• başlığın şükela entry'lerine bakayım dedim; kullananda akıl yokmuş, onlar zaten ölsünmüş, ne de olsa doğal seçilimmiş... siz ne zalim, ne taş kalpli insanlarmışsınız ya. birileri yazmış diğerleri de bu görüşlere alkış tutmuş. "ölsün" diye atıp tuttuğunuz insan lan. sizin gibi nefes alıyor, seviyor, sokakta falan yanınızdan geçiyor.

    daha geçende içen 3 kişiye rastladım. anadolu'nun kuş uçmaz kervan geçmez bir yerinden gelmişler. konfeksiyon atölyesinde çalışıyorlarmış. aldıkları para kuş kadar, tahsil yok, yol gösteren yok, mahalle boktan, hayat boktan, hayaller yıkık, tünelin ucu bombok bir yere çıkıyor. tutunacak bir dal, bir çıkış yolu aramışlar ama bulamamışlar. sarıldıkları malzeme bu olmuş. "canını seven bonzai kullanmaz" falan diyorsunuz ya... o adamların öyle sevilecek bir hayatı yok zaten.

    sözlükte türlü türlü antidepresanın altına "hayatımın en kötü döneminde karşıma çıkan müthiş ilaç."diye yazmayı biliyorsunuz... o insanların tüm ömrü sizin "hayatımın en kötü dönemi" diye tanımladığınız şekilde geçiyor, belki de daha kötü şekilde... fakat onların karşısına "çıkıveren" antidepresanlar yok çünkü imkan yok, az buçuk imkanı olana ise yol gösteren yok. onların antidepresanı bonzai olmuş.

    sözlükte bonzai güzellemesi yapanlara bakmayın. bu malzemeyi bilerek ve tercih ederek kullanan insan sayısı çok çok az. buzdağının görünmeyen kısmını, yaşadığı berbat hayattan bir süreliğine de olsa uzaklaşmak isteyen ama cebinde sadece beş lirası olanlar oluşturuyor. çok bir şey istemiyorum; biraz empati kurun, bu insanları ve onları bu hale getiren sistemi de biraz sorgulayın. neyse saat geç oldu, yatayım. siz de uyumadan önce vicdanınızı üzerinize örtün, yoksa kalbiniz soğuyup taş kesiliyor.
  • hakkında hiç bir şey bilmeyen insanların "gençler neden bonzai kullanıyor" temalı makale yazdığı uyuşturucu.

    neymiş efendim? gençler ortamlarda artislik olsun diye uyuşturucu kullanıyormuş. he amınakoyim. senin beğenmediğin her şeyi insanlar "hava atmak" için yapıyor.

    bonzai esrar gibi içilen, esrarın etkilerini taklit eden sentetik bir uyuşturucudur. hani uzmanlar derler ya hep "esrar, daha tehlikeli uyuşturucular için bir köprüdür" diye. tam olarak öyle. adam ot içiyor. öyle ya da böyle, içiyor. kafası güzel oluyor. içince algılarının açıldığını sanıyor, daha çok odaklandığını, yaratıcı olduğunu düşünüyor. veya sıkıntılarından dertlerinden ayrılıp kafa dinlemek için içiyor. "cool olmak" uyuşturucuya başlamak için bir sebep değildir. arkadaşlarıyla içen zaten "bir gün denerim" diye düşünüyordur. ailesi veya çevresi tarafından korkutulan veya kendi iradesiyle içmemeyi tercih eden insanlar "cool olayım" diye uyuşturucu kullanmazlar.

    bir tanıdığım cuma akşamı işten çıkıp, arkadaşıyla buluşup eve gidiyor. amaçları eve giderken ot almak, gece ot içip sıkıcı filmler izleyerek eğlenmek. lakin ot aldıkları adama gittiklerinde adam elinde ot olmadığını isterlerse bonzai verebileceğini söylüyor. önce istemiyorlar. ot içen diğer arkadaşlarını arayıp tedarik edebilecekleri başka insanlar arıyorlar fakat bulamıyorlar. son çare olarak bonzai alıyorlar.

    gençlerin neden bonzai kullandığını anlamak istiyorsanız bu "son çare" yi anlamanız gerekiyor. esrar alışkanlığı olan bir insan, haftasonu tatilinde arkadaşıyla ot içip eğlenmeyi planlıyorsa ve ot bulamazsa planın sonraki aşamalarına geçemez. yani "tamam ot içmeden sıkıcı filmler izleyip, eğlenelim" düşüncesine katılamaz. kaldı ki önündeki seçenek, esrara çok benzeyen bir madde. ot içen bir insan için bir kere bonzai denemek ciddi bir sorun değildir. eğlenceli görünebilir.

    içtikten sonra yaşadığı malum kafa çok pişman etmiş bir tanıdığımı. "bir insan neden ikinci defa bonzai içer ki?" diye düşünüyordu...

