• 25 ekim 1958'de, yani isveç akademisi'nin ödülün edebiyat dalında kendisine verildiğini resmi olarak duyurmasından iki gün sonra pasternak'ın akademiye gönderdiği telgraf şöyledir: "çok müteşekkirim, minnettar, onur duymuş, şaşkın, utanmış"
    ["immensely thankful, touched, proud, astonished, abashed."]
    ancak 29 ekim'de bu telgrafı bir başkası izlemiş, ve pasternak ödülü reddetmiştir: "ait olduğum toplumdaki anlamını düşünerek, bana verilen bu hakedilmemiş ödülü reddetmek zorundayım. bu gönüllü geri çevirmemi memnuniyetsizlikle karşılamayınız." ["considering the meaning this award has been given in the society to which i belong, i must reject this undeserved prize which has been presented to me. please do not receive my voluntary rejection with displeasure."]
    isveç akademisinin, reddin ülkenin bir takım yetkililerince dayatıldığı konusundaki yorumu işte -benim beceriksizce türkçeleştirmeye çalıştığım- bu telgrafa dayanmaktadır.
  • "gerçeği aramasını ve söylemesini bilememek, gerçek olmayanı söylemesini bilmenin örtemeyeceği bir kusurdur." demiştir.
  • şöyle olağanüstü, mükemmel bir şiiri vardır, cemal süreya çevirmiştir. okumadan geçmemeli:

    korkulu öykü

    her şey değişecek her şey
    asıl olana doğru, büyük olana,
    çocukların uykusunu bölenler
    bağışlanmayacak asla.

    unutulmayacak, unutulur mu hiç
    şu minik yüzlere işlenmiş gam, tasa,
    düşman saldığı bu dehşeti
    ödeyecek bir gün mutlaka.

    gün gelecek yolu onun da
    tüyler ürpertici bir öyküden geçecek,
    alınacak yüzlerce yüzlerce defa
    yetimin, sakatın, dulun öcü.

    aklına getir bir o bombaları
    o astığı astık dönem
    o cinayetler, o yıkıntılar,
    hérode'un bethléem'de yaptığı gibi.

    eli kulağında daha iyi bir çağın,
    değişecek her şey, besbelli,
    ama şu sakatlanmış küçükleri
    unutabilir mi insan unutabilir mi?
  • cemal süreya'nın çevirisi ile, bir pastenak şiiri:

    öyledir öyle başlar

    insan iki yaşında da öyle başlar işte
    ezgilerin karanlığına sıyrılır kucaklardan,
    cıvıl cıvıl cıvıldar, mırıldar bir süre,
    derken, üçüne doğru, sözler dökülür ağzından.

    öyledir işte, yavaşça başlarsın anlamaya,
    kapılıp bir türbinin büyük gürültüsüne,
    sen misin bu, bir başkası mı yoksa,
    yabancılaşmıştır evin, bir gölgedir annen de

    bu zalim leylâk parıltısının nedir derdi?
    bu dökülen, bu inen bir park kanepesine,
    nedir ? çocukları kaçırmak gibi bir şey mi?
    öyledir işte, kuşlar öyle doluşur içine

    arttıkça artan kıvamını bulan acılardan:
    yüreğinde ulaşılmayanın özlemi, uzak yıldızlar,
    faust gibi olduğun, kafan bulandığı zaman
    öyledir, öyle başlar çingene çalgıcılar.

    uçaraktan yüce yüce gök katlarından
    çevrili alanlar görürsün, evsiz topraklar,
    ve denizler bir iç çekiş kadar ansızın,
    işte tıpkı öyle doğar heceler ve uyaklar.

    yulafların üstünde, sırtüstü, yaz geceleri,
    yakarır durur : her şey yerini alsın diye,
    sakınarak gözünden şafağı ve evreni
    öyle olacaktır, öyledir dalaşımız güneşle.

    öyledir, öyle başlar yaşamak, dizelerle.
  • regina spektor, apres moi adlı şaheserinde kendisinin bir şiirinden alıntı yapmıştır.
  • "o gece insanın kavrayabileceğinden daha çok şey bilmesinin bir mutsuzluk olduğunu düşündüm. bu bazen bir olgunluktur, ama olgunluk değilse, o zaman çöküştür." demiş kişidir.
  • bir ressam(babası) ilen bir piyanisin(anası) birleşiminden doğmuş bir edip. önceleri şairdi, sonra sonra nesir neşretti. jivago 55 yılında bu adam tarafından yazıldı. tolstoylan filan da müşerref olmuştur bu bey. italya, almanya, ora bura senin benim dememiş dolaşmıştır. bol bol da çeviri yapmıştır. 1890’da doğup, 1960’da yoğolmuştur.

