• battles'ta da görüldüğü gibi ian adında en az bir üyesi olan gruplardan yanlış müzik çıkmaz.
  • uzunca bir süredir kayıtlarını dinlememe rağmen, yazmak için gerekli zamanı bulamadığım battles'a dair tamamen kendi halinde incelemem.

    battles, silme bir tanımlama ile ifade etmenin zor kılındığı bir müziğin icracısı ekiplerden. verilerin birbirleri ardına sunulduğu, ara geçişlerden içeriğine eklemlendiği partisyonları çeşitliliği ile canlı ve nefes alan bir müziği paylaştıklarını söylemek ilk elden olası bir açılım sağlayabilir. hayatın akışı içerisinde, nefesi her daim kesilmeye yüz tutan, sözel anlamlandırmalara çokça ihtiyaç duyan bünyeler için bir terapi onların üretimi olan müzik. deneyselliği alabildiğince geniş bir perspektif ile irdeleyerek, müziklerinin ana omurgasına eklemledikleri virtüöziteliklerini de yansıtan çalışların ekibi battles. 2002 yılında new york merkezli olarak post hardcore ile alternatif kesişimi helmut’un davulcusu john stainer, noise ile enstrümantalizmi bir potada kaynaştıran sonic youth türdaşı gruplardan don caballero’nun gitaristi ; ian williams, math-rock’un ilk örnekleri arasında hali hazırda anılan lynx’den dave konopka ve vokallere aynı bir anlam yüklememizi sağlayan ; prefuse 73’den, sonic youth’a, black dice’dan oval’a kadar alternatif mottonun sesçileriyle performanslar gerçekleştirmiş gizli yetenek tyondai braxton’dan müteşekkil olarak temelleri atılır.

    yöneltilen ve yönlendirilebilen bir sınırlandırmanın ötesine geçecek, ayrıntılama metotları ile her biri ayrı bir kümeden ses veren geniş bir müzik skalasına haiz bu isimlerin çalışmaları da bu minvalde kurgunun ötesini arayan, daima gelişen yapılandırmaları barındırması kadar kolay okunabilir bir ayrıntıyı da barındırdığını belirtelim. 2004 yılında dim mak etiketinden yayınlanmış olan b ep’lerinde yer alan bttls parçası bizim burada kelimelerin gücüne sığınarak yaptığımız tanımlamaların fazlasını dinleyiciye bahşedecektir. ses kesitlerinden, sessizliğin içerisinde dolanan yalın hayaletlerin çalışlarına uzanan melodika kurgusu, ötelenmesi çok zor olan bazı sıkıntıları işleyen ve bütün bunu tek bir kelam dahi etmeden müzikle izah etmeye çalışmaları bile günümüz müzik dünyası için ne kadar aykırı ve ne kadar değerli olduklarını ispat etmeye yeter sanırız. bu kısaçaları takip eden kayıt olarak ep c karşımıza çıkmakta. faal bir biçimde türlerin keskin sınırlarını alaşağı etmeye and içmiş bu dört müzisyen için verimlilik ve teknolojinin doğru kullanıldığında nasıl iyi sonuçlar ortaya çıkarabileceğini gösteren bir dinlence olarak tanımlayabiliriz. genellemelerin dışında olduklarını enikonu tüm müzik yazarlarının üzerinde hem fikir olduğu battles için de büyük çıkışın vakti yaklaşmaktadır artık.

