• kimi orospu çocuklarına göre kolay kadın. boşanmış nasılsa, yanındaki erkeğe ya veriyordur ya verecektir. arası yok. arkadaşlık, dostluk kurulamaz böylesiyle. bir kere tatmış ya erkeğin tadını, yeter. iflah olmaz artık. sizin tabunuzu sikeyim ben. sizin, kurduğunuz cümlelerin harflerini tek tek götünüze sokayım. kadınlı erkekli üstelik. ayırt etmeden hiç. nasıl pis, nasıl nide bulandırıcı insanlarmışsınız lan.

    bu kadınlar içün söz konusu olan bakış açısının suçu sadece sosyal açıdan gelişmemiş, geleneklerin prangalarından kurtulamamış insanlarda mı? hayır. en kültürlünüz, en çağdaşınız da aynı bokun laciverti. bak dizilere, filmlere.. dul kadın mı var? kesin abazandır; erkek hasretiyle yanıp tutuşuyordur. kah elinde tatlıyla gelir tipi bir sike benzemeyen başrol oyuncusunun kapısına, kah tamirat bahanesiyle onu evine çağırır. senaryo gereği... yazdığınız senaryonun mürekkebini sikeyim. hayata tutunmaktan başka gayesi kalmamış; muhtemelen ailesi ve dahi dostları tarafından bile yalnız bırakılma noktasına gelmiş insanları, ki toplumun bakış açısını bile bile, böyle resmetmek orospu çocukluğu değil de ne? bugün sokaklarında yaşayan dul kadınların ardından bakıp iç geçiren, mide bulandıran fantezilerinin figürasyonunu onlarla sağlayan; günlerde onların dedikodusunu yapmayı evla bilen insanların bu durumlarında hiç mi payınız yok? siz şu halinizle, tecavüzcülerden bile daha betersiniz yemin ederim. onların fiziken yaptığını, siz zihnen milyonlarca insana yapıyorsunuz zira.

    şu bol müzikli, kısa mesajlı kanalları 2 dakika izleyin allah aşkına. alt yazıyla geçen metinleri okuyun. "adım x, y'deyim, sınırları olmayan dul bayanlarla konuşmak istiyorum", "adım x, arkadaş arayan dul bayan varsa ben buradayım", "adım z, geceleri yanlız yatmaktan bunalmış dul bayanlar belne iletişime geçsin -yazdığın cümlenin amına koyayım-"... hepiniz boyunuzca bok çukuruna batmışsınız haberiniz yok. insanlık sizin üzerinize hasbelkader sıçramış bir sıfattan başka bir şey değil. en yakın arkadaşımın evine gidemiyorum ben. neden biliyor musunuz? komşuları dedikodu çıkarır deyu. neden biliyor musunuz? millet "akşam eve erkek aldı" der, durumu bilmeyen bir piç belki yarın bi' gün kapısına dayanır deyu.

    eğer boşanmış kadınlara bakış açısınınn kisvesi ahlak ise o ahlakı; namus ise o namusu; gelenek ise o geleneği sikeyim. acımadan. hunharca. dizine indiricesine.
  • içinde bulunduğum kadın grubudur. cidden haklarında düşünülenleri anlamaya çalışıyorum. şöyle bir gerçek var. kaşarlık yaş, baş, statü, konum falan tanımaz. kaşar her türlü kaşardır. boşanmış olunca kocanıza babanıza göz koyucaz diye bir kaide yok rahat olun hanımlar. zaten artık daha çok ilgilenmemiz gereken evimiz, çocuklarımız, daha çok asılmamız gereken işlerimiz varken sizin çenenizle, kocalarınızın pipileriyle uğraşabileceğimizi hiç sanmıyorum. tabi daha boşanma arifesinde aileler "eyvah, kızımızın yuları boşaldı, önüne gelene verecek" paniğine kapılınca sonrasında elalemin böyle düşünmesini garipsemek de saçma.yanımızda gördüğünüz her erkeği yatağımıza yakıştırmayın. bir de şöyle düşünün başımızdan bir tecrübe geçtiğinden artık daha ince eleyip sık dokuyoruz. hadi dağılın şimdi...
  • annemdir, yıllar sonra yeniden kendisini bulandır. sevgisini baskı kurarak, hükmederek gösterenlerin gölgesinden çıktıktan sonra, kendisine ait hobileri, ilgi alanları olabileceğini mutlulukla farketmiş, güzelleşmiş, ışıldamıştır, aferindir.
  • yil olmus bilmem kac hala toplumda etiketlenmeye devam edilen kadindir. bir daha sevemez ve sevilemez. basta oglan analari tarafindan, sonra bekar kadinlarca otekilestirilmeye mahkum kadin. kadina dusman olan yine kadin. zihniyetlerin degismesi zor gorunuyor. yakin zamanda alelacele evlenip bir cirpida bosanan bir arkadasim yuzunden her seyin 50 yil oncesiyle ayni kaldigina uzulerek sahit oldum. bu toplumda bosanmis bir kadina verecek oglu olmayan annelerle dolu ortalik. bosandi ya bir daha mutlu olamaz, sevemez, sevse bile evlenemez aileler mani olur.
  • bu memlekette ne yazık ki işi zor kadındır.