    sebebi ilk içişiyle aynı: bir süre sonra yeniden ot bulamaz. yaşadığı kötü kafayı düşünürken ilk esrar içtiğinde hissettiklerini hatırlar. ve ikinci içişinde o kadar da kötü olmayacağına kanaat getirebilir. dışardan çok malca görünebilir fakat ot arayan iki arkadaş bu sonuca çok rahat ulaşabilir. sonraki içişlerinde kendini kötü hissetmezlerse diğer arkadaşlarını da ikna edebilirler.

    sonuç olarak bonzai ve "esrar gibi kullanılan" diğer uyuşturucların kullanımının kısa sürede bu kadar yaygınlaşmasının sebebi, kullanıcının esrar bulamamasıdır.

    esrar satışı bu ülkede "yasak" olduğu için denetlenmemektedir. esrar üreticileri ve satıcıları için bonzai; taşınması çok daha kolay olan, kârı çok daha yüksek bir üründür. "ot yok, bonzai vereyim?" stratejisini akıl edebilmek için pazarlama okumanıza gerek yok.

    aklı başında bir yönetim, esrarı yasallaştırarak denetime tabi tutmalıdır. yaş sınırı, satış yerleri, sağlık raporu, psikiyatrist onayı gibi pek çok fikir geliştirilerek esrar satışının suistimal edilmeden, denetime tabi tutulması ve uyuşturucu piyasasının kürdo brokerların elinden alınması gerekiyor.
  • kullananlarca 3 nefeste adamı çıplak koşturur tanımı yapılan illet. mahallemizde açıktan satışı yapılır, ot kesmiyor ya bu daha vurucu muhabbetleri rahat rahat çevrilirdi. poliste dostlar alışverişte görsün muhabbetine arada devriye atardı ancak kimin içtiği, kimin sattığı ayan beyan ortadaydı. uyuşturucu illeti bizzat sosyo-politik açıdan desteklendi, bakın devrimci kimliğiyle öne çıkan mahallelere yıllardır uyuşturucuyla mücadele edilir, çünkü yozlaşma zevk üzerinden daha rahat yürütülüyor. özetle canımızı sıkacak siyasi işlere bulaşmada ne bok yersen ye anlayışı insanların bu hale gelmesinde önemli bir etkendir.
  • ölmek ya da acı çekmek istiyorsan bile, aldıktan sonra pişman olacağın lanet şey. o kadar diyorum, bulaşma kardeşim.

    zaten çok düşkün olduğum bir şey değil ot, sentetik olmayanı yani. çok ender olarak kafa kırmak için deniyordum; özel bir şeyler varsa, kadın kişiyle münasebetler falan. pof pof sürekli içenlerden de pek hoşlanmam. hayatımda çok bir şey değiştirmedi, değiştirdiyse de ben hatırlamıyorum. aldığım ve almadığım zamanları karşılaştırdığımda net bir fark yok. öyle anlatılan şeyler falan hak getire. gereksiz, boktan bir ciğer yormaca, başka bir şey değil. yine aynısı olacak diye düşündüm, aklıma sıçayım.

    kadın kişi k ile barda buluştuk. 4 yıl önce tanıştık, bir kez görüştük daha da görmemiştim. alkolü bırakmış, ben rakı içiyorum o da eşlik ediyor sözde, elinde kadeh tutuyor sadece. benimki bitince onunkini içiyorum. eve gidelim dedi, evi mekana çok yakın. ot içicez plan bu. hoş kız, normalde de güzel buluyorum. muhabbeti de güzel, çılgın biraz, uçuk. iyi bir şeyler olabilir derdindeyim bir yandan da. sadece cinsellik de değil, kafa oraya da gidiyor tabi.

    eve geldik. önce yemek söyleyelim sonra ben sigaraları ayarlayayım dedi. çok kuvvetli bir migren ilacı almıştım, üstüne rakıyı çakınca biraz sersemletti tabi. az sonraki konuşmanın tuhaflığını bu yüzden algılayamamış olabilirim. normal kafayla asla girmem böyle bir şeye, yakın bir arkadaşımın böyle bir niyeti olduğunu duysam gerekirse vazgeçirmek için döverim, o derece.

    ts: ben sarma konusunda çok iyi değilimdir yalnız, çok da içmiyorum zaten.
    k: yok bu sarılmıyor, normal ot değil, sentetik diyorlar.

    normal filtreli ama tütünü boşaltılmış bir sigaranın içine dolduruyor otu. hafif bir kıllanma mevcut bünyede (ama bildiğin ot lan işte, farklı görünmüyor. bonzai neyim de demedi.) migren de geldi geliyor, kafamda ağrıyan o çizgi birazdan delirtecek. ot geçirir diyorum belki.

    k: hazır mıyız?
    ts: ben hazırım, sen hazır mısın?
    k: yalnız bunu böyle sürekli içmen gerekiyor, ağzından çekmeden.
    ts: tamam.

