• canan karatay hoca bu sabah bir soru-cevap etkinliği gerçekleştirdi, biz de akıllara takılan kimi soruları dile getirmeye çalıştık (bkz: ben canan karatay sorularınızı yanıtlıyorum). ancak içlerinden yalnızca birini seçip cevaplamasının bile yeterli olacağını belirtmemize karşın (bkz: #76994778) hiçbir sorumuza cevap alamadık. soruların yanıtlanması durumunda referansları vereceğimizi söylemiştik fakat gelen talepler sonucu kaynakları sunma zorunluluğu hissettik. okunurluğu zedelememek adına lafı fazla uzatmayacağım, kısaca açıklamaları yapıp linkleri sunacağım.

    1. canan hoca'nın aşı açıklaması buradan görülebilir. alüminyumla ilgili kanser, diyabet, alzheimer gibi spekülasyonlar yeni olmasa da canan hoca'mız bunu dile getirdikten sonra ülkede aşı karşıtlığı keskin bir yükseliş gösterdi. son yıl içinde 23 bini bulan sayı giderek artmakta. öyle ki sağlık bakanlığı yeni kızamık vakalarının görülmeye başlandığını ve durumun riskli bir hâl aldığını açıklama ihtiyacı duymuş. ama işin aslına bakınca, alüminyum işi hiç de canan hoca'nın dediği gibi değil. dünyanın en eski ve en büyük çocuk hastanelerinden biri olan children's hospital of philadelphia; bebeklerin, aşılardan toplamda 4 mg alüminyum alırken anne sütünden 10 mg, formula mamalardan ise 120 mg'a kadar alüminyum alabildiklerini söylemektedir (1). oxford'un kaynaklarında da aşı kaynaklı alüminyumun risk artışına sebep olmadığı bildirilmektedir (2). keza 2014 tarihli bir review çalışmasında da kontrollü deneylerde alüminyumlu ve alüminyumsuz aşılar arasında herhangi bir yan etki farkı gözlenmediği belirtilmiştir (3). yetişkinlerde de durum farklı değildir. çeşitli kaynaklardan günlük edinilen alüminyum miktarı 24 mg'a kadar çıkabilirken (4) grip aşısının içindeki doz ise çoğunlukla 1 mg'ın altındadır. diğer yandan aşı, dünya genelinde hastalıkları önleyerek kalıcı hasar ve ölümleri azaltma yoluyla milyonlarca hayat kurtarmaktadır (5).

    2) canan hoca burada kolesterol ve damar sertliğinin (ateroskleroz) "uydurulmuş" hastalıklar olduğunu ve kolesterol ilacına karşı olduğunu beyan ediyor lakin bilim, hocamızla aynı fikirde değil. başta kolesterol olmak üzere yüksek yağ seviyesi, ateroskleroza neden olur (6). bunun tartışılacak yanı yoktur, fizyopatoloji açıktır. literatürde, statinlerle ilgili yapılmış onlarca çalışma mevcuttur. etkin bir aramayla 1980'deki ilk lovastatin deneyinden itibaren gerçekleştirilen araştırmalara, örneğin woscops, care, lıpıd, afcaps/texcaps, hps, prove-ıt, ascot-lla, prosper, allhat-llt, tnt, ıdeal, accord, jupıter, ctt meta analizleri, enhance, sharp, aurora, corona gibi pek çok randomize kontrollü çalışma ve bu çalışmaların meta analizlerine ulaşılabilir. neredeyse hepsinin ortak yanı, statinlerin kolesterolü düşürmek suretiyle kalp-damar hastalığını anlamlı derecede azalttığı ve ölüm oranlarını düşürdüğü sonucuna ulaşmış olmasıdır. istatistikleri incelemek isteyenler için en bilinenlerinden dört tanesini (7,8,9,10) buraya bırakıyorum.

    3) canan hoca, ekrana içi şeker dolu bir bardak ile çıkıp "şu kadar sıvı şeker" diyerek gebelere verilen şeker miktarıyla ilgili çarpıtma yapmıştır. devamında da "gebelere önce 50, sonra 75, sonra 100 gram şeker veriyorlar" demektedir. aynı çarpıtmayı burada da yapmaktadır. gebelere verilen şeker miktarı, tek basamaklı veya iki basamaklı test durumlarında değişmektedir. tek basamaklı testte yalnızca 75 gram şeker verilirken iki basamaklı testte önce 50, sonra 100 gram şeker yüklenmektedir (11). referans verdiğim international federation of gynecology and obstetrics (figo) de dahil olmak üzere acog ve endocrine society gibi tüm kadın doğum ve endokrinoloji kuruluşları, bu testlerin tartışmasız bir biçimde yapılması gerektiğini söylemektedirler. süren tek tartışma, testlerin zamanlamasıyla ilgilidir.

