• güzel şehir ama paskalya'da gelmeyin.

    clublar müzeler vs her yer kapalı. hadi müzeleri anlarım, resmi bina filan da clublar tatilde neden kapalı olur, anlayan beri gelsin.

    özetle: güzel şehir. kalemegdan, kiliseler müzeler vs. ama paskalyada gelirseniz geceleyin sokaklarında yürürken kendinizi the walking dead'deki rick grimes gibi hissedebilirsiniz...

    bomboş lan.
  • 3 günde her yeri gezilebilecek şehir.

    gezip görecekler için detay verecek olursak;

    doğal güzelliği eyvallah; tuna ve sava'nın birleştiği, yeşil alanların hiç bozulmadığı güzel bir doğası var. buna rağmen çok fazla boş. hani tarihi yapılarını da saymazsak farklı hiç bir şey yok.

    yiyeceklerde çok farklı yerel lezzetler bulamadık. cevapcici bizdeki izmir köftenin neredeyse aynısıydı. içecek olarak biralardan en fazla jelen ile karşılaştık. ben pek sevmem ama arkadaşlar güzel buldular, tavsiye ederim. bir de str.. bilmem ne diye bir biraları vardı o da iyiymiş içen arkadaşlara göre. lava diye de vardı sanırım, onu beğenmemişlerdi.

    yemekler için kime sorsak skadarlija'yı söyledi bize. güzel küçük bir yer. şehrin diğer kısımlarının aksine kasvetli değil gayet renkli ve eğlenceli. (bkz: bohem)

    kalemegdan manzara için cidden güzel. buranın hemen aşağısında knez mihajlova caddesi var. şehrin en işlek caddesi, klişe anlatımıyla bizdeki istiklal. pahalı değil restoranları denenebilir. buradan devam edersek republika meydanına ulaşılıyor. kahvaltı için buradaki aurelio cafe'yi şiddetle tavsiye ederim.

    republika meydanından sonra yola devam edince sırasıyla old palace, parlamento binası, st. marks katedrali*, tasmeigdan ve daha da ilerisinde şehrin en büyük katedrali (sanırım balkanların da en büyüğü ama bu bilgiden emin değilim) st. sava kilisesi bulunuyor.
    st. sava'nın içi tadilatta olduğundan pek güzel değil ama dış yapısı itibariyle ayasofya ile kıyaslıyorlarmış sırplar.

    sırplardan bahsetmişken, inanılmaz iyi insanlar denk geldi bize 3 günde. yolda türkçe konuştuğumuzu anlayıp "aa ben de antalya'ya, gümüldür'e gitmiştim" deyip muhabbete dalanlar, bizim için 10 dakika taksi bekleyenler vs.. çekinmeden yoldan geçen herhangi biriyle muhabbet edebilirsiniz bence.

    grand belgrad casino çok güzel bir yer bu arada, ilgiliniz varsa mutlaka gidin. old town'a pek yakın değil ama taksiyle 800 dinar kadar tutuyor. o da 7 euro kadar yapıyor.

    taksilere binmeden mutlaka konuşun, pazarlık edin, yoksa acımıyorlar. turist kazıklama konusunda hepsi çok istekli maşallah. oradaki insanlar bizi en çok bu konuda uyardı. mesela havalimanından old town 1800 dinar tutuyor aslında ama taksicilerin bazıları 3000'e kadar isteyebiliyor. (1 euro 110 dinar filan ediyor)

    yukarıda saydıklarımın hepsi sava'nın old town tarafındaydı. diğer tarafta (hava limanının olduğu taraf) zemun var. pek fazla bir tarihi eser kalmamış ama bir hayli eski bir yerleşim yeriymiş. tuna kenarında güzel bir yürüyüş de yapmış olursunuz es geçmeyin derim.

    kızılyıldız'ın stadına da gittik ama pek bir numarası yok. stad turu yok, müzesi de kapalıydı.

    kızları konusuna hiç girmiyorum bile...
  • ana başlıklarla incelemek gerekirse;

    türk lirası
    efendim türk lirasının sokakta uçuşan kağıtlardan hiçbir farkı yok. günde 2-3 uçak kalkıyor olması, orada yaşayan türklerin olması bu gerçeği değiştirmiyor. döviz büroları zaten tl almıyor da, en son çare olarak gittiğim bankalar da "üzgünüz" diyince, görevli kadına "acaba merkez bankasına gitsem onlar bozarlar mı tl yi?" diye sordum. kadın bastı kahkahayı. espri yapmamıştım ya neyse.

    paskalya
    paskalya tatilleri her sene farklı günlerde oluyormuş. biz bunu bilmeden biletleri alınca malesef koskoca senede gele gele paskalya tatiline denk geldik. elbette ıssız sokaklarda dolaşmıyorsunuz ama yine de neredeyse yarı yarıya hem mekan olarak hem insan sayısı olarak azalma oluyor. bizdeki ramazan bayramı gibi işte. millet ya tatilde ya aile ziyaretinde.

    hostel
    good morning hostel'de kaldık. takovska caddesi üzerinde, şehir merkezine 10 dakika yürüyüş mesafesinde. odalar küçük ama temiz. ortak kullanım için banyo da var amerikan mutfaklı salon da. yanınızda yemek götürebilirsiniz. tavsiye ederim. ya da şöyle söyliyeyim; belgrad'ın göbeğinde gayet kullanışlı bir hostelde geceliği kişi başı 30 liraya* kaldık!! bir izmirli olarak net söylüyorum, o paraya basmane'de kalamazsınız.

    taksiciler
    koskoca şehirde ingilizce bilmeyen yegane şerefsizlerdir. taksici heryerde taksicidir, avrupada farklı demeyin sakın. gideceğimiz yeri gösterip "how much?" dedikten sonra aldığımız 500 dinar cevabına ve bizim sanki az buçuk yer yön bilgimiz yokmuş gibi yolu uzatmasına rağmen taksimetrede 400 dinar yazınca "ne ayak la bu?!" dedim adama, bana abdullah gül gülümsemesi ile cevap verdi şerefsiz. ayrıca havaalanından merkeze 10 euro tutuyor yukarıda fazla fazla verenler olmuş, gerekirse pazarlık yapın.