    yapma kardeşim. işte bu kadar yaklaştıysan bile yapma. nerden bileyim o sigaradan üst üste alacağım 4 - 5 dumanın hayatımın en zor günlerinden birini yaşatacağını.

    içtim. ayaklardan hafif bir karıncalanma geliyor. kokusu farklı, aynı değil. ada çayına benzer bir koku seziyorum arada. kadın kişi de hafif bir tuhaflık yaşadığımın farkında, gözümün içine bakıyor.

    ts: adaçayı gibi kokuyor.
    k: adaçayı zaten. psikolojik olarak ot içiyormuşsun hissi uyandırıyor sende. bu bir deney aslında. (gülüyor.)

    burdan sonra benim kafa gitti hacı. ayaklarımı hissetmiyorum, sandalyeden düşüyor. toplamaya çalışıyorum bir yandan. diğer taraftan k'nın tavırları tuhaf geliyor. derin bir paranoya başlıyor aslında, farkında değilim. cehenneme sürükleniyorum ama henüz yanmaya başlamadım.

    k: neden beni dinliyormuş gibi yapıyorsun? dinlemiyorsun madem.
    ts: (son cümlesini hatırlıyorum, ya da başka bir şey söylemedi.) evet, sardım geldim dedin...
    k: işte adaçayı sardım...
    ts:...

    ts:çarptı beni.
    k: beni de. (kötü kadın kahkası mı attı o?)

    k'nın bakışları değişiyor. gereksiz paronaya şahlanıyor. (beni etkisiz hale getirmek istiyor.) belimden aşağısına felç iniyor gibi. kız pis pis gülüyor.(gerçek mi lan bu?) kalkıp tuvalete gitmek istiyorum. k bakışlarını telefonundan çekip bana bir şeyler söylüyor. ayağa kalkmışım. anlamıyorum. yanına yaklaşıyorum ama tırsıyorum kadından.

    k: arkadaşlarım diyorum, gelmek istiyorlar, katılabilirler mi?
    ts: gelsinler gelsinler (böbrek gitti.)

    tuvalete gidiyorum. (hassiktir telefonun bataryası bitmek üzere.) dolanıyorum tuvalette. çok çaresizim. en çaresiz hissettiğin anı düşün. işte onu yüzle çarp. hayatımı sikecekler ve hiçbir şey yapamayacağım. dur, daha gelmemişlerdir. bir çık bakalım.

    koridordayım. çıkış kapısı hemen yanımda. gitme gitme, sigarayı almaya gitme. kapıdan çık. dur öyle hemen çıkarsan dikkat çekersin, olmaz. yanına git.

    ts: k ben bir hava alıp gelicem.
    k: o kadar mı ya?
    ts: evet.
    k: tamam.

    aç kapıyı aç. açılmıyor. (hassiktir kitlemiş kapıyı. organları alırlar.) anahtarı da vermez şimdi. ha, dur altındaki düğmeyi iki kez çevir. açıldı. in ama koşma (soluklar çılgın atıyor.) dikkat çekme. hassiktir, hassiktir kurtuluş yok.

    sokağa çıktıktan sonra cehenneme düştüm. bir yere yaslandığımı hatırlıyorum. ellerimi duvarın üstüne koyup başımı kolumun üstüne yasladım. kalbim çok hızlı atmaya başladı. spor yaparken kalbin 180'lere çıktı değil mi? o zaman hissettiğimin 3-4 katını hissediyorum. göğsüm yırtılıyor. göğsümden beynime kadar bir yıldırım var sanki. yanıyorum. göğsüm şişiyor. (ceketini ısır, dayan, acını ondan çıkar, öleceksin yoksa. bir dakika annem, ailem? ceketini ısır. çok acıyor. arada boşluk yok, ritimler arası boşluk yok. arka arkaya arka arkaya. çok hızlı. göğsüm şişiyor. ölücem lan. dönemiycem. ceketini ısır. ısır bağır yoksa dönemezsin. tutun, ısrar et.) acı. acı lan? anladınız mı gerçek acı. kurtarın lan. doktor. ambulans! ambulans, doktor. kurtarın lan, kurtarın. bir sürü insan geçiyor. biri doktor çağırsın. ölüyorum (duymuyorlar mı lan?)

    .........

    ...

    telefon? başıma bir şey gelecek. dur arayayım. anne aç. açmıyor uyuyor mu? aç. aç. aç ....

    kurtarın! ambulans. yürü yürü açılırsın. yürü kendine gelirsin. nereye geldim? hop dur araba çarpar trafik var. lan tarlabaşına gidiyorum. dur. dur amına koyim dur. kesecekler, ulan başıma ne gelecek kim bilir. abi doktor abi. abi kurtarın abi (daha çok bağır, kimse duymuyor) bir insan yok mu? doktor diyorum lan niye kimse ambulans çağırmıyor abi? ölüyorum. normalde kullanmıyorum abi.