    4) hocamız şu programda harvard'ın beslenme piramidinden bahsediyor. oysa dediğimiz gibi, harvard'ın beslenme tabağı daha ön plandadır ve buradaki tavsiyeler bitkisel beslenme üzerine yoğunlaşmaktadır. kırmızı et ile peynir tüketiminin sınırlandırılıp işlenmiş etlerden kaçınılması özellikle tavsiye edilmektedir (12).

    5) canan hoca'nın açıklaması için sizi şöyle alalım. işin doğrusu için ise (bkz: #73473102).

    6) ilgili iddia burada dillendiriliyor. fruktozun yapısı ise dubrunfaut tarafından keşfedildiği 1847 senesinden beri değişmemiştir (13).

    7) literatürde destekleyici çalışmaya denk gelemediğimi zaten söylemiştim. burada beklentim, ilgili makalelerin tarafıma ulaştırılmasıdır.

    8) burada birleşmiş milletler çevre programı'nın 2010 tarihli raporuna erişemediğim için ilgili raporu konu alan bir haber linkini (14) paylaşmak zorundayım. ayrıca (bkz: #58664476).

    sıkmamaya çalıştım, umarım faydalı olabilmişimdir. canan hoca'nın cevabını dört gözle bekliyoruz. katkılarından dolayı draco dormiens nunquam titillandus'a çok teşekkür ederiz (bkz: #77000278).

    edit: sağlık alanında profesyonel kişilerin (hekimler, diyetisyenler, genetikçiler vs.) başlık altında görüşlerini açıklayarak içeriği zenginleştirmelerini ve konuyu görünür kılmalarını bekliyoruz. destek olan herkese teşekkürler!

    1) https://media.chop.edu/…ucation-center-aluminum.pdf
    2) http://vk.ovg.ox.ac.uk/…ccine-ingredients#aluminium
    3) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/…/articles/pmc4997813/
    4) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/1490425
    5) http://www.pnas.org/…nt/early/2017/04/06/1704507114
    6) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/nbk343489/
    7) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/12479764
    8) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/…/articles/pmc2988224/
    9) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/…/articles/pmc3145073/
    10) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/…/articles/pmc3437972/
    11) https://www.worlddiabetesfoundation.org/…on_gdm.pdf
    12) https://www.hsph.harvard.edu/…healthy-eating-plate/
    13) https://pubchem.ncbi.nlm.nih.gov/…mpound/d-fructose
    14) https://www.theguardian.com/…-report-meat-free-diet
  • yurtdışında özellikle de reddit'te yapılan soru cevap etkinliklerinde bilim insanlarının olabildiği kadar çok soru yanıtladığını reddit kullanıcıları bilir.

    bir bilim insanı savlarının doğruluğundan ne kadar eminse konuyla alakalı soruları da doğru orantılı olarak o kadar istekle yanıtlar. kendisine içlerinden bir tanesini bile seçmesinin kafi olduğunu söylemiş olmamıza rağmen sorularımızı sanki hiç sormamışız gibi atlamıştır. umarım soru cevap etkinliğinin videosunda canan karatay'ın bunlara düzgün bir cevap verdiğini görürüz veya neden yanıtlamak istemediğine dair bir fikir ediniriz. etkinlikte hepi topu 23 soruyu yanıtlamış ve üstelik yanıtladığı sorularda da oldukça seçici olmuştur.

    üstelik sorulardan birinde kitabın adı diyet yazıldı ki kitap satılsın gibi bir skandal söylemde bulunmuştur. bir pazarlama stratejisi olarak "diyet" kelimesini kullanıp daha sonra bunun aksi bir söylemde bulunmasının hiç de hoş olmadığını düşünüyorum ve bunun etik açıdan değerlendirmesini ise siz değerli okuyuculara bırakıyorum. sonuçta bu kitap insan sağlığı ile ilgili bir kitap, kurgu roman değil.