    euro-dinar
    1 euro = 114 dinar. 100 dinar değil!!
    ancak öyleymiş gibi hesaplıyorlar. dikkat edin. 1000 dinarlık bir alışverişi bozuk yok diye 10 euro olarak ödeyince yaklaşık 1 euro fazla ödemiş oluyorsunuz. üçün beşin hesabından ziyade çok fazla tekrarlayınca bunu neredeyse bir günlük bira parasını yok yere adamlara vermiş olursunuz.

    bira-içki
    jelen diye biraları var, gayet güzel. onun dışında lav, carlsberg de seçenekler arasında. mekandan mekana farklılık gösterse de genelde 33lük şişede getiriyorlar içkileri. 50lik istediğinizi ayrıca belirtmeniz gerekiyor.
    rakija dedikleri içecek ise bildiğimiz konyak.

    internet
    şehrin neredeyse her yerinden çeken internet ağları var. onun dışında birçok mekan wifi şifresi kullanmıyor.

    tarihi yerler
    kalemegdan; tuna ile sava nehrinin kesiştiği yerde bol bol resim çektirmelik yemyeşil bir alan. ayrıca içinde hayvanat bahçesi de var. sayesinde belki de on beş sene sonra hayvanat bahçesi gezmiş oldum.

    nikola tesla müzesi; teslaya ait eşyaların, giysilerin, aletlerin olduğu hayatı ve icatları hakkında önemli bilgiler edinebileceğiniz ufak bir bina. içerisinde rehber var ve gelenlere belli saatlerde sırpça, belli saatlerde ingilizce olarak sunum yapıyor. buna tesla icatlarının çalışma şekilleri, canlı örnekler de dahil. biz gittiğimizde sırpça tur vardı süremiz kısıtlı olduğundan ingilizce turu bekleyemedik. gitmeden önce mutlaka ingilizce tur saatlerini öğrenmek gerekiyor.

    josip broz titonun mezarı; şehir merkezinin güneyinde, museum of yugoslav history'nin içindeki house of flowers'da bulunuyor. yugoslavya'yı birarada tutmuş, inanılmaz saygı duyulan birisi için açıkçası biraz daha özel bir mezar beklerdim. yine de gidip görülmeli.

    bunların dışında; parlamento binası, st. sava kilisesi, ulusal müze vs. gibi tercihe bağlı gidilebilecek yerler de var.

    yemek-kafe-bar-gece kulüpleri
    leila; küçük ama sıcacık bir ortamı olan çok sevgili jerunun sayesinde gittiğim, gündüz gece ayırt etmeden bira veya kahve içilebilecek muhteşem bir mekan. gidiniz.

    boutique; knez mihaliova caddesinin başındaki meydanın köşesinde bulunan merkezi ve yemekleri harika mekan. hayatımda ilk defa risotto* yedim burada. şu anda muhtemelen en sevdiğim yemek olabilir. konumu da çok güzel, geleni geçeni izleyebilirsiniz. yanında aurelio diye bir mekan daha var o da güzel.

    tri şeşira; skadarlija'daki turist kazıklama yerlerinden en ünlüsü. oturmak için bir gün önceden rezervasyon yapmak zorunda kaldık. yemekleri güzel, ortamı hoş ancaaak... birincisi, söylemezseniz su ekmek ıvır zıvır getiriyorlar ve gözünüzün yaşına bakmadan hesaba yazıyorlar. baştan söylemek lazım sipariş verilen yemekler dışında hiçbir şey istenmediğini. ikincisi ise hayatımda karşılaştığım en dumur verici olaydır. hesabı istediğimizde garson hesabı masaya bırakmak yerine yanıma gelip gözlüğünü taktı ve fişin içine konduğu zamazingonun üst kısmını gösterip "bak burada hesaba bahşiş dahil değildir yazıyor, ne kadar bahşiş bırakacaksın?" dedi!! bunu türkiye sınırları içindeki herhangi bir mekan herhangi birine dese, onu ayar manyağı yaparlardı ya neyse dedik biz verdik bahşişimizi kalktık. bu da gideceklere bir uyarı olarak dursun kenarda.

    redbar; tri şeşira'nın yirmi metre ilerisinde akşam saatlerinde bir-iki bira içmelik kafe-bar. çok beğendim.

    mr. stefan braun; bir binanın dokuzuncu katında bulunan ortamı gece 1'den sonra başlayan club. çok ünlü ama sevemedim nedense. insanlar arasında konnekşın yok. durduğunuz yerden sadece yandaki iki masayı görebiliyorsunuz. sütunlardan hiçbirşey gözükmüyor vs vs.

    plastic; ama plastic öyle mi?! kurban olduğum mekanı yedi bitirdi beni. dikdörtgen bir giriş bölümü var. bistro da burda bar da burda. herkes içiçe sinerji çok çok yüksek. hastası oldum. arkada başka bir bölüm daha var. biraz daha sessiz, zannedersem yiyişgenlerin yeri o bölüm. malesef belli günler açık. eğer hergece açık olsaydı hepsinde de gidecektim.

    kızlar
    kızların hepsi adeta birer at!
    gece kulüpleri ise adeta birer hipodrom!!

    sağlıcakla kalın..

    edit: linkler eklendi
  • bohem havasına rağmen insana garip bir huzur veren sırbistan kenti. istanbul havaalanlarından indiğiniz zaman belgrad'a merhaba dediğiniz nikola tesla havalimanı belgrad'la ilgili çok büyük bir hayal kırıklığı yaratsa da aldırmadan şehir merkezinin yolu tutulmalı. havaalanında sizi bir çok dilenci ve 15 euro'ya merkeze götürebileceğini söyleyen bir sürü taksici karşılayacak. 15 euro yaklaşık 1800 dinara denk geliyor. fakat kanmayın şehir merkezinden (parlamento binasının önünden) havaalanı taksimetre açıldığında 1445 dinar tutuyor. bu da yaklaşık 12 euroya denk geliyor. pazarlık ederek taksiye binin. gideceğiniz yer stari grad'da ise 10-12 euro aralığı asıl taksi ücreti. ayrıca a1 diye bir otobüsle şehir merkezine kişi başı 300 dinara gidilebiliyor. ayrıca 72 diye bir otobüs var. fiyatını bilemiyorum. ama o da merkeze giden bir başka otobüs. şehrin kalınma süresi bana göre 3 ila 4 gün aralığında. gidildiği zaman insan kendiği yemeye ve içmeye adamalı. zira yeme içme fiyatları çok uygun. belgrad'ın en iyi restoranlarında hunharca yemek yedikten sonra gelen hesapla yok artık biraz daha mı yemeliyiz acaba diye düşünebiliyorsunuz. sigara alacaksanız duty free yerine belgrad'dan alarak geri götürün. sigara fiyatları da oldukça uygun. örneğin şu anda türkiye'de 8,5 tl'ye satılmakta olan camel white, belgrad'da 6,25 tl'ye denk geliyor.

    genel olarak yardımsever insanlar var. çoğu ingilizce biliyor. ingilizce bilmeyenler ise bilmiyorum deyip kestirip atmıyor, kendi çapında yine sırpça anlatmaya çalışıyor, teşekkürü esirgeyemiyorsunuz her türlü.

    fırınlar çok başarılı. gecenin geç saatlerine kadar açık oluyorlar. sabah kahvaltısı yapılabilecek sürekli taze, muhteşem ötesi ıvır zıvır şey yemek mümkün.

    skadarlija barların, restoranların bulunduğu gece geç saatlere kadar kalabalık ve hareketli olan bölge. burada ister çiçek pasajı tadında çalgılar eşliğinde yemek yiyebiliyorsunuz, ister asmalı mescit tadında barlarında takılabiliyorsunuz.

    yine aynı bölgede bulunan dva jelena isimli restoran zannediyorum bölgenin en eskilerinden, yerel yemeklerin denenebileceği bir restoran.

    kızlar overrated. fakat, geçen 8 kızdan 1 tanesi öyle güzel oluyor ki, diğer 7 kızı götürebiliyor. (evet oturdum saydım). bir bayan olarak şahsi fikrim.

    gidiniz, görünüz, gittiriniz, gördürünüz.
  • daha önce belirttiğim gibi 28nisan - 4 mayıs tarihleri arasında sırbistan seyahatini gerçekleştirdik.

    anadan doğma çırılçıplak pasaportlarımızla baş koyduğumuz bu yolda çok eğlenceli vakitler geçirdik. gezilip görülecek yerler, şehrin tarihi vs daha öncesinde anlatılmış. tekrar aynı mevzulara girmeyeyim.

    hazır belgrad'a gitmişiz kızılyıldız maçına da gittik tabi ki. farklı bir tecrübeydi. türkiyede yıllardır tribün kovalayan birisi olarak söylüyorum bunu. ama bilin ki fazla abartmışız adamları.

    6 gece 7 günlük bu tatilimiz tamamını belgradda geçirdim. sadece 1 gün novi sadı gezdik ki yeterli değil. sonrasında oraya 1 gece ayırmadığıma pişman oldum. kesinlikle gidip görülmesi gereken bir yer.

    güncel mekan önerileri, ne yenir ne içilir, nereler gezilir, şuraya nasıl ulaşırım, hangi clublar hangi diskolar iyidir gibi ayrıntılı sorular olursa mesaj atıp yeşil ışığı yakabilirsiniz. yeterince ayrıntılı ve faydalı bilgiler verebileceğimden eminim.
    seve seve yardımcı olurum.

    gidin görün. güzel şehir vesselam.
  • sırbistanın başkenti olup, eski yugoslavyanında başkentidir. eski osmanlı toprağıdır. iç hatlardan hada ucuza uçak bileti bulabilirsiniz. ülke zaten çok ucuz. gece hayatı süperdir. kız erkek fark etmez giderken yanınıza kas gevşetici tavsiyedir. kızları çok güzel ve kibardır. sağa sola bakmaktan boynunuz tutulabilir.
  • daha önceki entry'mde yeşillendirerek soru sorabilirsiniz demiştim. bunun ardından beklediğimden çok çok fazla mesaj aldım. az buçuk bildiklerimi yazayım da herkese arz etmiş olalım. yine de soru kalırsa aklınızda yeşillendirebilirsiniz.

    yemek için şunu diyebilirim, bir çok yöresel yemekleri var ve hepsi inanılmaz lezzetli. tavsiye ver dersen eğer prolece adında bir restoranı kesinlikle öneririm. yemekleri çok iyi ve türkiyeye göre ucuz. knez mihailova'nın köprülerin olduğu tarafa doğru 1 paralel sokağında. zaten sorsan gösterirler muhtemelen. en kötü foursquare gibi yerlerden aratıp bulabilirsin. ben kaymaklı geyik eti yemiştim. çok beğendim. yine knez mihailova üzerinde bulunan bir cafe var. beograd cafe adlı bir mekan. orada da yemek yedim ve gayet güzeldi. ayrıca skadarlijada da yemek yemelik yerler var ama ben bunların arasında prolece'yi tek geçerim.

    içki olarak adını yazamadığım ve telaffuz edemedim (lanet kiril alfabesi yüzünden) bir biraları var. gayet güzel. onun dışında jelen biraları var. ben jelen'i daha çok beğendim. bira dışında da rakija denen bir içkileri var. şat bardağında içiyorsun. sek olarak içersen(2tane üst üste içmiştim) en az tekila kadar yakıyor geçtiği yeri :). aromalıları ise enfes. ben ballısını denedim ve çok beğendim. hatta dönüşte de türkiyeye getirdim. ballının dışında bir çok aroma çeşidi var; şeftali, vişne, kiraz, karışık meyve vs.

    eğlenmek için belgradda çok fazla mekan var. ben 6 gece geçirdim ve 5 gecesi dışarda mekandaydım. 1 gece de kalemeydanda içtik. haftaiçi-haftasonu olarak her mekan farklı ortamlara sahip oluyor. bir gün ateş eden mekan ertesi gün bomboş olabiliyor hafta içi.

    hafta içi önereceğim ilk ve tek mekan mr. stefan braun. tren garının ordan yukarı doğru çıktığında 200 m ilerde sağda kalıyor. bir binanın 8. yada 9. katı olması lazım. onun dışında hafta içi çarşamba günü savamala peron adlı bir mekandaydım. çarşamba günü latin müzik partisi vardı. ortam çok güzeldi.

    yaz aylarında hafta sonları zemun bölgesindeki freestyler baya iyi oluyormuş ancak biz oradayken zemunda nehre sıralı diskoların hepsi kapalıydı.

