hesabın var mı? giriş yap

  • bunların lağım çukuruna dönmüş ağızlarını misvak değil kezzap bile temizlemez.

    nasıl bir ceza ulan bu aşağılık adamlarla aynı ülkenin vatandaşı olmak, tarihin aynı rezil dönemine denk gelmek.

    ne kadar siyasal islamcı köpek varsa allah belasını versin...

  • annem babam işsizdi. bir evden başka bir şeyimiz yoktu. aylık gelirimiz 300 lira oluyor belki olmuyordu. cidden yarı aç yaşıyorduk. ve sevgili devlet bana ve kardeşime kredi verirken babası kuyumcu olan arkadaşıma bursu layık görmüştü. neyin ülkesi, neyin adaleti. pırıl pırıl 10000 lira borcum var kendisine.

  • 1950'lerde donemin dunyaca unlu kardiyologlarindan* meyer friedman ve ray rosenman'in da ilgisini ceken davranis. bu iki doktor bir sure sonra muhayenehanelerinin bekleme salonunda ilginc bir sey gozlemlemisler. gelen kalp hastalarinin cogu bekleme sirasinda koltugun uc kismina oturuyormus. bunun ilk olarak farkedilmesi de bekleme salonundaki mobilyalari incelerken sandalye ve koltuklarin on kisminin daha cok asinmis olmasinin gorulmesinin bir sonucuymus.

    bu iki doktor "belki de insanlarin koltugun ucuna oturmasiyla kalp hastaligi riski arasinda bir baglanti vardir" deyip 9 yillik bir arastirmaya baslamislar. bundan sonra a tipi kisilik ve b tipi kisilik adi altinda iki cesit kisilik turu tespit edilmis. a tipi kisilige sahip olanlar sabirsiz, bir an once harekete gecmek isteyen, insanlari beklemeyi sevmeyen, surekli acele icinde olan, trafikte hiz yapan, bir iste geri kalirsa stres yapan, zaman zaman gereginden fazla hirsli olan kisilermis. b tipi kisiler de daha sakin, hayati daha agirdan alan kisilermis. tabi ki a tipi kisilige sahip insanlarin kalp hastaligina yakalanma riski b tipi kisilige sahip olanlara gore cok daha yuksekmis. zaten a tipi kisilige sahip olanlarda bu koltugun ucuna oturma olayi daha fazla goruluyormus.

    (bkz: a tipi kisilik)
    (bkz: b tipi kisilik)

  • sene 1894. orijinal michelin man. görsel

    efsaneye göre michelin man, 1894 yılında lyons evrensel sergisi sırasında icat edilmiştir. salonda bir yığın lastik gören edouard michelin, kardeşi andre michelin'e dönerek "bak! kolları da ekleyip bir adam yapabiliriz!" demiş.

    bu fikrin peşinden gidildi ve ünlü illüstratör marius rousillon, lastiklerden, "şimdi içelim" ya da başka bir deyişle "engelleri yutalım" anlamına gelen latince "nunc est bibendum" sözüyle vurgulanan, yol tehlikeleriyle dolu bir bardağı kaldıran bir adam icat etti. bu isimle yola çıkıldı ve 1898 yılında "bibendum" doğdu.

    michelin man, ya da bibendum, 2000 yılında financial times tarafından yüzyılın logosu ödülüne layık görüldü.

    sonradan michelin lastiklerinin logosu olacak michelin adamı neden beyaz? çünkü aslında kauçuk lastikler doğal olarak beyazdı.

    ancak 1912 yılında beyaz lastiklere karbon kimyasalları karıştırılarak siyaha dönüştürülmüştür.

    değişiklik estetik kaygıdan daha ziyade yapısaldı. karbonun eklenmesiyle birlikte lastikler daha dayanıklı hale geldi.

    michelin guide ve yıldızları ilk olarak 1926 yılında andré ve édouard michelin kardeşler tarafından fransa'da seyahat ve turizmi teşvik etmek amacıyla tanıtılmıştır. rehber başlangıçta insanları araba kullanmaya ve michelin lastiklerini kullanmaya teşvik etmek için otellere ve restoranlara odaklandı, restoranları ve otelleri değerlendirip not vermeye başladı, böylece daha fazla insan bu restoranlarda yemek yemek için arabalarıyla daha uzak mesafelere seyahat edecekti. bu da lastikleri daha hızlı aşındıracak ve insanları daha fazla lastik satın almaya zorlayacaktı.

    michelin'in kullandığı yıldız sistemi üçe kadar çıkıyor ve restorana arabayla gitmeye değip değmeyeceğine göre ayrılıyor.

    one star: "a very good restaurant in its category"
    two star: "excellent cooking, worth a detour"
    three star: "exceptional cuisine, worth a special journey...

    bir yıldız: "kendi kategorisinde çok iyi bir restoran"
    iki yıldız: "mükemmel aşçılık, güzergahınızdan çıkıp gitmeye değer"
    üç yıldızlı: "olağanüstü bir mutfak, sırf burası için özel bir yolculuğa çıkmaya değer...

    bu arada michelin rehberi ikinci dünya savaşı'nda etkili şekilde kullanıldı.

    michelin rehberi'nin ikinci dünya savaşı ile ne alakası var?