    -noldu kardeş sana?
    ts:abi çağırın artık 2 saattir (daha fazla olmuştur) bağırıyorum . bir insan yok mu ya çağırın ambulans abi.
    -gel abi gel sen ben yardımcı olucam sana (lan? ittim mi ben adamı? siktir git pezevenk.) iyi kurtardık.

    turistler geçiyor (call ambulance. ambulance amına koyim kimse niye çağırmıyor.) ambulans lan! çok bağırdım.

    ters mi söylüyorum. dur. ecnaubam. ecnaubam!!!! ecnauba.. dur olmadı. ecnalma!! abi çağırın abi

    - ne çağıralım?
    -doktor abi allah rızası için bi ambulansı arıycaksınız ya?

    geri yürü. yürürsen geri geleceksin. dur yaklaştın. geçicek. baskı var. her yerimde baskı var. kalbim. ölücem lan. dönemiycem lan. 5 saat geçti. 5 saat. sabah olucak birazdan. ne çok yürüdüm. dur. taksim'deydim. izmir'e mi geldim? izmir mi burası. izmir yaparsan dönemezsin. dön nerden geldiysen, ilk olduğun yere dön. uçtuğun yere dön. uzaklaşma ölürsün. şişli? uzaklaşma. ceketini ısır. kalbim. geri dön. migren geçti ama kafamda odun var. aynı yerde. eskisi gibi sürekli acımıyor. geldi mi fena geliyor. hiç gelmese. kafamın içinde odun var. konak pier? çok acıyor lan. başım. doktor!!! lan doktor!!!

    geçmiyor. dönemiycem. çok yürüdüm. nasıl kayboldum. tamam otur. oturmazsan bitersin. ambulans.

    -neyin var?
    ts: nerden tanıyorum bunu?
    -duyuyor musun? noldu sana?
    ts:yardım et.
    -tamam otur sen. otur. otur bak düzeleceksin. noldu sana?
    ts: ölüyorum.
    -sen bir şey mi içtin.
    ts: evet?
    -ne içtin?
    ts: kurtar!
    - bağırma bak bağırırsan olmaz. ne içtin?
    ts:...
    - ot mu içtin ne içtin?
    ts: ölüyorum )ağlıyorum lan( kurtar. ya nolur ben hayatımda hiç bu kadar yalvarmadım. ben böyle biri değilim kurtarın abi. yakamı paçamı yırtıyorum. doktor niye gelmiyor abi.
    - çağırıcam ben dur. anladım ben seni dur.

    ....

    kaç saat geçti lan?
    ts: abi doktoru niye çağırmadın bir gündür burdayım abi?
    -geliyo geliyo. anladım ben seni bak suyundan iç. bi kendine gel kalk bi, sakin ol. anladım seni bak geçecek. sakin ol bağırma yoksa geçmez.
    ts: hayır doktor niye gelmiyor abi (112 mi lan o?) ara ha ara.

    su mu lan bu? ya başka bir şeyse. şişe su. cam. çocukken vardı.kustum mu? kustum. oha ruhumdan kusuyorum.üstünde peçeteler var. terimi kim siliyor?

    - terini sil terini. terini sil.

    barda para verdiğimiz mendil satan ufak kız. mendilleriyle örtmüş kusmuğumu. gerçek mi gerçeğe dönmek istiyorum. bi adam vardı genç öğrenci tipli.

    - burdayım ben. bana mı söyledin?
    ts: abi sabahtan beri doktor diyorum niye gelmiyor?
    -bak doktor gelirse senin için kötü olur. o yüzden çağırmıyorum.
    ts: ölücem nolursa olsun. doktor çağır.

    telefon mu o?
    ts: alo?
    -evet neyin var?
    ts:baskı her yerimde baskı var?
    -tamam ver arkadaşı ver.

    su iyi geliyor ama içemiyorum. bir tane daha biri geldi çok yardım etti. ama gidiyorlar işim var diyip.

    - sen mi çağırdın bizi?
    ts: polis çağırmadım ben, ambulans çağırdım(direnişte koyduk, yardım etmiyorlar.)
    - ha ben çağırcam tamam. ha tamam tamam.

    siktirdi gitti amına koyim.

    dönemiycem. azalmıyor. oraya gidince azaldı. buraya gelince azaldı. yürümeye devam et. yürü sen yürü. yürüyünce buraya dönüyorsun. geri gel. yürüdükçe azalıyor. gün doğdu sanki. güneş gitti geldi. yok 1 gün geçmedi, geçecek.

    f mi o? (kurtulucam lan galiba)

    - abi noldu sana? ts? kalk hacı noldu?
    ts: f kurtar abi beni. abi yok dönemiyorum abi.