    zemundaki clublar kapalıysa kalemeydanın olduğu tarafta bir çok mekan var. oralarda eğleniyor insanlar. soho, plastic, mr. stefan braun, mikser house(konser olan günler), brankow, savamala peron, mladost, mladost'un hemen yanında bir mekan (ismini unuttum) güzel ortamlara sahip.

    mikser house, brankow, peron, mladost birbirine çok yakın. kalemeydanın olduğu tarafta kalemeydana en yakın olan köprünün altında hepsi. zaten ortamın kalabalıklığından anlarsın. ayrıca yine o bölgede çorba cafe (okunuşu bu, yazılışı çok enteresan) var. biz rezervasyon yaptırmadığımız için cuma akşamı mladost'a giremedik mesela. çorba cafeye gittik konser var diye. sırp rock gruplarının konseri vardı. 1 sırpça 1 ingilizce şarkı söylüyorlardı ve güzel müzik yapıyorlardı. ortamı da gayet iyiydi. o kadar eğlendik ki cumartesi günü diğer mekanlara bakmadan tekrar aynı yere gittik. bu sefer başka bir konser vardı ve yine çok eğlenceliydi.

    kardeşim ben çok club müziğiyle takılmam, rock müziğin canı cehenneme dersen de jazz bar önereyim 1 tane de. yine az önce dediğim kalemeydana en yakın olan köprünün altındaki merdivenler çıkıyor. apartmanın dibinden çıkan merdiveni takip edersen hemen solda bahçeli bir cafe göreceksin. basta adlı bir mekan. güzel ve mütevazı bir ortamı var. müzik de güzel.

    ek olarak bana tavsiye edilen ama benim yukarda saydığım mekanlara gitmem sebebiyle gidip göremediğim 2 mekan daha var.

    ilki bigz building. az şehrin dışında kalıyor ama taksi kullansan çok bir şey yazmaz. kalemeydana en uzak olan köprünün hizasında kalıyor. eski bir bina ve en tepesinde bir jazz bar var. akşam vakti çok hoş bir manzarası oluyormuş. müzik ve ortam da gayet iyiymiş.

    diğeri ise drugstore. kalemeydanın o tarafta kalıyor. ortamı tam olarak isminde geçen şey gibiymiş. enteresan bir tecrübe tabi. gidip gitmemek sana kalmış. biz eğlenecek daha güzel mekanlar denk geldiği için gitmeye gerek duymadık :)
  • vizesiz olduğundan haftaya eşimle gitmek istediğimiz şehir.pasaport gösterip bodrum'a gider gibi gidiyoruz değil mi ? bunun dışında yapılacak bir şey var mı ve kalınabilecek hoteller hakkında bilgi verebilen arkadaşlar yeşillendirirse çok makbule geçer.
  • gerçekten de haftasonu kaçamak yapmak, kafayı dinlemek ve değişiklik olsun diye gidilebilecek güzel bir destinasyon. sırplar hiç beklemediğimiz kadar sıcak kanlı çıktı, şehir zaten yeterince ucuz..ee daha ne olsun, sonuçta istanbul'un bunaltan kalabalığından kurtulduğumu 3 güzel gün geçirdik.

    eklemek istediğim diğer nokta; ukrayna'ya giden tayfa (özellikle 40 yaş üstü paralanmış amcalar) burada o beklediğinizi bulamazsınız, hatta denk gelir üstüne güzel bir dayak yersiniz. o yüzden boşuna gitmeyin, kendinizi boşa yormayın çok net söyleyeyim.
  • yıllarca sık sık gidip geldiğim ve 20 gün önce de resmen yaşamaya başladığım şehir burası. (not: artık burada yaşamıyorum)

    tam olarak nereden başlayacağımdan emin olamadığım için ihtiyaç sıranıza göre madde madde ilerlemek daha akıllıca geldi.

    1- vize:
    benden önce de pek çok kişinin yazdığı gibi bu ülkeye vize yok. yani bodruma gider gibi elinizi kolunuzu sallaya sallaya gidiyorsunuz! ancak vizesiz her ülke gibi bu ülkeye de girmeniz için mutlaka bir pasaportunuzun olması gerekiyor! (not: türkiye'den kimlikle gidilebilen sadece ülke var. gürcistan ve kıbrıs) eğer pasaportunuz yoksa sizi buraya alıp yolumuza pasaportu olanlarla devam edelim.

    2- ulaşım:
    uçak ulaşımı için pek çok alternatif olmakla birlikte en ucuz olan 3 tanesi flypgs - thy ve air serbia.
    www.skyscanner.com.tr gibi karşılaştırmalı fiyatlar alabileceğiniz siteler bu konuda size çok fazla yardımcı olacaktır ama ortalama gidiş dönüş kişi başı fiyatlar 250 tl ile 500 tl arası değişiyor ki aynı hafta sonuna bilet almaya kalktığınızda bile her durumda bodruma uçmaktan daha ucuza geliyor.

    3- konaklama
    lüks konaklama arayanlar için metropol otel belgradın en pahalı oteli.
    hemen ardından da yüz küsür yıllık tarihiyle hotel moskva geliyor.

    ama yok ben sevgilimle eşimle ailemle gelip 3-4 gün uygun ve temiz bir yerde kalacağım diyorsanız hem 4 yıldız kalitesinde hizmet veren hem de iki kişilik fiyatları 60 ila - 120 tl arasında değişen ile hotel majestik sizin için birebir. üstelik şehrin tam merkezi kabul edilebilecek olan knez mihailova'nın göbeğinde olması da sizin çoğu yere ulaşım için para vermenize gerek olmayacağı anlama geliyor.

    dur arkadaş ne yaptın 2 kişi için gecelik 120 lira az para mı daha ucuz yok mu diyorsanız da kişi başı 9 10 euroya green studio hostel ve hostel che gibi alternatifler var ki ille de hostelde kalacaksanız ben size daha çok hostel che'i öneririm. sahibi arkadaşım ki zorana son derece kafa dengi ve tatlı bi kız. otelinde hiç kalmadım ancak misafirlerini sürekli club club gezdirdiğini biliyorum. bi de zaten belgraddaki hosteller genelde apartman katları olduğu için baya butik hizmet veriyorlar.

    ama airbnd üzerinden günlük ev kiralamakta mantıklı olabilir. çünkü belgraddaki günlük ev kiraları da tüm evlerde 60 tl -100tl odalarda ise 22 tl -100 tl arası değişiyor. (yazın fiyatlar değişkenlik gösterebilir tabi)

    yine ayrıca eğer tek başınıza ya da iki kişi geldiyseniz ve şehirde kimseyi tanımadığınız gibi yalnızda takılmak istemiyorsanız herhangi bir hostelde prive oda tutup kalmanız. böyle hem otel konforunda kalmış olursunuz hem de gelir gelmez hostelden bir çok insanla tanışmış ve onlarla beraber gezmiş olursunuz.

