centilmenlik

• beyefendilik
• bir kız ne kadar red etse de onu evine kadar bırakıp, eve girdiğinden emin olmak
• centilmenlik işin özüne inildiğinde bir aşağılamadır. erkek kadının elinden ağır çantayı almak aynı zamanda onun taşıyamayacak kadar aciz olduğunu belirtmez mi? ya da kapının önünde durup bir bayana yol verrrek onun yavaşlığını yüzüne vurmaz mı? gemi batarken bile kadınlar ve çocuklar olayı vardır ki tadından yenmez. erkekler ölmez mi? centilmenlik bir anlamda güç gösterisi, erkeklerin kadınlara karşı üstünlük şovudur. trafikte bile kadın şoför hata yapınca fazla gerginlik yaratmaz erkek şoförler.
  
  (bkz: bacım bir yol ver de geçelim)
  (bkz: feminizm)
• spor karşılaşmaları dışında hemen hemen kullanılmaz hale gelmiş ifade.
• guzel ulkenin birinde ne yazik ki artik basiretsizlik olarak algilanmaya baslanmis olgu.
• anglosakson milletinin takdir edilesi tek vasfi.
  (bkz: #13162435)
• bazı kadınların, daha doğrusu ülkemizdeki çoğu kadının kesinlikle haketmediği davranış biçimi. mesela kapıyı açıp yol veriyorsun hanımefendiye, suratında sanki sen yapmaya mecbur olduğun bir şeyi yapmışsın gibi bir ifadeyle yüzüne bile bakmadan haldır huldur geçip gidiyor. ne bir teşekkür, ne bir tebessüm.. ve bu durum gözlemlediğim kadarıyla giddikçe fazla rastlanılır hale gelmekte. üstüne üstlük biliyorum ki o yol verdiğim suratsız daha sonra yeri gelince kadın erkek eşitliği konusunda bol keseden sallayacak. eşitlik kavramını nasıl işine geldiği gibi şekillendirmişse kafasında artık..?
• bildiğin amsalaklıktır bu.
• toplumumuzda bazı hanımlarca "erkekler durmadan bizim g.tümüzü yalasın" tarzında anlaşıldığı için can sıkan beklentiler oluşturabilen sıfattır.
  
  şahsen benim bu sıfat altında değerlendirilebilecek hareketlerim tamamen içimden yapma dürtüsü hissettiğim davranışlar olur. en genel örnek diye sunuyorum, ayaktaki hanıma yer verirken aklımdan "ahanda skor" değil elbet "lan kadın mens döneminde falandır" "etraf erkek dolu şimdi bakışlardan rahatsız olur" "biz gencik dayanırız o otursun" gibi düşüncelerdir ki bence olması gereken de budur, sıfatın niteliği de budur. ya da bunun burjuva süslüsü diyelim, her neyse işte.
  