    ....

    ne içtin sen? ne noladfvcx... . . . . . ........ . .. . .

    f: alo. ts'yi buldum yatıyor taksimde? alıp sana getiriyorum.
    ts: abi bu doktor niye gelmiyor? ya niye çağrılmıyor doktor? oraya kadar nasıl gidicem?
    f: tamam konuştum. bak aynısı bana da oldu. sakin ol. uyuyosun geçiyor. bana da oldu. tamam mı? korkma geçecek.

    f'nin arkadaşı: titriyor. çok titriyor.
    saat kaç? çıkarken saate baktım. kendime geliyorum. en azından bu dünyadayım. geri geldim. dur. oh. saat kaç. yatıyorum aynı yerde. evden çıktığım yerdeyim. aynı yerde. evin olduğu yerde. çok yürüdüm nasıl buldum burayı. saat kaç? f saat kaç?

    f: 1'e çeyrek var dostum.
    ts: kaç... gün? kaç? ayın kaçı?
    f:25'i. cuma abi bugün. sakin ol tamam mı?

    çıkarken... saate baktım ben. ölecektim ha. saate baktım ama. 1'e çeyrek var dedi. ben çıkarken 12'ye geliyordu. aynı yerdeyim. aynı yerdeydim?

    ts: doktor diye bağırdım mı abi? niye gelmiyor abi.
    f: bağırmadın abi. bak sen öyle sanıyorsun. ona takıldın. takılmazsan geçecek. iyisin bak sen.
    ts: herkes iyisin dedi.
    f: kötü olduğunu sanıyorsun. iç dünyan . . . .orda. . .

    ts: aynı yerdeyim. yarım saat mi geçti lan? doktor? olmadı mı şimdi bunlar? lan??

    geldik ve yattım o gece sevgili okurlar. üstünden 24 saatten fazla geçti. hala çarpıntım var. hala kafa gidip geliyor. arkadaşım bulup ilgilendi. kadın kişisi kişisel algıladı, durumun ciddiyetinin farkında değildi. tripteyken hangisi gerçekti hangisi değildi bilmiyorum. bana kalırsa 1 günden fazla geçti, o kadar yol, o kadar bağırmak ve saat? çok daha fazla tuhaf şeyler yaşadım ama onları da yazarak iyice sıkmak istemedim artık. kullanmayın hacı. içtiğim buydu herhalde bilmiyorum ama kullanmayın. içmeyin abi.

    hatun da yalan oldu iyi mi? noldu lan bana?
  • bazi seylerin serbest oldugu felemenk memleketinde o bazi seyleri düzenli kullanan insan orani % 5'i gecmiyor, pek cok kisi bir iki defa denemis, arada sirada kullananlar da cok fazla degil.

    her haltin yasak oldugu bir ortadogu ülkesinde uyusturucu kullanimi ilkokulda basliyor, nüfusun hatiri sayilir kesimi düzenli kullanici.

    bu iste bir terslik var, ama ben cözemedim.
  • ot degil, ilac. sentetik maddeye karsiyim tribinde degilim; sentetik maddeye hic karsi degilim. laboratuariniz varsa, guvendiginiz bir kimyageriniz ve yaninda acil durumlara karsi 7/24 doktorunuz varsa, ver coskuyu yuruyelim arkadaslar. ilacinizin icine ne kondugunu, dozunu vb bilirseniz, dunya size guzel. acilmak mi istersin, yoksa disasosiatif mi olmak istersin; oforik mi takilacaksin, baska turlu mu. takil arkadasim. kanina neyin karistigini bildiginden eminsen tum yollar helal sana.

    ama icine ne pislikler koydugunu bilmedigin, koyanin da cok buyuk ihtimalle nelere sebep olacagini bilmeden veya bilse de siklemeden koydugu binbir pis ilaci kanina alma arkadasim. bonsai denilen pislik boyle bi sey iste. kafasi hicbi seye benzemiyor; yukarida eroin falan demisler ama eroin kafasi degil bu. ot kafasinin 5 kati demisler, o da degil guzel kardesim. otun 20 kat kafasi bile boyle degil. torbaci denilen pislik zaten kaynagini denetlemekle ugrasmaz; kaynagi da kalkip ab regulasyonlari gerektiriyor diye icerik etiketi ile uretmez bunlari, biliyorsun guzel arkadasim. bonsainin icinde kalbini bi parca yormus bir bunye isen, seni oldurebilecek bi seyler var guzel arkadasim. yukarida biri demis ki, "bunu sigara ile icin kotu deneyim yasiyorsan sen zaten ayran bile icme". eger bunu diyecek kadar bunyenin amina koymussaniz, sizin fisinizi zaten ceksinler isvicrede. bosa oksijen tuketiyorsunuz, zombi olmussunuz. bu yazdiklarim, halen zombi olmamis genc arkadaslara. onu yazanin bildigi kadar unuttugumuz var; bunlarin bilinciyle yaziyorum. bonsaiden uzak durun. sentetik maddeyi neden aliyorsun? kafa yasamak icin. bunun kafasi yok. bu olum duygusu yasatiyor ve fizyolojik olarak da olumun sinirina getiriyor insani. kuttedenek gidiverirsin arkandan aglayanin olmaz. sen cok daha iyi kafalar yasamaya layiksin guzel arkadasim, bonsaiyi merak dahi edecek kadar dusme. bonsaiyi seven zavallidir, tum samimiyetimle soyluyorum.