    geçen yaz bir öğrencim vardı. çalıştığım kurumun yaz özel programı için başvurmuştu, 72 saatlık ozel ders alacaktı. 21 yaşındaydı, çok naif bir kızdı, ilk tanışma gunu ''necisin, ne yaparsın'' sorularıyla geçti tabi. haftada 3 gün çalışıyorduk. gel zaman git zaman ( biraz da kendisindeki naifliğe dayanamayarak) aramızdaki ilişki öğretmen- öğrenci ilişkisinden çok abla- kardeş ilişkisine döndü. 3,5 ay gibi bir süre de baya bir samimi olduk. kendisi evlenip boşanmıştı. çok mutsuzdu,dışardan lise bitirme sınavlarına giriyordu o sırada, unıversıte sınavına gırdı, kazandı, tercıh yaptı. o kızcağızın anlattıklarını çok şaşırarak dinledim yaz boyunca, erkeklerin ona nasıl davrandığını anlatırken defalarca ulkemden soğudum. defalarca ders esnasında ağladı, hatta programın sonuna doğru bazı gunler iç dökme- rahatlama- teselli ( nacizane ) şeklinde geçmeye başlamıştı. üstelik bu kızcağız kapalıydı. bir çok şey ama en çok da toplumun ikiyüzlülüğü şaşırttı beni.

    herkes evlenebilir, herkes boşanabilir. neden dul erkek kıymetli oluyor da, dul kadına hep soru işaretleriyle bakılıyor?sormak isterim o basit ötesi '' o da ister '' düşünceleriniz neden erkek olunca söz konusu olmuyor? neden hemcinsleri de uzaklaşıyor dul kadından? neden etraftaki çoğu erkek farklı gözle bakıyor? *
  • turkiyede yasadigima binbir kufur etme nedenlerimden biridir. en yakin arkadasim bosanmis bir kadindi. zaten bosanirken o mutsuzlugu goze alip toplum baskisindan dayandi butun psikolojik ve fiziksel iskencelere. bosanmis kadin durumunu kaldiramam diye dusundu. ki ne kadar dogru dusundugu bosandiktan sonra gozumuze gozumuze sokuldu. devlet memuru oldugu icin kurumda herkes bu durumla ilgili laf soyleme haddini buldu kendinde. herkesin yapacak bi yorumu vardi ve o bunlari dinlemek zorundaydi cunku bosanmisti. suc islemisti. psikolojik destek aldi 2 sene. servisle ise giderken guldugu icin uyarildi. bosanmis kadin gulmezmis oyle ulu orta yerde.

    sonra bir adam cikti karsisina. tum bunlara kulagini tikayip oyle bir sevdi ki o camurlu batakliktan bulutlara cikardi o kadini. oyle guzel sevdi ki hayata durusunu degistirdi. cunku o bosanmis kadinken beni artik kim napsin, herkes biliyor bosanmis oldugumu paikolojisindeydi. bunu yuzundeki tek bir ifadeyle bile belli eden herkesin amk!

