hesabın var mı? giriş yap

  • market ya da ormanda yürüyüş dışında dışarı çıkmadığım, eşim dışında hiç kimseyle fiziki olarak görüşmediğim karantina sürem 1 ayı geçti.

    neredeyse her gün ne kadar şanslı olduğumu düşünüyorum bu aralar. evlenirken “hayatı beraber geçirmek istediğin insan”ı seçtiğini düşünüyorsun ama birebir yaşayıp görmek çok değişik bir duygu.

    mutlu olunca “kesin bir bokluk olacak” diye düşünen bir insan olduğum için, şimdiye kadar hep içimde evlendik ama belki birkaç yıl sonra aslında doğru insan olmadığızı anlarız belki gibi bir korku vardı. “ya hata yaptıysam” korkusu. şu bir ayı geçirdikten sonra, anladım ki çok doğru bir karar vermişim.

    başka hiç kimse olmadan, 1+1 ufacık evde mutlu mutlu yaşayabildiğim bir insanı bulmuş olmak inanılmaz.

    o kadar insan içinden nasıl oldu da böyle harika bir insanla ikimiz de bekarken tanıştık, ikimiz de birbirimizi çekici bulduk, zaman geçti iyice bağlandım, o da bana bağlandı ve mutlu olduk. nasıl bu ufak ihtimal gerçekleşti? aklım almıyor.

    ilerde daha ufak bir yere taşınsak şehir hayatını özler miyiz, beraber sıkılır mıyız tantana olmadan diye düşünüyordum arada. çok daha mutluymuşuz meğer.

    mutlu evde büyümediğimden herhalde bana öyle olağanüstü ve inanılmaz geliyor ki... neyse hayat bu ama şimdilik pek güzel.

  • hoca ne yaptın.

    filmi bugün ikinci defa izledim ve çok daha iyi hazmettim. uzunca bir süre, 1001 çeşit okuması yapılabilecek bir başyapıt olduğuna ikna oldum.

    ilk izlediğimde kaçırdığım, ikincisinde yakaladığım bir an var ki; bir an ayağa kalkıp saygı duruşuna geçmek istedim.

    --- spoiler ---

    kitapçıda taşralı yazar ve sinan hararetli bir şekilde edebiyat tartışırken, dışarıda sağanak yağmur başlaması ve genç bir kızın kitapçıya girmesi...

    insanlar kitapçıyı ancak yağmurdan kaçarken sığınmak için girilebilecek bir yer olarak görürken, iki taşra yazarının boşu boşuna kendilerini paralamaları...

    --- spoiler ---

    hoca ne yaptın.

  • ifşa edilen kişi şikayet ettiği takdirde ifşa eden kişi kesinlikle ceza alacaktır. en kötü ihtimalle hükmün açıklanması geri bırakılır, 5 yıl boyunca diken üstünde durur. tadı kaçar. canı sıkılır. ne halt yediğini sorgular belki.

    yargıtay diyor ki bir kararında:

    "sanık ...'nin, mağdur ... tarafından twitter hesabına gönderilen mesajları, aynı sitede, belirsiz sayıdaki birden fazla kişinin okuyup, öğrenebileceği şekilde paylaşarak, kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini mağdurun rızası olmaksızın alenen ifşa etmesi ve yayımlaması biçiminde sübut bulan eyleminin, tck'nın 132/3. madde ve fıkrasında tanımlanan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu oluşturduğuna dair yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir."

    savunma olarak "beni taciz etti" dese bile bu savunmaya itibar edilmeyecektir.

    birincisi, ortada bir taciz yok. ikincisi, özel mesajları, fotoğrafı ifşa etmişsin. haklı olduğun düşünülse bile haksız duruma düşmüşsün. hak aramanın yolu bu değil ki. senin amacın bambaşka belli ki.

    umarım ifşalanan kişi şikayet eder de bu ilgi bekleyen kişi hak ettiği cezayı alır.

    edit: 2. görsele bakmamıştım. "hırbo" diyerek hakaret de etmiş. ceza bir miktar daha artar.

  • hürmetin dışında adam gibi yemek yiyip adam gibi ücret ödersin.
    yemek üstüne gelen çay ücretsizdir.
    birde harbi adamlardırlar.
    siirte bir büryan istedim.
    sonra masada karabiber, pul biber diğer baharatları arıyorum.
    garson geldi abe ne arısen dedi.
    baharat dedim.
    yaw et ye et.
    ete baharat eklenmez dedi.
    adam haklıydı et kaliteliyse baharat eklemenin mantığı neydi.

  • her boku bilmediklerini/bilemeyeceklerini ogrenemiyor bizim millet. aklima cok net 2 ornek geliyor bu konuda. birincisi oss zamanlarindan kalma. universiteyi kazandigim 1999 senesinde evimizin karsisindaki surekli alisveris yaptigimiz esnaf amcayla girdigim diyalog. yaklasik olarak su sekilde gerceklesmisti, hala aklimda.

    esnaf: geldi mi tercih sonucu? nereyi kazandin?
    ben: x universitesi y bolumunu kazandim.
    e: x universitesinde y bolumu yok. z bolumudur o.
    b: var yahu, z bolumu de var y bolumu de var. ben z'yi tercih etmedim y'yi tercih ettim.
    e: yok yok yanlisin var senin. z bolumudur o.
    b: neyse hadi hayirli isler.

    adam benle iddia ediyor. 3 yillik lise hayatim boyunca hangi universitede hangi bolum var yalamis yutmusum, hadi onu gectim ustune osym'den sinav sonucu gelmis. adam hala benle iddialasiyor.

    ikinci olay da daha guncel. yukaridaki ornek ulke universitelerini icerek capta bir ornekti. ikincisi dunya capinda bir ornek. bir internet forumunda bilgi universitesindeki son icki yasagini tartisiyorduk. ben kisaca elestirel bir mesaj attim, benim de bulundugum yabanci universitede ogrenci kantininde icki satildigini ve bunun hic sorun olmadigini falan anlattim. adamin verdigi cevap su: "dunya'nin hicbir universitesinde kantinde icki satildigini gormedim, yok oyle sey." sinirden kendimi sikicektim. hadi bana yalanci demesini falan gectim artik, adam dunyadaki butun universiteleri iceren bir iddia ortaya atiyor amina koyim. bu nasi bir cahil cesaretidir yaa.

  • + sigara içiyor musunuz?
    - içmiyorum.
    +hah bu da çok iyi. genel müdürümüz sigara içen elaman istemiyor
    -neden ki?
    +işte bağımlılık olarak görüyor bunu, zayıflık olarak görüyor. bir de çok molalı çalışıyorlar tabi.
    -ben de günde en az beş kere çişe çıkarım.
    +(...)
    -en az bir kere de sıçarım.
    +(...)
    -ama tabii nereden bilecek ki sayın genel müdür bunları.
    +(...)
    -sigara içmiyorum demiştim, siz de çok güzel demiştiniz. oradan devam edelim konu bulanmasın.