    3- nikola tesla havaalanı
    havaalanı şehrin merkezine çok yakın bir yerde ve taksilerde ucuz. o yüzden taksiye binmekten çekinmeyin. ancak belgrad'da iki tip taksi var. birincisi havaalanının içinde bekleyenler diğeri ise dışında bekleyenler. daha havaalanının kapısından çıkar çıkmaz yanında arabası olmadan ayakta sizi karşılayanlar hava alanının dışında bekleyen taksilerdir. bu taksiler diğer taksilere göre 2-3 euro daha ucuz gibi gözükebilirler. ancak diğer taksiler zone'lara göre sabit fiyatlarla giderler ve ne kadar ödeyeceğinizi en baştan bilirsiniz. yani örneğin hoteliniz zone ıı'deyse o bölgenin en uzak yerinde de en kısa yerinde de olsa ödeyeceğiniz para aynıdır. (1800 rsd yani 15-16 euro) ama yok kalacağınız yer tren / otobüs garı ya da knez mihailova'ya yakın bir yerse o zaman öbürlerine binin çünkü o zaman ödeyeceğiniz rakam 10-11 euro civarında olacaktır.

    ama madem şehre gelir gelmez bize bir iki euronun hesabını yaptırdın o zaman otobüsü söyle de otobüse binelim diyorsanız o zaman şu linkten otobüs bilgilerini görebilirsiniz. her yarım saatte bir üstelik 300 rsd yani 2 küsür euro.

    aaa bir de söylemeyi unuttum. belgrad hava alanında ne dönerken ne de gelirken hiç bir şey almayın. çünkü parfümünden çikolatasına içkisine kadar her şey normale göre alakasız bir şekilde çok pahalı.

    4- gündüz gezilecek yerler
    eğer belgrad'a iki günlüğüne geldiyseniz ne beni ne de kendinizi yormayıp her efendi turist gibi ilk gün knez mihailova, kalemegdan, tasmejdan, parlemento binası, nikola tesla müzesi gibi yerleri hatip edip akşam üzerine doğru da önce bizim ortaköyümüzün denizsiz hali olan skadarlija'ya geçip yemeğinizi yiyip oradan silicon valley'de yemek sonrası içkinizi içip güzel güzel keyif yapın.
    ama uyarmalıyım ki belgrad genel olarak çok ucuz bir şehir olmasına rağmen skadarlija ve silicon valley'de fiyatlar turistlere göre de uyarlanabilmektedir.

    bu arada iki de ilginç bilgi vereyim. silicon vadisi adını bizim nişantaşı gibi oraya takılan kızlarının çoğunun göğüslerinin silikonlu olmasından dolayı almış ki zaten başlı başına piyasa bir cadde olduğunu da şehrin başka hiç bir yerinde kolay kolay göremeyeceğiniz lüks arabaları gördüğünüzde anlayacaksınız.

    2. gün içinse en akıllıca seçenek sabah erken kalkıp ada ciganlija'ya doğru yola çıkmak.
    ada şehrin hemen her merkez noktasına ortalama 6-7 km olduğu için taksi ile gitmekte ortalama 6 euro filan tutacaktır ki burada bisikletten patene tenisten su kayağına satranca golfe kadar hemen her sporu yapmak mümkün. ayrıca her biri için de çok uygun kiralar ödersiniz. üstelik hem güneşlenip hem de yüzerken ada da bulunan onlarca restoran ve barda yanınıza kar kalacaktır.

    ayrıca bisiklet kullanmayı sevenler için bisikletle belgrad turu yaptıran bir şirkette mevcut.
    http://www.ibikebelgrade.com/

    5- genel bilgiler

    - yola çıkmadan önce yanınıza alacağınız tüm paranın euro olduğundan emin olun ancak paranızın tamamını da uçaktan iner inmez dinara çevirmeyin. hem havaalanında döviz büroları daha çok para kesiyor hem de şehrin hemen her yerinde döviz bürosu mevcut. ayrıca herhangi bir bankanın banka kartına sahipseniz türkiyedeki hesabınızdan direk dinar olarakta çekebilirsiniz ki tl'yi euroya euroyu da rsdye çevirirken de para kaybettiğiniz için ikisi arasında öyle abartı farklar oluşmuyor.

    - telefonunuzu kapamanıza gerek yok ancak internetinizin uluslararası dolaşıma kapalı olduğundan emin olun. onun dışında size yurt dışındayken türkiyeyi aramanızın dakikası 4 aranmanızın ise dakikası ise ortalama 2 tl. yani çok abartı konuşmayacaksanız korkup telefonunuzu kapatmanıza gerek yok!

    - müzelerin fiyatları 1 ila 15 tl arasında değişiyor ama ortalaması 5-6 tl diyebiliriz.

    - sağda solda yazan "tramvay bileti almayın" şeklindeki uyarılara kulak asmayın. evet gerçekten de şehirde hiç kimse tramvay için bilet almıyor ve kimse de onların biletlerini kontrol etmiyor. ancak konu turistler olunca onları 100 metre uzaktan tanıyıp keklik gibi avlayan özel bir tim bulunuyor ve kişi başı 20 euro ceza kesmekten asla kaçınmıyor. benden söylemesi.

    - bu bilgi ne işinize yarar bilmiyorum ama şehrin her yerinde göreceğiniz heykellerin 2 ayağı birden havadaysa o kişi savaşta şehit olmuş demektir. (evet şehitlik sadece bizde yok). tek ayağı yerdeyse de gazidir. ayrıca adını caddeye verdikleri knez mihailova ise sırbistanın osmanlı'dan ayrılıp bağımsızlığını ilan etmesini sağlamış kraldır.

