• ezcümle: şeytan da bir melektir sonuçta...
  • susam sokağı'ndaki sayılar kontu'na pek bir benzemektedir kendisi.
  • ''öğrenci hata yapar, sıfır alır; ben hata yaparım, doktrin olur.'' demiştir kendisi. ya da böyle bişiydi işte. taam mı?

    yalaka edit: en en ennn sevdiğim hocam.
  • okulun ilk yılında. "ben bi bağırırsam inönü stadını inletirim." diye tehdit etmişti bizi derste. bu tehdidin üzerine yanımdaki kızla baya gülmüştük, tabi korkuyoduk da biraz kendisinden o yüzden saklanarak güldük. neyse işte o gün tanıştığım o kız hukuk fakültesinden bana kalan en iyi şey. bu yüzden teşekkür ediyorum burak oder'e :)
    (evet mezun olurken biraz duygusal oluyormuş insan!)
  • kucuk insanları ezerek yukselebilecegi inancına sahip oldugu dusunulen, oysa bu yöntemle ancak kucuk insanlar onunde yukselebileceğinin, digerleri karsısında ise anlamsızlasıcagının farkına varamamıs oldugu tahmin edilen, bana bu bilgisine ve disiplinine yazık ediyor kasmasa ya bu kadar dedirttiren hoca, bilim insanı. (eger tum bu tutumlarını egitim için, bir kısım orta zekalı ve tembel orencilerine calısma disiplini saglamak adına kendi kisiliginden odun verip, rol yaparak sergiliyorsa onunde sapka cıkartılması gerekir)
  • "işlediği dersin yöntemi açısından "kolluk güçleri" tarafından, toplumun genel ruh sağlığını bozduğu gerekçesiyle faaliyetten men edilmesi istense de," kendisi o dersi* o şekilde anlatmakla yükümlü olan kişidir. çünkü o iş öyle yapılır. çünkü nedir? arbeit macht frei, ya, işte öyledir*. çünkü bu burak oder kişisi bu tür bir alıntıyı anıştıran bir insan olarak lanse edilmektedir*. "tanrı hepimizi onun şerrinden korusun. amin." demekteyimdir okudukça bu kişiyle ilgili yazılanları. tabii tüm bunları "ulan, bu adam dördüncü reich'ı kurmaya çalışmıyor ki, ders anlatıyor." alt metniyle söylemekteyimdir ironiye aşina olmayan bireylerin aramızda olduğunu hissederekten ve de bundan ötürü bu konuda bir açıklama yapma gereğini duyaraktan...

    doğruyu söylemem gerekirse, öğretim ve eğitim, ezberleme, öğrenme, özümseme ve hatta teori ve pratik arasındaki farkları idrak edememiş; ayrıca yazım kuralları ve anlam, ifade bozukluğu gibi kavramları bilmeyen bir nesille uğraşmak zorunda olduğu için çok ama çok acıdığım bir insandır kendisi. ve en önemlisi bir kısım öğrencisinin "hukuk"un ne olduğunu anlayıp anlamadığı konusunda çok derin şüphelere sahibimdir.

    buradan o ilgili arkadaşlara seslenmek istemekteyimdir:

    kardeşim, kim söyledi size hukuk okumanın çok kolay, çok zevkli, öyle yatıp, ense yapılacak bir şey olduğunu? tamam, güzel güzel giyiniyorsunuz, okulunuza geliyorsunuz mutlu mesut, kantinde laga luga, muhabbetler, kızlar güzel, delikanlılar yakışıklı... ama, ama, birden işte! o hain adam, seksenlerin gençliğinin paçaya doğru darlaşan lee cooperlarının benzerlerini giydiğini gördüğünüz ve vatkalı ceketini rüküş bulduğunuz idare hukukçusu* sizin tüm neşenizi kaçırıyor... hayır, sadece göz zevkinizi kaçırmakla da kalmıyor yani! sizi o dersten bırakıyor ve siz de kahroluyorsunuz. hep o adi bıyıklı, egoperver sayılar kontunun yüzünden!

    ne büyük bir acı!

    canım arkadaşım, madem hayatınızın her anının bir nevi panayır olmasını bekleyen bir kişiydiniz; neden hukuk? neden bu işkence? neden ha? deli misiniz? divane misiniz?

    budur.
  • bilgi üniversitesinde ilk kez bu sene açılan yaz okulunda idare dersine giren hoca. bu ders sadece hafta içi değil aynı zamanda cumartesi sabah 9dan itibaren 5 saat boyunca süren bir derstir ve bana şöyle bir şiir yazdırmıştır: cumartesi bile ders işleyen burak odere ithafen:

    cumartesi

    cumartesi sabahı dokuzda okuldayım
    şu anda evreni, varlığı sorgulamaktayım
    biz gerçek miyiz, dünya hayal mi?
    yoksa bu gördüklerimi ben mi yaratmaktayım?

    hayır, hayır bunlar gerçek olamaz
    cumartesi günü karşımda duran burak oder olamaz
    evet bunlar kesinlikle hayal olmalı
    çünkü cumartesi günü ders yapılamaz.

    herkes gelmiş sınıfa kimsenin işi yok mu?
    yardım edin, yardım edin sesi mi duyan yok mu?
    allahım bu nasıl şey bana reva olan bu mu?
    şu koca dünyada bir kurtarıcım yok mu?
  • bi gün yine okuldayım böyle taam mı? canım sıkılmış falan, hayatıma farklı renkler katmam gerektiğini düşünüyorum taam mı? sonra dedim bari idare dersine gireyim. girdim derse taam mı? farkettim ki bu adam stockholm sendromuna oynuyor, kötü adam ayaklarında böyle. amacına da kısmen ulaşıyor. kimisi işkencecisine aşık olmaya dünden razı, kimisi oyunun farkında, bu farkındalığı kendisine yaşattığı için seviyor adamı. velhasıl bunları düşündürdü bana o idare dersi. sonra farkettim ki benzer şeyleri ortaokulda ilgi odağı olmaya çalışan bir arkadaşı gözlemlerken de düşünmüştüm. hayatıma farklı renkler katma hayalim yalan oldu böylece :/ o değil de, bende hyde park sendromu var galiba taam mı?
  • derse girerken "ego"sunu kocaman kahverengi dosya çantasıyla birlikte yanında getiren ve elli dakikalık ders süresince binlerce kez ''taam mı?'' diyerek öğrenciden onay alma konusunda ısrarcı olan ilginç idare hukuku hocası.
  • tff etik kurulu üyesi. halen fb'li ali koç'un ailesine ait koç üniversitesi hukuk fakültesi'nde öğretim üyesi.
hesabın var mı? giriş yap