    son olarak, son derece liberal bi bunye olmama ragmen, bi sey soylemek istiyorum. denetlenmeyen her sey tehlikelidir, bu yuzden ot yasallassin. ama biz bunu savunurken, bir takim orospucocuklarinin bunca yil severek buyuttugumuz bedenlerimizin amina koyarak piyasaya zehir surmelerine goz yummayalim. bonsai bunun gibi bi seydir arkadaslar. bunu kullandirmayalim, satilmasini kinayalim. biz masumane bi bicimde birey ozgurluklerini savunurken, 17-18 yasindaki bilincsiz ve heyecanli arkadaslar farkinda olmadan olumlerine sebep olabilecek bi seyi almasinlar bunyelerine. birilerinin bundan para kazanmasina izin vermeyelim. doga super seyler sunuyor zaten. tipki muteahhidin malzemeden calip, depremde binlerce kisinin olumune yol acmasi gibi bi sey bu. icine bok katilip piyasa surulen seylerin destekleyicisi olmayin.

    son olarak, kafasi nedir diye icinde buyuk bi merak olan varsa su entryleri okusun yeter:

    #34691842

    #30601874

    #34708777

    bu entrye yavsak yavsak mesaj atan olursa onun simdiden ecdadini essekler siksin. o kadar ofkeli ve ciddiyim bu bonsai konusunda.
  • ister misin bu zıkkımın altından atanamayan bir kimya öğretmeni çıksın. ne gülerim var ya.
  • yasaklamayla falan bitirilemeyecek boktur. bunu içen bunun bağımlısı benim kuzenim. o da düşmüş bu pezevenklerin tuzağına, doğrudur boş adamdır, kafası çalışmaz, bir baltaya sap olamamıştır.

    ama bonzai içmesinin nedeni emin olun bunlar değildir. mesele tamamen ekonomik. haftanın 6 günü 12 saat çalışan genç bir adam asgari ücret alıyor, haftada 1 çakır keyif olmak istese kafasını rahatlatmak istese 1 adet bira 5 lira, 35 lik rakı 36 lira. çerezi merezi haftada 1 masa kursa 100 liraya yakın masrafı oluyor.

    ama bonzai alıyorsunuz 100 liraya tüm ay kafanızı sikecek kadar mal alıyorsunuz, meze masrafı yok hiç bir olayı yok.

    şimdi diyeceksiniz ki bu kadar basit mi?

    bence bu kadar basit. eğer haftanın 6 günü 12 saat çalışsaydım ve eve gidip gelmemle beraber mesaim 14-15 saati bulsaydı. pazar günü de sadece bütün haftanın yorgunluğunu anca üstümden atabilseydim. oturup sorardım amk ben bu hayatı kimin için yaşıyorum ki?

    köpek gibi çalışıp değil ev sahibi olmayı evlenmeyi doğru düzgün karnımı doyurmayı bile beceremiyorsam ne yapıyorum ben?

    devlet alkolle ve eğlenceyle ilgili herşeyi vergi manyağı yaparak bonzainin önünün açıyor. çok da muhtemel ki bonzaiden elde edilen paraların büyük bir kısmı yine devletin karanlık kapılar ardında bulunan sıcak para akışına katılıyor.
  • tıpkı esrar gibi sürekli bilimsellikten uzak bilgilerle bağımlılık yapmadığı yolunda reklamı yapılan sentetik uyuşturucu. esrar konusunda yazdıklarıma bu ortamda küfür ve hakaretlerle cevap verenler oldu, bir insana zeka özürlü demek serbestmiş onu yaşadım, esrar bağımlılık yapar dedim diye kafan mı güzel senin neyin peşindesin diyenler oldu. o derece fanatik taraftarları var. insanları uyaracaksanız dikkatli olun zira birilerinin tezgahına çomak sokmuş oluyorsunuz.

