ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
atariye gitmiş efsane nesil
-
siyah cam üstüne kırmızı şeritli bir dükkan gördüğünde sevinen nesildir.
nedense içeride ayıp birşey varmış gibi camları karartmalı olurdu hep. ben street fighter da hep dayak yerdim ama mustafa'da iyiydim bak. yıllar sonra bunların emülatörünü buldum hepsi vardı , bilgisayarda da oynadım tabi. ama aynı heyecan oldu mu dersen, ne arar.
kadının başka kadını kaşar görmedeki referansı
-
diğerlerinin isteyip de yapamadıklarını, yapma cesareti gösteren tüm kadınlar hemcinslerinin gözünde kaşardır.
çocukken yapılan deneyler
-
bahçeden toplanan başakları bir oyuncak tencereye koyup üzerine su ekleyip karıştırmak suretiyle galyalı iksiri yapmaya çalışmak. apartmandaki diğer çocukları da toplayıp sıraya sokmak. herkese birer kaşık o sudan içirmek fakat kimsenin güçlenmemesi. anneye marifetmiş gibi anlatmak, fırçayı yemek, apartmanda artan cırcır vakalarını uzaktan gözlemlemek ... (bkz: neden sonuc iliskisi)
memur olup sıradan bir hayatla geberip gitmek
-
dsıde çalışan bir mühendisseniz, köy köy dolaşıp gölet yapıyor, sulama sistemleriyle ilgileniyor olabilirsiniz.
ziraat bankasında uzman mühendisseniz, karış karış gezip tarıma kredi vermiş bir insan olabilirsiniz.
maden şirketinde memursanız, işçilerin hakkını alması konusunda destek vermiş, gerekli düzenlemeleri getirmiş, enerji komitelerinde görev almış olabilirsiniz.
devlet demiryollarında memursanız, dağ taş gezip anadolunun olmadık yerlerine bayramda seyranda gidip sorun çözen bir insan olabilirsiniz.
öğretmen olabilirsiniz, doktor olabilirsiniz, hakim savcı olabilirsiniz.
bu insanlar benim dedem, babam, anam, teyzem. hayatlarını insanlara faydalı olacak şeyler yapmaya çalışarak geçirdiler. vatana millete faydalı olmak için okumuşlardı. plazada yabancı bir firmanın temsilciğinde çalışmaktan daha az kazandırdığı doğrudur. ama güvenceleri, tatilleri, lojmanları, dostları, müdürü çekiştirdikleri iş arkadaşları, ve örgütleri vardı.
memur dediğimiz insanlar her ne kadar bugün devletin çürümüşlüğü içinde kalsalar da ülkeyi çekip çeviren çalışanlar ordusudur. onların emekleri bir devleti sosyal devlete dönüştüren şeydir. manevi olarak zengin bir hayattır. sosyal olarak güzel bir hayattır. sizi özel sektör gibi birbirine maaşını söylemediğin, yanında oturanla rekabet ettiğin bir dünyadan alır, aynı amaçlar için mücadele ettiğin ortağa çevirir. akşamları hobi edinecek çoluk çocukla oynayacak zaman bırakır.
kar için değil, insanlar için çalışırsınız. onurlu ve anlamlı bir yaşamdır.
ek:
“hiçbir zaman inandıramadım seni kahramansız bir dünyaya neden inandığıma. hiçbir zaman inandıramadım seni o kahramanları uyduran zavallı yazarların neden kahraman olmadıklarına. hiçbir zaman inandıramadım seni o dergilerde resimleri çıkanların bizden başka bir soydan olduğuna. hiçbir zaman inandıramadım seni sıradan bir hayata razı olman gerektiğine. hiçbir zaman inandıramadım seni, o sıradan hayatta benim de bir yerim olması gerektiğine.” orhan pamuk, kara kitap
gece dörtte arayıp seni çok özledim diyen insan
-
başıma geldi bu. gecenin saat dördünde acı acı çalan telefonu açtım. numara bende kayıtlı değildi. telefonun karşısındaki ağlamaklı ses "seni unutamadım, hala çok seviyorum bunu bil" diyordu. sesi yabancı değildi ama tanıdık da değildi. hüzünlü kadınların sesleri nedense hep aynı tınıyı veriyordu. sustum, "orda mısın" dedi. buradayım dedim. nasıl olduğumu, görüşmeyeli neler yaptığımı sordu. anlattım.
evlendin mi? dedi tedirgin bir sesle. hayır yalnızlığa alıştım dedim. bir süre sustuk. bana başka birinin adıyla hitap edince onu tanımadığımdan emin oldum ama konuşmaya devam ettim. sanki bir zamanlar onu sevmişim gibi.
kapatırken seni seviyorum dedi, "ben de"dedim. neden bilmiyorum, galiba buna ihtiyacı olduğunu düşündüm.
iç çekerek telefonu kapattı. sabaha kadar uyumadım.
çukur dizisi 58. bölüm çatışma sahnesi
-
amk böyle tüftüf savaşı bile olmaz.yaşlı başlı adamlar falan ateş ediyor birde ciddi ciddi.ağızlarıyla bi dıkşın-dıkşın yapmadıkları kalmış.
9 mart 2020 petrol fiyatlarının büyük çöküşü
-
türkiye'de akaryakıt zammı olarak cebimize yansıyacaktır.
alternatif yunus günçe şiirleri
-
başım diyorum,
belada .
falan da filan da,
cüzdanımı unutmuşum helada
9 ekim 2021 tamer karadağlı'nın tripleri
-
haklı triplerdir. nihal yalçın da baymış hani. ona teşekkür buna teşekkür yalandan alkışlar falan. kafam ağrıdı iki dakikada.
17.45'te evden çıkıp 17.30'da işte olan insan
-
evi dudullu'da iş yeri sydney'dedir.
soğan olsun mu
-
ekmek arası dönerin alım satım işlemi esnasında usta tarafından müşteriye yöneltilen soru cümlesi. cevap evetse, aç arkadaşımız çok fazla dünyevi kaygılar taşımayan samimi bir soğan dostudur. hayır diyenlerin ise yakın gelecekte öpüşme ihtimali olduğunu düşünerek bu cevabı verdiğini söylemek mümkün. (kusura bakmayın, soğan sevmeyen bir insan olabileceği ihtimalini düşünmek istemiyorum) bir üçüncü yanıt ise “az olsun” dur. bu yanıt ise kişinin soğan sever bir insan olduğuna, sevgilisi olmadığına ve fellik fellik arandığına işaret eder. ha, bir de bu “az olsun”cuların oyu genelde merkez sağ partilere gider (ingiltere’de işçi partisi’ne). kısacası, soğan deyip geçmeyin...
- soğan olsun mu??
- bi saniye... alo nuriye... soğan olsun mu diyo usta... öpüşür müyüz bugün ona göre...hmm, tamam anladım... görüşürüz... kapattı... olsun usta, bolca koy...
- soğan olsun mu?
- bi an hiç sormayacaksın sandım... olmasın... öpüşelim mi??
- soğan olsun mu?
- yok, olmasın...
- korunmayı unutma!!
- soğan olsun mu?
- az olsun...
- üzülme aslanım, sana kız mı yok...
- soğan olsun mu??
- olsun olsun...
- peki ya öpüşecek olsanız bugün biriyle??
- sana ne yarraam!!!
- gerçekten de yukarıda yazdığı gibi samimi bi insansınız...
- ne sandın amck kafalı!!!
- soğan olsun mu??
- olsun...
- akbaba olsun mu??
- akbaba olmasın... hmmm, güzel şarkı sözü olur bundan...