789 entry daha
  • kendisi için cem toker ile birlikte liberalizmi türk siyasetine kazandıran iki adamdan biridir diyebiliriz. tabi menderesler, özallar da görünüş olarak liberal olsa da tam anlamıyla işin teorisine hakim siyasetçiler olduklarını düşünmüyorum. menderes ve özal döneminde ülkenin daha çok "biraz yabancı yatırımcı getirelim de ekonomi büyüsün milletin cebi para görsün" kafasında oldukça kısıtlı ve günü kurtarmalık beyhude çabalar sergilediğini düşünüyorum.

    bu beyhude çabaların 2001 yılı sonrasındaki döneminde de eş dost kapitalizmi dediğimiz versiyonu ortaya çıkmıştır ki bu versiyonun liberal ekonomi modeliyle uzaktan yakından alakası yoktur. liberal model halkın refahını amaçlarken eş dost kapitalizmi sadece yandaşların refahına değer verir. liberal modelde israf ve yolsuzluk yoktur, taşeron sistem yoktur, yandaşa verilen ihaleler yoktur.

    sosyal liberalizmde devletin işlettiği kar eden müesseselerin stratejik öneme sahip olup olmama durumuna göre satılmaması da söz konusudur. örneğin türk telekom, tedaş gibi altyapı hizmeti veren şirketler zarar etmiyorsa satılmayabilir, çünkü savaş ve benzeri stratejik durumlarda bu tarz şirketler büyük öneme sahiptir.

    benim gördüğüm kadarıyla liberal demokrat partinin ve besim tibuk ile cem toker gibi liberallerin argümanları kabaca şu şekildedir :

    1- "fert başına kazandığımız paranın neredeyse yarısına devlet cebren el koyuyor."

    kdv ötv gibi vergilere ek olarak gelir vergisi ve sgk primlerini de üst üste koyarsak çok da haksız sayılmazlar. 2800 lira asgari ücret alan birinin brüt maaşı 3600 tl, aradaki fark 800 tl. asgari ücretlinin bu 2800 lira ile yaptığı harcamaların minimum beşte biri vergi, bu da yaklaşık 600 tl eder. ikisini toplayınca etti mi sana 1400 tl. akaryakıt, teknoloji, otomotiv, turizm, gıda, giyim, damga vergisi, trt payı, dağıtım bedeli, şu bedeli bu bedeli gibi alanlardaki fahiş vergileri de buna dahil ederseniz, hepsini üst üste koyarsanız bu 3600 tl'nin yarısının vergiye gittiğini görürsünüz. daha esnaftan ve şirketlerden alınan gelir vergisine girmedim bile.

    2- "devlet bizden aldığı vergilerle ne adam akıllı eğitim hizmeti verebiliyor, ne sağlık hizmeti, ne de sosyal hizmet verebiliyor."

    haliyle bizim paralar boşa gidiyor. halbuki biz o vergiyi devlete vermek yerine cebimizde tutsak, bu arta kalan parayla çocuklarımızı özel okula göndersek hem daha iyi bir eğitim hizmeti alırız hem de ülkece paramız boşa gitmemiş olur. aynı şey hastaneler için de geçerli. hatta devletin tüm kurumları için geçerli.

    3- "devlet kurumları verimsiz ve hantaldır."

    türkiye'de hemen herkes şunu bilir ki kamuda verimlilik ve performans çok düşüktür. işte liberal model bu yüzden birçok işin kamu değil özel sektör tarafından yapılmasını savunur. bu sayede hantal bürokrasinin yarattığı maliyetlerden, devlete sırtını dayayıp yan gelip yatan memurlardan, sayısız makam odalarından, sıfır km mercedeslerden, özel şoförlerden, israftan ve yolsuzluktan kurtulmuş oluruz. çünkü özel sektörde çalışanlar iyi bilir ki özel şirketlerin her kuruşunun hesabı kitabı yapılır ve paralar hiçbir zaman çarçur edilmez.

    devlet isimli koca bir aygıtın gerçekten sanayi, gıda, tekstil, turizm, sağlık, eğitim, akademi gibi sayısız farklı alanda verimli ve performanslı çalışabileceğine inanmak marksist bir hayal olsa gerek. liberalizm bu noktada der ki : bırakın her işi uzmanı yapsın, hizmetlerin fiyatını serbest piyasa belirlesin, rekabet sayesinde bu fiyatlamalar illa ki aşağı düşecektir. devlet sadece tekelleşmeyi önlesin ve hukuksuzluklara müdahale etsin yeterli. bu madde liberal düşüncenin en önemli kısmıdır.

