• lan bu ne?

    3000tl nin altında maaş alanı görmedim vay anasını. herkes zenginmiş ya la!
  • kurum: özel sektör ağır sanayi
    meslek: elektronik müh.
    pozisyon: bakım başmühendisi
    maaş: 6500 tl + her sene ikramiye (işletme kar durumuna göre 2 - 4 maaş arası) (fazla mesai ücreti yok)
    mesai: 7:30 - 17:30
    fazla mesai: her cumartesi + pazar nöbet / işletme arıza durumuna göre gece gündüz fark etmez 24 saat çalışma zorunluluğu

    +lar: lojman, rahat çalışma ortamı, gelişim imkanları, özel sağlık sigortası, sosyal tesisler (spor+restorant+plaj vs)
    -ler: 24 saat göreve hazır olma zorunluluğu, her hafta sonu nöbet, üretim baskısı
  • yer: polonya
    pozisyon: türkçe dilinde müşteri hizmetleri danışmanı/içerik temizleme moderatörü
    ücret: 2500 - 3200 pln net (bu aralık şehir ve şirkete göre değişiklik gösterebilir)
    bonus: multisport card (aylık cüzi bir ücret karşılığı anlaşmalı tüm spor salonlarından ve grup dersleri veren yerlerden ücretsiz ve sınırsız faydalanma), genelde 100-150 pln'lik aylık yemek ticket'ı, diş ve estetik durumları hariç her tür hastalık durumunda masrafları karşılayan özel sağlık sigortası
    eksi: çalışma saatleri konusunda 2 hatta şirketine göre 3 vardiya olması.
    hem artı hem eksi: haftada 2 gün boş ancak hangi günler olduğu şeflerinizin yaptığı vardiya saatlerine göre değişkenlik gösterir. yani cumartesi pazar günleri boş geçmeyebilir.

    nereden biliyorum: çalışmadım ancak mülakatlarına girmiştim ve de dahası piyasayı biliyorum. ev arkadaşımın bu tip şirketlerden birinde çalışan türk arkadaşı da bilgilendirmede bulunmuştu.
  • bende buraları hep fakir saniyordum
  • kurum: otomasyon,elektrik vb
    pozisyon: satış uzmanı
    ücret: 6+ prim +ticket +araba +telefon nb vb vs etc.
    +: muhabbet ederek para kazanmak
    -: takım elbise
  • kurum: özel sektör (aile şirketi gibi ama aynı zamanda kurumsal bi yapı da yok değil)
    sektör: inşaat (yurtdışında iş yapan firma)
    yer: ankara
    pozisyon: sözleşme yöneticisi (manager manasında değil, contract administrator'ı türkçe'ye böyle çevirmişler)
    diploma: inşaat mühendisi
    iş tecrübesi: 5 yılı biraz geçti
    mesai: haftaiçi 08.30-18.30 - haftasonu tatil, nadiren cumartesi gelmem veya akşam biraz daha çalışmam gerekebiliyor, bayramlar ve diğer resmi tatiller tatil, yıllık izin kanunen kaç gün hakkın varsa o
    maaş: net 6250 + yapılan claimlere, sözleşmesel kazançlara/engellenen kayıplara göre performans primi (burası çok muallak, duruma göre 1-2 maaş da olabilir, iddialı bir claimde 5-6 haneli dolar da)

    artılar: yurtdışında iş yapıldığı için şirketin gelirleri her daim dövizle, tr'deki kur dalgalanmaları ve teğet geçen krizler bize pek yansımıyor ve aynı sebeple iş güvencesi açısından çalışan performansı ekonomik kıstasların önüne geçiyor, inşaat sektöründe çok nadir görülebilecek baskısız, sakin, kavga gürültü olmayan iş ortamı, işinde iyi ve çalışanlarına saygılı patron/yönetim kurulu, genel olarak üst düzey ve kafa dengi çalışan profili, makul iş yükü, pozisyon gereği farklı disiplinlerle bir arada çalışarak kendini geliştirme ve çevre oluşturma imkanı, nadiren de olsa gezilmek istenen ülkelere iş gezileri yapabilme imkanı, sgk'dan..vs çalmayan, hak yemeyen şirket kültürü

