cebeci istasyonu ve sen
-
yavuz bülent bakiler'in bir şiiri; en güzel şiiri belki de.
cebeci istasyonu ve sen
cebeci istasyonunda bir akşam üstü
incecikten bir yağmur yağıyordu yollara
yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
sıcak bir kara sevda
yüreğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu;
acımsı, buruk.
mühürlenmişti ağzımız bir sessizlik içinde
sessizliği üstümüzden atamıyorduk
bir saçak altında kararsız, yorgun
saatlerce duruyorduk
kimse görmüyordu bizi
cebeci istasyonunda bir akşam üstü
yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
cebeci istasyonunda bir akşam üstü
bir başka türlüydü bu insanlar
sen bir başka türlüydün
gözlerin yine öyle bir bilinmez renkteydi
gözlerin gözlerimde erimekteydi
bir mermer heykel gibi yanımda duruyordun
beni bırakma diyordun
meyhane sarhoşları gibi sırılsıklam
bir yalnızlık duyuyorduk
ağlıyordun, ağlıyordun...
cebeci istasyonunda bir tren
nefes nefese soluyordu
gerilmiş bir keman teli gibiydik
ankara kalesi'nde bir eski çalar saat
bilmem kaça vuruyordu
bir yağmur yağıyor inceden ince
içimizdeki binbir düşünce
harmanlar misali savruluyordu
islanmış bir ceylan yavrusu gibi
tiril tiril titriyordun
gitsek gitsek diyordun.
yüreğimin atışından deli gönlümce
sırıl sıklam, paramparça, permeperişan
türküler söylüyordum
ağlıyordun, ağlıyordun...
şimdi, şimdi seni düşünüyorum
cebeci yollarında rüzgarlar esiyor, serin
paramparça düşmüş gönül ufkuma
iki yıldız gibi gözlerin
gel ey ciğerime saplanan hançer
gel ey yüreğime oturmuş kurşun
göçmen kuşlar gibi çok uzaklardan
gel artık
ne olursun
yavuz bülent bakiler -
hayatının bir kısmı (ya da tamamı, fark etmez) cebeci'de geçmiş insanları derinden etkileyebilme kudretine sahip muhteşem şiir. bu söylemiş olduğum durumu tecrübe ettiğimden mi böyle düşünüyorum, bilmiyorum doğrusu. fakat en azından kendi adıma, cebeci semtinin o kendine has kasvetini tekrar tekrar yaşarım bu şiiri okuduğum vakit.
-
-
yazarı milliyetçi birisi olmasa sözlükteki başlığı altında en az 5 sayfa entry olması gereken bir şiir.
https://www.youtube.com/watch?v=g_qtxcdkm2c -
bir sonbahar günü, yağmur usulca yağarken kurumuş yapraklarla girdim istasyona. benim durağım kurtuluş, bir durak ötesi cebeci. şiirin havasını solumak için yolu uzatışım. yağmur, yaprak, kulakta o şarkı ve şiir. sarı. hasretin, beklemenin, durağın ve bu eserin rengi sarı.
-
yavuz bülent bakiler; en sevdiğim şairlerden ve "cebeci istasyonu" en sevdiğim şiirlerinden. şairimiz, cebeci'deki ankara hukuk fakültesi mezunuydu.
-
50'li yılların ortası, ankara'da dilden dile bir aşk dolaşır, dillere destan bir aşk. birimiz ölürsek birimiz beleyeceğim, bu tam da böyle olacak, birimiz ölürsek diğerimiz evlenmeden onu bekleyecek... yeminler havada uçuşur...
günler geçer, güzel olan şeyler geçer, hayat geçer, okulları biter bizim aşıkların. kızı dönemin ankara eşrafından zengin bir adam oğluna ister, arabası vardır, kızın aklı uçar gider, kabul eder, dile kolay arabası vardır, arabasıyla gezecektir ankara'yı. gider, evlenir...
gel zaman, git zaman aradan 35 yıl geçer, bir gün cebeci'de, bir akşam üstü, yağmurlu bir gün... saçakların altında saçları kırlaşmış, paltosu eski, elinde parçalanmış şemsiyesi elinde bir adam... saçakların altında, kırlaşmış saçları, eşi yanında, çocukları, torunu kucağında...
işte tam bu an yazılmış şiirdir. -
https://m.youtube.com/watch?v=5fl8gp9sis0
bir yavuz bülent bakiler şaheseri. muhafazakar camianın gençlerinin 2 şiire karşı başka bir hassasiyeti olmuştu geçmişte zira artık o manevi atmosfer pek kalmadı derim. biri sezai karakoçun mona rosa diğeri de bakilerin cebeci istasyonu ve sen şiiri. ulvi davalar ve sevgili arasında kalan gençlerin sıkça dinlediği ve derinlerde bir yerlerinde hep saklı kalan bir şeyler. neyse ezan okundu yatma vakti geldi herşey eskilerde kaldı bu şiirler de. -
(bkz: emperyal oteli)
-
bu şiiri cebeci istasyonunda dinlemek... hem de onunla beraberken... güzel tesadüftü...
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap