106 entry daha
  • izlerken gözleri yaşartan şimdiden efsane olmuş belgeseldir. bilimin, dogmalara karşı tokatıdır.
  • çok kötü lan. hay böyle hayata sokayım.

    bu hafta mass effect üçlemesini oynayıp bitirdim. orada uzay-zaman ile ilgili çok değişik çıkarımlar, çok değişik öğeler vardı. oturup düşünmeme sebep oldu saatlerce.

    üzerine bir de bu belgeseli seyrettim. şimdi aklım, beynim sikiliyor.

    nereden geldik, nereye gidiyoruz, bilmek istiyorum. dünya dışı yaşamları, gezegenleri görmek istiyorum. geçmişi ve geleceği yaşamak istiyorum. gözlenebilen evrenin ötesini bilmek istiyorum.

    ben bilgi istiyorum orospu çocukları. bilmek istiyorum. niye bu kadar zavallı yaratıklarız lan?! yıl oldu 2014, hala aya gerçekten inildi mi, inilmedi mi o bile belli değil. oralarda neler var, neler yaşıyor, ötesinde neler var?

    sabah sabah beynimi siken belgesel. bir şey bilmeden ölüp gideceğim için kuduruyorum şu anda. evrenin ötesini, diğer yaşamları göremeyeceğim için kuduruyorum.

    hay sokayım.
  • ne güzel haluk bilginer'in sesiyle tatlı tatlı izleyip evrenin minik bir parçası olmanın huzurunu hissediyordum ego'mu itin dötüne sokup sokup çıkararak...

    "dum" diyorum çünkü malum ortamlara 3. bölümden sonra düşmedi. evde tv izleyen biri de değilim (hep belgesel izlemiyorum.. nihaha.. hep dizi film izliyorum malum ortamlardan indirip indirip. sinemada da haftada 1-2 film izliyorum kesin. son cümleyi de niye yazdıysam. ) o yüzden "hangi kanalda, hangi tarihte oynuyor, oynamaya devam ediyor mu, ediyorsa birileri rip'lemeyi mi durdurdu da düşmüyor artık malum ortamlara" gibi sorularla meşgulüm.

    eğer bunun tv'lerdeki yayın politikası hakkında bilgisi olan varsa mesaj kutumu matrix yeşiliylen renklendirsinler bir zahmet.

    dipnot: 3. bölümden sonrasını izlemeyen ve bölümleri biriktiren biri olarak da ne şanslıyım di mi la, di mi gı? hehehe.. gel keyfim gel yani.
  • türk gençliğince dedelerin torunlarına aşırı sevgiden geçersiz işlem yürütüp keranacı diye hitap etmesi misali aşırı sevilip küfürler yiyen bir yapım. ve bunu hakediyor. işte elin adamı abidik gubidik kutu açmalı, ıssız adada six pack göstermeli programların yanında böyle programlar da yapıyor ki çoluk çocuk evreni merak etsin, parçacık fiziğinden astronomiye kadar iglilenen gençler türesin. gel gör ki bizim sözümona üniversite okurken aslında kafelerde okey oynayarak çürüyen zavallı gençlerimiz ancak böyle bir program görünce merak kavramıyla tanışıyor. (kimseye laf sokmaya çalışmıyorum. ben de --meraklı bir çocuk idiysem de-- oldukça geç bir çağ olan üniversite yaşlarımda the elegant universe vb. birkaç yapımı izledikten sonra gerçek anlamda merakla tanışıp fizik okumadığıma hayıflanmıştım) demem o ki: vay anasını arkadaş, elin adamının ortaokul-lise gençlerini şevklendirmek için yaptığı program bizde genel aydınlanmaya yol açıyor, düşünün artık ne kadar geri kaldığımızı.
  • merak duygusunu uyandırmak için yapılan değil, zaten hali hazırda merak eden insanları bilgilendirmek için yapılan bir yapımdır.

    belgeseller bu yüzden yapılır. bir şeyi merak edersin, sonra açıp izlersin, öğrenirsin.