    eksiler: genel olarak sıkıntılı ülkelerde yapılan işler dolayısıyla rahatsız iş gezilerine gitme mecburiyeti, şirketin belli bir iş yükünün üstüne çıkmama politikası sebebiyle her daim orta ölçekli bir şirkette çalışmak, aynı sebeple yönetim biriminin yıllardır aynı insanlardan oluşması/yeni yönetici ihtiyacının çok nadir doğması ve dolayısıyla yükselme fırsatının azlığı
  • başlık altında şaka kasan herkesi istinasız eksiliyorum.
    ben bu başlığa sektör ortalamalarını görebilmek için bakıyorum, bir sürü yrrk kürek başlık var git s2k esprilerini orda yap.
    sabah sabah agzımı bozdurdunuz nalet gitsin.
  • kurum: ozel
    pozisyon: makıne muh.
    maas: 4k tl
  • hem devlet hastanelerinde hem de özel hastanelerde uzun yıllar çalışmış, maaşlar ve özlük hakları kullanımı konusunda bilgili biri olarak sağlık sektörü ile ilgili ayrıntılı bir yazı yazayım dedim;

    maaş: asgari ücretli temizlik elemanından ayda 20.000 lira kazanan doktora kadar çok geniş bir skalada değişen miktarlar mevcuttur. genel prensip olarak şöyle söyleyebilirim "sağlık personeli olanlar, doktoru hemşiresi falan iyi kazanır, bunun haricinde kalan destek personeli (temizlik, güvenlik, banko elemanı vb.) çoğunlukla az kazanır.

    fakat ister doktor olsun ister hasta bakıcı ortak noktaları şudur ki, maaşın bir sigortaya yansıyan kısmı vardır, bir de yansımayan kısmı... çoğu özel hastane çalışanlarını (doktorlar dahil) asgari ücret üzerinden sigortalı gösterip geri kalan parayı el altından verir. aldığınız para ne emekliliğinize, ne kıdem tazminatınıza doğru dürüst yansımaz. olur da senelik izne çıkar ya da hastalanıp rapor alırsanız o ay aldığınız para ev kiranıza bile yetmez.

    çok kurumsal zannettiğiniz koca koca hastaneler bile doktorlarını asgari ücretli gösterir. bu başlıkta yazan 15.000 kazanıyorum diyen doktor arkadaşlara sorun; ya asgari ücretli gözüküyordur ya da hastaneye serbest meslek makbuzu kesip bağkura sigorta primini kendi yatırıyordur...

    maaş alamıyor olma durumu: sağlık sektöründe başka sektörlerde kolay kolay görmeyeceğiniz kadar sık yaşanan bir durumdur. koca koca hastaneler "sgk'dan 3 aydır para alamadık, sigorta şirketinden ceza yedik" falan diye diye çalışanlarına kafasına göre maaş vermez, eksik yatırır, bir ay verir iki ay vermez, içerde sürekli çalışanın parası kalır, maaş sürekli 1-2 ay geriden gelir.

    hatta bazı özel hastaneler zaten çalışana para ödememek üzerine kurulmuştur. küçük yerler zaten ikide bir el değiştirir, paran içerde kalsa muhattap bulamazsın. ama çok elit görünen yerlerde olmaz sanmayın, onlarda da olur. siz mesela 150 lira muayene ücreti ödersiniz ama sizi muayene eden doktor üç aydır para alamıyor olabilir. alman hastanesi diye, üniversal grup mağdurları diye google'da aratın, bakın neler çıkıyor. ticari itibarı zedeleyici içerik diye bunu sansürleyecek değilim, insanlar mağdur olmasın diye yazıyorum, 6 ay maaş ödemeyen adamın da ticari itibarını sikeyim çok afedersiniz...

    o yüzden benim naçizane tavsiyem sağlık sektöründe çalışıyorsanız, maaşınız iki gün yatmadı diyelim, üçüncü gün ortalığı ayağa kaldırın, dördüncü gün basın istifayı, çekin ihtarnameyi ordan ayrılın. ondan sonra karşı taraf uğraşsın. zira içeride kalan paranız arttıkça istifa edip ayrılma olayınız daha da zorlu bir süreç haline dönüşecektir...

    bir de özellikle sağlık personeli olan arkadaşlar, sizin çalıştığınız yerde aldığınız paranın iki katını çok kolay teklif eden adamlara inanıp doğru dürüst araştırmadan maaşınızın tıkır tıkır yattığı bir yeri bırakıp da o tekliflere sazan gibi atlamayın, ilk bir iki ay paranızı alırsınız, üçüncü ayda başlarlar yan çizmeye, üzülen siz olursunuz...

    döner sermaye değişkenliği: devlette çalışanlar bilirler, farklı illerde farklı hastanelerde aşağı yukarı aynı hasta bakan aynı performans puanını yapan doktorlar arasında döner sermaye açısından çok fazla fark olabilir. bu tamamen hastanelerin kendi özel durumları ve idarenin kararlarına bağlıdır. bir hastane borç ödüyor olabilir, döner sermaye gelirine haciz konmuş olabilir, hastane başka birimlerden zarar ediyor olabilir ya da hastane başhekimi merkeze yaranmak için düşük döner sermaye dağıttırıyor olabilir. benzer performans puanları ile bir hastanede 1300 lira ödenirken başka bir hastanede 7000 lira ödendiğini de, bir başhekim değişikliği ile döner sermaye ödemesinin yarıya indiğini de gördü bu gözler. tayin ya da atama öncesi tercih yapmadan bunu da bir soruşturun derim ben.

