• ege ve akdeniz'de tatil yapmayı düşünenler, hiç düşünmeden burada tatil yapabilir fiyatlar gayet normal, sveti stefan plajına mutlaka 1 gün ayırın, old town için zaten gerekli herşey yazılmış,
    tekrar yazıyorum tatil için ideal bir yer, yok ben tatilimi renkli geçirmek istiyorum işin içine biraz sex katalım diye düşünen arkadaşlar ingilizceniz orta ve ileri seviyede değilse hiç bulaşmayın, neyse gitmek isteyen arkadaşlar, konaklama ve gece hayatı ile ilgili ince detaylar için yeşillendirebilirsiniz.
  • muğla kıyılarının tatil beldelerine alışık olanlar için hiç bir esprisi olmayacak şehir. hiç bir alanda bodrum'un herhangi bir koyundan daha iyi değildir. onun yerine karadağ kıyısındaki kotor gibi daha iyi doğal ve tarihi atmosferler sunan bölgeleri saptamak makbul olacaktır.
  • kotor ve herceq novi ile birlikte karadağ'da görülmesi gereken bir şehirdir.

    ve bu şehrin bende şöyle bir anısı vardir ki: iskodra'da budva'ya bir arkadasim ile gitmek için -yaklaşık bir bucuk saat- otobus beklerken hususi bir araç durmustu icinde yolcular ile beraber. arnavut olan soforun ingilizce bilmemesi ve benim yarim yamalak arnavutcamla anlasamayınca dayım bizi budva'ya parmaklariyla dört yaparak götüreceğini söylemişti. arnavutca kişi başı dört euro mu diye sorduğumda evet demesi ile gozlerimiz parildamis ve araca atlamistik. tabi bilmiyoruz mesafeyi bir yandan da dört euro cok ucuz geliyor bu işte bir iş var oglum diyorum, bir yandan da aracta bizden haric beş kişi var sanırım onlardan alacağı ücretlerle birlikte hesapliyor diyorum bir yandan da zaten arnavutlukta ne normal ki bu normal olsun diyorum. karadağ sınırını gecince yavas yavas iniyor diğer yolcular dayı başlıyor benle erdogan muhabbetine ne o beni, ne ben onu anliyorum. yarim saat oldu yok, bir saat oldu yok. oglum magellan bu nasıl dört euro lan kırk olmasin diyorum kendi kendime sonra yok canım dört mü dediğimde evet dedi olmaz öyle sey diyorum. dayi cok mutlu ben yarı tedirgin manzaranin tadini çıkarıyorum ve sveti stefan'a geldigimizde dayim duruyor bizim fotografimizi falan çekiyor sağolsun. nihayet budva'ya geldiğimizde biz adama çıkarıp dört dört sekiz euro veriyoruz adam suratimiza bakiyor. hadi eyvallah diyip gidecekken dayi koluma yapisiyor orda anliyorum ki bizden kırk euro istiyor halbuki arnavutca sayilari biliyorum ve eminim dört euro mu diye sordugum da evet dediğine. ancak bir bucuk saat yol gidince adama da hak veriyorum. dayicim kusura bakma bizden en fazla yirmi euro cikar diyorum güç bela durumu anlatiyorum adam biraz da korsan taksi gibi çalıştığından ve arnavut plakayla karadağ'da olduğumuzdan pek birsey diyemeden aliyor yirmi euroyu söve saya pati cekerek uzaklaşıyor. biz otobus parasina taksiyle geldigimize mi sevinsek, adamın buldum turistleri kaz gibi yonarim diye düşünmekten benim elli kere dört euro mu diye sormama aldirmamasina mi şaşırsak bilemeden bakıyoruz arkasından. bide o kadar fotoğraf çektirdik adama :) buda boyle bir anımdır.

    ayrıca old town antalya kaleiçi'ni andırmakla beraber gayet temiz ve düzenlidir. hem tarihi hem doğayı barındıran bu güzel ülke ve güzel şehirleri ayrica gayette ucuzdur.
  • çok methini duyduktan sonra 30 ağustos - 4 eylül arası gitmeyi düşündüğüm cennet vatan. şu turu düşünüyorum. bilgisi, önerisi olanlar varsa hava ve genel anlamda turla ilgili, bilgilendirmeleri memnuniyetle karşılanır.
  • karadağ'ın küçük ve şirin tatil beldesi. genelikle hırvatistan'ın yakın tatil merkezi dubrovnik ile kombine bir tatil turu için tercih ediliyor. budva'ya thy'nin direk uçuşu olan podgorica'dan karayoluyla ulaşım mümkün. karadağ henüz ab üyesi değil, bizim gibi aday ülke konumundalar. ancak 2004'ten beri euro kullanıyorlarmış. etrafta banka şubeleri var ancak çok fazla exchange office yok. eğer kredi kartı imkanınız yoksa üzerinizde nakit euro bulundurmanız iyi olur.

    budva'nın merkezinden gezilecek ve denize girilecek yakın yerlere taksi veya 1.5 euro'ya otobüs var. taksimetre var ama taksilerle pazarlık yaparsanız daha ucuza geliyor. araba kiraları ise günlük 40 euro'dan (+5 euro kasko) başlıyor.