  fakat anladığım kadarıyla bizim kadınların anlayışı çok daha farklı olabiliyor. tanımda bahsi geçen can sıkıcı beklenti, açık ve net mastürbasyon. hemen olgu sunayım;
  hanımlık namına bir vasfı bulunmayan ve bu yolda yediği 40 fırın ekmeği bir an önce bırakıp diyete başlaması gereken, boynuna şal atınca zerafete kavuştu zanneden fakat hala ancak bir fil kadar zarif olan bu şahsiyetlerden biri masada beraber yemek beklerken gelen erkenden getirilen ayranını çalkalamamı istedi. grup halindeyiz, ekstra bi yakınlığımız yok, severim diyeceğim veya demeyeceğim biri falan değil şeklinde sıradan benim için ama ayranını çalkalamamı istiyor. şaşkın bakışlarım üzerine de buyurdu ki "bu gayet bir centilmenlik işi" imiş.
  valla deliricem.
  yarım ekmek köfte+ayran yiyecek birazdan ama elinde kırmızı oje, belinde çanta kafasında ^* gözlük olunca leydi oluyor bana.
  tamam la tamam, sen de kadınsın senin de amın var tamam.
• bence centilmenlik olarak adlandırdığımız kavram, tamamen kadının aşağılanmasına yönelik gelişim göstermiştir. çünkü; bir centilmenin kibar, saygılı ve cesur davranışlarının altında, kadın dediğimiz yaratığın aslında güçsüz olduğu, bu yüzden ona sahip çıkılması ve korunması gerektiği altbilinci yatmaktadır. bu alt bilinç, kadın cinsiyetini küçümser.
  bu küçümseme bilinçli ya da bilinçsiz de olsa, centilmen olarak adlandırılan şahsın davranışlarında gizlidir. mesela centilmen bir erkek bir kadına (-ki centilmen erkek için kadın değil, “bayan” vardır) arabanın kapısını açtığında aslında kadın için olumlu-iyi niyet göstergesi olarak algılayacağımız bir davranış sergilememektedir. tam tersine, kadının kendisi için bir meta olduğu, onu yönlendirdiği ve ona sahip olduğu gerçeğini kanıtlamak istemektedir. kadının bir benliği ve kişiliği yoktur ona göre.
  bu centilmen erkek, kadın ile olan münasebetlerinde her zaman bu kadar iyi niyetli değildir. arabanın kapısını açtığı, ya da –kendi de üşüyor olmasına rağmen- kadınına üşümemesi için paltosunu verdiği zaman kadın için olumludur. ancak centilmenin kadını eğlenmek için arkadaşlarıyla beraber dışarıya çıktığı zaman eteğinin boyutu centilmen erkek tarafından sorgulanır ve çoğu zaman da yadırganır. etek boyutundaki hoşnutsuzluk, centilmen erkeğin ne kadar ileri gidebileceğinin bir göstergesidir. zira ona göre kadın, eteğinin boyutunu bile kendisi belirleyemeyecek kadar aciz bir yaratıktır; adeta bir çocuktur. bu çocuk eteğinin boyutunu bilmediği gibi, babası tarafından eve saat kaçta dönmesi gerektiği konusunda uyarılır. eğer eteğinin boyutu kısa tutulursa diğer centilmen erkekler eteğin boyutuna ve kadının bacaklarına bakabilir, ya da kadın eve geç gelirse, sokakta diğer centilmen erkekler tarafından başına kötü şeyler gelebilir.
  centilmen erkeğin bu sahiplenici ve kadını mülkiyetleştirici tavrı öyle bir hal almıştır ki, kadın tarafından eşeysel seçilim-flört aşamasında tercih edilir olmuştur. öyle ki gündelik hayattan örnek verecek olursak, bir kadın, arabanın kapısını açmayan erkeğin centilmenliğinden şüphe eder ve centilmen olmayan erkek, eşeysel seçilimde dibi boylar. bu dibi bylama durumu, kadını üşüdüğünde ceketini kadınına vermeyen centilmenlik karşıtı erkek için de geçerlidir. bir kadın üşüdüğünde, mutlaka erkek paltosunu kadınına vermelidir. bu kesin yargı erkeklerin erkeklere ve kadınların erkeklere bir dayatmasıdır.
  centilmenlik bir yandan erkek için güç gösterisi, kadın için kolaylık anlamlarına gelse de temelinde oldukça aşağılık anlamlar barındırmaktadır. erkek için centilmenlik “koruma, kollama, sahip çıkma, sahip olma, edinme, zayıf olana sahip çıkma” gibi anlamlar taşımaktadır. kadın için ise “kolaylık, güçlü olanın sahiplenişi, araba kapısını açan adeleli oğlan” anlamlarına gelir ve her iki durumda da kadın küçümsenir. kadın bir çocuktur, ne istediğini bilemez, nasıl davranması gerektiğini bilemez ve allah aşkına, üşüdüğünde erkek arkadaşının da üşüyor olabileeğini dahi akıl edemez. centilmen erkeklere de, centilmenliği benimseyen kadınlara da nalet ossun!