hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • buckminster fuller isimli ünlü modernist mimarın ciddi ciddi düşündüğü ve jeodezik kubbeler aracılığıyla yapmayı da planladığı hede. bu yöntemle yapılacak olan iklimlerdirme ısıtma maaliyetlerini neredeyse sıfıra indireceği için ilk maaliyet ne kadar yüksek olursa olsun karlı olacağını iddia etmiş ve 1960'ta manhattan'ı tamamen şeffaf bir kubbeyle kaplamayı önermiştir(evet ciddi ciddi düşünmüş adam bunu). inanmayan için kanıt.

    her ne kadar bilimkurgu gibi görünse de jeodezik kubbelerin büyüdükçe daha verimli hale gelmeleri ve oldukça kolay inşa edilebilmeleri sebebiyle bu tarz devasa kubbeleri inşa etmek aslında imkansız değil. nitekim fullerkent boyutunda olmasa da montreal biosphereisimli yapısında bu fikri denemiş ve kubbeyi de başarıyla inşa etmiştir. proje bu linkten incelenebilir. ancak maalesef kubbede büyük bir yangın çıkıp yapı da ciddi hasar alınca manhattan üzerindeki bir kubbenin de yangınlara karşı savunmasız olacağı fark edilmiş ve fanus içinde şehir projesi tamamen rafa kalkmış.

    fuller'den yarım asır sonra yanmaz plastik polimerler*in icaadıyla mimarlar tamam yangını da çözdük haydi iş başına deyip bu sefer gerçekten şehri fanus içine almaya karar vermişler. tam olarak hayal ettiğimiz gibi olmasa da grimshaw architects eden project ile fuller'in öngördüğü şekilde geodezik kubbeler kullanarak çok büyük alanları "faunus"lar içine almayı başarmış. ancak ilginç bir şekilde* proje başarılı olmasına rağmen mimarlık ve kent planlama çevreleri tarafında büyük oranda yok sayılmış durumda.

    teknik olarak kentleri faunuslar içine almak mümkün hatta mantıklı olarbilir. ancak fikir o kadar sıradışı ve değişik ki şimdilik kimse bunu yapmaya cesaret edemiyor gibi*.

  • üniversitelerimizin kürek takımlarının yeterli olmamaları ve çimenlerde laptop kullanan öğrenci sayısındaki azlıkla beraber, muasır medeniyetler seviyesine erişememizin nedenlerinden biri.

    batının ahlaksızlığını alıyorsak bence sincabını da almalıyız. gerek abd'de, gerekse birleşik krallık'ta sincabı olmayan okul yoktur. adamlar bilim geliştiriyorlar, bizler ise sadece kullanıyoruz. bak mesela otomativ endüstrisine, ancak parça birleştiriyoruz. (ki bunu new york'un arka sokaklarındaki herhangi bir oto sanayici de yapıyor, hem de özbeöz kendi kapitasıyla)

    liselerin spor takımlarına özel ceketler tahsis edip dolaplarının önünde konuşmalarını sağladıktan sonra bu probleme de eğileceğim.

    benzer bir sorunumuz için:
    (bkz: türkiye'de yeterince seri katil olmaması)

  • 2002 yılında 6.6 milyar olan vatandaşın bankalara olan borcunu, toki ve tüketici finansman şirketlerine olan borçlar hariç 357 milyarın üzerine çıkararak ülkeyi elleriyle batağa sürüklemiş hükümettir.

    bunun yanında batık kredileri 127 katına çıkarmış hükümettir aynı zamanda..

    50 milyon kişinin ay sonunda sıfır ve altına düştüğü, 42 milyon insanın borçlarını ödemekte zorlandığı, son 6 yılda 9 milyon adet kredi ve kredi kartı hesabının yasal takibe alındığı, 3 milyona yakın kişinin de kara listeye alındığı ülkenin hükümetidir.

    milleti borç batağına sürüklerken, sırf abd para bastığı için gelen yüzmilyarlarca dolar parayı üretim yerine yandaşlarla inşaat projelerine yabancılara avm'lere savurarak cari açığı tarihte görülmemiş düzeye çıkartıp, tüm ülkeyi faizin kölesi hale getirmiş faizci hükümettir.

    (bkz: a.k.p.)

  • 22 kasım 1963 günü abd başkanı john kennedy suikastinin faili. eski bir denizci piyadesi, sscb sosyalizminden etkilenmiş ve iltica başvurusunda bulunmuş, akabinde sscb'de 2 yıl çalışmış. abd'ye döndükten sonra da abd'nin yanlış küba politikası üzerine dernek kurmuş.

    suikaste bir de şöyle bakmakta yarar var:

    kennedy'nin vücudunda 8 yara izi bulunuyor ama komisyon oswald'ın suikasti tek başına gerçekleştirdiğinde karar kılıyor. ayrıc bazı balistik uzmanları oswald'ın silahının böyle bir olayı gerçekleştirebilmesi için yeterli olmadığını ve eski asker oswald'ın bunu bilmesi gerektiğini söylüyor. yani yine tam anlamıyla hollywood. ki hollywood ekmeğini yedi oswald'ın.