    - eğer çok güzel bir kadın değilseniz sizinle birebir ilgilenip tüm belgradı size ben gezdirmeyeceğim ve hatta ne oteli canım gel bende kal demeyeceğim için bence siz tek gelmeyin ve yanınızda mutlaka kafa dengi bi arkadaşınız olsun. sıkılmazsınız böylece. ama yine gelmeden seslenirseniz ve buralarda olursam iki kahve içeriz o ayrı:)

    - yine belgrad avrupanın en güvenli 2. şehridir (ki 1. neresi inanın bende bilmiyorum). etrafta çok çok az polis görürsünüz ancak en ufak bir olayda (ki genelde o bile olmaz) anlayamayacağınız şekilde 2 dk içerisinde her yerden çıkarlar. tabi siz yine de buna güvenip ulu orta kimseye sataşmayın veya sataşan olursa da bulaşmayın çünkü sırplar kavga ederken genelde yumruklar hiç ortada olmaz. ya silahları vardır ya da bıçakları. evet evet bu konuda baya baya pis millet. hatta mafya şehirde o kadar rahattır ki torbacılar bazı barlarda doğrudan gelip uyuşturucu ister misiniz diye sorarlar. ama merak etmeyin, burada yazdığım her mekana güvenle gidip eğlenebilirsiniz.

    6- gece hayatı
    siz şimdi "eywallah yamyam sağolasın gece gezmesini de yazıyorsun ama tüm gün gezdik deli gibi açıktık, hiç söylemiyorsun ne yiyecek bu adamlar ama laf gece gezmesine gelince yazmayı biliyorsun" demeyin diye 5. maddeyi şu andan iyeme içme yapıyorum.

    6- yeme içme
    sizde gelir gelmez fark edeceksiniz ki belgrad çok büyük bir yeme içme kültürüne sahip olsa bile aynı ölçekte o kadar da az alternatife sahip. bunun da en önemli nedeni hemen hemen bütün şehrin ayda ortalama 300-400 euro gibi maaşlarla geçiniyor olması.

    o yüzden turistlerin gezdiği yerlerin dışında bu şehirde insanlar genelde pizzacılardan 150 rsd'ye (3 tlye) pizza ve cola alarak veya .... grill yazan dükkanlarda kendilerine özel taze domuz eti kızarttırarak beslenirlerki eğer ben bırak domuzu karşıma ayı çıksa onu bile yerim diyorsanız bu tür mekanlar gerçekten tam size göre. tabi bir de hemen her köşede görebileceğiniz pastahanemsi fırınlar var ki atıştırmalık bişiler bulmanız mümkün. onun dışında türk damak tadına uygun veya domuz eti olmayan ya da en olmadı bizim sulu yemek diyebileceğimiz mekanlar neredeyse hiç olmamakla birlikte belgradın muhtemelen sizin gezeceğiniz hemen her yerinde karşınıza çıkabilecek italyan ya da israil lokantaları bu anlamda iş görebilecek mekanlar olabilir.

    tabi şehirde 2 tane de türk lokantası var ancak şehrin yine göbeğinde sayılan turski restaurant'ın yemekleri de türk yemeklerinden başka her şeye benzemektedir ki ilginç bir şekilde sahipleri de türktür üstelik. ama yok arkadaş bizim damak tadımıza uygun olsun da azıcık taksi parası vereyim sorun değil diyorsanız svetogorska 'da ki hanan restoran her türlü kebap döner ve yemeğiyle tam da ağzınıza layık olacaktır.

    eywallah yamyam ama sen bakma öğrenci olduğumuza, para sorun değil diyorsanız da supermarket , sofa, comunale, pire, destilerija, depo 23 , majik ve przionica gibi her biri bir diğerinden on kat güzel olan ve her birini tek tek test ettiğim pek çok seçenek var ki ben gittim beğenmediğim diyecek olan olursa faturayı göndersin 39 seneye ben geri ödeyeceğim.

    bu arada konaklama olarak airbnd'den ev tutmayı tercih edip bir mutfağa sahip olanlar için ise süpermarketler adeta bir cennet gibi gelecektir çünkü her türlü etin kilosu ortalama 8-10 tl. tabi 10 tl'ye bir kilo dana eti alırken 8 lira domatese ödememekte benim için olduğu gibi eminim sizin içinde ilginç bir deneyim olacaktır.

    ayrıca yine de bir mutfağa sahip olanlar için belgradın neredeyse yüzlerce denebilecek seçeneğe sahip kuru etlerini de ısrarla tavsiye ediyorum.

    7- gece hayatı
    ve nihayet yazıda ısrarla beklediğiniz belgrad gece hayatı kısmına geldik.
    ama öncelikle hemen şehre akıp çapkınlık peşinde koşmak için büyük bir heyecanla yanıp tutuşan arkadaşlarımızı bekletmemek için bu maddeyi biraz daha bekletim 6. maddemizi belgrad ve çapkınlık yapıyoruz.

    7- sırp kızları ve çapkınlık işleriniz.
    aslında bu yazıda böyle bir madde olmayacaktı ancak daha yazıyı yayınladığım andan itibaren özellikle sırp kızları konusunda onlarca soru geldiği bu konuya ayrı bir madde açmanın daha mantıklı olacağına karar verdim.

    öncelikle erkekler için

    - belgrad öyle bilimum rus ülkeleri gibi kafanıza göre herhangi bir bara girip iki içki ısmarlayıp cebine de bilmem kaç euro para koyup tavlayabileceğiniz kadınların memleketi değil evet.

    - sırpların büyük çoğunluğu turistlerin olduğu barlarda çok fazla takılmaz. bu nedenle de gittiğiniz mekanların da hemen hemen yarısı ya da daha çoğu turist olacak. turist olmayan ve belgrad da yaşayan kadınların da yüzde 99'u (özellikle yaz aylarında) aileleri ile yaşıyor olduğu için geceden tanıştığınız herhangi bir sırp hatunla aynı gece eve gitmeniz ve takılmanız yüzde 50 ihtimalle mümkün olmayacak ve gecenin bir yarısında hatun sizi bırakıp evine dönecektir. tabi bu yüzde oranı sizin yeteneklerinize bağlı olarak düşecek ya da artabilecektir herhalde. o yüzden bence bu tür durumlarda eğer gündüzden tanışıp akşama bir plan yapmadıysanız daha en baştan sırpları es geçip ilginizi diğer turistlere vermeniz sizin için daha hayırlı olacaktır. zaten sırplar genelde kalabalık gruplar halinde kafana barlarda eğlenmeyi daha çok severler. o yüzden burada yerleşik bir hayata sahip değilseniz işiniz gerçekten zor.