    eşimin meslek icabı uyuşturucu bağımlılarını tedavi etmeye çalışması nedeniyle acı gerçeği yakından biliyoruz. hikayeleri duydukça anne baba olarak bu batağa batan gençlere üzülüp her ortamda sesimizi çıkartmadan duramıyoruz. bonzai bağımlılık yapar arkadaşım, canı iskender çekiyor diye kimse hastanelerde yatmıyor ya da tedavi görmüyor, insanları özellikle ufacık çocukları yalvarırım kandırmayın. vicdanlı olun, kendiniz battıysanız bile başkasını da aşağıya çekmeye çalışmayın. her ortamda, her mecrada uyuşturucu kullanmayı yücelten, özendiren ve yönlendiren bu kasıtlı girişime anne babalar olarak bizlerin mücadele etmesi şart zira bugün kullanım yaşı lise hatta ortaokul yaşlarına düştü çünkü o çocuklar ot, bonzai diye yakınlaştırılan maddelere daha kolay özendiriliyor. 35 yaşında zeka özürlü onur'u bu saatten sonra kandırmanın imkansız olduğunu biliyor bu çarkın baronları çocuklarımıza saldırıyor.

    işte arkadaşım bonzai de bu pis çarkın en güçlü silahlarından biri. aman diyorum adını bile anma canım kardeşim.
  • hele hele hele, hele hele hele.feleğin cemberinden geçmiş, leylek de dahil her kuşu sikmiş organizmalar ahkam kesmeye başlamış yine.yok genc yasta insanların hayatları heba oluyormus, yok bu maddenin keyif verici yani neymiş de kullanılıyormus, yok efendim bunları özendirici şeyler deniyormus da memeler götler.simdi beyler bayanlar bu ve buna benzer osuruktan tespitlerinize duyar kasmaya geldim;

    öncelikle sunu bi' bilelim; esenler, bağcılar, güngören vb yerlerde yaşayan organizmaların kullanırken veya kullanmıs halde görmüş oldugunuz sey bonzai değil gardaslar, sikim sokum bir harman o.icerisinde eser miktarda bonzai olmakla birlikte, yöresine göre değişmekle beraber cesitli sentetik ilac , speed vb tozlar, ne sikim oldugu belli olmayan spreyler esliğinde hizmete sunulan bu sey bonzai değil, bunu bi' sabitleyelim.cunku iki üç sene kadar öncesine kadar yurt dısından gayet kolay sipariş edilip evinize kadar teslim edilebilen bonzainin artık ülkeye girişi o kadar kolay değil, onu sipariş etmek göt ister ki artık orijinalini satmak gibi de bir derdi kalmadı milletin,total getirisine bakıldıgı için, daha kısa süreli etki yaratsa da sürümden kazandıran bu yepyeni harmanımız coktan orijinalinin yerini almıs durumda.

    gelelim osuruktan tespitlerinize.simdi deniyor ki, ya bu genclerimiz heba oluyor bu madde ugruna, hayatları kayıyor, pırıl pırıl vatan millet genius'ları olabileceklerken onları yarı yolda bagımlı kılıyor.ya amına koyayım ben mi baska turkiye'de yasıyorum lan, bu genc dediğiniz neslin ne gibi bir geleceği var lan bu ülkede?iyi eğitim mi alacak bonzaiye yeltenen kitle ya da kendini tam sanata verecekti de kendi imkanlarınla bonzai yüzünden mi sattı davasını?güc bela üniversiteye gidip de bir meslek sahibi mi olacaklardı da bu bonzai yüzünden mi motivasyonlarını kaybettiler?bunu düzenli kullanan (deneyen değil bak düzenli olarak kullanan diyorum) kitle zaten varoşlukta boy veren, lümpenlikte mastır yapmıs kayıp gencliğin neferleri lan neyin geleceği amk.bırakın su genclerimiz bonzai yüzünden tüm potansiyellerini kaybediyorlar goy goyunu.bunu kullanan cogu insana gün içerisinde denk gelseniz ağız burun bükersiniz lan "senin ben tipini sikeyim" ya da "ölsen mi lan sen acaba" diye.bak baştan söylüyorum ama şöyle böyle tanıdıklarım var benim, cillop gibi bir cocukken bunun bokuna hayatı kaydı falan diye gelmeyin parantez içini tekrar okuyun, durduk yere küfre sokmayın insanı.

    bir diğer goy goy da şu "yeaaa nesi keyif verici bunun yeaaa, ağzın burnun bi tarafa kayıyor, ruh gibi oluyorsun"lar.gidip anket yapmadım da bunu söyleyen on kişiden sekizi hayatında uyuşturucu namına hiç bi' bok kullanmamıştır, eminim diyemem çünkü bilimin köpeği bir insanım, verilerle konuşmadıkça böyle demek gelmiyor içimden de bu böyle amk.her yerde aynı goy goyu aynı kitle yapıyor çünkü.exctasy kullanmamıs adam "aga o çeneleri falan böyle kayıyor, sıpır sıpır terliyor falan bu nasıl eğlence yeaaağ" falan diyor ya hani, neye göre diyor amk bunu bi' anlatsalar da biz de bilinçlensek.adamlar beyindeki reseptörleri kandırmanın yöntemini bulmus, keko hala "böyle eğlence mi olur, yazık ediyorlar kendilerine bosu bosuna" falan diyor, cıldırmamak elde değil.