    ortaya karışık şekillendirilmiş, modern olacağım derken iyice içinden çıkılamayacak kadar detaylara boğulmuş, boğdurulmuş işleyişlerin aksine battles’ın formüllerinde bir kademe daha ötesinde karşınıza çıkacak süprizler ile keşfetmesi ve dinlemesi keyifli bir yapılandırma bütünü, olabildiğince yalın sunumlar ile beraber sunumlandırılmakta. çağdaş elektronik müziğin gelişimdeki katkısı yadsınamayacak olan warp records etiketinin son bir kaç yıldır yapmış olduğu hamleler (jackson & his computer band, maxïmo park, chk chk chk, gravenhurst, jamie lidell vd.) ile deneysel kurgulara da kapısını daha fazla aralaması neticesinde battles’ın da aynı çatı altında, daha geniş kitlelere müziğini ulaştırmasını sağladı. keza, « mirrored » albümü öncesinde grubun yukarıda kısaca değindiğimiz ep b ve c ep’leri ikili disk olarak yayınlanmmasıyla beraber müzik basında da görece olarak daha fazla yer almayı başardılar.

    daha önce duyulmuş olsa dahi aynı kotaya sığdırılamayacak kadar analitik, enikonu eleştirel bir müzik « mirrored »ın ana hatlarını oluşturmakta. kurgulanmış ve belli belirsiz ses açılımları ile filitre edilmiş bir enstrümantalizm kulağımıza çalınsa da ortaya çıkan işin niteliği ve çığır açıcılığından hiç bir şey eksilmediğini belirtmeliyiz. sahnede var olan bir grup battles. pitchformedia sitesinde yapılan albüm değerlendirmesinde de bu minvalde sahne performanslarını tanımlarken steve reich’ın « music for 18 musicians »ı ile metal müziği birbirine yediren bir grupla karşı karşıyayız denilmekte. virtüöziteliğini kanıtlamış dört personanın ortak çıkarımları neticede, varolmayanı da dinlenebilir bir kıvama getirmeyi başarıyor. sözler yerine kesik kesik vokal örneklemeleri, braxton’ın sürekli arz ettiği vokallerini deforme etme girişimleri, davulun türdaşlarının aksine bir istikamette yüklenici olmaktan çok tamamlayıcı olması, kitabına uygun bir müzikle karşı karşıya olmadığımızı ispat ediyor.

    her biri bir « ex-member » olsa da battles altında çıkarsamaları eskilerin çok uzağındaki noktaları işaret ediyor. kimi zaman dans ettiriyor, kimi zaman hüzünlendiriyor, yeri geldi mi deneyselin köklerine seyrüsefer eyliyor veya bariz bir kaç riff’in nasıl bu kadar formüle edilememişlik içinde kendini duyurabilmesinin engin sevincini paylaşıyor. tonlamaların yükseldiği anlardan, en basitinden birilerinin izlerini takip etmeden de orjinalitenin yakalanabileceğini gösteriyorlar. ki bu da kesinlikle 2000’li yılların müzik sahnesinde nadiren karşımıza çıkabilen örneklerden olduğu için ayrı bir önem arz ediyor.

    « mirrored » yaklaşık beş dakikalık bir parça olan ‘race :in’ ile kuvvetli bir giriş gerçekleştiriyor. seriye bağlanmış kros davul üzerinde yamanık duran klavye sesleri belirli belirsiz bir süre ardında gitarlarında katılımı ile albümün geri kalanında nelerin bizleri beklediğini izah etmeye çabalıyor. albümün habercisi ve çalışmadan yayınlanan ilk kırkbeşlik olan ‘atlas’ ise bu eklektik yapının elektronik formlar ile bütünlendiğinde ne gibi bir sonuca ulaşacağının bariz bir kaydını oluşturuyor. john stainer’ın grup üyelerini selamladığı solo girişin ardından, tyondai braxton’ın pedalları kurcalaya kurcalaya mekanikleşip ‘harikalar diyarından’ bir müzisyene dönüştüğü williams ve konpka’nın da katılımları ile beraber curcunanın ötesine geçen, yeni neslin deyişiyle “aktif dinamik rock” formu ortaya çıkaran bir güzelleme haline dönüşüyor. yedi dakikayı aşan çalışmanın ‘dj koze’nin elinden çıkma versiyonuna da bir şekilde kulak kabartmanızı salık verelim. dans öğeleri ile türlü çeşit gitar riff’inin kızgın davul tozu gölgesinde serpiştirilmesi neticesinde, ağır bir eğlencelik olarak şekillenen ‘tonto’ da bu deneysel kurgu dehlizlerinde nelerle karşılaşabileceğimizi tam kestiremediğimizi ortaya çıkartıyor. canlı performanslarında da albüm kaydının özenini yansıtmaktan geri kalmayan « battles »ın müziğinin bir salon dinlenceliği olduğu ve hemen hemen her türden dinleyici için de kulağa isabet edecek bir detayı barındırdığını da belirtmek de fayda var.

