• uzun uğraşlar ve analizler sonucunda nihayet çözdüğüm program. ilk okuduğunuzda garip gelebilir ama tüm maddeler üzerinde derinlemesine düşündüğünüzde siz de bana hak vereceksiniz. lütfen sabırla okuyunuz.

    aslında tüm program özlem özden adlı yarışmacının zihninde yaşanıyor. gerçekte böyle bir yarışma yok. bize haftalardır izletilenler özlem özden’in karmaşık iç dünyası ve hayallerinden başka bir şey değil.

    özlem özden otuzlu yaşlarında akıl hastası bir kadın. şizofreni nedeniyle senelerdir bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesi’nde tedavi görüyor. özlem’in hayal dünyası çok geniş ve kişilik bölünmesi var. diğer yarışmacıların tümü, onun iç dünyasındaki farklı kimlikleri temsil ediyor. yarışma ise bu kimlikleri çatıştırmak için uydurduğu sanal bir kurgudan ibaret.

    bu iddiayı doğru çıkaran bol miktarda kanıt mevcut. şöyle ki :

    - her yarışmacı onun farklı bir yönünü temsil ediyor. bazı kızlar feminen, bazıları maskülen, bazıları özgür, bazıları muhafazakar, bazıları saldırgan, bazıları naif. özlem ise kendi deli ve gerçek haliyle bunların arasında oturuyor.

    - ayşegül onun henüz saçlarını sarıya boyatmamış, boy atmamış, lisedeki hali. bu yüzden en sert tartışmaları onunla yaşıyor. geçmişine dair hem arzu, hem öfkü duyuyor çünkü.

    - ikizler, hali vakti yerinde, avrupa görmüş, görgülü aile kızını, ezgi evlenmiş, çocuk yapmış üst orta sınıf modern anneyi, ayşenur genç, marjinal lolita kızı temsil ediyor. hepsi içten içe olmak istediği, ulaşılmaz kimlikler onun için. ama identity filminde olduğu gibi gerçek deli özlem hepsini her hafta öldürüyor (eliyor). her seferinde birinden vazgeçiyor. sürekli son ikiye kalmasının sebebi bu. deliliği her defasında galip gelip alt kimliklerinden birini yok ediyor.

    - cumartesi akşamları hastanede koğuş olarak televizyon izlemelerine ve serbest giyinmelerine izin veriliyor. o gün onun için özel bir gün. televizyonda gördüğü bir ünlüyü konuk jüri yaparak programını renklendiriyor. izlediği sihirbazları, dansçıları programa dahil ediyor. en mutlu ve coşkulu olduğu bölümler eleme geceleri oluyor o yüzden.

    - pazar günleri ailesi ziyarete geldiği için programa ara veriyor. pazartesi yeniden başlatıyor.

    - kafa karışıklığı programa da yansıyor. tam kavga ederlerken pat diye oynamaya başlıyorlar. ahmet kaya’dan sonra pitbull çalıyor. bunlar hep onun değişken, çalkantılı ruh halleri aslında.

    - bir ara gayrimüslim bir ailede dünyaya gelmenin hayalini kurarak roza’yı yarattı. sıkılınca kıza saçmasapan bir kıyafet giydirerek eledi. o kıyafetin başka bir açıklaması olamazdı.

    -son zamanlarda erkek arkadaş bulduğunu, sözlenip nişanlandığını hayal etmeye başladı. bu fantezisini de programa taşıdı.

    yarışmacılar dışındakiler de özlem’in yarattığı, gerçekte var olmayan kişilikler elbette:

    - öykü serter karakteri onun için en eğitimli, en zeki, en şık, en ayakları üzerinde durabilen aktif kadını temsil ediyor. bu onun en büyük arzusu. onu yarışmacı yapsaydı mücadele edebilmesi çok zor olacaktı, bu yüzden yarışma dışına koyarak sunucu yaptı.

    - nurella, yakın zaman önce kaybettiği, çok yakın olduğu teyzesi aslında. o yüzden birbirlerini çok seviyorlar. jenerikte dikkat ederseniz nurella’nın flu olduğunu göreceksiniz. bunun sebebi ölü olması. ölümcül hastalığı sebebiyle son aylarını yatalak geçirdiği için nurella asla ayağa kalkmıyor, hep oturuyor.

    - ivana sert, bir dergide görüp hayran kaldığı yabancı bir top model. resmini yırtıp yatağının başına asmış. aslında mankenin adı ivana handanoviç. fotoğrafın altına “ivana sert çıkıştı” manşeti atılmış, ama fotoğrafı yırtınca sadece “ivana sert” yazısı kalmış. o yüzden adının bu olduğunu sanıyor. ivana yabancı olduğu için ona bozuk türkçe konuşturuyor doğal olarak.

    - kemal doğulu, sabahları aynanın karşısına geçip saçlarını taradığı saç fırçasından başka bir şey değil. o yüzden mesleği kuaför. dikkatli bakarsanız adamın saç fırçasına ne kadar benzediğini siz de fark edeceksiniz. adını kenan doğulu ve kemal kılıçdaroğlu'ndan uydurmuş.

