ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kazakistan'da bulunan terk edilmiş uzay üssü
-
aslında biraz tozunu alsan hala kullanılabilir görünüyor. hurda halini satın alıp getirip seçimlerde kullansak 2035 de aya gidiyoruz desek mesela yüzde 5 artar oyumuz. roketin çalışmayacağı anlaşılınca da aya demedim yaya dedim der geçeriz halk alışık nasılsa sonucu olmayan procelere.
debe editi:
(bkz: minik gülce için yardım kampanyası)
bi güldürün be
asml
-
yine sanrılarla uzuuuun uzun komplo teorisi kasanlar başlığına dadanmış bu şirketin.
sanrıları bir kenara bırakırsanız, şirkette çalışan mühendislerin %5'i ila %10'u zaten türk. buraya gelen türkler de "amman gül gibi işi kaybetmeyelim" diye ülkede yaptığı gibi yan gelip yatmıyor, çok daha verimli çalışıyor. kaldı ki, bir defa girdiğinizde sizden ertesi gün yarı-iletken dünyasını değiştirecek devrimsel tasarımlar beklenmiyor, işi iş yaparken öğreten bir sistemi var. müdürünüz size müdürlük taslamıyor, sizin sorununuzu sizinle beraber çözmek için akıl yürütüyor.
firma içinde türklerin repütasyonu oldukça iyi. tek sorun "belirli bir konuda uzmanlaşmadan geliyor" oluşumuz. herşeyden biraz biliyoruz ama hiç bir şeyi tam bilmiyoruz. ama şirketin yapısı gereği bu büyük bir sorun değil. şirket içi eğitimle üstesinden kolaylıkla geliniyor.
peki neden türk mühendisler birden bire bu kadar önemli oldu?
son yıllarda yarı-iletken üretimi tüm dünyada büyük sıçrama yaptı. evinizdeki tartı bile iot'la telefona bağlanıp sizin kilo değişiminizi kontrol ediyor. daha çok, daha çok mikroçip üretmek gerekiyor. bu adamların yaptıkları makineler de bu işe yarıyor işte. ve daha çok mikroçip demek daha hızlı makineler demek, daha stabil performans demek... bu daha daha fazla mühendis işe alınması demek.
peki türk mühendisler neden önemli burada?
- türkiye avrupa'nın yanıbaşında... adamlar homesick olup da işi tamamen bırakması çinli, hintli, japon, vs gibi bir adama göre daha az olası. çünkü 3 saatlik bir uçak yolculuğu ile memleketine dönebiliyor.
- hollanda'da yaşayan büyük bir türk popülasyonu zaten var. dolayısıyla bu adamların uyum sorunu çekme ihtimali az önce saydığım mühendislere göre daha zayıf.
- hollanda, inanmazsınız ama, türklere vize ve oturma izni konusunda diğer ülke vatandaşlarına göre daha fazla kolaylık sağlıyor. (mesela kalıcı oturma izni alırken dil sınavına girmenize gerek yok.) bunun sebebi de osmanlı'nın hollanda'nın bağımsızlığını ilk tanıyan ülke olması zamanında. dolayısıyla türkler için vize başvurusunda bulunmak bu şirket için daha kolay.
- daha da önemlisi, türkleri ülke değiştirmeye ikna etmek diğer ülke vatandaşlarını ikna etmekten daha kolay. bunun büyük bölümü ekonomik... 1 euro = 6 lira oldu son aylarda. bir diğer sebebi de ülkenin içinde bulunduğu politik kararsızlık. ülkede yarın ne olacağını kestirebilen kimse yok. kargaşadan sıkılan / çekinen / endişelenen insanlar bir çıkış arıyorlar.
kendinizi işe aldırdığı adam başına bonus kazanan bir hr çalışanı olarak düşünün şimdi asml'de... siz de harıl harıl türk mühendis avına çıkmaz mısınız? türkiye'de gerçekten mühendislik yapan kuruluşlar da belli: aselsan, tai, roketsan, vs... anahtar kelimeleriniz hazır. gerisi bu kişilerle iletişime geçip istekli / uygun olup olmadıklarını öğrenmek.