    ayrıca gün içinde birçok hekimden mesaj aldık. hepsinin ortak görüşü canan karatay'ın haksız olduğu yönündeydi. kendisinin uzmanlarla beraber tartışmalara katılması için sunulan davetleri teker teker reddettiğini, birçok yazardan ve çaylaktan öğrendik.
  • woex rumuzlu yazarın aşağıdaki sorusuna:

    protein tozlarına savaş açmış durumdasınız. tozların kalbi büyüttüğü de dahil olmak üzere insan vücudu için çok zararlı olduğunu belirtiyorsunuz. bu söylediklerinizi kanıtlayacak bilimsel çalışmalarınızı paylaşabilir misiniz? sizin yoksa uluslararası arenada yayınlanmış ve kanıtlanmış herhangi bir makale de olabilir.
    (bkz: #76994817)/yorum/4229#yorum

    --
    tüm protein tozları zararlıdır. bunun için çalışma yapmaya gerek yoktur. tozların içinde trans yağlar bulunmaktadır. protein tozları protein değildir. halkı aldatmayın efendim.

    trans yağlar en tehlikeli yağlardır. vücut buna reaksiyon gösterir. trans yağlar hakkında tonlarca araştırma yapılmıştır, benim kitaplarımda da vardır. araştırmanın sayısı değil, kalitesi önemlidir. benim çok önemli tıp mecralarında bu konuda çalışmalarım yayınlanmıştır.
    --
    bu şekilde yanıt vermiş vatandaştır. özellikle "tüm protein tozları zararlıdır, bunun için çalışma yapmaya gerek yoktur" cümlesinin duyduğum en gerzekçe cümle olduğunu net bir şekilde söyleyebilirim. bakın bir bilim insanından duyduğum en gerzekçe şey demiyorum, genelliyorum, çıtayı yükseltiyorum, duyduğum en gerzekçe şey diyorum.

    bir bilim insanının bilimsel hiçbir dayanağı olmadan işkembeden sallaması kadar utanç verici bir şey olabileceğini düşünmüyorum. bunun için çalışma yapmaya gerek yokmuş, çünkü zararlıymış. çalışma yapmadan neyi referans alarak bu şekilde konuşabiliyorsun? allahını seven biri şu kadına karl popper'ın bilimsel araştırmanın mantığı kitabını hediye etsin ve başında bekleyip okutsun. çalışma yapmamışsın, hiçbir çalışma referans gösteremiyorsun, bu böyledir diyorsun. detay isteyen olursa kaynak götüm dersiniz.

    böyle iş mi olur arkadaş? böyle saçmalık mı olur. kalkıp konuyu bambaşka bir yere bağlıyorsun bir de, trans yağlara. bu yanıtı daha basite indirgemek istiyorum herkesin net bir şekilde anlayabilmesi için:

    `soru:` elmanın meyve olmadığına dair açıklamalarınız var, bunun bilimsel dayanağı nedir bizimle paylaşır mısınız.
    `cevap:` bence elma meyve değildir bunu tartışmaya gerek yok bunun için çalışma yapmaya da gerek yok. çünkü uyuşturucu zararlıdır, alkol de bütün kötülüklerin anasıdır.

    ne alaka a.q ya. ne alaka allah aşkına biri bana bunu açıklasın.

    ki bu besin desteklerinin içerisinde trans yağ yok. ha sen şunu dersin anlarım: kardeşim bu besin destekleri ülkemize girerken test ediliyor, sağlık bakanlığı bilmemne artık kim mesulse bu işlerden işleri savsaklıyor, x y z firmalarından para yiyor, ben şu şartlar altında şöyle bir çalışma yaptım bunların içerisinde trans yağ tespit ettim, ve trans yağın zararlı olduğu daha önce a b c sayılı bilimsel dergilerinde yayınlanmış, x y z makalelerinden teyit edilebilir. bunu anlarım, saygı duyarım, her yerinden öpüyorum rüştü derim.

    ama sende hiçbiri yok, işkembeden sallıyorsun canan hoca, nasılsa yalancıyı sikmiyorlar. nasıl sinirlendim akşam akşam ya.
  • bilimsel tartışma ile linç kültürünü birbirine karıştıranları göstermiştir. hoşunuza gitmeyen, sevdiğiniz isimleri eleştiren her şey linç değildir.
    ortada ne bir hakaret var, ne bir safsata var, sorular sorulmuş ve karşı tarafa söz hakkı verilmiş. karşı taraf sessiz kalma hakkını kullanıyor. elbette ki eleştiren taraf da kaynaklarını vermek durumundadır, işkembeden sallamış olmamak için. burada yapılan şey bu.