    - haftada bir iki defa, yattığı odaya gelip onun son durumunu kontrol eden, sert mizaçlı bir başhekim var. ona her defasında ilerleme kaydedemediğini söyleyip ilaç dozunu artırıyor. gerçekleri konuşarak ona deliliğini hatırlatıyor. bu doktor da programda uğurkan erez olarak hayat bulmuş.

    muhtemelen daha görmediğim, farkına varamadığım ne kanıtlar mevcut ama şimdilik bulabildiklerim bu kadar. böylelikle bir sırrın daha çözülmüş olduğunu düşünüyorum. artık yataklarımızda daha rahat uyuyabiliriz. sevgiler.
  • 'o değil de nihat gizem'e ne yürüdü be' dediğim program. yalnız iyi yürüdü.

    edit: lütfen daha fazla beğenmeyin arkadaşlar en beğenilen entrym bu olsun istemiyorum gerçekten. ne yazdım ki yürüdü yazdım sadece valla başka bir şey yazmadım çok saçma yani yapmayın.

    edit 2: allah belanızı vermesin ne diyim yani.

    debe editi : vay anasını.
  • az önce göbeği açık bi kız çıktı, "hayatım başarılarla doludur, mesela 17 yaşımdan beri yalnız yaşarım ve temiz kaldım. buradan da nişantaşına gideceğim" dedi. ayağa kalktım alkışladım helal olsun dedim, şimdi nişantaşına gidiyorum.
  • ulan hepsinin ağzında bi laf, biz çok emek veriyoruz, çok emek gösteriyoruz, çok çalışıyoruz biz bu kombinler için, sabahtan akşama kadar emek veriyoruz. ben günde 16 saat kıyafet kombinliyorum çok emek harcıyorum diyo biri, yok biri kundaktaki çocuğunu göremiyomuş 2 aydır, yok biri okulu bırakmış gelmiş, emek veriyoruz emek emek emek. çok ulvi çok kutsal, bir özveri cümbüşü, bir fedakarlık kumpanyası amına koyduğumun programı ya, çok alın teri ve yürek gerektiricek bi platformmuş gibi öykü serter'den sürekli bi telkin. oturdular bide programa kutsiyet yüklediler emek var burda die.

    olm neyin emeğini veriyosunuz lan, haysiyetsiz köpekler ne emeği emek ne be? ulan kendimi düşünüyorum 1000 lira para için hergün bi savaşın içinde bi mücadelenin içinde, eşimi dostumu babamı düşünüyorum gecenin 3ünde gelen telefonlarla götünden ter aka aka şehir şehir elinde çantası sırtında ter yardırışlarını, işçisini emekçisini beyaz yakalısını mavi yakalısını alayını düşünüyorum şu sıçtığımın memleketinde ne bi fazla mesai ücreti ne bi sosyal ne bi özlük hakkı olmadan hiç bi hayatı olmadan 15 saat çalışan köpekler gibi, karşılık olarak da üç kuruş para. sikeyim emeklerini be 15 tane cast ajanstan gelmiş varoş cahil köpek emek veriyomuş bu yarışma için öyle mi? emeğinizi sikeyim sizin be

    ha dersiniz bu eğlence programı, reality show, falan filan. izleyen izlesin eğlensin gülsün geçsin ama şu programda kızların burnundan sümük aka aka ağlayıpta ben çok emek verdim, ben gece gündüz emek veriyorum, kundaktaki çocuğumu bıraktım geldim ühü ühü tribine girmesin, insanların hayatlarıyla emekleriyle, sinirleriyle dalga geçmesinler.
  • şu an nothing else matters çalıyor.

    ve nur yerlitaş klip çekiyor. allah belamızı hala vermiyor, ben şaşırıyorum arada.

    debe editi: arkadaslar daha fazla oylamayin. kac yillik sozlukcuyum en begenilen entryim bu olmamali.
  • ben dostoyevski, proust, joyce, sartre, atay okumuş insanım.

    o yüzden izlemiyorum.

    ayrıca özlem'le olan tartışmanda sen haksızsın ayşegül.
  • kemal doğulu diyor ki; ben anlayamadığım insanları severim.

    sanki benim başıma hep stephen hawking'lerle, einstein'larla takılıyor. hande yener'in kankasısın işte ne anlayamadığım insanı?

    hande yener'i bile anlayamadıysan o da ayrı bir dram tabi.

    edit: diğer enteller gibi 'ya ben hep felsefe entrysi giriyorum ama bu saçma entrym debe oldu ühü' demeyeceğim. diyemem zaten son 5-6 entrym bu başlığa :( sadece şunu diyeyim, senin ben osmanlıcana sokayım uzun it. geber artık.
  • maçtan önce futbol yorumcularını, sonra maçı, sonra o maçın özetlerini, sonra futbolcuların teknik direktörlerin maç yorumlarını, sonra yine futbol yorumcularını izleyenlerin, ülke ne durumda olursa olsun her haftasonu sıradan bir lig maçının bile en çok entry girilen konu olmasını sağlayanların -derbi maçlara hiç girmiyorum bile- gelip "kadınlar işte böyle boş işlerle uğraşıyor" dediği program.
  • nur yerlitaş ilk misafir yarışmacıya sorar:

    - gözlerin lens mi?
    - evet
    - anladım zaten

    ikinci misafir yarışmacıya da sorar:

    - gözlerin lens mi
    - hayır
    - farkettim burdan geçerken
  • kemal doğulu: özlem sen ilk bölümlerde sessiz sakin biriydin, sonradan değiştin.
    yarışmacı özlem özden: evet ilk başlarda burada tozdan ışıktan lenslerimle sorun yaşıyordum, kendimi ifade edemiyordum... vs... vs... vs... (uzun açıklamalar)
    kemal doğulu: bütün bunların sebebi lens mi yani, lense mi bağlıyoruz? ne dedin tam anlamadım ben? ne dedi?
    nur yerlitaş: evet ne diyor bu?
    öykü serter: özlem lensmiş.
hesabın var mı? giriş yap