• --- spoiler ---

    spoiler şeysi
    --- spoiler ---

    1 tane almanın 15 tane fransızı s.kip attığı film.

    perde arasına kadar olan 50 dakikalık bölüm sadece 5 dakika gibi geldi bana. bu yaşıma geldim öylesine etkileyici bir açılış, böyle mükemmel müzik seçimi görmedim. içimden hâlâ açılışta ve ara ara çalan müzik çalıyor hem de bangır bangır. işte sinemayı bundan seviyorum. bu filmi gerçekten izlemiş olabilmek için sinemaya gitmek gerekiyor bence.

    girilen tüm entrylere baktım. tek bir kişi bile rolling stones angie çaldığından bahsetmemiş. oysaki şarkının girişini duyar duymaz etrafımdaki insanlara aldırış etmeden we are the champions kol hareketleri yapmaya başlamıştım.

    karakterler çok güzel seçilmiş. dans sahneleri mükemmel. müzikler efsane. kamera açıları insanı çıldırtacak kadar şahane. gaspar noe ile bu film vasıtasıyla tanıştığım için üzgünüm. ama bu durum benim sinema dışında pek film izleyemememden kaynaklı. işte bu sebeplerden ötürü onunla aynı dönemde yaşayabildigim için çok şanslı sayıyorum kendimi.

    iki kez de izleyebilirim, üç kez de. şu kısa ömrümde izlediğim en etkileyici şeydi sanırım. her detayı dahice, imkanı olan herkes izlesin derim.

    edit : o manyak şarkı cerrone / supernature imiş.
  • öven kişilerin yazdığı uzun yazılarda hep haklı bir yan, farketmedigim bir ayrıntı vb görüyorum.

    yeren kişilerin yazılarında ise; eleştirilen şeylerin hepsine epey tatmin edici birer cevap bulabiliyorum.

    o yüzden sanırım kaliteli bir film olduğuna kuşku yok

    --- spoiler ---

    edit; daha kötü olaylar olmasını beklerdim. irreversible'a göre daha masum geldi.

    --- spoiler ---

    edit; galiba cannes için biraz daha herkese hitap eden bir film yapmak istedi, bu yüzden masum olabilir.
    sonuç; ödül aldı.
  • bir (bkz: gaspar noe) filmi. yine efsane bir film olmuş. bir kaç kere izlerim sanırım hayatım boyunca. ek olarak filmin başında , filmin son sahnesini göstermesi ve benim sanırım makinist yanlış birşey yaptı diye düşünmem.....
  • gaspar noe, net orospu çocuğusun. <3
  • ikinciye gidiyorum, siz de gidin izleyin.

    bonus olarak soundtrack albümü spotify'da
  • soundtracklerine kurban olduğum gaspar noe harikasıdır.

    love filminde de çok etkilenmiştim, bu adamı seviyorum.
  • uzun zamandır izlediğim en iyi filmlerden biri. beğenme sebeplerinden biri de; hiç kesmeden bu kadar uzun planların nasıl çekilmiş olmasıdır... yapılmış işte.
  • muhtemelen etkisinden çok uzun süre çıkamayacağım film. gaspar noe bu filmle birlikte krallığını ilan etmiş. irreversible'dan bariz biçimde daha yi, enter the void'le yarışır düzeyde. love ise yanına bile yaklaşamaz. öyle ki bundan bir önceki film olan love bu filmin yanında çok ciciş, çok naif kalmış. ki bilmeyenler için, love yarısı porno (ki mecazen değil, gerçek anlamda porno) sahnelerden oluşan ağır dramatik kahredici bir filmdir.

    --- spoiler ---
    kamera film boyunca bir observer gibi grubun arasında aklı başında biçimde dolaşıyor ama ikinci yarıda o malum tepeden çekim danslar ve credits'ten sonra (evet ruh hastası credits'i filmin ortasına koymuş) kameranın da sangria içmiş gibi delirişine tanık oluyoruz. aktüel kamera aktüellikten çıkıp bildiğimiz ters dönen, mantıksızca ruh gibi etrafta dolaşan, saçma açılar kovalayan çılgın gaspar noe kamerasına dönüyor. ilk yarısı video klip tadında, biraz da karakterleri tanıyalım modunda light geçen film ikinci yarı karakterlerin bilinçaltının dışa vurmaya başlamasıyla adeta "alien meets enter the void" gibi bir şeye dönüşüyor. izlediğim 10 filmden 8'i gerilim olmasına ve çok film izlememe rağmen belki üç dört senedir hiçbir filmde bu kadar gerilmemiştim. onlarla birlikte benim midem de bulandı, oradan kaçmak kurtulmak istedim (geçmişte bazı kötü deneyimleriniz varsa tebrikler, sıçtınız), ama film izleyiciye nefes aldırmak şöyle dursun, her yeni dakikada bir önceki dakikayı aratacak kadar kapandı, karabasan gibi üzerime çöktü. evet bir climax'i anlatıyor ama tersine climax.