    bir insanı veya yaptıklarını eleştirmek için niye aynı ünvanlara sahip olmak gereksin? sadece profesör olunca mı anlaşılabiliyor bazı şeyler? kaldı ki soruların sahibi arkadaşlardan biri doktor, diğeri genetikçi olduğunu belirtmişler. bu ülkede ünvanlar konuşuyor ancak, bilim değil. adam kanıtlarıyla, bilimsel çalışmalarıyla geliyor, karşısında "çalışma yapmaya gerek yok diyen" kadın sırf profesör ünvanı var diye eleştirilemez oluyor. kadının gençliğinde yaptığı önemli çalışmalar var, ancak yaşlandıkça işi şarlatanlığa vurmakta, üstelik kendi branşı olmayan konularda atıp tutmakta ve dahi aşı mevzusunda olduğu gibi halk sağlığını tehlikeye atmakta. en çok sesi çıkanın en haklı sayıldığı bu dönemde elbette böyle şarlatanların karşısında doğruyu haykırmak gerekli. burada bir kişinin bile aklına "acaba" sorusu düşse, acaba canan karatay'a körü körüne inanmamak mı gerek diye düşünse ve bunun üzerine kendi araştırmasını yapsa kardır.
  • ne pis insanlarsınız, ben canan hoca sayesinde ne hastalıkları yendim, hocadan iyi mi bileceksiniz. işiniz gücünüz çamur atmak.
    canan hoca şeker hastalığını icat etmeseydi ben şuan hastanede olacaktım. yapmayın arkadaşlar kadın o kadar emek harcıyor.
    karnımız acıktı, yarım ekmek yedik, obez olduk. canan hocanın diyetiyle 5 kilo pirzola yiyoruz ve kilo almıyoruz.
    dişimiz ağrıdı, antibiyotik aldık geçmedi. canan hocanın tavsiyesiyle kelle paça çorbası sürdük dişimize 3 saatte geçti.
    yine karnımız acıktı, canan hocanın tavsiyesine uygun 25 liralık lahmacundan yedik, ishal olduk ama olsun, kilo almadık. hem pazar artıkları maydonoz ve marullar da çöpe gitmemiş oldu.
    canan hoca meyveyi yasaklamasaydı şuan hastanede alkolik muamelesi görüyordum.
    yine köyümde sıtma vakası alevlendi, tabi canan hocanın tavsiyesiyle kimse aşı olmadı, bir allahın kulunda da otizm alzaymır görülmedi. niye, erken öldüler ama olsun, otizm yok. 80 yaşındaki dedem ya otistik olsaydı? dimi.
    onkoloji servisinde grip olmaması gereken hastalarda da aynı şey. kimse grip aşısı olmadı. otizm önemli bir şey ahbap beni anlıyorsun değil mi?
    yani muayenesinde bile bize kolaylık sağlıyor, bu kadar kör olmayın. 800 lirayı denkleştirmek için it gibi koşturuyoruz ki kilo almıyoruz.

    biraz saygı lütfen.
  • okurken çok zevk aldığım sorulardır. kendisinin bu sorulardan haberi oldu mu bilmiyorum ama eğer olduysa bu soruları iceren entry'yi okurkenki yüz ifadesini görmek isterdim.
  • insanlar duymak istediklerini duyunca mutlu oluyorlar. canan karatay insanlara duymak istediklerini söylüyor. "yağlı yağlı et yiyeceksin, tereyağı tüketeceksin, bir oturuşta 30 tane zeytin yiyeceksin" diyor.

    ben söylemiyorum konunun uzmanları anlatıyor, dünyada canan karatay'ın önerdiği beslenme tarzının ve benzerlerinin zararlı olduğuna dair on binlerce çalışma varken; faydaları, gerçeği yansıtmayan koşullarda yapılan çok az sayıdaki çalışmada bulunuyor.
  • beslenme uzmanı olmayan birinden beslenme tavsiyesi, jinekolog olmayan birinden hamilelik süreciyle ilgili tavsiye alıp, konunun uzmanlarına "hee canan hoca'dan iyi mi bileceksiniz" diye çemkirenlerin okuyup inceleyeceklerinden şüphem var, ama uzun süredir sözlükte görmediğimiz kadar kaliteli bir başlık ve entry içeriyor burası.

    daha bakmadan "bu araştırmalar yanlı bi kereeem" diyecek eğitimli taklidi yapan komplo teorisyenlerini de bekleriz.
hesabın var mı? giriş yap