• 60'larin, 70'lerin kadin erkek e$itligi saglayacagiz diye pornografik urun dukkani bombalayan radikal feministlerinin sozluk versiyonuna benzetiyorum kendisini.
    ne yazik ki amacinin uzum yemekten cok bagciyi dovmek oldugu anla$iliyor, arada olan feminizme, marksizme ve tabii ki ek$i sozluge oluyor. onlarin gunahi neydi?
  • mağduru oynayarak tribünleri aldatmaya yönelik hareketler yaptığını düşündüğüm bir insan.
    kendisi cagrika'nın gidişinden sonra yazdığı entryde diyor ki "tanımazdım etmezdim, altıma entry girdi hede hödö vıdı vıdı"

    e sormazlar mı adama; sen komikhobbit'in altına entry girdiğinde, esismen'in altına entry girdiğinde (ki çok da ağır ifadeler içeren entryler) bizler senin canciğer kuzu sarman mıydık? tanışıyor muyduk? cagrika sana entry yazarken moderasyona seni tanıdığına dair belge sunmak zorunda mı?

    birisi ortamı terkettiğinde ardından konuşmak kolaydır, her başın sıkıştığında mağduru oynamak kolaydır... ama bi yere kadar...

    ben demiyorum ki buralı insanı benim nickim altına beni tanımadığıı halde kendince ayar verdiği için hatalıdır. başım üstüne, yapabilen herkes yapsın..
    ben diyorum ki "bu ne çifte standarttır arkadaşım, sen yaparken oh ne ala, başkasından ayarı alınca, tanımam etmem bana bulaştı,sayılmaz"....

    komik olunuyor böyle, badiler de koruyamaz böyle durumlarda adamı, maske düşer gerçek yüzler görünür..
  • bildiğim kadarıyla (iyi biliyorum, evet) o ve onun gibi milyonlarca insan (evet, o kadar var hala yeryüzünde) yazdıklarını her ortamda her zaman savunabiliyor. ama yaşadıklarının tahayyülü zordur gerçekten. faşizme karşı onuru ve insanlığı savunmak kolay değil zira. şaşırtıcı bir sağlam karakter gerekiyor gerçekten. temelinde ise basit bir insan olma çabası. anlamayanların olması normaldir. burali gibi milyonlarca insan var dünyada. şaşırtıcı. biz kısaca devrimci diyoruz kendilerine.
  • mükemmel dişiliği olan dövülesi bir yazar. kalitesiyle sözlüğe gıcıklık katıyor. marksist feminist ve dahi materyalist bir yapısı var. samanyolu galaksisinin alevli geleceğidir kendisi. yarınlarımıza isyan ateşi ile bakabilmemizi sağlıyor. 12 haziran'da oyunu sebahat tuncel'e vereceğinden eminim. o da olmasa seçim sandıklarını yakacak.
  • su sesidir, şiir damarlı koca bir dağdır kendisi.*
  • kitabım hakkında yazılmış en güzel girişi de silmiş sözlük yazarı. canı sağolsun, ama dönsün sözlüğe.
  • ben bu fesadı ilk tanıdığımda adını la niña de gibraltar koydumdu haberi yok; ama şimdi günü geldi, itiraf ediyorum. yazışırken ne zaman konu su'ya gelse, ne vakit bir özel isim zikredilse -ki şimdi etmeyeyim- iletişgecimiz mavi ekran veriyordu, sanıyordum ki şopar büyülerinden birini yapıyor bu. meğer ki işin esbab-ı mucibesi, internet tanrısı ile bu "özel isim" arasındaki bir hasımlık imiş, o günden kelli o ismi almaz olduk ağzımıza. ben de çıkardım sıfatından büyücülüğü, amma fesatlığı bâki kaldı.

    neyse efendime söyleyeyim, gençti bu daha, işsiz güçsüz ayaktakımından, evinde pinekleyip para yiyen bir susamuru idi. kâh sözlüğe entari diken kâh depreşip kendini redife kafiyeye vuran bir çıtır idi. üzüldüm, bir gece denizdeyken poseidon'dan derman dilendim. poseidon da bana "bir şişe grozdova rakiya açın, içine domuz kolunu bandırıp birlikte yiyin-için, sen bunları daha sindirmeden bana geri dön, sakın ola ki bundan da kimseye bahsetme" dedi. ben de bir tiyatora hazırlayıp yaradanın gösterdiği talimatları uyguladım, iyilik yapmak kabilinden.

    aradan üç vakit geçti, kendisini arda boylarında buluverdi bu fesat. sandı ki şansı yaver gitti, karizmasıyla, ne bileyim bekgıraunduyla bir işler becerdi. bir havalar, bir tafralar. sırtımızda "kimseye bahsetme"nin yüküyle biz de sindik, sesimizi çıkarmadık. amma istedik ki o da gitsin vitoşa'lara tırmansın, oradaki göllere irtifa dalışları yapsın, basınç yesin, aklı karmaşadan kurtulsun, bizim dalışımızda gözü olmasın. ama nerde a dostlar, nerdeee.

    doksanüç nümeroya binmeyi bilen kızımız malzeme taşımaktan üşenir olmuş, emona vaporundan ellerini arda'ya sarkıtıp, kulağında 'tsigane lubyat pesni', yutağında somonun tazesi, parmaklarında arda suları, kendini yaymış da yaymış. başlamış mı sen asılı resimleri tariflemeye, ba ba ba ba ba. denizden geldiğini; ömrünün deniz sularının özeti olduğunu unutmuş fani. untumakla kalsa iyi, denize giden her kişinin ardından fesat etmiş.

    e sen bilmez misin ki gün olur devran döner a su's'ak. anlattım işte olanı biteni kurtuldum yükümden, tiz zamanda sana dönüş vardır buralara. buralı değil misin zaten be ?

    hem bizim evimizde freskler var mı ulan; biz asabiliyor muyuz poseidon'un aftosunu, onu yirmi geçe duran bir saatin akrebine; hemi de yüzgeçlerinden, hıı ?

    gelirken bana ince bıyık saz takımı musikisi getirmezsen kapına domuz yağı sürmeyen na bööle olsun, saçından tel çalıp sabunla sarmalar atarım deryalara da, galon galon şarap döksen çözülmez kısmetin, aha da yazdım şuracığa.
  • bir çok yazarın zamanın ötesinde entry leri kısmında 1 numarada yazılı olan, sanırsam bir sözlük fasilitesi.
  • şiirin diliyle merhaba'lar yolladığım...
  • (bkz: #8232860) (bkz: #8232115) bu entrylerde gecen "burali ve bura(ya)" kelimelerinin kesinlikle yazara ithafen olmadigini belirtmek istedigim yazar.

    (bkz: herkes aptal bir sen varsin akilli)
hesabın var mı? giriş yap