    rahatsız olduğum tek nokta sonunda lsd'yi kimin koyduğunu göstermesi oldu. sanki merak ediyormuşuz, sanki bu kadar şeyden sonra aklımızda o soru kalmış gibi. gaspar bari sen yapma. gerçi düz sinema izleyicisi illa bir hikaye görmek istiyor. filmin ilk yarısındaki uzun dans sekanslarında salonda bayağı bir insan oıflayıp pufladı (keşke filmekimi'nde gitseymişim, orada izleyici profili biraz daha iyi oluyor), filmden kopanlar oldu, hemen bok varmış gibi o telefon ekranları parlamaya başladı. gaspar'ı da anlıyorum. son yarım saat neler olmuş, izleyici adını unutacak seviyeye gelmiş, hala "ee kim koymuş lsd'yi öğrenemedik" diye soracak üç beş çomar varsa onlara otuz saniyelik kısa final yapmış. ama yapmasaydın da iyiydi be abi, o sorunun cevabını bazı ticari kaygılar yüzünden verdiğin öyle barizdi ki. filmekimi'ndeki bir başka muhteşem film olan beoning'in finalindeki cinayet ne kadar gereksizse burada da göze asit damlatma sahnesi o kadar gereksiz geldi.
    --- spoiler ---

    değinmeden olmaz, filmin neredeyse 1,5 saat aralıksız devam eden muhteşem müzikleri var. açılış erik satie'nin meşhur once upon a time in paris'inin (trois gymnopedies) daha da iç burkan bir cover'ıyla başlayıp fragmanda da kullanılan supernature'la devam ediyor. sonra da aphex twin'inden daft punk'ına çok iyi bir dj set çalıyor. basları içinizde hissettikçe daha iyi havaya giriyorsunuz. sırf o yüzden filmin sinemada izlenmesi gerektiğini düşünüyorum. evde izleyecekseniz bile kulaklık takın öyle izleyin.

    son olarak filmle ilgili trivialar:

    -çekimler filmi cannes'a yetiştirmek için 15 günde tamamlanmış.
    -senaryo 5 sayfa, gerisi doğaçlamaymış.
    -sahneler kronolojik sırayla çekilmiş.
    -gaspar noe'ye göre filmin ilk yarısı roller coaster, ikinci yarısı korku tüneli treni gibiymiş.
    -internette asit kullanan insanların videolarından bir derleme yapılmış, çekimlerden önce herkese izletilmiş.
    -selva'yı oynayan oyuncu dışında cast'ın tamamı dansçılardan oluşuyor. gaspar noe bu ekibi dans kulüplerinden ve internetten toplamış.
    -açılışta tek plan çekilen toplu dans sahnesi 15 kez denenmiş.
    -bireysel dansların hiçbiri koreografi değil, dansçılar içinden geldikleri gibi oynamış.
    -film 1996 yılında geçiyor. o yüzden telefonları yok. müzikler ve kıyafetler de ona göre seçilmiş.
    -gaspar noe uzun planlar için victoria'dan ilham almış (izlemediyseniz kesin izleyin. iki küsür saat tek plan giden bir filmdir)
    -bir röportajda gaspar noe filmin temasının kontrolü kaybetmek ve güvenli bir yerin tekinsiz bir yere dönüşmesi olduğunu söylemiş. ayrıca 2001 a space odyssey'de nasıl maymunların insana evrimi gösteriliyorsa, bu filmde de tersine bir evrimi göstermek istemiş.
  • muhtemelen etkisinden çok uzun süre çıkamayacağım film. gaspar noe bu filmle birlikte krallığını ilan etmiş. irreversible'dan bariz biçimde daha yi, enter the void'le yarışır düzeyde. love ise yanına bile yaklaşamaz. öyle ki bundan bir önceki film olan love bu filmin yanında çok ciciş, çok naif kalmış. ki bilmeyenler için, love yarısı porno (ki mecazen değil, gerçek anlamda porno) sahnelerden oluşan ağır dramatik kahredici bir filmdir.