    çalışma saatleri: devlette kağıt üzerinde görünen mesai saatleri 08.00-17.00 olsa da, saat 16.00 olunca kimseyi yerinde bulamazsınız. özel sektörde çoğu yerde mesai 08.00-18.00'dir ve bir dakika erken çıkılmaz artı cumartesi günü de mesaiye dahildir.

    bunun haricinde ister devlette ister özelde olun, ister doktor ister güvenlikçi olun, bayramı-seyranı, resmi tatilleri unutun. yılın 365 günü o hastane çalışacak, yılbaşı gecesi bile çalışanların üçte biri hastanededir, hastanede olmayanların çoğu da ertesi sabah nöbeti devralmaya gelecektir. 9 günlük bayram tatillerini falan rüyanızda görürsünüz, bayramın ortasına nöbet koymazlarsa kendinizi şanslı sayın...

    işe giriş ve sözleşme: özel sektörde işe girerken ilk görüşmede kendinizi nasıl sattığınız, ilk sözleşmenizi nasıl yaptığınız çok önemlidir. çünkü sağlık sektöründe çoğunlukla ne uzarsınız ne kısalırsınız, şirket içinde terfi alma olanağınız kısıtlıdır, hemşire girer hemşire çıkarsınız. terfi alıp servis sorumlu hemşiresi falan olsanız dahi, bunun maaşınıza fazla bir yansıması olmaz, en fazla yüzde 10 olur. senelerce aynı işi yapıp yüzde 1-2 zam almanız ya da sıfır zamla aynı maaşı alma olasılığınız yüksektir. çünkü sgk da hastanelere yaptığı ödeme kalemlerine 3-5 senede bir zam yapıyor maalesef. o yüzden işe ilk girerken maaş pazarlığını çok iyi yapın derim, 1800 lira maaş ile girdiğiniz işte 5 sene sonra 2000 liraya daha anca çıkmış olabilirsiniz...

    bunun haricinde özel bir durumunuz ya da farklı bir isteğiniz varsa bunu işe girmeden söyleyin derim. örneğin "ben cumartesi çalışmak istemiyorum", "gebe kalmayı düşünüyorum radyolojide çalışamam" ya da "bana gece nöbeti yazmayın" diyecekseniz bunun pazarlığını işe girerken yapmanız lazım, işe girdikten sonra yan çizme şansınız yok, kapının önüne konulacak ilk adam siz olursunuz.

    bu arada sözleşmeler genellikle 1 yıllık sınırlı süreli sözleşme şeklinde yapılır, isterlerse uzatırlar, istemezlerse uzatmazlar, ya da bazı yerlerde özellikle temizlik elemanı gibi kolay gözden çıkarılır personeli yılda bir kez işe girdi çıktı gösterip kıdem tazminatını işletmezler onu da belirteyim.

    taşeronluk: işte zurnanın zırt dediği yer burası. ister özelde olsun ister devlette olsun sağlık sektöründe taşeronlaşma başka sektörlerde olduğundan çok daha yaygındır. mümkünse taşeron sistemine hiç bulaşmamaya bakın. yukarıda saydığım bütün olumsuzlukları yaşama riskiniz taşeron sisteminde iki-üç katına çıkar. senede bir taşeron firma sözleşmeleri yenilenir, siz işinizde ne kadar iyi olursanız olun, sizin çalıştığınız firma ihaleyi kaybeder, ondan sonra ya işsiz kalırsınız ya da en iyi ihtimalle size "eski firmadan ayrıl yeni firmada işe başla" denir. e ne oldu kıdem tazminatı? yandı bitti kül oldu...

    artı taşeron sisteminde maaşları alamamak, sigorta priminin eksik yatması gibi bir sorunda muhattap dahi bulamazsınız...

    taşeronluk çok fena, ya hiç bulaşmayın ya da geçebiliyorsanız kadroya geçmeye bakın derim...

