• bir yıldır evime uğrayamadığımdan gelince galatasaraylı balıkçının yerine açılmakta olan mado ve mado cafeyi görünce dumur olduğum.. biraz daha turist akınına uğrarsa mc donalds falan da açılacağından korktuğum. bu sene açılcak olan kulüp reşit in adanın lailası olacağını duyduğum (allahtan açılan yer corvus beach club adında fahiş bir habbele mekanı oldu), iki ay yaptıkları işten yeterli randımanı alamayıp bu yerlerin kendi kendilerini yoketmesini beklediğim, ayazma yolu kekik ve köri kokan her daim poyrazlı ada.
  • tekelin konyakve likör fabrikası bulunur burda adalı üzümünü buraya satar. eylül ayında fabrika önünde uzun sıralar halinde beklerken görülürler kah traktörleri kah pırpırlarıyla. ataol, talay ve yunatçılar ailesinin ise çamlıbağ şarapları da kendi bağlarından elde ettikleri üzümlerle burada üretilir.
    tekel fabrikası bu yıl itibarıyla satılmıştır. gerçi alan kişiler burada gene üretim yapmayı düşünmekte bir şarap fabrikası açmayı amaçlar görünmektelerdir ancak fabrikanın sadece bina ve arazi şeklinde satılmış olması böyle bir zorunlulukları da olmadığının göstergesidir. umulan reşit soleyin 'corvus vineyards'(!)ında yetiştirdiği türlü üzümleri de değerlendirmek üzere bunu gerçekleştirmesidir.
    ancak tersi söz konusu olursa (ki maalesef arazi turizm amaçlı kullanılmaya da çok uygundur) bağcıya bundan sonra üzümünü nereye satacağı gösterilecek midir, işte bu merak konusudur.
  • ara sokaklarında dolaşırken şarap kokusundan bile sarhoş olabileceğimi düşündüğüm muhteşem ada. adanın kendi zaten sarhoş ediyormuş,o ayrı. "huzur bu olmalı, sanki bir film karesindeyim! *dediğim masal yeri.
  • 2500 nüfuslu, ve köyü olmayan tek ilçe türkiye'de. arabalı vapurla geyikli iskelesinden 40-45 dakikada ulaşılabiliyor. insanın ya yalnızlıktan kafayı yiyebileceği ya da huzura erip yenileneceği apayrı, kurtarılmış bir coğrafya...
  • balik , deniz mahsulu, $arap ve sessizligin tadini en iyi cikarabileceginiz yerlerden birisi, huzur yuvasi. homini girtlak birisi olarak izlenimlerimi yazayim madem.
    *limandaki yakamoz ve ayazmadaki vahitin yeri gidilebilecek en iyi restoranlar. digerleri de fena olmayabilir ama ne yaparsaniz yapin boruzan'dan uzak durun. hem pahali, hem de pek pis.
    *karalahna isimli $araplari (hem ataol, hem talay'inki) pek bir leziz koli koli alabilirsiniz fabrika sati$ magazalarindan.
    *rezeneli omlet denemeden geri donmeye kalkmayin, yazik gunah. (hic omlet sevmeyen bir $ahsi* bile ba$tan cikarabiliyor zira)
    *o kadar guzel kirmizi $araplari olmasina ragmen adada et yiyebileceginiz pek bir yer yok. cogu restoranda sadece tavuk ve kofte bulunuyor ama o da insani belirli bir kirmizi et rejiminden sonra kesmiyor. bir ara baglarda dola$an kuzulari bile kovaladim cig cig yemek icin fakat hayvansever bir tanidigimin ricalarini kiramayip tam isiracakken koydum hayvani kenara.
    *ev pansiyonlarin yani sira (ki cok $irinleri var) kaikias otel ozellikle kalinabilecek nitelikli ve guzel bir yer olarak tavsiye edilebilir. tabii bu sezon di$i icin gecerli, deniz kenarindaki yerler yazin daha kullanisli olabilir.
    *arabasiz gitmenizi pek tavsiye etmem, zira plajlar icin pek toplu tasima araci gorunmedi gozume.
    *benim gibi bir kahve manyagi icin espresso icebileceginiz iki yer var . birisi cafe at lisas digeri polente. ikisi de liman civarinda.
    *ruzgar degirmenleri civarinda vah$i hindiler var, in$allah yilba$inda hepsini vurup yemi$lerdir. gagalanmayin.
    *arabanizin arka koltugunda polarinizi ve bir tibet spanieli bir arada birakmayin. ben ettim siz etmeyin.
  • adanın taşocağı kısmı kasılıp çıkılabilirse tüm manzaranın izlenebileceği yerlerdendir. hatta tam tepede ne yana baksam deniz görüyorum hissiyatı içersindeyken tam olarak bir adaya gelmiş olduğunuzu anlarsınız. ayrıca yolda boy boy kaplumbağalar, muhtelif çicekler ve eski bir değirmeni görebilirsiniz.
  • şimdi buraya yazı yazarak komik bir çelişki içine giriyorum. burda 68 entry görünce içim titredi. bozcaada, kimsenin var olduğunu dahi bilmesini istemediğim bir yer. 3 yaşımdan beri yazın giderim ve itiraf etmem gerekir ki artık gitmeye, nasıl değiştiğini görmeye korkuyorum. param olsa bütün adayı alır, tek bir çivi çaktırmam.

    kendine has ağzı, (vaaamış, geemişim) ve adadaki insanların genişliğinden, hayata bakışlarının rahatlığından dolayı da, gerçekten huzurlu bir yerdir bozcaada. illada bahsetmek istiyorum, inanılmaz insanlar yaşar adada, örneğin artis gibi. (gerçek adı bu mu bilmiyorum, dünyanın en güçlü + naif adamı, cüssesinden hiç beklenmiycek ağırlıkları kaldırabilir ve hatırlıyabildiğim kadarıyla çok cüzii paralara çalışır).

    ben hayal meyal hatırlıyorum adanın 80'li yıllarını, ama 60'lı yıllarından da, dinlediğim kadarıyla bahsediveriyim. adadaki ilk yazlık evler benim bildiğim kadarıyla "7 evler" diye bilinen ve mağaraya benziyen (hehehe) taş yapılar. bu evler yapılırken, ya da yapılmadan önce, "7 evler" sakinlerinden, sulubahçe - kasaba yolunu gerçekten katır sırtında geçen insanlar tanıyorum, bu da o zamanlar adanın nasıl bir yer olduğunu kafanızda daha iyi canlandırabilir umarım. bir de yazlıktaki herkesin 81'de diana ve charles'ın düğününü görmek için ayazmanın tepesine, televizyon bulunan bir restorana (boruzan sanırım) gidişleri anlatılır (alet siyah-beyazdı allah bilir). gene dedemin anlattığına göre o zamanlar adada sadece bir tane station wagon anadol taksi varmış, geri vitesi bozuk olduğu için de manevra kabiliyeti epey sınırlıymış.

    neyse gelelim 80'lerin ortalarına ki, ben bişeyler hatılıyabiliyim. adanın güneyine, sulubahçe, ayazma cıvarına daha elektrik gelmemiş, gaz lambaları sabahtan dolduruluyo, buzdolapları tüplü. televizyon yok, özel radyo olmadığı, bozcaada allahın unuttuğu bir yer olduğu için, trt fm bile yok, sadece uzun dalga yunanistan yayınları, bbc world service dinlenebiliyo, belki trt uzun dalga yayınları da dinlenebiliyodur... vahitin yeri henüz açılmamış, ya da beyaz bir karavandan ibaret, ayazma plajı şimdi belki kışın bile olmadığı, olamadığı kadar boş, hatta bomboş, bir tane şezlong, bir tane şemsiye bile yok! iğde ağaçları güdük, alabildiğine top top kekik dolu geniş araziler ve vahşi, el değmemiş doğa var, arada da, püfür püfür esen rüzgarda hışırdıyan bağlar ve buz gibi bir deniz... evet evet denizi kesinlikle hayatımda girdiğim, en soğuk deniz. (kasıla kasıla titriye titriye 3 - 5 dakikada giriliyo). gece 5 kilometrelik alanda bir tane bile sokak lambası olmadığı, evdeki gaz lambalarının ışığı da bi halt aydınlatmadığı için, gökyüzünde ne var ne yok görülürdü ki, bunun ne kadar muhteşem bişey olduğunu gerçekten anlatamam! biz de (bacak kadardık), hareket eden uçakları, veya uyduları görüp, "ufoooooo!!! ufoo gördüüüükk!!" diye koşardık (haklıyız aslında), elimizde de uc buyuk pille calisan metalik gri el feneri* vardı. adada o dönem hiç bir aktivite olmamasına karşın (şimdi az da olsa var, korkarım giderek artıyo da) hayatımda en eğlendiğim yerdir bozcaada. yine o zamanlar adaya araba vapuru da yoktu. ulaşım iki tane araba alabilicek şekilde modifiye edilmiş motorla sağlanırdı. bunlardan bir tanesi necdet kaptanındı ve az çok feribota benziyen motoru 4 araba alırdı. diğer motorun adı yakar'dı ve tasvir etmekte zorlanıcağım, ama olabilicek en iğreti şekilde 2 araba alırdı ki, bir seferinde dalgalarla boğuşurken arabaların denizin dibini boyladığı anlatılır, ne kadar doğrudur bilemem. sonraları, binilmesi yine oldukça zor olan çıkartma gemileriyle ulaşım sağlanmaya başlandı. bu gemiler askeri araçlara göre dizayn edildiği için, arabalar altını vururdu, millet küfrederdi, ben de sevinirdim!