    öncelikle budva, türkiye trafiğine alışık olanlar için adeta bir cennet; bir kere ana arterler hariç trafik ışığı yok, çünkü ihtiyaç da yok. herkes birbirine yol veriyor ve geçiş üstünlüğüne harfiyen uyuyor. hız limitlerini asla aşmıyorlar ve kimse kimseye ters ters bakıp her fırsatta kornaya abanmıyor. elbette medeni ülkelerin ekseriyetinde olduğu gibi yaya olarak yola adımınızı attığınızda arabalar zınk diye durup yol veriyor. bir türk olarak çok mahcup hissettim araçları durdurup karşıya geçerken, hatta yol veren sürücü teyzenin biri eliyle geçsene neden bekliyorsun diye işaret bile etti. ah be teyze anın tadını çıkarıyorum diyemedim elbette.

    yakınlardaki görülecek yerlerden birisi olan sveti stefan'a her on dakikada bir otobüs bulabilirsiniz, rivayete göre brad pitt ve angelina jolie buradaki yarımadada evlenmişler. ancak dar bir köprüyle ulaşılan yarımadaya oradaki otel müşterileri haricinde girilmesine izin vermiyorlar. dolayısıyla en fazla civarındaki plajlarda denize girebilirsiniz. ancak plajlarda şezlong ve şemsiye 15-45 euro arasında değişmekle beraber bizim halk plajlarından halliceler. denizi ise budva'nın genelinde olduğu gibi birden derinleşiyor, zemin kayalık ve su pis. benim girdiğim yerlerde deniz suyu bildiğin benzin kokuyordu. temiz bir deniz istiyorsanız merkezin dışındaki tenha koyları keşfetmeniz daha mantıklı olacaktır.

    bir başka görülecek yer olan kotor körfezine ise 20 euro'ya taksiyle ulaşılabiliyor. ancak burası da ıvır zıvır satan küçük dükkanlar ve kafelerin bulunduğu bir kale içi (old town) ve küçük bir marinadan ibaret. etrafı dağlarla çevrili ve çok içte kalan bir körfez olduğu için esinti yok ve insan bunalıyor. görecek zamanınız kalmazsa çok büyük bir kayıp olmaz bence.

    budva, sırplar ve ucuzcu ruslar'dan sonra maalesef türkler tarafından da keşfedilmiş durumda, sokaklarda "lan lan karıya bak" diye yanındakini dürten yurdum öküzlerine rastlayabiliyorsunuz. gerçi bizim abazalar da haklı, metrekareye iki tane güzel kız/yakışıklı çocuk düşüyor. hatta budva'nın turist kızları o kadar meşhur olmuş ki hemen her dükkanda onlara özel tişörtler gördüm.

    budva genellikle gençler için eğlenceli bir yer. etrafta bolca tarihi mekan, müze, kültür turu, kitapçı vb arayan orta yaşlı sakin turistler için keyifsiz olabilir. ama içki sudan ucuz olsun, club ve barları bol olsun, yazlık sevgili bulma imkanı olsun, her köşeden manken gibi hatunlar/çocuklar çıksın diyen disko disko partizani tipler için şahane bir yer. hele de ingilizce, sırpça veya rusça biliyorsanız çok rahat edersiniz. club'ların önünde birbirinden seksi hatunlar ellerinde menülerle müşteri topluyorlar. ancak önce bir tam tur yapıp ondan sonra mekan seçmenizi tavsiye ederim.

    sahildeki mekanlarda eğlence gece saat birde birden bitiyor, sonrasında zil çalıp okul kapanmış gibi mekanlardan dağılan sarhoş teen-ager'ların sağda solda kustuğunu görmek mümkün. budvalı arkadaşım, buranın yerlilerinin aşırı gürültüden çok şikayetçi olduklarını o yüzden mekanların gece birde programlarını bitirdiklerini söyledi. hakikaten sahilde birbirine bitişik mekanlardaki müzik gürültüsü adeta bir kakafoni halindeydi.

    yeme içmeye gelince. öncelikle ilk dikkat çeken şey kasabanın üzerine sinmiş ağır ve yağlı bir ızgara kokusu. artık her ne yağı kullanıyorlarsa dükkanların çoğundan berbat bir ızgara dumanı çıkıyor. her köşe başında atıştırmalık bir şeyler bulmak mümkün. 1.5 euro'ya kalın bir dilim pizzayla karın doyurabilirsiniz. ancak et ürünleri ve balık restoranları da bol. bizim döner buralarda da meşhur olmuş. ancak bizdeki lezzetin yanından bile geçmiyor elbette. lavaş ekmeğin içinde patates, domates, yeşillik ve ıvır zıvırla doldurup 3 euro'ya veriyorlar. domuz etiyle probleminiz yoksa seçenekleriniz çok daha fazla oluyor.