    yıllık izin: sağlık sektöründe yıllık izin kullanımı çok büyük problemdir. bayramda seyranda bile 7 gün 24 saat çalışan bir kurum özel hastane ise zaten az sayıda elemanla işi döndürüyordur, bulunduğunuz bölümde tek eleman iseniz, bir gün dahi izin vermemek için kırk takla atarlar, yerinize birisini bulmanızı isterler, nöbet usulü çalışıyorsanız 1 hafta izin almak için iki hafta gün aşırı nöbet tutmanız gerekir. devlet nispeten daha rahattır en azından izin vermeme şansları olmaz ama orada da o ay döner sermayeden keserler, 1 hafta bile izin alsanız o ay alacağınız para yerlerde sürünür. zaten devlette çoğu doktoru hemşiresi böyle olduğunu bildiği için bütün izinlerini birleştirip o ayı komple kapatır.

    yıllık izin meselesi bu kadar zor ve çetrefilli olduğu için, personel de sağlık sektöründe çalıştığı için izin alamadığı durumda gider çok kolay bir yerlerden rapor bulur. ama sonuçta rapor alarak işe gelmeyen personel mimlenir, ilk fırsatta kapı önüne konulur.

    sonuçta özellikle özel sektörde ve özellikle kurumsal olmayan firmalarda çoğu sağlık çalışanı senelik izin döneminde izin verilmeyince basar istifayı işten ayrılıp 2 ay tatil yapıp gider başka yerde işe başlar, bu tarz hastanelerde de hastalar hiçbir zaman 3 kere üstüste gittiğinde aynı doktoru, aynı hemşireyi orada bulamaz...

    yeni iş olanakları: eğer işi bilen tecrübeli bir sağlık personeli iseniz, ister doktor olun ister hemşire olun ister anestezi teknisyeni olun, büyük kentlerde kolay kolay işsiz kalmazsınız, bu hafta bir yerden ayrılıp haftaya başka bir yerden teklif alabilirsiniz. ama dediğim gibi, maaş ve izin meseleleri yüzünden uzun süre bir iş yerinde de çalışmanız zordur.

    mecburi hizmet: millet devlete gireceğim diye kpss kasarken, devlet doktorları istese de istemese de bir yerlere atar, işsiz bırakmaz. sıkıntı şurada ki orada görev süresi bitince tayin isteyip batıya gelme şansı olmuyor. senelerce devlet hizmet puanı biriktirsen de atanmak istediğiniz yeri sizden bir puan fazlası ile başka biri isterse tayin olamıyorsunuz, bu açıktan atanan diğer sağlık personelleri için de geçerli. o yüzden çoğu doktor mecburi hizmet bitince istifa edip özele geçmek zorunda kalıyor. bir de o gidilen yere göre, terör olaylarına maruz kalmak, giderken aileyi götürememek falan var.

    özel sağlık sigortası: pekçok kurumsal hastane çalışanlarına özel sağlık sigortası yapar, sizi çok düşündüklerinden değil, 950 lira maaş ile çalışan personele acilde rica minnet bedava bakmak zorunda kalacağıma, faturayı özel sigorta şirketine geçiririm diye düşünürler de ondan...

    emeklilik: biraz önce bahsettiğim üzere sağlık sektöründe aylık ödemelerin büyük bir kısmı maaş olarak değil, döner sermaye, hakediş, nöbet parası, bilmem ne primi adı altında yapıldığı için emekliliğinize fazla bir şey yansımaz.

    bu sadece özel sektörde değil devlette bile böyledir, devlet doktora 2000 lira maaş verip, geri kalanı döner sermaye olarak düzenler. o doktor devlette çalışırken 8-10.000 lira kazanıyor da olsa, döner sermaye ve nöbet parası tarzı ödemeler emekliliğe yansımaz. emekli olduğu gün maaşı 1000 liraya düşer. çoğu doktorun da emeklilik yılı dolsa bile 70 yaşına kadar çalışıp elleri titreye titreye hala hasta bakıp ameliyat yapmasının nedeni budur. bu saçmalığın da cezasını hastalar çeker...

    patron şirketi olma durumu: sağlık sektöründe çok kurumsal zannettiğiniz pekçok firma patronun iki sözü ile yönetilir. hiç tahmin etmeyeceğiniz bazı hastaneler de buna dahildir. koskoca özel üniversite hastanesinde (cemaat üniversitesi falan da değil) kaç senelik doçentin işine sırf patron kadının diz üstü etek giymesinden rahatsız oluyor diye son verebilir.