    tabi aynı şekilde eğer dana önceden tanımıyorsanız mekanlarda tanıştığınız türk hatunlardan da uzak durmanızı ayrıca tavsiye ediyorum. çünkü hem x ölçeğinde yeter bir güzelliğe ve çekiciliğe sahip olup belgrad'da çapkınlık yapacak herhangi bir hatunun ilk tercihi yine bir türk olmayacaktır hem de zaten türkiye'den gelmedin mi arkadaşım? manyak mısın ne işin var türklerle. eğer herhangi bir ortamda herhangi bir türk kızı görüp ille de onunla takılmak istiyorsanız ingilizceniz yeterli değilse o zaman italyan ya da hollandalı numarası yapıp kendisiyle tek kelime bile türkçe konuşmayıp hatta gerekirse ingilizce bile konuşmayarak rahatlıkla takılabilirsiniz:) ingilizceniz çok çok iyiyse de o zaman amerikalı ya da tipinize göre kendinize başka bir ülkede seçebilirsiniz. (bu taktik yüzde yüz çalışmaktadır) sonuçta ne kadar az konuşursanız türk olduğunuzu o kadar az anlayacaktır:)

    ama şu kesin bilgidir ki sırplar dahil olmak üzere herhangi bir mekanda herhangi bir kadınla çok rahat iletişim kurabilirsiniz ve hiç kimse siz denyoluk yapmadıkça size ekstra bir sert tepki vermez.
    ancak unutmamalısınız ki sırp erkekleri de en az türkler kadar maçodur ve o yüzden özellikle de bir sırpın yanındaki kadınlardan biriyle tanışmaya çalışırken almanlarla karıştırmayıp özellikle dikkat etmenizde fayda var. sonra daya yemeyin:)

    edit: sadece erkekler mi çapkınlık yapıyor. biz çapkınlık için nelere dikkat edelim diyen hatunlar olmuş. sizin bir şeye dikkat etmenize gerek yok. siz zaten her kadın gibi görür beğenir ve gider alırsınız. size bu şehirde engel yok rahat olun:)

    edit 2: gay arkadaşlarda kadınlarla aynı tepkiyi verip peki biz ne yapıcaz demişler. benim gördüğüm ve anladığım kadarıyla belgrad çok fazla gay dostu bir şehir değil. hatta homofobik oldukları bile söylenebilir.
    ben de bugüne kadar şehrin en popüler tüm mekanlarına girip çıkmama ve hemen her gece 4-5 mekan gezmeme rağmen gaylerin çok rahat takıldığı mixer house dışında bir mekan görmedim açıkcası. normalde gece hayatından az sonra bahsedecektim ama size pozifit ayrımcılık yapıp ayrı bir liste verebilirim. buyrun.

    edit 3: red light district tarzı mekanlar olup olmadığını soranlar olmuş. ben duymadım görmedim ihtiyaç duyup araştırmadım da. ama sanırım aramaya inanmaya devam edebilirsiniz.

    8- belgrad gece hayatı (yazlık)

    eğer belgrada ilk kez ve sadece iki günlüğüne geldiyseniz ve o gelişinizde hafta sonuna denk geldiyse benim tavsiyem kesinlikle rehberli bar turlarına katılmanızdır.

    gerekçesi ise çok basit: evet belgrad'da barlarda 3 erkek olmadığınız sürece kimse size kolay kolay dam
    sorunu yaşatmaz ancak popüler barların önünde neredeyse 2 saati bulan uzun kuyruklar oluşacağından tüm gece 2-3 saat farklı farklı yerlerde sıra beklemiş olabilirsiniz.

    bu tür durumlardan kurtulmak için kapıdakilerden birinin eline 10 euro tutuşturmakta bir çözüm olacağı gibi bar turlarından biriyle hiç bir yerde sıra beklemeden aynı gece içerisinde 6-7 bar gezmekte mümkün olabilir.

    bu turların en iyisi sevgili dostum escherin belgrad'a indiğim ilk günkü hediyesi olan one night vıp. one night vip adından da anlaşılacağı üzere gecelik maliyeti 250 euro ile 1.000 euro arasında değişebilen ve gecenin başında evinizden ya da otelinizden alınarak tüm gece boyunca en popüler mekanlara sıra beklemeden girdiğiniz ve her girdiğiniz mekanda en iyi alanlarda ağırlandığınız bir organizasyon ki 3 kişi gidildiğinde adam başı 1.000'er lira harcanarak en iyi şekilde eğlenilebilir ki tüm yıl çalışıp iki üç günlüğüne tatile çıkmış 2-3 arkadaş içinde bu tür bir rakam bence çok olmayacaktır.

    yine bu turun öğrenci kafasındaki versiyonu olan belgrade pub crawl ise bar ve club versiyonlarıyla haftanın her günü hizmet veriyor ki kişi başı ücret 10 euro civarında. ancak bu parayı verdiğinizde bar turundaysanız akşam 21.00'dan gece 01.00'e ve club turundaysanız gece 22.30'dan gece 02.00'a kadar şehrin farklı mekanlarına (3-5 tanesine) mutlaka uğruyor oluyorsunuz ki müşterileri de genelde şehirdeki hostellerin müşterileri oluyor. (hayır geceler 2 de bitmiyor. sadece en son mekana gece 2 de gidiyorsunuz) bu programın en güzel yanı iste gittiğiniz hiç bir mekana tek başınıza ya da 2 kişi gitmemiş olduğunuz için her gittiğiniz mekanda içinde olduğunuz grupla birlikte eğlenebilir zaman zaman da mekan içerisinde gruptan ayrı kafanıza göre takılabilirsiniz.

    tabi benim tavsiyem 2 gün şehirde kalacak kişilerin bir gecelerini bu tür bir tura ayırıp kalan diğer günlerini kendi başlarına merak ettikleri mekanlarda geçirmeleridir ama tabi seçimler size kalmış.

    edit: bu tür turlar herkese açık olduğu için bu tür turlardan beklentinizi de çok yüksek tutmamanızı sadece mekanlara girişte rahatlık sağlama avantajını değerlendirmenizi öneririm. ama tabi beklentinizin yüz katı iyi de geçemez mi? iyi gruplara denk düşerseniz bu da çok olası.

