• ingilizcede merkez, merkezi.. klavyedeki ctrl tu$unun asli budur lakin yok'un dedigine gore ortada yer kalmamis ve kenara sikistirilmistir..
  • gümbetin en saglam, en cılgın, aktiviteleri dolayısıyla (barda ates yakmak, çıkıp üstüne hoplamak, ordan milleti ıslatmak, cutie barman ve barmaid'lerle dans etmek vs.) coyote ugly filminden fikir alınarak yapıldıgını düsündügüm güzel barı.
  • the empyrean'ın ilk dinleyişte çarpan, mükemmel ötesi parçası.

    i’m central to nowhere
    thinking of sweeping it clean
    when we choose to go we’re losing more than just our surroundings
    i’ve gone around the sides of this universe as it stands
    outside the limits of all existence
    where light never ends

    we should be grateful to the gods
    whoever they’re real to they are
    i value my placement as in hell
    remember that moment that i fell, hey hey hey.

    anything that could one day be is as real as what i’m saying
    if something is nothing, it must not be something in any possible way
    lo-lo-lo-lose yourself in the far off worlds that are right under your feet
    switch below with above all the way up into infinity

    we should be thankful who we are
    whether we know ourselves or not
    walking alongside myself
    neither of us listens very well

    i’m dreading a time that is not near
    as a man on the cross i have no fear
    i can’t believe these words i’m saying
    you gotta feel your lines
    you gotta feel your lines
  • 7:15 dakika boyunca, her geçen saniyesinde daha da mükemmelleşen bu şarkının, insanlık tarihi boyunca müzik namına yapılmış, en inanılmaz, büyüleyici, kelimelerle anlatılamayacak hisleri ve zevki yaşatan eserlerden biri olduğuna artık eminim.

    kendimle çelişicem şimdi ama john frusciante sen insan değilsin. olamazsın.
  • john frusciante*nin dehasının bir başka delil'i.

    vicky cristina barcelona'dan bir alıntı: (penelope cruz'un ağzından, oynadığı karakterin adını unuttum.)
    "i mean genius, not talent"
  • şöyle güzel bir şarkıdır..
    http://www.youtube.com/watch?v=m9jsrzzjrgi
  • (bkz: central line)
  • astoria queenste yer alan yunan sushi bar, gece klubu. icerisinde yer alan bir bolumle yaz kisi sigara icelebilmekte. her gittigimde yunanlilar kiz yuzunden kavga cikartiyorlardi. cavo gibi astorianin guzel mekanlarindan.
    (bkz: cavo)
  • signature song diye bir şey varsa; central, john frusciante' yi en iyi tanıtan parça olmalıdır.
    7 küsür dakikalık parçanın 2.dakikada bittiğini ve gerisinin spirütüel bir yolculuk olduğunu söyleyen insanlara katılırım ama bu tanımın eksik olduğunu da düşünmüyor değilim. central belki dünyanın en güzel, en ilginç parçası değil ama, benim nazarımda bir müzisyenin tüm çıplaklığı ile kendini sunduğu başıyla,sonuyla, frusciante'nin, bildiğini, içini ve içinden geçmekte olanı sırasıyla açık ettiği, şeffaf bir şey.

    beyinde yankılanan iç ses kadar gürültülü baterinin, zaman kadar ısrarcı yaylıların,kaybettiği kendi sesini duymaya çalışan gitarın, yürek ağrısı gibi arada yoklayan klavyenin nefes nefese artan gürültüsüne bakıp artık daha fazla ses çıkaramayacaklarına inandığınız son dakikalarda john frusicante'nin bir haykırışı var ki, şarkı için climax, dinleyen içinse tüylerin diken diken olmasına ya da gözlerin dolmasına sebep gerçek bir kırılma noktası...
  • you gotta feel your lines, you gotta feel your lines dedikçe john frusciante içim bir hoş olmakla beraber, ne desem nasıl anlatsam bilemiyorum bu adama, müziğine, sesine, yeteneğine olan aşkımı. yaktın beni adam, beni de yaktın kendini de.
hesabın var mı? giriş yap