    gelin görün ki, yakın zamanda adaya feribot seferleri başladı, adanın yolları genişletildi; mesela ayazmanın tepesine gelirken 3 şerite çıkan* bir asfalt "köy yolu" var. şimdi adada trafik var, trafik polisi bile var! bir bozcaada trendi aldı yürüdü, millet gelip kah ara sokaklarında, kah batı fenerinin yanına yapılan rüzgar türbinlerinin önünde klip çekiyo, filmler çevriliyo. eskiden doğru dürüst yolu olmayan batı feneri'ne dümdüz yol açıldı. gerçi evet, rüzgarda dönen devasa pervaneler adaya ürkütücü, gizemli bir hava veriyolar, ama işte... dalga geçmiyorum, bazen kabuslar görüyorum; 10 katlı apartmanlar dikilmiş oluyo sulubahçe'den ayazma'ya kadar.

    ...neler hatırladım, enid blyton'un afacan beşler romanlarında bazen bu 5'ler allahın unuttuğu bir yerde tatile giderler muthiş vakit geçirirlerdi. işte bozcaada da gizli ada gibi, ya da miço'nun adası gibiydi... bir gizemi, bir ruhu vardı.

    bir de bozcaada'da hayatinda ilk defa aşık olmak* vardır ki, ona hiç deyinmiycem, ne şanslı adamım haberiniz yok.

    sonuçta rezalet bir yerdir bozcaada, gitmeye hayatta değmez + bence hepimiz silelim entrylerimizi, ben ssg'ye de rica ediyim, birisi entry yazmak isterse bozcaada'nın altına; "böyle bir yer yok ki" tadında bir mesaj çıkartsın, sevaptır...

    (dayanamadım...

    illa ki giderseniz, fırtınalı bir gecede, gökte şimşekler çakarken, geceliğin hala karanlık kalabilmiş olan batı feneri cıvarında, pervanelerin dönerken çıkardığı seslerin altında fazıl say nazım dinliyerek hayatınızın en muhteşem anlarından bir tanesini yaşıyabilirsiniz... {bir de yanınızda sevdicek olsun})
  • barındırdığı 17 ruzgar gullü, once anakaraya bağlanarak, sonra da anakaradan elektriğin geri gelmesiyle elektrik üretiyor. içlerinden 1 tanesi, adanın elektrik ihtiyacını karşılamakta. bu yıl, alınan belediye meclisi kararlarıyla, bir ev, ancak on donum uzerine seksen metre kare ve tek kat halinde yaptırılmasına izin verilecekmis...ada'da orjinal dokuyu korumak adına alınmış...26temmuz'da aziz cuma gununde senlikler yapılıyor ...bir çok unlunun evi burada ama esas onemli olan ayazma'da turkuaz denizi , liman'da balık ve ahtapot yemeyi ve ruzgarla birlikte uzun yuruyuşler yapmayı ihmal etmemek...bir de mumkunse yanında bu guzellikleri paylaşacak biri/birileri olmalı...
  • türkiye'nin en güzel adası,
    bodrumlaşan bir tatil noktası olamaya başlamıştır.(artık ben yeter diyorum, bu kadar turist bu küçük adaya)
    üzüm bağlarının dekoratifleşmeye başladığı ada
    kampçılar için tavsiyem:ayazmadaki paşa kampingtir.yemekleri ve fiyatları bozcaada için en uygun kombinasyonu sunar.
    salhanede manzarayı seyretmeden ve ada kafeden bilgi almadan terk edilmemesi gereken adadır.
    rüzgargüllerinden enerji üretimi yapılan , bu enerji adanın ihtiyacının tamamını, çanakkale bölgesinin ise %5-10 enerjisini sağlamaktadır. rüzgargüllerinin sadece pervanesi kafası ile birlikte 35 ton gelmektedir ve rüzgar ne kadar kuvvetli eserse essin belli hızı geçmeyecek şekilde yapılmışlardır.
    batı burnundadır rüzgargülleri.
    eski rum mahallesinin sokakları mükemmeldir.
hesabın var mı? giriş yap