• önce halikarnas mozolesinde daha sonra da knidos antik kentinde kazılar yapıp birçok eseri savaş gemilerine yükleyerek londra british museum'a götüren ve bu hizmetlerinden dolayı sir ünvanı alan ingiliz arkeolog.
    '' a history of discoveries at halicarnassus, cnidus and branchidae"isimli bir de kitabı vardır.

    kazı sırasında bulduğu kabartmaları, mausolos ve artemisia'nın heykellerini, dört atlı arabanın parçalarını british museum'a götürmüş ve bu yağmayı sultan abdülmecit'in izniyle yapmış.

    pes.
  • tıpkı charles texier ve heinrich schliemann gibi arkeolojik kazı yaptığı yerleri kasıtlı olarak tahrip ederek zarar veren bir kişidir. kendisi sadece halikarnassos mausoleumu'nun heykellerini ve kabartmalarını british museum'a götürmekle kalmamıştır. ülkemizde pek bilinmez ama royal navy'nin kullanması amacıyla malta'da cospicua kentinde inşa edilen dock 1 adlı rıhtımın temeli için ekim 1857'de mausoleum'un ayakta kalan duvarlarına ait mermer blokları söktürerek malta'ya göndertmiştir. üstelik yaptığı bu tahribatı "zaten biz kullanmasak yerli halk bunları kırar ve kendi inşaatlarında kullanırlardı" diyerek savunmuştur(!).
    yapılan bu tahribatla ilgili belgeler de hem ingiliz hem de malta arşivlerinde bulunmakta olup ufak bir internet araştırması ile daha fazla bilgiye ulaşılabilir. örneğin;
    https://timesofmalta.com/…from-ancient-ruins.266812
    bu da türkçe bir haber:
    https://www.gazetevatan.com/…manina-tas-oldu-250953
    evet, bu arkeolog(!) arkadaşımızın sayesinde baya baya dünyanın yedi harikasından birine ait taşlar malta'da bir limanın dibinde yatıyor.
    ülkemizde antik kalıntılara ait mimari elemanların o dönemde kimi zaman inşaatlarda kullanıldığı doğrudur ama genelde bunun sebebin türk halkında tarihi eser bilincinin eksikliğidir. hadi bizim milletin yaptığı tahribatı bilgisizlik ve bilinçsizlik olarak açıklayabiliriz ama mausoleum'u araştırıp bulan ve kazılarını yapıp pek çok eseri gün yüzüne çıkaran newton'un meslekten bir arkeolog olarak kendince "değersiz" olarak gördüğü parçaları inşaat malzemesi olarak görmesi tek kelimeyle fecaattir. bu durum 19. yüzyıl avrupa arkeolojisinin kültürel mirası korumaktan ziyade genel olarak müzelere ve sergilere sunabilmek için heykeller, kabartmalar ve süslemeler gibi plastik eserleri elde edebilme amacıyla kültürel miras alanlarını talan etmekten ibaret olduğunu ve dönemin pek çok arkeoloğunun da diğer tarihi eserlere yaklaşımlarının bizim "bilinçsiz" halkımızdan çok da farklı olmadığını göstermektedir. hatta bu adamların sahip oldukları bilgiye ve almış oldukları onca eğitime karşılık bu şekilde davranmaları olayı daha da absürt ve trajikomik bir hale sokmakta. ayrıca tüm bunlar kendi topraklarında olurken zerre ilgilenmeyen dönemin osmanlı yönetimi'nin tutumu ülkemiz adına hem üzücü hem de utanç verici.
    hal böyleyken, "biz zaten koruyamazdık, zarar verirdik." diye romantizme girmeye de hiç gerek yok çünkü zaten o dönemde avrupalıların da tarihi eser korumak gibi bir niyetlerinin olmadığı anlaşılıyor. en basitinden newton'un, mausoleum'un kalıntıları ile ilgili endişeleri olsa ve gerçekten korumak istese kazdığı yerleri yeniden toprakla örtmesi bile yeterli olabilirdi. nitekim ülkemizde 19. yüzyılda avrupalı arkeologlarca kazılıp daha sonra tekrar toprak altında kalan ve günümüze iyi bir şekilde ulaşan eserlere ilişkin örnekler mevcuttur. ilgilenenler aydın'daki magnesia ad maeandrum ören yerini araştırabilirler.
    bununla birlikte bir türk yapsa bütün avrupa'nın yıllar boyunca ağzından düşürmeyeceği bir rezalete imza atan bu herife ingilizler'in sırf kendi müzelerinde sergilemek için eser kazandırdığından "sir" ünvanı vermesi de apayrı bir dallamalıktır. kendisi tam bir 19. yüzyıl arkeologudur. ilk hedefi ingiliz hükümeti adına tarihi eserleri yağmalamaktır, korumak hiçbir zaman öncelikli bir amacı olmamıştır.
hesabın var mı? giriş yap