    nisan gunu kabus gunuydu bu kadinin. cunku hak etmediginu dusunuyordu bunlari. sanku butun ailem isledigim bir sucu gizlemeye calisiyor gibiyiz diyordu. o yuzuk agir geldi parmagina. cunku herkes ilk kez evlenecek adama baska kiz mi yok diyordu. onlarin da amk!

    butun bu psikolojik savaslardan sonra gecen hafta evlendiler. ask ucustu butun gece havada. nasil hak etti bu mutlulugu nasil guzellerdi birlikte, butun yasananlardan sonra. butun orumcek beyinli pislik dusunceli insanlara inat!

    butun bunlar anadolunun bagrinda degil turkiyenin baskenti ankara'da yasandi. evlendi ya toplum tekrar yer acacak ona. nasil dibe dibe ittirdilerse oyle cikaracaklar.

    ıstedigin kadar bu dusuncede olma, umrunda olmasin, oyle bir bastiriyorlar ki farkli olani, kendu cesaret edemediklerini yapanlari, direnemiyorsun. basta dirensen bile bi sure sonra zaten kirilmaya musait kalbin onlar gibi hissediyor ve herkes benim arkadasim kadar sansli olamiyor.
  • distan bakinca guclu, ayaklari yere basan, kimselere yuk olmayan ve uzak durulmasi gereken bir kadin (catik kaslar, dayi dayi yuruyus sekli vs) imaji cizsem de, babamin apartman yoneticisi iken işe aldigi sitenin kapicisi dahi, babamlarin evinde yasadigim donem, onlar uzun sureli baska bir sehirde iken kapiyi vakitsiz bir sekilde tiklatmis ve bana "bir ihtiyacimin olup olmadigini, olursa hic baskasina gitmememi, kendisinin her turlu yardima hazir oldugunu" bana belki yuz kere soylemisti.

    "her turlu" derken bir bakisi ve bunu tonlamasi vardi ki, orada tutsam onu oldursem, o ana sahit olan hickimse beni suclu bulmazdi.

    her seferinde anlamazliga vurdum ve hep "allah'in ondan razi olmasi gerektigini, babamin ve erkek kardesimin bunu bilse ona tesekkur edeceklerini, bir ihtiyacimin cok sukur olmadigini, olursa esine de kendisine de bunu mutlaka soyleyecegimi" belirtmistim. bu vakitsiz kapi calmalari, babamlar gittikleri yerden donene kadar birkac ay devam etti. ben hep anlamadim ve hep de ailemdeki erkeklerin adini verip, onlarin isminin korumasina sigindim.

    simdi bana bunun benim hayal gucumun bir urunu oldugunu soyleyebilirsiniz. mutlaka adamin iyi niyeti vardir ve ben yanlis anlamisimdir. ama mubarekler, hic mi turk filmi izlemediniz, bu ulkede yasamiyor musunuz, turkce bilmiyor musunuz da, hangi cumlenin ve hangi tonlamanin ne anlama gelmedigini anlamiyorsunuz?

    bosanmis kadin, bunu kendi istese de, guclu bir kadin olsa da, yeniden evlense de, yalniz yasamayi tercih etse de her daim bazi kirli dusunce ve hayallerin malzemesi olmustur ve olacaktir. bunu kaldirmak hic kolay bir sey degil. gittiginiz her yerde, basardiginiz her seyde bir mana aranir. zekaniz, birikimleriniz ve durusunuz degil, tek bir seydir sizi tanimlayan.

    onu da bu entry'yi okuyan okumayan herkes biliyor, bir de ben soylemeyecegim.

    kucukken ya annem ya anneannnem: bosanmis/dul kalmis kadinlar ile henuz evlenmemis kadinlari yaniltan, kandiran ve o zamanlarin deyisiyle "kotu emellerine alet edenlerin" cok buyuk gunah islediklerini ve bunun kul hakki oldugunu, yani affi olmadigini soylemislerdi. yine de, bosandiktan sonra bu tur tacizleri ve kendini bilmezlikleri yasamis olsam da, bunu hep yasamamisim diye addettim. kendime yediremedim, kabul edemedim. ben bir et parcasi ya da delikten ibaret degilim dedim. eger kabul etseydim kendi gozumde de oyle olacakmisim gibi geldi bana hep.

