• 130 sayfadan ibaret, beş bölümden oluşan, her bölümde 4'er hikaye barındıran, 2016 yunus nadi öykü ödülü kazanmış, kapağı güzel kitap.

    yalçın tosun'u bilenler bilir, bilmeyenler için söyleyeyim, öykülerinde genelde (her zaman değil) erotik bir hava vardır. erotik olan hikayelerinde çoğunlukla (her zaman değil) lgbt esintileri bulunur. sırf bu sebeple kitabı okumak istemeyenler olabilir, buna dikkat çekmek gerekir diye düşünüyorum.

    yalçın tosun'un ilk iki kitabını okumuştum. arada çıkarttığı "dokunma dersleri" isimli kitabını okumadan son kitabını okuyayım dedim. ancak üzülerek belirtmek gerekir ki, ilk iki kitabında var olan hava-üslup-akıcılık maalesef bu kitapta yok, dil çok sıkıcı, yer yer paragrafların sonuna gitti gözlerim. bir iki hikayeyi çok anlamsız buldum. zorlama lgbt esintilerini de beğenmedim.
  • "yalnızlık bir tercih olmadığında can sıkıcı olabiliyor çünkü." şeklinde bir cümleyi barındıran yalçın tosun kitabı. burada dikkat çekmek istediğim nokta yalçın tosun'un yalnızlık tanımının benim düşünceme göre biraz yanlış olduğu. zira yalnızlığının farkında olan insan aslında yalnız değildir. çünkü yalnızlık gelişini haber vermez. yalnızlığının farkında olmak, kısa süreli yalnızlıktır. gelip geçicidir. bir süre sonra bitecektir o yalnızlık. fakat yalnızlığının farkında olmayan insan için durum çok farklıdır. o insan yalnızdır ve herkesin yalnız olduğunu düşünür. olması gereken durumun kendi durumu gibi olduğunu düşünür. yalçın tosun'un yalnızlık tanımı işte bunlardan dolayı bana göre eksik.
  • cümleler güzel ama hikayeden bağımsız gibi duran cümleler. birçoğunun altını çizdim ama birine önerir miyim bu kitabı? sanmam. gereksiz yere tüm hikayelerde absürt bir cinsel tema var. anlamsızca her hikayeyi bir cinsel bağlamda bırakmış. yemek güzel olabilirmiş ama fazla tuz katılmış.
hesabın var mı? giriş yap