    4-"bu kadar memura gerek yoktur, memurların maaşını vatandaş kendi cebinden ödüyor."

    öncelikle bu konuda besim beye göre çok daha insaflı olduğumu söylemek istiyorum çünkü kendisi bir gecede yüz bin memuru işten atacağını ifade etmektedir. insanları memuriyetten topluca çıkarmayı doğru bulmuyorum ancak bu ülkede memurların yüzde ellisinden fazlasının gereksiz olduğunu düşünüyorum. bunun başında öğretmenler, akademisyenler ve imamlar geliyor. güvenlik güçlerinin de ülkeye bilim, teknoloji ve sanayi anlamında bir şeyler katmadıklarını da biliyoruz.

    eğer bir gün cumhurbaşkanı olursam bütün imamları işten çıkarırım, ülkeye hiçbir şey katamayan çağın gerisindeki ezberci, bilim ve teknolojiden uzak birçok akademisyeni düzenli sınava tabi tutar, geçemeyeni de memuriyetten atarım açık konuşayım. çünkü bu insanlara verdiğiniz her kuruş maaş fakirin fukaranın vergisinden ödeniyor. öğretmenlerle ise düşüncelerim belli, eğitimi komple özelleştirir vergileri kısar öğretmenleri de özel sektörde iş bulmaya yönlendiririm. yalnız onların türkiye'de ciddi bir kenetlenme içinde olduklarını görüyorum. yılın beş ayı yattığın yerden maaş alıyorsun deyince kızıyorlar. haftada üç dört gün günde altı yedi saat çalışıp tam maaş alıyorsun, bir de üstüne özel ders veriyorsun oradan bir ton para kazanıyorsun deyince anlamsız yere kızıyorlar, sanki bu denilen şeyler yalanmış gibi. bir de şöyle diyorlar :"sen de öğretmen olsaydın." onlara şöyle diyesim geliyor : cevaba bak ya bu şekilde bir savunma duyunca eğitim fakültelerinde mantık ve ahlak dersleri verilmesinin ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha görüyoruz. düşünün bir de bu kafadaki insanların yetiştirdiği öğrencinin halini. sonra ülkede eğitim niye bu kadar kötü diye sorgulayıp dururuz.

    askerimiz polisimiz ise elbette bizim canımız ciğerimiz, onlara ihtiyacımız her zaman olacaktır elbette, ancak önemli olan bir ülkede asker ve polis istihdam etmek değil suçu azaltmaktır. bu sayede polise, askere, bekçiye ihtiyaç azalır. bunun dışında bankalarda, vergi dairelerinde, kağıt kürek işlerinde çalışan birçok devlet memuru e-devlet hizmetleri ve yeni gelişen teknoloji ve otomasyon hizmetleri sayesinde gereksiz konuma düşmüştür, bana kalsa onlar da gelişen teknolojiyle birlikte işlevsizleşmeye başlamıştır, çünkü aynı şeyi bedavaya yaptırabiliyorken gidip bunun için yüz binlerce kişi istihdam etmek halkın parasını çarçur etmekten farksızdır. milletin vergisini, fakirin ve emekçinin alın terini daha doğru alanlara yatırmak, onların paralarıyla birçok memura gereksiz yere maaş olarak ödemeyi engellemek gerekmektedir.

    liberalizmi sadece yirmi saniyede özetlememiz gerekirse besim tibuk'un şu sözleri benim için gayet yeterlidir.

    umarım milletimizin huzur ve refah içinde yaşadığı günleri görmek hepimize nasip olur. zira bugün avrupa bu konumdaysa bunu büyük ölçüde liberal ekonomi politikalarına borçludur, ancak günümüz avrupasının biraz daha "sol liberal" diyebileceğimiz bir çizgide olduğunu söylemek gerekir, onun ne olduğunu da başka bir entry'de anlatırım.
543 entry daha
hesabın var mı? giriş yap