    bu turlardan bir diğeri ise.

    ve gelelim yaz boyunca takılabileceğiniz parti botlarına:

    lasta; şehrin splav play ve freestyler gibi en popüler clublerinden biri. hafta sonları electro house ve perşembeleri ise house çalıyor. splav play, ve freestyler gibi nehrin kenarındaki botlardan biri.

    freestyler da diğer yazlık splav play ve diğer clubler gibi house ağırlıklı çalıyor olsa bile hafta içleri 80s 90s veya latin çaldığına denk gelinebiliyor. tabi frestyler bu sıra şehrin en popüler clublerinden biri olduğu için sıra beklemeyi de mutlaka göze almalısınız.

    club sindikat diğer bot mekanlarının aksine pop veya pop rock çalan bir mekan olduğu için house dinlemeyenler için farklı bir alternatif olabilir.

    benim tavsiyem eğer parti botlarında takılacaksanız bu mekanlarda takılmanız ancak parti botları karşılıklı iki sıra halinde yan yana oldukları için farklı bir alternatif olarak müziği takip edebilir ve o an için ortamı size en güzel geleni de seçebilirsiniz.
    parti botlarında fiyatlar genelde istanbuldaki herhangi bir öğrenci barı ile en lüksünde asmalı mescit arasında değişiyor ki en pahalısı bile istanbula göre yine ucuz kalıyor. tabi en pahalı içkiye 4-5 euro öderken enerji içeceğine 4-5 euro para ödemek benim gibi sizi de şaşırtmasın diye uyarayım. eğer votka enerji seven biriyseniz bilmelisiniz ki redbull gerçekten içkiden daha pahalı bişi:)

    eğer geceyi silikon vadisi denen bölgede geçirmek istiyorsanız da size önerebileceğim iki mekan soho ve jimmy woo olacaktır. özellikle soho akşam 21.00'den sonra epey kalabalıklaştığı için biraz erken gitmekte fayda var.

    iyi de arkadaşım hep club ya da piyasa mekanlar sayıyorsun. yok mu bu ülkede adam akıllı içilecek barlar vs diyorsanız da azıcık insan olunda bekleyin ama di mi? bak aşağıya yazdık o kadar to be continued diye. vakit buldukça yazıyoruz herhalde hepsini:)

    neyse ne diyorduk gelelim kafana barlara..
    eğer belgrada sevgilinizle gittiyseniz sırpların turbo folk ya da kafana dedikleri özel bir müzik türünü yapan bu barlara da uğramadan dönmeyin derim.
    ancak genelde bu tür mekanlara turistler pek gitmediği ve sırplarda maço tipler oldukları için bu tür mekanlar sırp olmadığınız süre dam sorunu çıkartacaklardır.
    ben bu tür müziği ilginç bulsam bile çok tercih etmediğim için size önerebileceğim tek mekan şehrin en iyi kafana mekanlarından biri olduğu söylenen benimde bir kere gittiğim druga kuca kafana.

    ve gelelim şimdide sizin için yaptığım yapacağım özel seçkilere.

    jazz basta harika tasarıma sahip bir bahçesi olan ve adından da anlaşılacağı gibi bahçesinde her akşam jazz çalan süper mekan. brankov köprüsünün altındaki süleyman billboardunu bulup billboardun tam karşısındaki robin williams grafitili merdivenden yukarı çıktığınızda hemen soldaki mekan.

    super market damak tadı olarak bize en uygun kahvaltıyı yapabileceğiniz ve aynı zamanda harika yemeklere sahip özel mekan. mekanın iç kısmında her türlü ıvır zıvır tasarım ürünü ile kıyafetinden saatine kadar pek çok ürün satılıyor. gitmişken kesinlikle görülmeli.

    mixer house başlangıçta bizim salt ile babylon karışımı bişi gibi gelebililir ki nitekim öyle. gündüzleri genelde sanatsal bir takım aktiviteler ile restoran ya da bar olarak hizmet verdiği gibi hafta sonları büyük partilere hafta içleri de tango latin flamenko gecelerine ya da başka partilere ev sahipliği yapabiliyor. ancak her durumda rastgelebile her zaman gidilip bakılacak önemli bir mekan.

    kptm
    elektronik müzik ağırlıklı program yapan ve ağırlıklı olarak sırpların takıldığı lokal kulüplerden olan kptm aynı zamanda şehrin en iyi elektronik müzik mekanlarından birisi.

    bitef art cafe şehrin babylon vari mekanlarından sayılan ve getirdiği pek çok yabancı grup ile şehrin müziğine ciddi katkı sağlayan bitef art cafe perşembeden pazara her gün açık.
    normal şartlarda club olarak hizmet veren mekan konser günleri performans mekanına dönüşüyor.

    klub shleb yine brankov bridge'den usce'ye doğru giderken köprüyü geçer geçmez hemen sağda nehir kenarında olan bu mekan daha çok eski beyrut, araf, mojo ve line karışımı bir yer.

    çarşambaları latin gecesi, perşembeleri alternatif, rock veya fransızca müzik yapan gruplar çalarken hafta sonları da popüler rock ve pop türevi bişiler çalıyorlar ama hem giriş 100 dinar hem de öğrenci mekanı olduğu için içeride kasılmadan eğlenebilir ucuz içkinin tadını delice çıkartabilirsiniz.

    povetarac yine elektronik ağırlıklı çalan ancak yine nehir kenarında olmasına rağmen öğrenci mekanı olma özelliğinide taşıyan bu mekan hem çok ucuz hem de özellikle pazar - pazartesi geceleri 12'den sonra ilginç bir şekilde tıka basa dolu. (hafta sonları zaten dolu) ama yine de özellikle bu barın çok tekin bir yer olmadığını ve torbacıların kol gezdiğini de söylemeliyim. en azından buradayken kendinize ve çantanıza mukayet olmanızda fayda var.

    to be continued

    ps: sayfayı güncellemeye bugünlerde devam edeceğim ancak burada yer alan ya da almayan herhangi bir konuda sorularınız olması durumunda sormaktan çekinmeyin. bir de gelirken siyah zeytinle rakı getirin lan. neyse parası vericem :) sozluk dışı iletişim: http://www.twitter.com/humanistyamyam
hesabın var mı? giriş yap