• duruma ne kadar uyar bilmiyorum. çünkü apati denmiş fakat bir parça körlük gelişiyor bazı durumlarda.

    birkaç sene önce istiklâl caddesinde yanımda bir arkadaşımla yürüyorduk. aniden durdum. birkaç metre geriye gittim. bir şey görmüşüm fakat ne gördüğümün farkında değilim. geriye gidip ne olduğunu anlamaya çalıştım. akşam saatleri ve cadde hayli kalabalık. çarpışmadan yürüyemiyorsun. bu kalabalıkta benim de önünden geçip gittiğim kişi, kâğıt toplayıcı bir amca. hayli yaşlı ve arkasında o koca arabalardan var. amca arabanın kollarına yaslanmış, yüzü perişan, zorlukla nefes alıyor. çekinerek gidip neyin var dedim. bir şeyler işaret etti. ne olduğunu anlayamadım. yanımdaki arkadaşım istanbul'lu, ben sakarya'lıyım; yani görece küçük bir şehirden; yani aman başımıza bir şey gelir, korkusu bende çok daha az. o bir iki adım geride duruyor ve her an çekip gidecek gibi tedirgin. gittim büfeden bir su alıp içirmeye çalıştım. amca kafasını iki yana sallayıp bir şeyler işaret etti. elektrik, buhar, nefes... ve birkaç kelime daha söyledi. hâsılı, astım hastası olduğunu, o küçük elektrikli buhar aletini bir yerden elektrik bulup çalıştırmamı istediğini anladım. sonra cebinde inhaler olduğunu fark ettim ve ağzına sokup nefes aldırmaya çalıştım. birkaç dakikada cereyan eden bu hadiseden önce bir kişinin bile yardım için durmadığı amcanın etrafı yığınla insanla doldu aniden. herkes bir şeyler yapmaya çalıştı. en sonunda aralarından bir hemşire çıkıp benim beceriksizce kullanmaya çalıştığım inhaleri amcanın ağzına hart diye soktu -yapılması gereken buydu- ve amca kendine geldi.

    ben neden ilk gördüğümde yanından geçip gittim? çünkü gerçekten görmemiştim. görmedim. ama nedenini anlamadığım bir huzursuzluk oldu içimde geri döndüm. öncesinde bir kişi bile yokken neden bir anda on on beş kişi durdu? çünkü onlar da görmemişti bana kalırsa. istiklâl'de yerde yatan evsizlere, kâğıt toplayıcılara, onların arabalarına bir kayıtsızlık ezberlenmişti ve insan istese de böyle bir şeyi göremiyordu. ya da bunun benim gibi "normal" görünüşlü birinin müdahale edebileceği kadar güvenli bir durum olduğunu hissetmişlerdi ve bu sebepten artık yardıma hazırdılar.

    bunun adı nedir, ben bilmiyorum.
  • atalarımızın milyonlarca yıl önce kısa ve öz olarak açıkladığı psikolojik etki.
    (bkz: horozu çok olan köyün sabahı geç olur)
  • 2006/taksim.
    bir arkadaşımda kaldım. işe gitmek için sabah erkenden çıktım. postacı çantam çapraz asılı. yürürken arkamdan birinin hızla geldiğini fark ettim. hızlandım ama o daha çok hızlandı. biraz ileride insanların olması beni rahatlatıyordu ama aramızdaki mesafe giderek kapandı.

    adam çantama asıldı. vereceğim çantayı ama çektikçe boynuma takılıyor, çıkarıp veremiyorum. boynum kırılacak. baktım olmuyor başladım mücadele etmeye. adam benden 10 cm kısa, ufak tefek birisi. ama madde etkisinde olduğu belli. yine de mücadeleden başka çarem yok.

    bir yandan yardım istiyorum. o az ileride güvendiğim 4-5 kişi durmuş izliyor. sonra adam bıçak çekti boynuma uzattı. dondum kaldım. elini çantama sokup telefonumu aldı ve kaçtı. o kaçar kaçmaz insanlar yanıma geldi. ucuz atlattın minvalinde bir şeyler söylediler.

    travmatik bir olaydı. ama benim asıl travmam bıçak değil insanların uzakta durup izlediği andı. yani bystander effect.
    biri ne yapıyorsun dese kaçıp gidecekti belki adam ama herkes izledi. bıçak devreye girdi. o günden beri kalabalıklara güvenmiyorum. ha ıssız yol ha kalabalık yol. tek güvencem kendimim.

    özetle: başlatmayın topluluk psikolojinize, böyle bir şey görürseniz bağırın, yüksek sesle polis çağırın, bir şey yapın. unutmayın, insanlık bunu gerektirir. en azından o an için çıkın koyun sürüsü kafasından.
  • milletin vurdumduymazlığına uydurduğu kılıf. yalnız bu tepkiyi göstermeyenler sonra başına gelince ağlarlar. dünyanın daha adil , daha iyi bir yer olması için çabalama aynısı başına gelince insanımız çok şöyle böyle de .eskiden gördüğüm her haksızlığa müdahale ederdim. ama artık biliyorum ki aynısı benim başıma gelse çoğu insan görmezden gelecek. kendimi enayi gibi hissetmek istemiyorum ben de öyle davranmak istiyorum ama bi ses ya öyle davranmazsa diyor yada işte kendimi tutamıyorum falan filan .ama ne güzel adamlara bak her türlü yanlış davranışlarına bi sendrom uydurmuşlar. hayat bunlara güzel valla.
  • bu olay üzerine her daim örneği verilen kitty genovese haberini okuduktan sonra, walter joseph kovacs insanlardaki apatiyi kabul etmemiş, kitty genovese'in komşularının tepkisizliği üzerine artık rorschach olmuştur.
  • sanirim,

    sahip oldugumuz politik duzeni aciklayan sosyolojik kavram.

    dusunsene herkes sikayet ediyor ama kimse birsey yapmiyor. tamam. gezi'de yada baska bir metingde sen de disari cikmis olabilirsin ama politik bir partiye uye oldun mu? oy ve otesi'ne katildin mi? toplumsal sıkıntılarda ne kadar sesini cikariyorsun? yanlis dusuncelere sahip insanlari kenara cekip bilinclendiriyor musun?
  • (bkz: seyirci etkisi) farkında olup, harekete geçmek için sorumlu hissetmeme durumu. seyirci sayısı arttıkça sorumluluk hissi de azalıyor imiş.
  • otobüse bindik ve oldu ki akbilinizde yeterli bakiye yoksa ortalığa "fazla akbili olan var mıı??"* diye bağırmak yerine gözünüze herhangi birini kestirip direkt olarak o kişiden akbil istememiz gerektiğini anlatan bir effect.
hesabın var mı? giriş yap