    az evvel dul kadin basligina yazanlari okuyunca bir anda anladim ki, ne ben ne de bu tur tacizleri yasayan kadinlar suclu. suclu olan toplum ve insana bakis acisini sadece bir delige indirgeyen insanlar. hayal dunyalari ve zekalari daha otesine gidemiyor. kalpleri daha fazlasini bilmiyor, sevmemis ve sevilmemisler.

    e ne demeye sanki ben sucluymusum gibi, boyle bir seyi yok saydim, ustunu orttum ve karsiligini vermedim?

    su an karsimda olsalar, bir de silahim olsa acimadan ve bir nebze dahi pismanlik duymadan paralardim hepsini. al sana delik, al sana et, al sana terbiyesizliginin ve hadsizliginin karsiligi. sonra da cesetlerini atese verir ve kirec kuyusuna atardim ki, belki ancak icim sogurdu.
  • ekonomik özgürlüğünü elinde bulunduruyorsa, boşanmış erkekten hiçbir farkı yoktur. hatta, kafasına göre yaşayabileceği daha iyi bir hayatı vardır da diyebiliriz.

    pek tabii ki, türkiye'de kadınlar genelde "erkek eve para getirsin" mantığı ile yaşadıklarından, ekonomik özgürlüklerine sahip olmadıklarından dolayı, sahte feminist hareketlere bürünüp, saçma sapan bloglar açıp ağlaşırlar. toplum baskısından falan filan bahsederler. halbuki şunu anlamazlar ki; toplumun baskısı genellikle alt gelir grubunu taciz eder.

    bak panpa, bu dünya'da her halt parayla döner. önce bunu idrak etmelisin.
    şu dünya'da, ekonomik özgürlüğü yoksa, erkek de sefilleri oynar, kadın da.
  • benimdir.

    ve;
    ne yaş haddinden evlilik emeklisi olmaya yakın kadındır,
    ne dışarıdan "bir daha asla evlenmeyeceğim" görüntüsü, içeriden "boşanmanın verdiği panik hali" mevcuttur,
    ne geçmiş hatalarından ve inatlarından ders aldıysa, kaç yaşında olursa olsun tekrar evlenme ve mutlu olma derdi vardir,
    ne panik hali vardir,
    ne tipki daha once yaptiklarini hata olarak gormedigi gibi bundan sonra hata yapacagi sanrisiyla yasayandir,
    ne bunalım tehlikesi vardır,
    ne bahtsiz bedevidir,
    ne hayatini silik yasamasi konusunda mahalle baskisi yer,
    ne toplum tarafından zavallilaştırılan insandir,
    ne merakli konu komsunun musallat oldugudur,
    ne geleni gideni tersleyen, asosyal ve asabi bi insandir,
    ne her çeşit kıronun asıldigidir, sebeplenmeye çalıştigidir,
    ne eve kapanandir,
    ne ailesinden cevresinden baski gorup bosanmayi goze alincak, gozu kara olunacak bir sey olarak gorur,
    ne de yipratilmaya hazir kadindir.

    kadindir, insandir. bosanmis, bosanmamis, evlenmis, evlenmemis herhangi bir kadindan, erkekten, escinselden, travestiden bir farki olmayan bildiginiz, standart insandir.

    bir sekilde evlenir, yurumez, bosanir. hayatina eskisi gibi, aynen devam eder. mutlu, huzurlu, kendiyle, yasamiyla barisik sekilde.

    ne cevresinden, ne ana babasindan herhangi bir seyin baskisini yer, ne de sorgusunu yer.
    ne ailesinden, is ortamindan, arkadaslarindan birinin sorgusuna tabi tutulur.
    dogru ve duzgun bir insan ise zaten cevresinde kimse boyle bir seye ihtiyac duymaz, hayirlisi olsun der, bundan sonrasi icin mutluluk, saglik, huzur diler.