    goygoyland'deki üçüncü durağımız ise, özendirilmemesini düşünen insanların ahval ve şeraitleri.adam (ya da hatun, feministler kafa sikmesin) ciddi ciddi bunu kullanmaya özenilerek başlanıldıgını sanıyor.bunu kullanmaya baslamanın iki sebebi var, birincisi merak ikincisi boktan bir çevre.meraktan başlayan adam yüksek ihtimalle bokunu çıkarmayack seviyede bu ve benzeri şeyleri kullanır ve sonra geri kalan hayatına devam eder fakat boktan bir cevrede olan varoş kardeşimizse hayatına anlam katacak, onu içerisinde bulundugu boktanlıktan çekip cıkarıp gezmeye götürecek bir şey bulamadıgından buna takılır kalır, olay bu amk.neyin özendirmesi lan.neredeyse hayatın her alanında, vıcık vıcık seks özendirmesi, kariyer özendirmesi, başarı özendirmesi, satın alma-sahip olma özendirmesi, din özendirmesi gibi toplumun anasını avradını götünden siken şeylere gıkını çıkarmayan adam, gelip burada "ya beyler özendirmemek lazım" diye tatava yapıyor ya, adam zannediyor ki bonzai anasını sikiyor toplumların ya da insanların hayatlarını.halbuki olay tam tersi lan, yarrak gibi hayatları oldukları için "bağımlılık" derecesinde (yani istikrarlı bir şekilde) bu şeyler kullanılıyor.

    bu paragrafta ise emekli binbaşı ruhlu kekoların argümanları hakkında bir kaç şey söylemek istiyorum.neymiş aga satıcılara değil kullanıcılara ceza vermek lazımmıs, hatta yetmezmis üstüne bu ceza da öyle yatıslı değil, baya amelelik olarak cekilmeliymis.emekli binbasımız hızını alamayıp son bir tespitle bizlere veda ediyor; bu özgürlüğün sonuymus ve tüm kötülüklerin anası olan alkolle baslıyormus bunlar, hepsinin amına koyulsunmus.aga bu insan denen bok hakikaten artık kendini yavastan yok etmeli, cünkü kendini cok ciddiye almaya basladı ve bu ciddiye alma hızı da inanılmaz bir ivme kazandı.dünya haritasını acıp baktıgımızda, dünyanın yarrak gibi olmasının en büyük sebeplerinden birini alkol ve türevleri olarak gören kafaya eristiğimize göre ırk olarak misyonumuzu tamamladıgımıza inanıyorum.

    mevzu basit sefil insanlar, bizler hayatlarımızda kaçacak delikler ararız zaman zaman.hayat standartlarınız ne kadar boktansa ve hayallerinizden ne kadar uzağa düştüyseniz o kadar sık ziyaret eder bu duygu sizi.bunun çeşitli yolları vardır, kimisi piyano başında büker zamanı kimisi balık tutar.imkanı olan denkleştirir parasını pulunu kafa dinlemeye sessiz sakın ormanlara kaçar, kimisi kendini kaybetmek için kulüplere festivallere gider.eğer ki siz insanlara şimdiki zamanda yarrak gibi hayatlar yaşatır, gelecekte de zerre umutlarının olmadığını her gün onların suratlarına çarparsanız, bir de bunların üzerine, kültür ayağına, gelenek görenek ayağına, ahlak ayağına göt ayağına meme ayağına her bir kaçış yolunu yasaklarsanız, küçücük dünyaları olan o insanlar da kendi beyinlerinin yettiğince kaçış yollaro bulurlar kendilerine.arkadaşlarıyla bir yerde oturup iki üç saat kadar bile sohbet edebilecek imkanları olmayan bu kitleyi yaratan, devletin de milletin de anasını sikmelerine rağmen gıkını çıkarmayan, dinimiz amin diyen, ama geleneklerimiz de şöyle böyle o yüzden yakışık almaz diyen, göt kadar yaşlardan itibaren insanın kendine yaratabileceği ne kadar kaçış noktası varsa alayını meme göt diye tıkayan, tüm heveslerini içlerine tıka tıka tıka onları dolduran sizlersiniz.bu ülkenin zihniyeti uzun zamandır bok kokuyor beyler bayanlar, siz ve sizin şimdiki siz gibi olmanıza neden olan ebeveynleriniz yüzünden bu ülke artık bok kokuyor.din, ahlak ve gelenek dogmalarınızla öylesine sıkıştırdınız ki insanları, o eğitimsiz küçük beyinleriyle bu kadar kaçış yolu bulabiliyorlar ancak.

    kişisel tavsiyem, her şeyi deneyin, her şeyin tadına bakın, imkanlarınız dahilinde iyi kötü dediklerine aldırış etmeden her şeyi deneyimleyin fakat hiç bir şeye yoksunluğunu çekecek kadar değer vermeyin, ne uyuşturucuya ne de sevgilinize.
hesabın var mı? giriş yap