hesabın var mı? giriş yap

  • dinlemek ile okumak arasında beyin açısından fark var mı diye sorulmuştu. bir kaç kaynak okudum.

    time'de yayınlanan ve akademik bir deneye dayanan araştırmaya göre herhangi bir fark yokmuş. 3 grup oluşturmuşlar. unbroken diye bir sci fi kitap seçmişler. 1. grup okumuş, 2. grup dinlemiş, 3. grup hem dinlemiş hem okumuş. sonrasında ise ayrı ayrı testlere sokulmuşlar ve arada bir fark yokmuş. tabi ki makale "listening for pleasure not for work or study" yani roman tarzı kitaplar için böyle. iş ya da eğitim içerikli akademik kitaplarda işler değişir diyor.
    https://time.com/5388681/audiobooks-reading-books/

    ikinci olarak neuroscience dergisinde türk akademisyen fatma deniz'in de içinde olduğu bir grup bir kitabı okurken ve dinlerken beyinin haritalandırmasını yapmış ve beyinde iki eylem sırasında da birbirinin aynısı beyin dalgaları oluşmuş.
    https://www.jneurosci.org/content/39/39/7722

    kıssadan hisse kitap kokusunu içine çekcen diyen balicilere aldırmamak lazım.

    edit: "unbroken" sci fi değil ikinci dünya savaşı hakkında bir kitap. gözümden kaçmış. @source code uyardı.

  • kurum: sağlık bakanlığı
    görev: beyin cerrahisi uzmanı
    kıdem: 2/1
    mesai saatleri: haftada 45 saat artı ayda 10-11 nöbet, geçen ayın hesabı ile ayda 192 saat, nöbet ertesi izinsiz devam ( yani aralıksız 33 saat )
    izin: resmi izinler geçerli ( ama nöbet yoksa, bayram gibi tatillerde mutlaka nöbet olur ), 10 yılı aştığım için yılda 30 gün
    maaş: 1900 lira civarı maaş ve ek olarak döner sermaye ile ayda 5000 lira, her şey dahil, döner sermaye yıllık izinlerde kesilir ve emekliliğe bir faydası yoktur
    artıları: ?
    eksileri: liseden sonra altı yıl üniversite ve 6 yıl uzmanlık sonrası 30 yaşında meslek sahibi olmak. evden çok hastanede kalmak, çocuklarını başkalarının büyütmesi, yorgunluktan arabanı eve kadar uyumadan sürebilmek için dua etmek, tüm bu yorgunluğuna rağmen hata yapma lüksünün olmaması, her türlü enfeksiyonun bulaşabileceği şartlarda riskli meslek sayılmamak, beklentisi yüksek ve zor durumda kişileri görmek, mr yazmadığın ya da istediği ilacı vermediğin ya da hastayı getirmeden kim olduğunu bilmediğin kişilerce getirilen filmlere bakmadığın ya da tuvalete gittiğin ve bir süre poliklinikte bulunamadığın ya da randevusuz gelenler yüzünden randevululara zamanında bakamadığın, vs gibi nedenlerle sürekli şikayet edilmek ve uydurma şikayetler nedeniyle bile savunma vermek, tehdit ve hakaret duymak, dayak yemek, sistemin hatalarının yüklendiği kişiler olmak... daha o kadar çok şey var ki, ben sadece durmak ve unutmak istiyorum.
    mesleğimi seviyorum, keşke ideal şartlarda yapabiliyor olsaydım. kişisel tatmin, akademik kariyer, vs isteyen yine seçsin ama arkamızdan küfredildiği kadar kolay değil. bir de benim branşımı seçecek bayan meslektaşlarımın kulağına küpe olsun, bugün ameliyatını yaptığım hasta ile vizitte yeniden yaşadım; ameliyatı sizin yaptığınızı öğrendiklerinde "eline sağlık" yerine "olsun" diyorlar tevekkülle. erkekle bir olamıyorsunuz, eksiksiniz, ikinci kalitesiniz.
    edit: new old boy haklıydı. kaç yıl sonunda meslek sahibi olabildiğimi yazmamışım.
    edit2: "ayda 30 gün" "yılda" olarak düzeltildi. teşekkürler mayalilithowsky.
    edit3: kıdem 1/4. yeni hastanede yıllar önce aldığım toplam parayı alıyorum, maaş 2800 oldu, toplam değişmedi; ama neyse ki nöbet sayısı bire indi. 15 senelik doktorum. borçlar dağ gibi...
    edit4: arabayı eve uyumadan sürebilmekle ilgili...

    https://www.idealmedicalcare.org/…-home-after-work/

    edit5: bugün radyoda teknoloji sektöründe satış temsilcisi olan bir arkadaş maaşına ek olarak 3 ayda bir 21000 tl prim aldığını söyledi. asgari ücretten çalışıp çalışmadığını sordular, asgari ücret değilmiş. hata yaptım ben...