    (bkz: the trial of lee harvey oswald)
    (bkz: jfk)

    bu amerikalılar hayatı da hollywood tadında yaşıyorlar orası kesin. tutuklandığı ilk zamanlar konuşmayı reddetmiş daha sonra ''yarın her şeyi açıklayacağım'' dedikten sonra, mahkeme önünde, gerekli önlemler alınmadan, basın mensuplarının önünde, canlı yayında jack ruby tarafından öldürülmüştür. buradan izleyebilirsin

    sanki çok sevilen bir amerikan dizisinin s3e13 sezon finali bölümünde yarın her şeyi açıklayacağım diyor.

  • - aut atışı kullanan stoper [ogun temizkanoğlu]
    - devre arası forma değiştiren takımlar
    - 4. hakemin orta hakem yerine maça devam etmesi
    - müsabakayı aynı anda cine5'in şifreli ekranında izleyip radyodan dinlemek
    - şapkalı kaleciler [aumann]
    - endüstriyelleşip samimiyetini kaybetmemiş futbol ortamı
    - hakan peker [ateşini yolla bana]
    - athena [holigan]
    - hagi & hakan şükür
    - arçil & şota
    - uche & högh
    - amokachi & oktay
    - bir biletle 3 kişi maça girmek
    - tribünleri diklemesine kesen takımın rengini taşıyan şeritler

    gibi renkli ve hüzünlendiren şeylerdir.

  • + anne iyi ki biz sakat olmamışız
    - neden sakat olacaktınız ki?
    + akrabalar evlenince çocukları sakat oluyomuş
    - biz babanla akraba değiliz ki?..
    + değil misiniz?
    - hayır değiliz.
    + sen utanmıyo musun yabancı adamla aynı yatakta yatmaya?

  • ezgicim, dizi setinde hakarete uğradın, şiddete uğradın, hayvanın teki boğazına çöktü ve seni boğmaya çalıştı, dizi ekibi arkanda durmadı, dava açman diziye zarar gelir diye engellenmek istendi, mağdurken bir de işinden kovuldun oysa ki karşı tarafa işten "ayrılma" hakkı tanındı ama sen gene de diziye dön çünkü senin yokluğunu ekşiciler on senedir üzerlerinden atamamışlar.
    hem ne olabilir ki en kötü? diyelim ki biri gene boğazına yapıştı, gene saçından tuttu sürükledi, gene kafanı kaldırımlara çarptı, alt tarafı dava açman engellenir exxen müşteri kaybetmesin diye. he bir de dayakçı ve azmettiricinin sırtı sıvazlanırken sen kovulursun. aşkolsun, bunlar mı dert? sana kazık atmış bu ekibe dön ezgi. o dönemlerde bir söz vardı, kafalar pırıl pırıl diye; heh işte aynen öyle buralar zira.

  • 7 aylık hamile sigarayı bi türlü bırakamamış bi arkadaşım vardı. doktorun dediği 3 tane iç bari lafını 3 tanenin zararı olmaz olarak algılamıştı zavallım.

    ha tabi bu 3 tane ile kalmadı ve içtiği sigara sayısı günde bildiğin 10'u geçmeye başladı. bi gün birlikte kontrole gittik. doktora "sizin dediğiniz 3 tane sigarayı günde 10'a çıkardı" diye şikayet ettim. doktor ultrasona aldı kızı. yak dedi bi sigara.

    yuh dedim içimden doktora bak. arkadaşım şaşırdı tabi. yak dedi doktor yak...

    yaktı arkadaşım. bak şimdi sana ne gösterecem dedi ve 3 boyutlu ultrasonda arkadaşım içine bi nefes çekerken doktor da o sırada bebeğin yüzünü zoomladı...

    ben hayatımda böyle bi irkilme böyle bir rahatsız yüz ifadesi daha önce görmedim arkadaş.

    off off!

    sigara içerken keyif alan insanlardanım. bırakmayı da düşünmedim hiç. muhtemelen de başlayacam yine sütten kesilince miniğim. şu sıralar 5 aylık hamileyim. ama bana hamileyken sigara içmeyi savunmayın, yapmayın etmeyin.

    1 sigara; en fazla 10 fırt bilemedin 15 nefes olsun. 15 nefeslik zevk için değer mi o ifade bilemedim.

    o ifadeyi unutmam mümkün mü?

    unutulur mu?

  • e: benim elimde bişey vardı ya? bi yerdemi unuttuk?
    k: yoktu aşkım elinde bişey.
    e: vardı yaa...
    e: hah buldum, elini tutumayı unutmuşum
    k: poşetmiyim ben be!