    hayatinin kalani icin herhangi bir endisesi yoktur.
    ister evlenir, ister evlenmez.
    evlenmeden once de 'aman evleneyim' gibi bir derdi, kosturmacasi, acelesi yoktur, bundan sonra da olmayacaktir.
    hayatinin amacinin evlenmek olmadigini bilir.
    bu feminist bir soylem degildir onun icin. bir/birkac cocugu olsun ister, ama bunu ancak ask, sevgi, huzur dolu bir yuvada gerceklesecekse ister.
    bu da nasipse, kismetse yasarim diyecegi bir seydir.

    bunun disinda isi, gucu, hayati, sosyal hayati, gezmesi, tozmasi, eglenmesi, arkadaslari, ailesi ile mutlu mesut yasar.
    ekonomik ozgurlugu, mesleki/kariyer hedefleri varsa ne mutlu onadir. yoksa ailesinin destegiyle de gayet mutlu yasayabilir elbet.

    bir takiminiz -burada sozluk ortaminda yazan kisilerin nispeten toplumun daha egitimli, kulturlu bir tabakasından oldugunu varsayarak- nerede yasiyor, neyle besleniyor, nasil bu kafaya geliyor ya da trolluk yapmanin nesinden zevk aliyorsunuz bilemiyorum ama sandiginiz gibi bir dunya, devir, aile ortami, anne baba yok. en azindan egitimli, kulturlu, bilincli ailelerde yok. kimse bosandiginizda vah vah etmiyor, kimse dir dir basinizin etini yemiyor. herkes kararlariniza ve yasaminiza saygi duyuyor.

    turkiye'de yasamiyorum. bosandim ve bir sure turkiye'de yasadim. ama su anda turkiye'de yasamiyor olmamin bosanmamla en ufak ilgisi yok. tamamen mesleki tatmin, evlenmeden cok once yurtdisinda yine yasamis olmam ve o donemden tanidigim birinin tekrar benimle calismak istemesi uzerine yurtdisindayim. bir miktar da dunya insani olmayi sevmekle ilgisi olabilir.

    kisacasi;

    onemli olan insanin kendini tanimasi, bilmesidir. limitlerinin farkinda olmasidir.
    limitlerini kendinin ve bir baskasinin ne kadar zorlayabileceginin bilincinde olmasidir.
    yasaminda kendini nerede gordugu, oncelikleridir.
    saygi duydugu ve mutlak saygi duyulmasi gereken degerlerinin farkinda olmasidir.
    bir kac yil ileriye baktiginda kendini nasil gordugudur, gordugu seyden memnun degilse bunu degistirebilmesidir.

    hersey nasiptir, kismettir. bazi seylerin yasanmasi gerekir.
    muhim olan arkaya bakmadan o sayfayi kapatabilmektir, bundan pismanlik, uzuntu duymayacagindan emin olabilmektir.
    hayat oyun degildir, oyuncak degildir, tek bir tanedir.
    onun tum kontrolu kisinin kendi elindedir.
    ve bunu istedigi gibi yonlendirir.
    bunu yaparken de dibine kadar bencil olma hakkini sakli tutar.

    tanim: normal insan a.k.a homo sapienstir.
  • türkiye'de yaşıyorsa işi zordur, allah sabır versindir. öncelikle meraklı konu komşu musallat olur, 'ay vah vah, pek de güzel geçiniyordunuz, noldu komşum böyle' şeklinde üstüne üstüne gidip bütün kirli çamaşırları ortaya dökmek için azimle çabalarlar. kolay kolay pes de etmez bunlar. nihayetinde boşanmış kadın geleni gideni tersleyen, asosyal ve asabi bi insan olur. kadın genç ve güzel ise daha da kötüdür. çalıştığı yerde, banka kuyruğunda, bakkalda, markette, havada, karada boşanmış olduğunu öğrenen her çeşit kıro asılır, sebeplenmeye çalışır. bu durumun neticesinde de kadın gene eve kapanır, gene asosyal olur. buradan çıkaracağımız ders: kadınlar evlenmeyin, evlenirseniz boşanmayın, boşanırsanız yurt dışına filan gidin.
hesabın var mı? giriş yap