  • ne yapsın insanlar. ayda en iyi ihtimalle 2.500 lira alırken bir spor ayakkabıya 400-500 lira mı versinler?

  • - sarı saçlar
    - zigon sehpa gibi çene yapısı
    - space-x roketi gibi meminto
    - botokslu dudaklar
    - manken ya da sosyal medya fenomeni( bu nasıl zikim bir tabirse) olmak
    - geçmişinde en az 7-8 tane tanınmış kişiyle sevgili olmak vs

    futbolcular bunların makyajsız ve estetiksiz halini bilmediği için çocukları cennet mahallesinden aliş'e benziyor mk.

    debe editi: tamam dudakta botoks olmazmış yazmayın, ne bileyim lan benim kütük kayseri bizim orada kömbe dudaklı derler alla alla.

  • stanis law lem dogu blogunun bilimkurgu yazarlarindan oldugundandir, ana akim bk yazarlari kadar eserleri yayinlanmamistir.
    bunun etkisi turkiyede de gorulmus uzun bir sure eserleri pek bulunamamistir. fakat okunduktan sonra bilimkurguda ozgun bir yeri olmasi gerektigi anlasilir. cunku bilimkurgu sadece bilimin oykulestirilmesi degildir. ayni zamanda sorulmasi gereken sorular ve bilimin sorgulanmasi demektir. stanislaw lem de zaten bunu yapmaktadir. okunurken kitaplarinin yazim tarihleri dikkate alinmalidir. o dogu blogunun soguk savas zamanindaki bir bilimadamidir. sirf bu acidan bile en azindan dikkate alinmayi hakkeder. kitaplarinda asagidaki temalar ise egemendir denebilir;

    1) genelinde soguk savasin etkisi gorulur. tabi ki de sovyetlerden ve abd den bahsetmez ama genelde her hangi bir guc dengesi nukleer silahlarla tasvir edilir. herhangi bir uzay gemisinin en ciddi gucu nukleer enerjidir. ve bu kaynaktan buyulu gibi soz edilir ve bu guc herseyin arkasindadir. silah olarak atom bombasina ise cok fazla vurgu yapilir. hem yenilmezde, hem de aden de insanlarin en cok merak etiigi sey karsi tarafin atom bombasina sahip olup olmadigidir. tum bu nedenlerden dolayi lem in soguk savastan, ve atom bombasinin yarattigi gerginliten etkilendigini soylemek yanlis olmaz.

    2) lem modernizm doneminde bilim herseyi cozer gorusu ile yogruldugundan hep bu dusunce ile savasir. solarisde ve yenilmezde insanlar gezengenleri aslinda yenemeyecegimiz hatta anlayamayacagimiz seyler de var oldugnu kabul ederek terkeder. su anda cok sik karsilasilan postmodern bir yaklasim da olsa o donemin guclu modernizm akimlarinda istisnai bir yaklasimdir.

    3) uzay gemilerinde calisanlar arasinda tam anlamiyla birozellesmevardir. her zaman bir kimyager, biyolog, astrofizikçi, matematikçi vs. vardir. bu bilimadamlari kendi alanlari disinda bir sey bilmezler. bu da o zamanin bilim adamlarina ozgudur. su anda tum astronotlar ve bilimadamlari kendi alanlari disindaki alanlarda da bilgi sahibidir. bu acidan da bu ozellesme kitaplarinda bir klişedir.

    4) cok ciddi ontolojik ve epistomolojik acilimlara sahiptir. hatta solarisde bilim kurgu ogeleri felsefi sorularin gerisinde kalir. bilim kurguyu felsefi temelleri tartismak icin kullandigi bir fon olarak gormek sasirtici olmamalidir.

    5) evrim teorisini cok sever. evrime gore aciklamalar sikca karsilasabilecek birseydir. aden ve yenilmez sadece evrim teorisinin baska canlilar uzerine kuruldugu gezegenlerdir. ustune usluk yenilmez de geri evrim teorisini ortaya atar.

    ve butun bunlarin yaninda sorusturma ve yıldizlardan donusadli kitaplari bazi farkliliklar gosterir. sorusturma determinizmin, yildizlardan donus modernlesmenin ve bir anlamda tuketim toplumunun elestirisi olarak digerlerinden ayrilir.

  • sevgilisi ve ailesi arasında nasıl kalıyor lan? ailesi savaşta mı ki? bence kendisi ve sevgilisi arasında kalıyor. sonra da canı daha ağır basıyor.

  • köpeklerin yeri sokaklardır insansız sokaklar istiyoruz diyen ruh hastalarının eseridir. buyrun işte. insansız sokaklar ve köpekli sokaklar. hani köpeğin yeri sokak ya.