    bir restorana oturalım derseniz mutlaka deniz ürünlerini denemelisiniz. fiyatları euro olmasına rağmen bizden çok daha uygun. ancak çorbalar ve salataları gerçekten sınıfta kalıyor. salatadan domates, salatalık söğüşü anlıyor çoğu garson. kalamar için getirdiği zeytinyağlı, limonlu sosu ben salataya boca edince adamın gözleri büyüdü resmen.

    budva'nın en harika yanı ise içkilerin sudan ucuz olması. hele de bir biraseverseniz, envai çeşit birayı 1.5-2 euro'dan başlayan fiyatlara bumanız mümkün. marketlerdeki içki raflarına bakınca gözüm döndü resmen ve "pek sayın" siyasi iktidarımızın kendi vatandaşlarını vergi adı altında nasıl soyduğuna bir kere daha şahit oldum. 15 euro'ya bir şişe jagermeister alabiliyorsunuz örneğin.

    eğer apartta kalıyorsanız, marketlerden alışveriş yapmanız çok daha ekonomik olacaktır. hemen postanenin karşısında büyük bir alışveriş merkezi var. burada büyük bir market bulabilirsiniz. ayrıca onun hemen arka sokağında sebze ve balık pazarı ile daha da büyük bir halk market bulabilirsiniz. bir kilo biftek 18-20 liraya geliyor. tekstil ve ayakkabı gibi ürünler kur farkından dolayı bizdekinden daha pahalı, ancak kozmetik, gıda ve içki bizden çok daha ekonomik.

    booking.com gibi yerlerden rezervasyon yaptırdıysanız mutlaka kalacağınız yeri de arayıp teyit edin, ancak hiç rezervasyon yapmadan çantanızı alıp gelseniz de açıkta kalmazsınız, her tarafta otel ve apart ilanları var. sonuçta bir hafta yiyip içelim, gündüz plajda gece barlarda takılalım diyorsanız budva size uygun bir yer. ama küçük bir yer olduğu için bir süre sonra sıkıcı olmaya başlıyor söyleyeyim.
  • kotoru hiç beğenmedim budva çok daha güzeldi . jadran restaurantta ahtapot , kalamar 10 eur ve çok lezzetli porsiyonlar çok doyurucu. old town da villa balkanda kaldık marina manzaralı . old townda denize girebilirsiniz çok temiz
  • budva'nın surlarla çevrili eski şehri, 2500 yıllık tarihi boyunca ilirya, yunan, roma, bizans, slav prenslikleri, venedik, habsburg, rusya, fransa, avusturya ve yugoslavya egemenliklerini görse de bugünkü görünümünü venedik ve avusturya dönemlerine borçludur. eski şehri kuşatan ortaçağ surları venedik tarzı iken, içerideki pek çok tarihi yapı avusturya hakimiyeti devrinden kalmadır. eski şehrin güney ucunda, en yüksek yerinde bir hisar (citadel) yer almaktadır. hisarın içinde küçük bir müze, güzel bir kütüphane, kilise kalıntıları, bir kafe ve güzel bir panaromik budva manzarası ziyaretçileri bekliyor, giriş 2,5 euro'ydu. hisarın kapısının bulunduğu küçük meydanlık açıklıkta ise şehrin 4 önemli kilisesi yer alıyor. şehrin en yüksek ve şehre hakim yapısı olan st john kilisesinin kulesi de burada yer alıyor. bu kilisenin hemen yanında ise roma döneminden kalma hamam kalıntıları görülüyor. ayrıca şehrin taş döşeli dar sokaklarında çok sayıda kafe, restoran, hediyelik eşya satıcısı, butik, kuyumcu, otel vs bulunuyor. yine, şehrin güneyinde, hisarın batısında küçük, ücretsiz bir plaj mevcut.

    ayrıca (bkz: sveti stefan)
  • en fazla bir gece kalırım düşüncesiyle gidip üç gece kaldığım, buna rağmen keşke biraz daha dursaydım dediğim karadağın en güzel tatil mekanı. denizi ve eğlencesiyle güzel bir seçenektir efendim, gidiniz..
  • karadağ'da bulunan muhtesem bir sahil kasabasıdır.
    budva, adriyatik denizi kiyisindaki en eski yerleşim yerlerinden biri olmasinin yanısıra da günümüzde karadağ turizminin merkezi konumundadir. süper barlari ve bitmek bilmez gece hayatiyla, eski yugoslavya cumhuriyeti'nde gençler arasinda en cok tercih edilen yerlerden biridir.
hesabın var mı? giriş yap