    tanıtım programı çekmiyor herifler, aylarca, yıllarca araştırma yapıp belgesel çekiyor.

    belgesel kavramı insanlar merak etmeye başlasın diye yapılmaz, merak edilen şeyler öğrenilsin, insanlar aydınlansın diye yapılır.

    kedigilleri merak etmeyen adam kalkıp "dur aslanlara merak duygum kabarsın, gidip büyük kedilerin günlüğü'nü izleyeyim," diyerek izlemez.
  • hakkında yaptığım tanımdan sonra "kimseye laf sokmaya çalışmıyorum, ben de benzer bir hataya düşmüştüm" desem de inandırıcı olamadığımı gördüğüm yapımdır. dolayısıyla bu belgesel hakkında tekrar açıklama yapmak zorundayım: afrika belgesellerinin merakla alakası olmayabilir, ama cosmos gibi belgeseller bal gibi de gençlerin merağını cezbetmek için çekilir. (her belgeselin amacı aynı olacak diye bir kural yok. kimi (sözümona (so called) ) bilgi verir, kimi zevk verir, kimi merak uyandırır. bu konuda genelleme yapılamaz.) tanım: işte bu belgesel de birincil amacı merak uyandırmak olan bir belgeseldir. yahu zaten odyssey kelimesi bile antik yunandaki odysseus denen herifin bir macerasıdır ve batı dünyasında merak ve keşif güdüsüyle bilinmezlerle dolu yolculuklara yelken açmak tarzında bir retorik olarak da sıkça kullanılır. kusura bakmayın ama bu belgeselin "bilgi" verdiğini düşünmek çocukça bir naiflik içeriyor. (bu normal, biz ki bir popüler bilim dergisi okuyunca gaza gelip hawking olduğumuzu, chip okuyunca da bilgisayar mühendisi olduğumuzu düşünen bir yapıdayız.) bilgi edinmek isteyen gider akademik makaleler okur, araştırma yapar. belgesel vb. şeyler halkın anlayabileceği seviyede "bilgi"ler içerir ancak. bir de mesela bruno diye bir adamın adı yahut ne yaptığı merak edilip öğrenilince rahatlanacak bir "bilgi" değildir, olsa olsa tarihi bir hikaye, bir rivayettir. "haa bak kopernik'i biliyordum ama bunu bilmiyordum" der kaydedersiniz hafızaya. fakat mesela evrenin sınırı olup olmadığı merak edilebilir, öğrenince de rahatlatan, tatmin eden, hayat görüşünüzü şekillendiren bilimsel bir bilgi olur.

    kusura bakmayın, gençken ben de bunlardan bir şeyler "öğrendiğimi" sanıyordum. sonra bilim denen şeyin başka bir olay olduğunu gördükten sonra aynı naifliğe gençler düşmesin diyorum sadece. bu yalancı tatminle kendilerini avutmasınlar istiyorum, sonra iki kitap okudum diye einstein geçinen tipler ürüyor sağda solda. demem o ki, bu belgeseli izleyince:

    abd gibi ülkelerde ortaokul lise çağlarındaki gençler fiziğe kimyaya gönelip bilim adamı olmaya çalışıyorlar.

    bizdekiler ise iki belgesel izleyip bruno'nun kim olduğunu öğrenmiş olmakla bilgi edindim zannedip kendilerini bilim adamı gibi görmeye başlıyorlar.

    artık bu dediklerimi isteyen istediği gibi üstüne alınsın, istediği gibi gururuna yediremesin. istediği gibi cevap verip laf sokmaya çalışsın, ahkam kessin, çok da umrumda değil. zaten nihilizmin doruklarındayım, dünya da yaşamaya değmez bir yer oldu. geleceğinden kaygılanacağım çocuklarım falan da yok, nitekim iki gün sonra da geberip gideceğim. çok olsa ekşi sözlükten soğur, çıkar giderim, alışkanlık yaptığı için bırakamadığım gereksiz bir aktiviteden daha vazgeçmiş olurum, iyi olur.
456 entry daha
hesabın var mı? giriş yap