• insan varolan türlerin en güçlüsü değildir, en zekisi de değildir.

    hayatta kalan değişime en çok ayak uydurabilendir.
  • evrim teorisini ortaya atan biyologtur. dünyanın bilim ve kültür tarihini değiştiren kitapların başında gelen türlerin kökeni adlı kitabı yazmıştır.
  • insan kibirle kendini müthiş bir başarı olarak görür, ilahi bir varlığa layık gibi... ancak bence kendisinin hayvanlardan geldiğini kabul etmek daha saygıya değer bir şey..
    bir köpek de newton'un zekası hakkında spekülasyonda bulunabilir. bırakın herkes istediğini umsun ve istediğine inansın..
    bir insan hem tanrı'ya hem de evrim fikrine inanabilir. bundan şüphe edilmesi bana saçma geliyor.
    bu yaşamın görünümünde bir müthişlik var; birbirinden farklı güçleriyle bir ya da birkaç biçime yaşam verilmekte ve bu gezegen, sabit yer çekimi yasasına göre devir yapmaktayken çok da basit olan bir başlangıçtan en güzel ve en harika sonsuz biçimlerde evrilerek var oluyorlar..
    varolan, türlerin en güçlüsü değildir, en zekisi de değildir. hayatta kalan, değişime en çok ayak uydurabilendir.
    charles darwin
  • darwin’in evrim teorisi üzerine çalışmalar yaptığı, kocaman bahçesi olan, dünyanın farklı coğrafyalarından getirdiği böcek ve bitkiler, çalışma odası, kendisinin, çocuklarının ve eşinin kıyafetleri, eşyaları, incelemek üzere kuruttuğu böcek ve bitkiler, büyüteçler, farklı coğrafyalardaki yaşam türlerini araştırmak için yıllarca seyahat ettiği geminin rotasını belirleyen haritalar, marx’ın kendisine hediye ettiği kitabı ‘das kapital’in de içinde bulunduğu ve özenle muhafaza edildiği ingiltere’de bulunan evi müzeye çevrilmiştir.
    bir dönem bana komşu olacak kadar yakındı.
    adres: down house, luxted road, downe, orpington, br6 7jt

    evin bir kaç yüz metre ilerisinde eski bir kilise bulunur. dinin evrimle çeliştiğini zamanla fark eden darwin kendisini agnostik olarak tanımlar ve kiliseye gitmeme kararı alır.

    yemyeşil bir coğrafyada bulunan çevre köyleri gezerken; ata, bisiklete binen, evcil hayvanlarını gezdiren, torunlarıyla oynayan, gülümseyen, selam veren ingilizleri seyrederken hep düşünmüşümdür; darwin ortadoğu’nun bir ülkesine bir caminin bir kaç yüz metre ilerisinde bu tür çalışmaları özgürce yapıp, böylesi aykırı bir teoriyi ortaya atabilir miydi? ya da evi bu şekilde özenle korunup müze haline getirilebilir miydi?

    ortadoğu’da halen olmayan, 1800’lü yılların avrupa’sındaki özgürlükten bahsediyorum.
  • yaradılışçı bir eğitim alıp, öyle bir dönemde türlerin kökeni'ni yazabilmiş olması için nasıl net bir dünya görüşüne sahip olması gerekirdi, bilmiyorum. babasının da açık görüşlü biri olması, elbette hayal gücünün sınır tanımamasında avantaj sağlamıştır kendisine.

    hayranım. zekâsına, öngörüsüne, doğayı olduğu gibi çözümleyebilme kabiliyetine. "öngörü ne alaka?" mı?

    buna bakın. angraecum sesquipedale. darwin orkidesi olarak geçiyor. darwin, bitkiyi inceledikten sonra, bir arkadaşına, bitkinin nektaryumunun fazla uzun olduğunu yazıyor ve "nasıl bir böcek böyle bir bitkiden nektar emebilir?" gibilerinden bir ifade ile şaşırmışlığını ortaya koyuyor.

    sonra arkadaşına ikinci bir mektup yazıyor. ikinci mektubunda diyor ki:

    "madagaskar'da, 10 ila 11 inç arasında uzantılara sahip güveler bulunmalıdır."

    ortada sadece doğanın kurallarına ve aklına dayanarak öne sürdüğü bir tahmin var. evrimsel çevrelerde ünleniyor, ancak onaylanması zor. o güne kadar orkidelerin çeşitli güve türleri için besin kaynağı olduğu biliniyor fakat angraecum sesquipedaleye baktıktan sonra darwin'in var olması gerektiğini iddia ettiği 10 ila 11 inç arasında uzantılara sahip madagaskar güveleri? onlardan eser yok. yani darwin, çiçeğin anatomisine, ekolojiye ve böceklere olan anlayışına dayanarak, yeni bir böcek türünün varlığını öne sürüyor.