    --- spoiler ---
    kamera film boyunca bir observer gibi grubun arasında aklı başında biçimde dolaşıyor ama ikinci yarıda o malum tepeden çekim danslar ve credits'ten sonra (evet ruh hastası credits'i filmin ortasına koymuş) kameranın da sangria içmiş gibi delirişine tanık oluyoruz. aktüel kamera aktüellikten çıkıp bildiğimiz ters dönen, mantıksızca ruh gibi etrafta dolaşan, saçma açılar kovalayan çılgın gaspar noe kamerasına dönüyor. ilk yarısı video klip tadında, biraz da karakterleri tanıyalım modunda light geçen film ikinci yarı karakterlerin bilinçaltının dışa vurmaya başlamasıyla adeta "alien meets enter the void" gibi bir şeye dönüşüyor. izlediğim 10 filmden 8'i gerilim olmasına ve çok film izlememe rağmen belki üç dört senedir hiçbir filmde bu kadar gerilmemiştim. onlarla birlikte benim midem de bulandı, oradan kaçmak kurtulmak istedim (geçmişte bazı kötü deneyimleriniz varsa tebrikler, sıçtınız), ama film izleyiciye nefes aldırmak şöyle dursun, her yeni dakikada bir önceki dakikayı aratacak kadar kapandı, karabasan gibi üzerime çöktü. evet bir climax'i anlatıyor ama tersine climax.

    rahatsız olduğum tek nokta sonunda lsd'yi kimin koyduğunu göstermesi oldu. sanki merak ediyormuşuz, sanki bu kadar şeyden sonra aklımızda o soru kalmış gibi. gaspar bari sen yapma. gerçi düz sinema izleyicisi illa bir hikaye görmek istiyor. filmin ilk yarısındaki uzun dans sekanslarında salonda bayağı bir insan oıflayıp pufladı (keşke filmekimi'nde gitseymişim, orada izleyici profili biraz daha iyi oluyor), filmden kopanlar oldu, hemen bok varmış gibi o telefon ekranları parlamaya başladı. gaspar'ı da anlıyorum. son yarım saat neler olmuş, izleyici adını unutacak seviyeye gelmiş, hala "ee kim koymuş lsd'yi öğrenemedik" diye soracak üç beş çomar varsa onlara otuz saniyelik kısa final yapmış. ama yapmasaydın da iyiydi be abi, o sorunun cevabını bazı ticari kaygılar yüzünden verdiğin öyle barizdi ki. filmekimi'ndeki bir başka muhteşem film olan beoning'in finalindeki cinayet ne kadar gereksizse burada da göze asit damlatma sahnesi o kadar gereksiz geldi.
    --- spoiler ---

    değinmeden olmaz, filmin neredeyse 1,5 saat aralıksız devam eden muhteşem müzikleri var. açılış erik satie'nin meşhur once upon a time in paris'inin (trois gymnopedies) daha da iç burkan bir cover'ıyla başlayıp fragmanda da kullanılan supernature'la devam ediyor. sonra da aphex twin'inden daft punk'ına çok iyi bir dj set çalıyor. basları içinizde hissettikçe daha iyi havaya giriyorsunuz. sırf o yüzden filmin sinemada izlenmesi gerektiğini düşünüyorum. evde izleyecekseniz bile kulaklık takın öyle izleyin.

    son olarak filmle ilgili trivialar:

    -çekimler filmi cannes'a yetiştirmek için 15 günde tamamlanmış.
    -senaryo 5 sayfa, gerisi doğaçlamaymış.
    -sahneler kronolojik sırayla çekilmiş.
    -gaspar noe'ye göre filmin ilk yarısı roller coaster, ikinci yarısı korku tüneli treni gibiymiş.
    -internette asit kullanan insanların videolarından bir derleme yapılmış, çekimlerden önce herkese izletilmiş.
    -selva'yı oynayan oyuncu dışında cast'ın tamamı dansçılardan oluşuyor. gaspar noe bu ekibi dans kulüplerinden ve internetten toplamış.
    -açılışta tek plan çekilen toplu dans sahnesi 15 kez denenmiş.
    -bireysel dansların hiçbiri koreografi değil, dansçılar içinden geldikleri gibi oynamış.
    -film 1996 yılında geçiyor. o yüzden telefonları yok. müzikler ve kıyafetler de ona göre seçilmiş.
    -gaspar noe uzun planlar için victoria'dan ilham almış (izlemediyseniz kesin izleyin. iki küsür saat tek plan giden bir filmdir)
    -bir röportajda gaspar noe filmin temasının kontrolü kaybetmek ve güvenli bir yerin tekinsiz bir yere dönüşmesi olduğunu söylemiş. ayrıca 2001 a space odyssey'de nasıl maymunların insana evrimi gösteriliyorsa, bu filmde de tersine bir evrimi göstermek istemiş.
  • hayatı boyunca kimyasal uyuşturuculardan uzak duracaklar için müthiş bir deneyim bu film. harika bir dans sahnesi ile sinemanın unutulmazları arasına giren gaspar noe yine rahat durmamış. üstüne üstlük bu kez seviye belirleyecek derecede deneysel, şiirsel ve saykodelik bir yapıt ortaya koymuş. çoğunluğunun kamera önü geçmişi olmayan oyuncu kadrosu ise adeta döktürüyor. özellikle selva rolündeki sofia boutella özel bir alkışı hak ediyor. yani noe yaptığı bu film ile sinemanın yaramaz yönünü gıdıklamayı yine başarmış.
  • tam bir delilik.
hesabın var mı? giriş yap