    ki bu patron şirketi olmanın şöyle de bir boyutu var, bu patronların büyük bir kısmı sağlık sektöründen gelen kişiler falan değildir, parayı başka sektörlerde kazanıp, hadi bir de hastane açalım diyen insanlardır.

    işleyiş ile, gelir gider ile, bu işin rayici nedir ile ilgili bir fikirleri de yoktur. hemşire maaşını yüksek bulur, kendisi inşaatta amelesine 3 kuruş para vermektedir. hem ucuza doktor çalıştırmak ister hem de o doktor çok ameliyat yapsın ister. hem hasta sayısı artsın, hem de giderler azalsın ister. kısaca ister de ister...

    patron böyle olunca da, yukarıdan aşağıya sürekli bir mobbing, sürekli bir ciro baskısı devam eder. sen bu ay kaç hasta baktın, sen bu ay kaç ameliyat yaptın muhabbeti gider durur... halbuki hasta bakıcıya sorsan o bile bilir milletin ramazan ayında değil ameliyat olmak, hastaneye bile gelmek istemediğini... ama patron müteahhit işte, yapacak bir şey yok...

    bulaşıcı hastalık riski: başka bir sektörde nerede ise hiç karşılaşmayacağınız bir risktir. elinize bir tane iğne batar, gözünüz aydın, hepatit b/hepatit c/aids oldunuz. allah gönlünüze göre versin...

    işyerinde darp edilmek: yine başka hiçbir sektörde görmeyeceğiniz, işyerinize sizden hizmet almaya gelen sıradan bir vatandaşın size saldırabileceği, sizi öldürebileceğini bilerek çalışmak. adam "ölmüş" yakınını acil servise getirtiyor, bir saat uğraşıp didinen ama "döndüremeyen" doktora saldırıyor. kafa bu işte...

    meslek öncesi eğitim: sağlık çalışanı olmadan önceki süreçte eşşek gibi çalışıp, adam gibi de para kazanmadığınız bir dönem var. stajyer hemşireler, intern doktorlar maaş almadan eşşek gibi çalışıyorlar. asistan doktorlar falan yaptıkları iş yüküne göre çok az para kazanıyorlar. bu eğitim süresi uzadıkça, doğru düzgün para kazanmıyor olma durumu da uzuyor. mesela adam tıp fakültesi bitirmiş doktor olmuş, dahiliye bitirmiş uzman doktor olmuş, onun da üzerine onkoloji okuyor, millet aman hocam canım hocam diye kanser hastası yakınını getirip baktırıyor ama adam hala asistan maaşı alıyor...

    not: mdmfk uyardı, intern doktorlara 350-400 lira maaş verilmeye başlanmış, allah bereket versin, bu devirde iyi para...

    hizmet içi eğitim: istemediğiniz kadar hizmet içi eğitim alırsınız, tabi bunlar sizin hayrınıza değil hastanenin işleyişi ile ilgili şeylerdir. bıktırana kusturana kadar eğitim verirler. hele kurumsal takılan yerlerde el yıkama prosedürü diye oturup bir saat eğitim bile verirler. tabi ki bu eğitimler için sizi nöbetçi olmadığınız günlerde de eğitim var diyerek hastaneye çağırdıklarını da söylemeliyim...

    ekstra gelir imkanı: bir sürü olumsuzluğun yanında, başka sektörlerde nerede ise hiç olmayan bir imkandır. başkasının yerine nöbet tutup para alabilirsiniz, gündüz devlette çalışırken gece gidip özelde nöbet tutabilirsiniz. ya da en basitinden hastaların evlerine gidip enjeksiyon, pansuman, serum takma türü işlerle ekstra gelir elde edebilirsiniz. bu şekilde büyük şehirlerde iyi paralar kazanan 3 yılda kendi parası ile araba alan hemşireler tanıyorum. ama tabi bu "ekstra" gelir sadece sağlık çalışanları için, sağlık çalışanı olmayan personele o da yok...

    son söz olarak şunu söyleyeyim; sağlık sektöründe çok çalışan iyi paralar kazanan kişiler vardır ama çalışmadan yattığı yerden para kazanan "patron hariç" kimse yoktur...
  • sektör: futbol
    pozisyon:sosyal medya uzmanı
    çalışma süresi : vardiyalı (8-5, 5-12) 3 hafta 2 gün izin, 1 hafta 1 gün izin.
    deneyim : 3 yıl
    maaş : 1703 tl+yol+yemek

    +'keyifli
    - maaşı az, vardiyalı
    (ps: istifa ettim, 10 gün ihbar sürem kaldı)
hesabın var mı? giriş yap