    sene 1882. darwin ölüyor.

    sene 1907. madagaskar'da devasa bir kongo güvesi alt türü tespit ediliyor. fakat bu güveler ile angraecum sesquipedale arasında bir ilişki gözleniyor mu? henüz teyit eden yok.

    xanthopan morganii

    sene 1992. darwin'in vefatından 100 yıl sonra böcek, doğal ortamda angraecum sesquipedaleden beslenirken gözlemleniyor ve daha sonra yapılan bilimsel çalışmalar da, aradaki ilişkiyi doğruluyor.

    temsili

    gönül isterdi ki, ömrü tahminlerinin doğru çıkışını izlemeye yetsin.
  • bilim insanının ne demek olduğunu bilmeye muktedir olamamış memleketimiz insanı kendisinden nefret etmektedir. gelgelelim bilim için inanç gerekmemektedir.
    darwin türlerin kökeninde canlıların evrimleşerek bugünkü hallerine geldiklerini, bu evrimin doğa etkenlerinden kaynaklandığını söylemektedir.
  • zamanında ilahiyat fakültesi altında verilen doğa bilimleri bölümünde okumuş, yaşadığı dönem için korkunç sayılabilecek tanrı'nın yokluğu ihtimalinden çekinmeden merakının peşinden gitmiş, dışarıdan gelen tepkilerden korkmamış ve gerçeklerden kaçmamış büyük bilim insanı.
  • "but ı am very poorly today and very stupid and hate everybody and everything. one lives to only make blunders."

    yazmış 1861 yılında. hayatı pek de mutlulukla geçmemiş ama büyük işler başarmış. örnek bir bilim insanı aslında.
  • 1809 da shrewsbury de dogdu. charles yuksek okula devam ederken okul muduru onu ortalikta oylece dolanip bos bos konusan, ise yarar tek bir isle ugrasmayan bir ogrenci olarak tanimliyordu. mudurun "ise yaramak"tan kastettigi, yunanca ve latince fiillerin cekimini ezberlemek gibi seylerdi. "ortalikta oylece dolanip duruyor" dedigi de charles in etraftan binbir cesit bocek toplamasiydi.

    22 yasinda arkadasi ve ogretmeni steven henslow dan bir mektup aldi ve mektupta hukumetin amerikanin guney ucunun haritasini cikarmak uzere gorevlendirdigi kaptan fitzroy a eslik edecek bir dogabilim arastirmacisi olarak darwin i onerdigi yaziyordu.

    beagle adli gemi 27 aralik 1831 de plymouth dan guney amerika a dogru yola koyuldu ve ingiltere ye geri donmesi 1836 nın ekim ayini buldu. 2 yil olarak dusunulen yolculuk tam 5 yil surdu cunku guney amerika ya yolculuk tam bir dunya gezisine donusmustu. geri donduklerinde darwin artik taninmis bir dogabilimciydi.

    darwin pek cok buyuk eser yazdi ama bunlarin arasinda ingiltere de en cok tartismaya yol acani 1859 da yayinlanan "on the origin of species by means of natural selection or the preservation of the favoured races in the struggle for life" dı. turkcesi "hayatta kalma mucadelesinde dogal seci ve secilmis irklarin korunmasi yoluyla turlerin kokeni uzerine" dir. bu uzun baslik darwin in teorisinin kisa bir ozetidir aslinda.

    kitabın ana fikri : "yeryuzunde hayatin gelismesinin ardinda yatan "hammadde", ancak digerlerinden daha guclu olanlar hayatta kalabildigi icin, tek bir tur icinde surekli meydana gelen degisimlerdir. evrimin isleyisi yada itici gucu, hayatta kalabilmek icin verilen mucadelede ortaya cikan dogal secidir. bu secinin sonucunda yalnızca daha guclu olanlar yada "ortama en iyi uyanlar" hayatta kalir" dir.

    darwin 1871 yilinda "descent of man" yani "insanin soyu" adli kitabı cikardi. bu kitapta insanlarla hayvanlar arasindaki buyuk benzerliklere deginen darwin, insanlarla esit sayida kromozoma sahip hayvanlarin atalarinin ortak olabilecegini one surdu. bu arada, once cebelitarik ta, bir kac yil sonra da almanya da neanderthal da ilk insan turlerine ait kafataslari bulunmustu.

    darwin 1882 de oldugunde bilimde muthis bir oncu olarak, bir kahraman gibi topraga verildi.
  • (bkz: adrian desmond) ve (bkz: james moore) tarafından kaleme alınan biyografi türündeki kitabın ismi.

    çeviriden ziyadesiyle memnun olmakla birlikte biyografi türüne olan mesafeli yaklaşımımı değiştirmis kitap. henüz bitmedi ama şimdiden memnuniyetimi dile getirmek zorundayım.
hesabın var mı? giriş yap