• izleyen izler tabii ama, kendimce artık üzerinde " gerçek bir hayat hikayesi " yazan türk dizilerinden bucak bucak kaçasım geliyor malum kişinin kitapları sayesinde. kaç oldu bu 4 mü? dört!

    eskiden ne güzel komedi dizileri vardı. ama komedi için illa muhaliflik şart. o da gelinen noktada pek mümkün gözükmüyor. bize kalanlar da en fazla drama dizisinde karakterlere yüklenen komedi vasıfyla gülebilmek (bkz: yasak elma), veya bakınız masumlar apartmanının ilk bölümlerindeki gülben. bu camdaki kız vari diziler yayından kalksın da demiyorum, çünkü o da saçma. ama bir tuşla eriştiğimiz bir sektörün bu kadar daraltılması ve bizi de bir şekilde sevdiğimiz oyuncuların aracılığı ile içine çekmeye çalışmasını en azından sorgulamamız gerekmez mi? abartıyor muyum bilmiyorum gerçekten ama, bu kadar dizi izlenen bir ülkede, hepimiz gerek kendi gündemlerimizle gerek pandemi ile uğraşırken, rahatlama araçlarımızdan birinin bu şekil istismarı mevzusunun açılması gerekmiyor mu artık? travmalardan, hastalıklardan beslenen bu " yeni" modeli artık kaliteli bulamamaktan çok, yapılan izletme stratejisini sağlıklı bulmuyorum. çünkü izlenebilmesi için, eh aşırı ağır psikolojik konular, kurmaları gereken sağlam ekipleri kuruyor ve dönemin en iyi oyuncularıyla çalışıyorlar. konuyu uzatabildikleri kadar uzatıp, hikaye derinliği ayağına konuları eşeleyip esas hayat hikayesine yan kurgular yazılıyor. fikrimce en sevdiğim türk aktörü gelse oynasa bakmam artık bu dizilere. burcu biricik'i sevmeme rağmen bu diziye bakmadığım gibi. seyirci yolunu bu şekil değiştirmediği müddetçe maalesef acısından, dramından, travmalarından, hatta hastalıklara vardı artık iş nemalanmaya devam edilecek. ve arada yapılan " nokta atışı tespitler " ve " yüksek oyunculuklarla " da gönüller alınıp alan razı veren razı konumuna gelinecektir. seçim sizin. talep eden sizsiniz. talebinize (reytinglere) karşılık veriliyor işte. nasıl bir dönem osmanlı dizileri, bir dönem polisiye diziler ve bir dönem de konaklı-töreli diziler ve her yaz dönemi de her daim aptal holding-ofis çerçeveli romantik-komedi ama kışın dram tadında diziler çeviriliyorsa...
    ama bu nasıl bir dönem cidden anlayamadım.
  • yağmur yağıyor ve seller akıyorsa arap olma ihtimali yüksektir.
  • bu diziyi kim yönetti ise allah affetsin çok kötü yönetmiş, o zoom efektleri kadraj hataları ne öyle.
    1990 lı yıllarda ki düğün kameramanları gibi zoom yapmışlar.
  • teknik detaylar ve görüntü yönetmenliği kötü olunca, konunun tırtlığı da iyice ortaya çıktı. masumlar apartmanını seyrettiren, reji ekibinin başarısı.

    ağa/aşiret, mafya dizilerindeki şiddet sahnelerinin zamanla tepki çekmesi gibi bu dizilerde normal gibi gösterilen saplantılar da aynı derecede tepki çekecek. zengin ve havalı olunca psikolojik şiddet mazur gösterilemez.
  • budayıcıoğlu ya ölmüş danışanlarının hayatını ortalara döküyor ya da çok sıkı rıza belgeleri imzalatıyor. yoksa şu dönemde çıkan kitaplarından, dizilerinden birinde benim hikayem yer alsa ülkeden kaçırtırdım onu. hem etik değil, hem de kusura bakmayın ama ben bunu paragözce buluyorum.(başka tabirler geldi aklıma ama gg var)
  • hande ataizi'nin "bilmem ne kaçınılmazsa bilmem ne bilmem ne" repliğinden sonra kanal değiştirdiğim kanal d dizisi. önce günü değişir (bir zamanlar kıbrıs) sonra uzun bir tatile girer sanırım.
  • ilk defa bir tv işinde görüntü yönetmeninin bu kada konuşulduğuna tanık oldum... 140 dakika süre de yemez..
  • (bkz: gülseren budayıcıoğlu) adlı yazarın (bkz: camdaki kız) adlı kitabından esinlenerek çekilmiş perşembe günleri (bkz: kanal d) adlı tv kanalında yayınlanan yeni psikolojik dizi.sanki bizim psikolojimiz çok mükemmel de bir de bizi bunlara tanık ediyorlar.biraz baktım çok uzun ve ağır ilerliyor kasvet bastı kapattım.
  • kıza giydirdikleri bakire elbisesi mi neyse onu arkadan bağladıklarında titanikteki rose'nin annesi aklıma gelen dizi.
  • kitabı okumuş birisi olarak diziyi merakla izledim. yaşananlar ve hayatlar yeterince dramatik ve üzücü olmasına rağmen daha da dramatik eklemeler hoş olmamış (korse vs.) hikayenin kendisi besleyici zaten izleyiciyi bu denli yormaya gerek yoktu.

    olayın sedat yani nalan'ın kocası ile başlamasının sebebi ise doktor odasında nalan'ın asıl hikayesini anlatmasından dolayı. yani hikaye nasıl ve neden evlendiler ve hayri hayatına nasıl girdi şeklinde ilerleyecek o sebeple hayri şu anda yok olmaması çok normal.

    benim asıl takıldığım ise aylardır bas bas kitap diziye dönüştürülecek denmesine rağmen, kast aranırken vs vs bunca reklama rağmen hala daha buraya gelip kitabı okumadan kafasından senaryo uyduranlar. ezel değil ki arkadaşım bu. yaşanmış bir hikaye...

    hadi aydınlatıcı --- spoiler ---

    nalan'ın annesi genç bir kız iken anneannesinin yeğeni ya da erkek kardeşi okumak amaçlı onların evlerinde kalıyor ve aralarında bir ilişki bu ilişkiden de nalan dünyaya geliyor. hamileliği aile öğrendiğinde artık çok geç ve anne çocuk yaşta doğum yaptığı için hayatını kaybediyor. aile göz bebekleri tek evlatlarını bu şekilde kaybedip ellerinde nalan ile kalıyorlar. nalan onlar için hem bir utanç hemde ölen evlatlarını hatırlattığı için acı kaynağı. kariyerlerini işi gücü bırakıp göç edip ailelerinden kimseyle görüşmüyorlar. nalan'a hep mesafeliler dadı ile büyüyor.
    spoiler
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap