hesabın var mı? giriş yap

  • aşağıdaki hikayenin kahramanıdır. kuzenin başından geçmiştir.

    kuzen, aynı firmada çalışan bir türk kızı ile tanışır. emailler ile muhabbet ilerler, iş aralarında görüşülür filan ve kuzen de adım atar ve bu arkadaşı bir kahve içmeye dışarı davet eder haklı olarak. neyse gel zaman git zaman kızdan ses seda kesilir. kuzen olayın üzerinde durmaz "demek ki, kız bu kahve olayına soğuk bakıyor ki cevap dönmedi" der ve olayı kapatır ( ki türk kızının aptal davranışı burda görülüyor. ulan en azından hayır diye bir cevap ver di mi? yok türk kızı buna tenezzül etmez tabi. )

    aradan bir hafta on gün geçer ve kuzenin pek sevmediği ukala bir iş arkadaşı laf arasında şöyle der: " abdurrahman sen de sahipli kıza yazıyomuşsun. ayıp!" kuzen anlamaz. ne alaka sevgilisi olan kıza yazıyosun demek? hem de böyle yavşak bir herif bunu diyorsa...

    sonradan olay anlaşılır: kuzen kahve teklifini yaptıktan sonra, türk kızımız bu durumu hemen sevgilisine yetiştirir. sevgili kişi de kuzenin iş arkadaşına söyleyerek kuzene bunu iletmesini söyler.

    işte burdaki kıza türk kızı diyoruz. bir maille bu kahve teklifini reddetmek varken, olayı sevgilisine ordan da yavşak iş arkadaşına aktarma beceresini ancak bunlar gösterebilir.. ve işin daha ilgnci de tüm bunlar bittikten sonra kuzene hiçbişe olmamış gibi bir mail gelir "abdurrahman naber :)"

  • "biz ...."
    "allah'tan korkarız, kuldan korkmayız"
    "acun abi"
    "sahaya gömerim/gömeceğim/gömdüm"
    "acun abi"
    "geçen sene ......"
    "..... ile kader ortağıyız"
    "acun abi"
    "biz, adamız"
    "adam olana ......"

    (hareketler: boğaz kesme, adu ket, maymun dansı, bayrakla bilimum hareketler)

    "acun abi"

    (bkz: özetleri izlediniz)

  • yeaaahh gururla karşınızdayım sayın sözlük ahalisi.

    olay şu:

    "sedat kapanoğlu ve 40 kişiye hapis talep edilmesi" başlığına konu davada ali emre bukağılı sözlük yazarı olan müvekkilim hakkında da şikayetçi olmuştu. detayları geçiyorum. duruşmada beyanım aynen şuydu:

    "efendim bu beyanımın özellikle tutanağa geçmesini istiyorum. çünkü buna da dava açabilirler. "müvekkilim felsefecidir, müvekkilimin yazdıklarını anlayacak entelektüel birikime ve donanıma sahip olmayanlar tarafından söyledikleri yanlış anlaşılarak hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur."

    sonrasındaki diyalog da şuydu:

    ali emre bukağılı'nın avukatı: tutanağa geçsinnn!!!! tutanağa geçsinnn!!!!

    avasas: ben de zaten tutanağa geçmesini istiyorum:)

    işte bunun için suç duyurusunda bulundular. beyefendiye hakaret etmişim, cahil imasında bulunmuşum. kendisi mühendismiş, yüksek lisans yapmış bla bla. suç duyurusu üzerine savcılık benden yazılı bilgi aldı ve dosyayı soruşturma izni için adalet bakanlığı ceza işleri genel müdürlüğü'ne yolladı. işte bugün aldığım bilgiye göre, bakanlık soruşturma izni talebini reddetmiş.

    şimdi ben ne yapayım? bu muhtereme 1 kuruşluk sembolik manevi tazminat davası mı açayım?

  • yunanlar da gelsin lan ülkeye. suriyelilerin düşürdüğü seviyeyi dengelerler. çoh iyi olur çoh da güzel olur.

  • on günde 6.7 milyon izlenme.
    demek ki izleyen tekrar tekrar izleyip ne olduğunu anlamaya çalışıyor, başka açıklaması olamaz.

  • blokflütünü alıp ona yedirmek isterdim. ki zannedersem bu o kadar da zor olmazdı; zira helvacıoğlu markaydı flütü. parçalarına ayırıp ayırıp, temizleme çubuğuyla boğazından aşağı ittire ittire yedirmek isterdim ona.

    çünkü bu komşu çocuğu ne zaman canı sıkılsa blokflüt çalışırdı. çalardı demiyorum bakın, hakikaten "çalışırdı". ve ben onun bir kat üstünden, seneler senesi ılgaz anadolu'nun sen yüce bir dağısın'ı dinledim. süper baba'nın müziği millet için nostaljik ve hoş bir hatıra olarak kalmışken sinir yaptı bende, stres yaptı hep.

    flütünün içinin ne zaman tükürük dolduğunu bile anlar hale gelmiştim, sesin o ıslak, detone ve kontrolsüz kayışından...

  • allah bu ülkenin belasini versin be , başka türlü böyle kahpelerden kurtulamayacağız. nasil bir coğrafyaymış bu arkadaş ? oluk oluk karaktersiz , şerefsiz hortluyor