hesabın var mı? giriş yap

  • kocaeli darıca'da bir kişi eşine gelen taciz mesajları nedeniyle karakola gidip şiklayette bulunuyor ama o da nesi? taciz mesajlarının geldiği telefon bir polise ait çıkıyor!

    iş bu kadar da değil, asıl olaylar daha sonra başlıyor. adamın şikayeti alınmıyor ve üstüne üstlük polislerce darp ediliyor. telefonundan görüntüler zorla tehditle siliniyor, hastanede ise eksik darp raporu veriliyor.

    adam savcılığa başvurduğunda ise savcı "görüntüler silinmiştir, vermezler" diyor.

    burada polisin tacizci çıkmasına mı şaşıralım, sonra tacizci polisi savunan diğer polislerin adamı dövmesine mi, doktorların eksik rapor vermesine mi yoksa savcılığın tutumuna mı?

    kim kardeşim bunlar, çete mi? kimse yok mu bu olan bitene ses çıkaracak? içişleri bakanı bunları görüyor mu? bu polis memuru ve onu koruyanlar ceza alacak mı? eksik rapor veren doktor ceza alacak mı? insanlar polise ve adalete nasıl güvenecek?

    kaynak

    edit: kocaeli valialiğinden bir açıklama gelmiş. yazıya göre bu şahsın tehdit-hakaret-kasten yaralama-dolandırıcılık-resmi belgede sahtecilik gibi suçlardan toplam 22 şüpheli kaydı bulunuyormuş ve olayın öncesinde gelişen başka bir olay sebebiyle polislere karşı tavır aldığı ve olayı çarpıttığı iddia edilmiş ve bir taciz durumu olmadığı söylenmiş.

    şimdi kim haklı kim haksız bilemiyorum. hiç bir kuruma güvenim yok. eğer böyle oldu ise emniyet'in tüm kamera görüntülerini çıkarması gerekir. umarım böyle bir rezalet hiç olmamıştır ve olay gerçekten valiliğin açıkladığı gibidir.

  • http://www.irb-cisr.gc.ca/…sing-refugee-claims.aspx

    kanada'nin turk vatandaslarinin iltica taleplerini mahkeme yapmadan degerlendirmesi olayi.

    --- spoiler ---

    countries that are eligible for the expedited process (as of january 1, 2018)
    afghanistan
    burundi
    egypt
    eritrea
    ıraq
    syria
    turkey
    yemen
    --- spoiler ---

    yani bir yolunu buldunuz kanada'ya giris yaptiniz, iltica talebinde bulundugunuz zaman mahkemeye gitmek yerine, basit bir sorusturma sonrasi siginmaci olarak kanada'da yasayabileceksiniz demek bu.

    sevinsem mi uzulsem mi bilemedim simdi.

    edit: link değiştirilmiş, düzelttim.

    edit2: kanada'da falan yaşamıyorum.

  • başlıkta şalgam severleri görünce amme hizmeti yapayım dedim*

    (bkz: şalgam tarifi)

    malzemeler:
    kapaklı bidon
    10 litre çeşme suyu
    2 kg mor havuç
    1 - 2 adet şalgam turpu (çelem de denir ve olmasa da olur ancak bununla orijinal adana şalgamı yapmış olursunuz)
    1 çay bardağı salamura tuzu
    maya için bir bardak bulgur veya aynı miktarda somun ekmek içi

    yapımı
    havuçları yıka, boyuna doğra, bidona at.
    şalgam turplarını da küp küp doğra bidona at.
    bulguru sıcak suda birkaç saat beklet, tülbente sar, bidona at.
    bir kapta tuzu suda eritip bidona at.
    bidonu ağzına kadar suyla doldur.
    bidonun ağzını sıkıca kapat.
    balkonun az güneş gören bir yerine koy, ağzını hiç açma.
    15 gün bekle.
    mayayı çıkar.
    afiyet olsun.
    (kesinlikle limon tuzu, pancar, sirke, sarımsak falan konulmaz)
    not: bu anlatılanlar adana ikliminde ekim sonu kasım başı gibi bir dönem baz alınarak yazılmıştır. bulunduğunuz şehrin iklimini de gözönünde bulundurun. soğuk buz gibi iç anadolu kırsalında 15 gün yetmeyebilir.

    t: geleneksel hiç bir şeyin yerini endüstriyel ürünlerin alamayacağını bir kez daha gösteren örnek. zaten normalde de şalgam öyle uzun süreç gerektiren zahmetli bir şey değil ve bir o kadar da sağlığa faydalı bir içecek. bunun evde yapılabiliyor olması da ayrıca bir güzel.
    ayrıca son bir uyarı olarak, bazı bünyelerde 2 3 bardak sonrası çok ciddi ve ani gelişen ishal benzeri bağırsak temizleme görevi vardır ki en sevdiğim yönü budur*

    bu arada en önemli konuyu unuttum. acılı sevenler için acı turşu suyu ekleyerek içebilirsiniz ama ben tercihimi daima acısız ve varsa sadece çelem küplerinin olduğu şalgamdan yana kullanıyorum. acısız içerseniz gerçek şalgam tadı alırsınız. acıyla içince şalgamın tadı bence kaçıyor.
    debe editi: (bkz: sma tip1 hastası yağız bebek yaşasın kampanyası)
    (bkz: miraç emir'e hayat ol)
    (bkz: sma tip1 hastası lina'ya yardım kampanyası)

  • uğur sende yok kalibirasyon
    yazmışsın şiir yine atmasyon
    inanmıyor artık size bu populasyon
    utandırma şehitleri yapma ajitasyon.

  • babam tarkan'ı gördükçe tayfun'u hatırlar. her defasında "bak tarkan meşhur oldu gitti, elinde şey olan çocuk nerde?" der.

    elindeki şey saksafon efenim, babamın böyle demesinin nedeni de tarkan'la aynı dönem çıkmalarıymış. hatta benden duymuş olmayın ama tayfun tarkan'dan daha ünlüymüş.

    hatırlamayanlar için: "hadi yine iyisin, iyisin, iyisin. sen işini bilirsin bilirsin, bilirsin" der kaçarım.

  • o okulun inşaatında tuğla taşıyacak bile vasfı olmayan adamın pırıl pırıl gençlere yaptığı muameleye bak. umut falan yok. gidebilen gitsin.

  • mahalle mektebi (selanik)
    - şemsi efendi okulu (selanik)
    - selanik mülkiye rüştiyesi ( selanik)
    - selanik askeri rüştiyesi : 1893 – 1895 ( selanik)
    - manastır askeri idadisi: 1895 – 1899 (manastır şehri makedonya)
    - harp okulu: 13 mart 1899 - 10 şubat 1902 (istanbul)
    - harp akademisi: 1902 - 11 ocak 1905 (istanbul)

    yeterli sanırım.

  • takıldığım tek nokta, bu islam aşığı insanlar neden peygamberler şehri urfa gibi yerlerde yaşamayıp gavur izmir dedikleri yerlerde yaşıyorlar?

  • 763 bin kişiye neden ikamet izni verilmiş? onu da açıklasaydı valilik.

    edit: çokça mesaj geliyor. iranlılar, ruslar, öğrenciler, iş insanları, başka ülkelerden çalışmaya gelenler, falan falan falan. doğrudur. o zaman da yüzbinlerce afganistan/pakistanlı'nın kaçak olduğu doğrulanmış oluyor.