"asml'in türk mühendislerini işe alması normal değil" demek türk mühendislerin potansiyelini küçümsemektir en başta. sorunun aslı, en iyi mühendislerini elinde tutamayan türkiye'den kaynaklanmaktadır.
bakırköy'de avm otoparkında öldürülen genç kız
-
yağmur eczacılık öğrencisi , öldüren hukuk öğrencisi , öldürenin annesi hakim babası da savcı .
yok kardeşim yok … bunun eğitimle , statü sahibi olmakla alakası yok. hepimiz magandayız.
26.06.1982 sabah saat 11'de doğmuş efsane nesil
çeneye değen mont fermuarına ağızla dokunma isteği
-
çocukluğunda balkon demiri tadı almış bireyin ilerleyen yıllarda ağır metal gastronomisinde geldiği noktalardan biri.
sayısal loto'nun 136. çekilişte de devretmesi
-
bunu oynayan arkadaşlar yeşillendirirse yeni bir çiftlikbank ve bitcoin platformu projem var onun sunumunu yapmak isterim.
bitmiyor arkadaş ülkede gerizekalı bitmiyor.
her zaman kaybedecek erkek davranışları
-
yanlış kadını çok sevmek.
çocuklarla girilen trajikomik diyaloglar
-
kizim ve ben, bir yaz mevsimi sanirim 6 yasinda...
ben- babanla bosanicaz galiba...
kizim- hmmm tamam siz bosaninca once gidip, o begendigim ayakkabiyi alalim, sonra antalya'ya gidelim, havuzlu otele ama, hani gitmistik ya...
ben- gideriz kizim.
kizim- tamam annecim, pazartesine kadar bosanirsaniz, sali gunu gideriz..
ben- gideriz kizim gideriz...
cocuk iste...
metrobüste öpüştüler diye deliren adam
-
biz metrobüste tutacak yer bulamıyoruz millet öpüşüyor helal olsun dedirten olay.
antu.com
-
trabzon maçı görselinde şimdiye kadar hiç forma giyme şansı bulamamış oyunculara şans vermiş oluşum.
edit: haftanın en beğenilenlerine girmiş madem "bunun olayı nedir" diyenler için görseli de verelim:
http://s14.directupload.net/…es/111215/3soqucug.jpg
son edit: görsel de uçmuş gitmiş. anladığım kadarı ile bulma şansımız da yok. o halde yalnızca bu olayı hatırlayan efsane nesilin anlayacağı bir entry oldu bu.
aynı anda ciğer midye kokoreç ve kelle paça yemek
-
canan karatay'a göre afiyet olsundur. ekmek yok yalnız.
tom hardy
-
aksanlı konuşmalar konusunda inanılmaz iyi olan ingiliz oyuncu. son dönem oyuncuları arasında kendisinden daha geniş aksan yelpazesi olup da bunlarda daha başarılı bir oyuncu yok galiba.
tezimin savunmasını da bunlarla yapıyorum.
burada günlük ingiliz konuşması
"bane"vari vahşi ingiliz aksanı
tom hardy as a new yorker
inception'daki kuzay afrikalı aksanı
amerika'nın taşrasından tom hardy
ve tabii ki ünlü bane performanı
yıllarca konuşmamış mad max
ve benim favorim redneck aksanı
görüldüğü gibi adam saf yetenek.
sözlükçülerin başından geçen doğaüstü olaylar
-
istanbul dışında üniversite okuduğum yıllardı. annem yeni yeni namaz kılmaya başlamış, sabah namazlarına kalkamıyor henüz. bir sabah ben gelip annemi sabah namazına kaldırıyorum. kalkıyor, abdestini alıyor, namazını kılıyor... sonra tekrar uyumak için yatağa yattığında birden fark ediyor; 'iyi de bu çocuk evde değil ki!'. bir titreme alıyor kendisini. sabahın kör vaktinde koştur koştur yan komşuya gidiyor.
işin ilginç yanı, istanbul'a geldiğimde bana bu olayı anlattı ve hayretler içinde hatırladım ki söz konusu gece ben de rüyamda evdeydim ve annemi uyandırıyordum... şimdi siz bunu okurken çok saçma geliyor biliyorum. hatta bana da saçma geliyor şu an. tek başıma böyle bir şey yaşasam hayatta inanmazdım ama annem de olayın içinde ve olayın şahidi olunca ne desem bilemedim. astral seyahat falan mıdır bilmem ama böyle şeylere inanmayan, bu tür hikayelere gülüp geçen biri olarak nasıl bir anlam vereceğimi de bilemiyorum bu olaya...
doğaüstüne inanmıyorum ama bir supernatural var.