter farkedince bu botla yazılan kısmı siliyor ve geriye sadece kendi tweetleri ile gündem de kalıyor kalabildiği kadar.genellikle kendi kendilerine kaldıklarında 2-3 saat maksimum sürüyor.iyi akşamlar.

  • o kadar çok gerekçem var ki. birini diskalifiye etsem diğeri peşimi bırakmıyor.

    metafizik gerekçe: varlık var mıdır yok mudur, asla cevap verilemeyecek bir sorudur. tanrı varsayımdır, öte dünya efsanedir, hayat bir söylentidir. evren kafa karıştırır, sınırsızlığına akıl yetmez. kozmolojik konulara genetik yatkınlığı olan insanlar bu sorularla kuvvetten düşerler. dinler imanı salık verir , fakat insan zihni bununla yetinmez, din adamları arasında bile bunlara kanmayan çoktur. bir kişiyi bu sorunların ortasına bırakmak zalimliktir.

    varoluşsal gerekçe: hayatın hiçbir anlamı yoktur. yaşamanın hiçbir anlamı yoktur. her anlam arayışı sadece tesellidir. ıt's a wonderful life gibi filmlerde sunulan bir peri masalıdır sadece.

    biyolojik: insan çok hassas bir organizmadır. genetik bozukluklar, hastalıklar, virüsler, bakteriler arasında büyük eziyetler çeker.

    siyaset: savaşlar biçim değiştirse de asla bitmeyecek. işsizlik oranları yükselecek. devletler meşru yolsuzluk kaynakları olmaya devam edecek.

    sosyopsikolojik: dünya son elli yılda tamamen bir performans podyumuna dönüşmüştür. kendisini iyi pazarlamayan insanlar parya olarak kalacaktır. hizmet sektörünün diğer tüm sektörleri alt ettiği bu dönemde imaj her şeyin önündedir. bu imaj da sahtekarlık, kurnazlık, riyakarlık gibi davranışları mecbur tutmaktadır. bunlara riayet etmeyen kişiler yalnızlığa terk edilmektedir.

    etik: bencillik, gaddarlık, dolandırıcılık debisini artırmıştır. kendilerine ahlak timsali payesi veren insanlar başta olmak üzere her kulvarda etik yoksunluk ile karşılaşılmaktadır.

    güvenlik: dünya güvenli değildir. diğer insanlar her zaman bir tehdittir. nüfusun artışına paralel olarak suç artmaktadır. sadece yoksulluk ve yoksulluk kültürü ile ilişkilendirilen suçlar değil beyaz yakalı suçları veya siber suçlar da güvenliğimizi tarumar etmektedir.

    ekonomik: çocuklar eğitim aristokrasisinin içinde doğar. bir kişinin hayattaki başarısını aldığı eğitim, o eğitimin kalitesini de ailesinin geliri belirler. yoksul bir ailede doğan bir çocuğun sahip olacağı imkanlar varsıl bir ailede doğan çocuktan çok daha azdır. arada bir başarı öyküleri anlatılarak başarının emekle ilgisi olduğu manipülasyonu yapılır.

  • dünyanın en akıllı esnafıdır kendileri. öyle ki; avm kurulmasın diye yola çıkan insanları dövmeye kalkarlar. sevinçten ellerinde pala ve satırlarla sokağa çıkıp, avm yapılacak haberini kutlarlar.

  • robert romano (er). pisi pisine de değil, karakterle dalga geçer gibi.

    önce bir bölümde helikopterin kuyruk rotoruna kaptırdığı kolunu kaybeder.
    https://www.youtube.com/watch?v=vh-kw3doigk

    ardından doktorumuzda bu olay yüzünden helikopter fobisi gelişir. korkudan, hasta getiren ambulans helikopterle ilgilenemeyecek kadar kilitlenir. kendine gelmek için dışarı çıkar ama o helikopterin üzerine çakılması sonucunda ölür.
    https://www.youtube.com/watch?v=vfcbvawyxes

    final destination serisi yokken bu vardı işte.

    edit: başlığın kendisi spoiler uyarısı zaten.

  • şüpheli gözlerle baktığım video.

    konu taksiciler olunca suriyeliler haklı bile olabilir. belki de taksici 50 liralık yola 200 lira istedi. tam tersi taksici normal fiyatı söyleyip suriyeliler çamura yatmış da olabilir tabii. bu iki kesimden her şey beklenir.