    ayrıca bakınız https://www.britannica.com/…ography/boris-pasternak adresinden farkettiğimiz kadarıyla rahmaninov ile de bir kankilik durumu soz konusu

    düzeltme icin uyaran https://eksisozluk.com/biri/kurguluhuzursuz‘a teşekkür
  • öyle başlarlar şiirinin cemal süreya çevirisi ile elimden tuttuğum can yayınları, 1.basım, rusça aslından azer yaran çevirisi ile neredeyse hiçbir benzerliği yoktur. buradan hareketle her çeviri şiirin o dilde yeniden yaratma eylemi olduğu bir emsal daha kazanmış oluyor. süreya'nın çevirisi internette kolaylıkla bulunabilir. bence çok daha çarpıcı olan yaran çevirisi ise şu şekilde:

    böyle başlarlar. iki yaşında
    sütnineden koparlar karanlığına melodilerin,
    ötüşürler, cıvıldaşırlar, sözcüklerse
    baş gösterir üçüncü yılda.

    böyle başlarlar anlamaya.
    ve uğultusunda devinen türbinin
    sezilir ki, anne, anne değil,
    sen, sen değilsin, ev gurbettir.

    ne yapsın leylağın iskemlesinde
    oturmuş olan o korkunç güzellik,
    sahiden çocuk çalmasın da!
    niyetler oluşur işte böylece.

    korkular böyle olgunlaşır. o nasıl yapsın
    ki bir yıldız yükseltsin erişirliğini,
    o, faust iken, o bir hayalperest.
    böyle oluşur soyca çingeneler.

    böyle belirirler, süzülürler de,
    evler bulunası o çitlerin üzerinden,
    ani, göğüs geçirme gibi, denizler.
    böyle oluşacaklardır vezinler,

    yaz geceleri böyle yüzükoyun
    düşüp yulaflıklara, gerçekleş! yalvarışıyla,
    senin gözbebeğinle ürkütürler gündoğumunu.
    böyle kavga çıkarırlar güneşle.

    böyle yaşamaya başlarlar dize buyruğunca.
  • sovyet döneminde yaşamış belki en yetenekli bir o kadar da çileli bir hayatı olan şair, yalnız ve güzel insan. (bir diğeri için (bkz: anna ahmatova) pasternak içinde yaşadığı sanat hayatına çığır açtırmış, arkasından gelen birçok şairi kendi gibi yazmaya çabalatmıştır. birbirinden güzel şiirleri bulunmasına rağmen ne yazık ki genelde sadece doctor zhivago'nun yazarı olarak bilinir.

    sanatını sistemin hizmetçisi yapmayı reddettiği için sovyet rejimine olan sadakati hep sorgulanmış, bu nedenle eserlerinin çoğunu bastıramamıştır. şiirlerinin büyük bir çoğunluğu kağıt parçalarına yazılarak elden ele dağıtılmış, kısa sürede pek çok sovyet vatandaşının gönlünde taht kurmuştur. başlarda sovyet devrimini desteklemiş, hatta 30'lu yıllara kadar lenin ve stalin'i öven şiirler de yazmıştır. ancak 30'lu yılların ortalarında başlayan ve pek çok şair ve yazar arkadaşını idama götüren stalin terörüne şahitlik etmesi rejime olan inancını yitirmesine neden olmuştur.
    kendisi de hayatının önemli bir bölümünde idam korkusuyla yaşamış, etrafındaki önemli insanlar ya hapse atılmış ya da sürgüne gönderilmiştir. 40'lı yıllardan itibaren şiiri bırakmış, ekmeğini çeviriler yaparak kazanmıştır.

    doctor zhivago pasternak'ın bir anlamda otobiyografisi, hayatının gizli romanıdır. kendisi de hayatı boyunca iki büyük aşk arasında kalmış, romanda olduğu gibi sovyet rejimine olan inancı arafta kalmıştır. 10 yıl boyunca gizlice yazdığı romanı stalin öldükten sonra bastırmaya niyetlenmiş ancak sovyet otoritelerince reddedilmiştir. italya'dan gelen komünist bir dostuna sadece italya'da basılmak üzere verdiği roman kısa sürede almış yürümüş tam 36 dilde basılmıştır.

    romanın yurtdışında sovyet otoritelerinden izinsiz basımı hayatının son dönemini kabusa çevirmiş, yapılan baskılar pasternak'ı intiharın eşiğine getirmiştir. baskılar ölümünden sonra da devam etmiş, sevgilisi ve dr. zhivago'daki lara karakterinin ilham kaynağı alan olga ıvinskaya casusluk suçlamasıyla kızıyla birlikte hapse atılmıştır.

    sovyet yönetimi perestroyka döneminde, ölümünden 28 sene sonra pasternak'a iade-i itibar yapmış, doctor zhivago novy mir(yeni dünya) dergisinde seriler halinde yayınlanmış ve oğlu yevgeni pasternak'a babasının adına stockholm'e gidip nobel'i alması için özel izin verilmiştir.

    ılgilenen arkadaşlar pastenak'ın bizatihi roman gibi olan hayatını roman tadında anlatan the zhivago affair adlı kitabı zevkle okuyabilirler.
hesabın var mı? giriş yap