• 2011 bbc yapımı bir televizyon filmidir ve christopher isherwood'un aynı isimli otobiyografisinden uyarlanmıştır.başrolde matt smith christopher rolündedir, toby jones, douglas booth, imogen poots filmde yer alan diğer isimlerdir.
    film ilk kitabı bir kaç yüz satmış ve tıp fakültesinden ayrılmış genç yazar christopher ın bildiği tanıdığı çevreden uzaklaşmak için arkadaşının yanına almanya ya gitmesiyle başlar ve film boyunca nazilerin yükselişi, almanya nın politik ortamı, christopher ın oldukça kişisel ve bencil hikayesine bir fon oluşturmakla kalmaz giderek de etkili olur.ilk anda christopher ın fazla hızlı aşk hayatı bir noluyoruz hissi yaratsa da, film ilerledikçe konunun içine kaynar, ama en nihayetinde filmin ortasında eşcinsel aşk hikayeleri bulunduğunu bilmeniz ne izleyeceğiniz konusunda kafa karışıklığı yaratmaması açısından önemlidir.ayrıca doctor who'daki rolüyle ve hipster kılığıyla tumblr kızlarının favorilerinden biri haline gelen matt smith bu filmle tumblr kızlarına böyle bir fanservice'te bulunduğunu tahmin ediyor mudur bilmiyoruz tabii, ama imajına 'cinselliğimle barışığım' ı da eklemiş tam olmuştur, artık abuk sabuk pairinglerle fanfictionlarda yer alması kaçınılmaz şu noktada.
    sonuç olarak film bir dönem filmi olmasa da, oldukça ilginç bir hayat hikayesine bir bakış atmanızı sağlıyor ve filmde vurgulanan dışlanmış bir 'tür'den olmak, ne olursa olsun kendi 'tür'ünden olanların yanında olmak, film boyunca sadece yahudiler için değil, diğer bütün azınlıklar, ortalama olmayanlar için geçerli olacak şekilde ortaya konuluyor.matt smith de kaşları olmayan bir insan olmasına rağmen oyunculuk konusunda hiç de fena olmadığını göstermiş, tek sorun şu ki, altyazı bulamayacağınız için, alman aksanlı ingilizceyi anlamaya çalışırken kendinizi yamulmuş bulabiliyorsunuz.
    filmle ilgili en hoşuma giden ayrıntılardan biri ise, christopher ın babasının 1. dünya savaşında almanlarla çarpışırken öldüğü cephe, aynı zamanda christopher ın aşık olduğu heinz ın babasının da almanya adına ingilizlerle savaştığı ve öldüğü cephedir.ve christopher ın annesi durumu özetler, 'savaşın yaptığı şey de bu değil mi, öldürmek'
  • göl kenarında geçen sahnedeki mayolara bayıldığım film. tam olarak dönemini yansıtıyor. tabi göl kenarında geçen sahnede tek bayıldığım nokta mayolar değildi. o sahne ayrı güzeldi ve en sevdiğim kısım da orasıydı.

    bahsettiğim sahne için
  • film sanki doctor who, 1930ların berlin'ine gitmiş ve gey mekanlarda dolanıyor gibi.

    tek eksiği sonik tornavidası.

    yani en azından tornavidası elinde değildi.

    bu filmden bir cabaret çıkmaz. ama yine de güzeldi.

    film, hitler öncesi berlin'in sahip olduğu entelektüel ortam ve cinsel özgürlüklerle avrupa'da bir cazibe merkezi iken, hitler ile adım adım kültürel çölleşmesinin ve savaş sonrasında da tahtını new york'a kaptırmasının bir kez daha altını çiziyor. adamlar bu kültürel çölleşmenin acısını hala yaşıyorlar. şimdi ellerinde kalan sadece mercedes. her şey mercedes değil.
  • bu filmi, kıskanç sevgiliniz ve gay kankanızla birlikte izlemeniz kesinlikle önerilmez; fakat sevgiliniz veya gay kankanızla izlemeniz tavsiye olunur. zira güzel filmdir ve dahi canım doktorludur.
hesabın var mı? giriş yap