    1944 baharında, ingiltere normandiya'ya çıkartma yapacak ve avrupa'yı kurtaracak olan armada'yı koordine ederken, müttefikler fransa'da ilerlemelerinin engelleneceğinden endişe ediyorlardı, çünkü tüm yol tabelaları işgalci güçler tarafından tahrip edilmişti.

    uzun araştırmalar ve michelin paris yönetimiyle varılan mutabakatın ardından müttefikler, yüzlerce ayrıntılı şehir haritası içeren michelin rehberi'nin 1939 tarihli son baskısını yeniden basmaya karar verdi.

    bu baskı washington'da tamamen yeniden basıldı ve "sadece resmi kullanım içindir" ibaresiyle damgalanarak subaylara dağıtıldı. michelin rehberi fransa'nın kurtuluşuna bu şekilde katkıda bulundu.

  • bugün habertürk köşe yazarının dinlediğini söylediği kayıtla birlikte kesinleşmiş olay. veyis ateşin de ortadan kaybolmasıyla birlikte bütün taşlar yerine oturmuş durumda.

    süleyman soylu belirli insanlardan yüksek miktarlarda rüşvet almak karşılığında devletin adaletini "satıyor".

    hala görevde olması utançtır. türk devletine yakışmaz. acilen görevden alınıp yargıya teslim edilmesi gerekiyor.

    ses kaynağı: https://www.youtube.com/watch?v=n4x9l1jxzic

    edit: kaynak soran arkadaşlar var. köşe yazısı zaten şuan bütün medyada yayılmış durumda. ses kaydı gelince buraya ekleyeceğim. bir iki gün veriyorum kaydın çıkmasına

  • bir grup sarhoş üniversiteli sarı çizgi muhabbetine odaklanarak eğlenmeye çalışırlar. aralarından kıvırcık saçlı kısa boylu olanı yaramaz bir cüce edasıyla sarı çizgiye basıp ayağını kaldırmaktadır devamlı.. beklenen uyarı otomatik olandır lakin "sevgili bağyan. sarı çizgiye basmayınız." der bi ses.
    ilk defa özgün bir anons duyan topluluk bi an afallar. kıvırcık saçlı cüce havaya bakınmaya başlar. anonsçu amca "evet evet siz kıvırcık saçlı bağyan.. dikkat edin. elektrik var aşşada. ölürsünüz sonra" der.
    gençler gülüşmeye başlar kikikiki deyi deyi. kıvırcık cüce uslanmaz "şu kafayla biraz daha eğleneyim yahu" diyerek gelmekte olan trenimize otostop çeker. anonsçu amca boş durur mu cevabı yapıştırır hemen. "kıvırcık saçlı bağyan öyle yapmanıza gerek yok. trenimiz zaten platformda duracaktır."
    bizim sarhoş üniversiteliler dahil durakta tren bekleyen herkes gülmeye başlamıştır. tren gelip kapılar açıldığında içeri girmeden güzel bi sona imza atmak isteyen kıvırcık saçlı cüce el sallar kameraya bakarak. amca bombayı patlatmıştır.. "iyyakşamlaağr"
    trene binildiğinde herkes gülmektedir. eski yolcular ne olduğunu anlayamamıştır. olsundur. pek eğlenilmiştir.

  • victor hugo’nun bir sözü vardı, aklıma o geldi: ‘kadının, artık çıkarı kalmadığı erkeğe tanrı acısın...’

  • dersimiz: hayat bilgisi
    konu: insanları takdir etmek.

    (annesi 5 yaşındaki ege'ye işini iyi yapan insanları takdir etmek gerektiğini anlatmıştır. ege uygulamada...)

    evde, servis saatinde gelen apartman görevlisine:

    ege: engin abi tebrik ederim, kimse senin gibi çöp toplayamaz, senin sayende evimizi böcek basmıyor, sen olmasan çöp ev olurduk.

    ilaç getiren eczacı kalfasına:

    ege: sen olmasan hepimiz ölmüştük, doktor gibisin.

    lokantadaki garsona:

    ege: hepimiz senin sayende doyuyoruz, sofrayı da çok güzel topladın, aferin.

    lokantadaki müşteriye:

    ege: aferin, bütün yemeklerini bitirmişsin, göbeğin kocaman olmuş.

    lokantanın otoparkçısına:

    ege: vay canına, bütün gün arabamızın başında beklemişsin, çok iyi bir polissin sen, kıyafetin de çok havalı.

    bütün takdir edilenlerin ortak cevabı: puhahaha teşekkürler.