hesabın var mı? giriş yap

  • bakınız yaşını başını almış, kariyer sahibi adamım. açtım izliyorum... zira şu an memlekette gördüğüm en normal şey pınarbeyli köyündeki durağanlık olsa gerek.

    ekonomisi, politikası, magazini, tacizi, tecavüzü, şiddeti derken memleket olarak lağım çukurundaymışçasına bir hayat yaşıyoruz.

    sanırım muhterem bir arkadaşımız biraz trollemek, biraz da köyündeki bu inovatif hareketi bizlerle paylaşmak adına hepimizi bir nebze gülmeye davet etmiş.
    kendisine saygı duyuyor ve iştirak ediyorum...

  • altı üstü birkaç dakikadan ibaret olan video, hayatım boyunca izlediğim tüm dram filmlerini bir kenara fırlattı adeta. nasıl her şeyi sığdırdın şu yaşına çocuk? tam da oturduğum yerden, "ülke bitti yeaa" dediğim zamanlarda ne güzel çıktın öyle karşıma?

    bu ülke mert'in, mertlerin yüzü suyu hürmetine bitmeyecek.

    gün olacak, tek soruyu sekiz defada anlamayan kazık kadar adamlar, sefa sürdükleri saraydan tıpış tıpış çıkacak. yerlerine mert gelecek!

  • dişi dondurma yerken yanına gidilir
    -yalayabilirmiyim
    -hayır
    - o zaman dondurmandan yaliyim.ehehe
    -çat*

    [başarı yüzdesi : %0]

  • ortadoğu kökenli, bugün en kalabalık nüfusun isveç'te yaşadığı din. nüfus cüzdanlarında din hanesinde x yazdığı zivayet olunur. dışa kapalı bir hayat sürerler. evliye çelebi seyahatnamesinde yezidilerin yanlarında kara köpekle dolaştığı ve yıkanmadıkları rivayet edilmektedir. yaşadıkları bölgelerde yaygın islami mezhebin şafi mezhebi olduğu ve şafi mezhebinde de köpeğin temiz sayılmaması nedeniyle halkın kendilerinen uzak durduğu ifade edilmektedir.

    kutsal merkezleri bugün kuzey ırak'ta bulunan laliştir. eski bir sabi tapınağının üzerine inşa edilmiş bir tapınak kutsal kbul edilir. tapınağın ön cephesinde siyah bir yılan resmi mevcuttur. dinlerinin kurucusu olarak bilinen adiyy bin musafir'in imam-ı azam abu hanifeden ders aldığı iddia edilmektedir. adiyy bin musafirin kabrinin üzerinde ayet-el kürsi yazılı bir halı serilmiştir.

    kutsal günleri çarşambadır. çarşamba günü ilk insan olan şahid bin carr ın yaratıldığı gün olmakla birlikte pek çok kutsal olayın gerçekleştiği gündür. islamiyet dahil pek çok dinden izler taşıyan dinde muaviye, yezid velid gibi islami gelenekte pek yeri olmayan isimler çocuklara verilir.

    kutsal kitapları kürtçe olarak kaleme alınmış olup meshaf reş (kara kitap) ve kitab-el cilve dir. dil olarak çoğunlukla kürtçe konuşmaktadırlar. namaz, oruç vs. gibi ibadetler mevcut olmakla birlikte namazın islam'da yasaklanmış olan vakitlerde eda edilmesi, orucun şarapla açılması gibi ritüeller dini tamamen farklı kılmaktadır.

  • peygamber efendim dediğin adamın ilk karısının kendisinden önce üç eşi olmuştu. sakat bir kafa yapısı var maalesef. zokora olayından sonra en büyük falso oldu, futbolcunun zeki çevik ve ahlaklısını seviyoruz.

  • hadi üçünden birini tutmasını anlarım, "şirin buluyordur" diyip geçerim...
    başka vasıfları üstün çıkıyorsa kişinin iki tanesini bile tutmasını kabul edebilirim.

    ama hem coyote varken road runner'ı,
    hem tom varken jerry'i,
    bir de sylvester varken tweety'i tutuyorsa bir insan, orda sınırımı çizerim.