    türlerin harmanında seyrüsefer eyleyen grubun albümde bir sonraki durağı ‘leyendecker’ oluyor. sakinlik ile kotarılmış, dubstep alt yapılarını da özümsemiş bir dur kalk, dur ilerle trafiğine sahip, süresinin kısalığına rağmen ilgiyi üzerinde toparlamayı başaran bir deneysel kurguyu barındırıyor. bu çalışmaların yanısıra iki dakikalık bir bilmece olan ‘snare hanger’, elektronik alter ego’nun punk duvarlarına çarpmasını işleyen, işedikçe sesler arasında kaybolmanızı olası kılan, bir kaç dinlencenin ardından ise kendine sıkı sıkıya bağlayan bir kompozisyon haline dönüşen ‘tij’ türler arası kompleksleri olmayanlar için sıkı bir denemelik olarak albümde yerini alıyor.

    işin özüne değinirsek « battles » müziğini yalın bir biçimde paylaşmaya çalışan önemli topluluklardan. teknolojik gelişmişliğe paralel olarak basmakalıp bir yoldan ilerleyen müzisyenlerin aksine, icra eyledikleri makineleri insansıllaştıran, onlara titr veren, resmen konuşturan bir müziğin altında imzalarını görüyoruz. seslerin hayattaki akislerine ayna tutarak yineledikleri kelimelerle kendi müziğinizi şekillendirmenize aracı oluyorlar. mutlu bir azınlığın sahip olabileceğinden daha fazlasını herkesin hakkettiğinin de altına basa basa. kuvvetli ritimlerle, matematiksel argümanlarla, sapasağlam duruşlarıyla.kelimelerin onlarca sayfada anlatamayacağı şeyleri, çok kısa sürelerde müzikleriyle anlatabilmeleri de cabası ve bonusu olarak değelendirilebilir.
  • autechre rock grubu olsaydı müziği battles'a benzerdi.
  • 2011'in haziranında çıkarıcakları albümün adı gloss drop olan eski 4'lü yeni 3'lü..
  • resmen mono festival'e geliyor adamlar. hayırlısı.
    https://p.twimg.com/atktnzaceaa6ypa.jpg
  • (bkz: atlas)
  • the yabba adlı şarkılarının stüdyo versiyonunu dinlemeye açmış grup.
  • her ne kadar mono festival denen kepazelik yüzünden sabah namazına yakın bir zamanda sahne almış olsalar da, güzide konser performanslarıyla geceyi şenlendirmiştir.
  • (bkz: emika)'nın drei albümünden enfes bir parça. sözler:

    war, war, war

    battles.
    battles.
    each one ı win,
    still loosing the war.

    hunger,
    i love hunger.
    all this emptiness,
    says i want more.

    battles.
    i have battles.
    each one i win,
    says i want more.

    slave,
    slave,
    i'm no slave for you!

    in my dark way,
    through the shadows,
    i discover,
    my hope is born.

    in my dark way,
    through the shadows,
    i discover,
    my hope is born.

    battles.
    i have battles.
    each one i win,
    says i want more.
  • yeni albümleri la di da di arefesinde, yaratım süreçleri üzerine kafa patlattıkları ve provaları da içeren mini belgesel yayınlamışlar. adamlar her şeyleri ile yunik.

    the art of repetition
hesabın var mı? giriş yap