    "tamam kardeşim," diye düşünürüm, "pratik zekaya, azme, yeteneğe, doğallığa prim vermiyormuşsun sen." diye de eklerim.

    zira tom da, sylvester da, coyote de yemek için istemektedir karşı tarafı. bu kadar normal, bu kadar doğaları gereğidir yani.

    anında uzaklaşırım sonra oradan;
    hollywood tarafından eziyet üstüne eziyet gören tüm kıvrak zekalı çizgi karakterler adına sigaramı yakar, dalarım uzaklara...
    tom'un jerryi doyasıya yediği, coyote'nin her dahiyane kapanının çalıştığı bir dünya düşlerim.

  • pamuk romancılığını diğerlerinden ayıran şey kolaya kaçmaması. nedir bu kolaya kaçmamak derseniz, son yirmi yılda nobel edebiyat ödülünü kazanan yazarlara bakarsanız, hemen hepsinin, güvenli bir bölge yaratıp yıllarca o bölgeden çıkmadan, hep benzer tarzda eserler ürettiklerini, bir anlamda aynı eseri tekrar tekrar yazdıklarını görürsünüz. bir kaç örnek vermek gerekirse, mario vargas llosa, özellikle biyografik yapıdaki romanlarında hep benzer bir şablon izler, üslubu ve cümle yapıları küçük nüanslar dışında hemen hemen aynıdır. mo yan, en azından türkçe'de yayımlanan üç büyük romanında ve bu kitapların arasında dahil etmekte beis görülmeyecek, yüz sayfalık, ismi de ironik(!) biçimde "değişim" olan otobiyografik kitabında dahi, çin'in yirminci yüzyıldaki elli yıllık değişimini tekrar tekrar merkeze alır ve karakterler dışında bu kitapların özü hep aynıdır. patrick modiano, yıllardır aynı şeyleri geveler durur. paris sokaklarını arşınlayıp duran derinliksiz ve hiçbir kıymeti olmayan serseri yapıdaki karakterlerini merkeze alıp yazdığı hepi topu yüz, yüz elli sayfalık romanlarında, gerçekte hiçbir şey anlatmaz. herta müller, kitaplarında, inatla hep aynı şeyleri, çavuşesku döneminde yaşananları anlatır ve romancılığını tamamen bunun üzerine kurar, görece samimiyetsizdir. içlerinden bir tek john maxwell coetzee, kendisini belli şablonlar çerçevesinde sınırlamaz ve her romanında farklı bir akış ve deneyselliğe girişir. ki nobel alan romancılar arasında, romancılık anlamında orhan pamuk ile kıyaslanabilecek yegane yazar da kendisidir. ancak john maxwell coetzee dahi orhan pamuk kadar derinlikli romanlar yazamaz. çünkü her şeyden önce bu deneysellik kaygısı çok göze batar. bulduğu deneysel fikri romana yedirmektense, romanı bu deneyselliğe yedirmeye çalışmak gibi bir kaygı güder ve bu yüzden de sığ sularda yüzmenin ötesine geçemez. kendisi de bu durumun farkındadır. kendisini bir romancı olarak değil de, "kurgudan hoşlanan bir okur" olarak tanımlamasının temelinde de bu öz farkındalık yatar zaten. tekrar orhan pamuk'a dönecek olursak, tek bir yazar gösterin ki, yirmilerinin ortasında, neredeyse tolstoy romanları ile kıyaslanabilecek kadar başarılı, klasik yapıda bir roman yazmış olsun. bir yazar gösterin ki, bu ilk romanından kısa süre sonra, william faulkner romanlarıyla kıyaslanabilecek kadar derinlikli bir modernist roman örneği vermiş olsun. bir yazar gösterin ki, cervantes'in osmanlı esareti sürecinde yaşadıklarından hareketle, ayna metaforunu kullanarak, hem de hepi topu yüz yirmi sayfada, postmodernizmin en iyi metinlerinden birini yazmış olsun. peş peşe, kara kitap, yeni hayat ve benim adım kırmızı gibi üç devasa roman yazabilmiş tek bir yazar gösterin de biz de okuyalım.

  • erich fromm üstada göre artık yönetilen ve yönlendirilen kişidir.

    “bir ilişkiyi az seven yönetir. çünkü çok seven kaybetme korkusundan her şeye olur der.” erich fromm