• yeni düzendeki serileri birer ikişer sıradan ve gereksiz cümle ile özetlemek ve önerilerde bulunmak gerekirse:

    batman: scott synder yazıyor, tek kelimeyle mükemmel batman yazıyor. bir tane batman çizgiromanı takip edecekseniz o seri bu olsun. ileride; "batman'in şu hikayesini mutlaka okuyun" tarzı listelere girecek hikayeler yazıyor. greg capullo çiziyor. mükemmel çiziyor.

    detective comics: tony daniel yazıp çiziyor, çok kötü yazıyor, çok iyi çiziyor. çok çizgiromana saran biri değilseniz okumayın derim. bu elemandan önemli bir batman hikayesi çıkmaz.

    batman and robin: peter j. tomasi yazıyor, bu eleman bildiğin dünyanın en ortalama çizgiroman yazarı. hiçbir zaman boktan yazmaz ama akılda kalan da bir şey de asla yazman. damian'ın (robin) ana karakter olduğu tek seri. batman rip'i kaldığı yerden devam ettirmeye çalışıyor. çok merak etmiyorsanız okumayın, damian'ın karakterini biraz da bozmuşlar gibi, ya da dick'le daha iyi bir ikili oluşturuyorlardı.

    nightwing: kyle higgins yazıyor. eleman hakkında hiçbir fikrim yok, sadece dick grayson'a bayıldığım için okuyorum. ama ilk iki sayısı çok ortalamaydı. çizgiler fena değil.

    batwing: judd winick yazıyor, sevdiğim bir yazar ama batwing çok boktan bir fikir olmuş. afrika'nın batman'inin başına gelenler kısaca. batman incorporated'dan çıkma bir spin-off'umsu. çizimler de çok kötü. okumayın bence. kesin iptal edilir yakın zamanda.

    batman the dark knight: david finch yazıyor ve çiziyor. aşırı gereksiz, aşırı kötü bir seri. çok çok kötü. kesinlikle okumayın. berbat. sadece çizimler süper. eleman çünkü aslen bir çizer, yazar değil.

    batgirl: barbara gordon'ın tekrar batgirl olduğu seri. gail simone diye bir hatun yazıyor, eski düzende çok iyi yazıyordu, biraz bozmuş gibi. ya da ben gordon'ı okumak istemiyorum. merak etmiyorsanız okumayın.

    batwoman: mükemmel çiziyor williams, neredeyse olağanüstü. karakter de çok ilginç, kesin karar vermeden önce ilk hikayeyi bitirin ama bence okuyun.

    catwoman: selina, batman'in kim olduğu bilmiyor, sevişiyorlar falan. sonra gidiyor hırsızlık yapıyor. judd winick yazıyor gene. çizimler ortalama göze batmıyor. seksi meraklıları okusun. ben okuyorum. lol.

    birds of prey: yine eski düzende bayıldığım bir seriydi ama şu anda çok beğenmiyorum. bir sürü dc hatunu bir araya toplanıp adam dövüyor. çok seksi o yüzden okuyun. garip isimli bir adam yazıyor, aklımda tutamıyorum o yüzden. bu arada seksi derken ciddiyim, dalga geçmiyorum.

    red hood and the outlaws: jason todd, arsenal ve starfire bir şeyler yapıyor ama o kadar kötü ki, asla okumayı düşünmüyorum. çok geçmede iptal de edilir zaten seri. jason todd'lu hikayeleri sevsem de bu büyük hayal kırıklığı.

    gelelim batman dışındaki serilere.

    action comics: grant morrison adamım yazıyor, mükemmel ötesi bir şeyler oluyor. superman'in ilk yıllarını anlatıyor ama basit bir origins hikayesi değil, superman mitini baştan yazıyor adam. kesinlikle takip edin. superman'den nefret etseniz de okuyun. rags morales çiziyor. mükemmel ötesi çiziyor ayrıca.

    superman: bir o kadar boktan bir seri olmuş bu. perez diye bir adam yazıyor. sanırsın ki 70'lerden kalma bir çizgiroman okuyorsun, adam o kadar geri kalmış. bu hikaye bitsi şutlarlar adamı bence. paul cornell'i ben çok görmek istiyorum superman'i yazarken. çünkü mükemmel yazıyor. düzen değişmeden önce action comics'in son 10-15 sayısını o yazmıştı. yazar değişene kadar okumayın bence.

    superboy: lodbell diye bir eleman yazıyor. çok sevmesem de superboy'u, fena değil bu seri. origins hikayesi ama bilen sıkılabilir. yine de seriyi teen titans ile bağlıyorlar, o yüzden gerekli görülebilir okumak için.

    supergirl: bu da yüz kere anlatılan supergirl origins hikayesinin tekrarı. ama ben çok eğleniyorum yine de. bayılıyorum çünkü hatuna. çizgilerden ibaret olsa da aşık olunası bir hatun. ama merak eden okusun. bir de o kadar da seksi değil seri.

    gelelim green lantern'e:

    green lantern: seri hiçbir şey değişmeden kaldığı yerden devam ediyor. geoff johns devam ediyor yazmaya. okurken kaybolmazsınız ama eğlenmeyebilirsiniz o yüzden. size kalmış yani okumak. yine de genelde merak edilen bir karakter olduğu için hal jordan okuyun derim.

    green lantern corps: stewart ve guy'ın bir şeylerini anlatıyor. green lantern olayına genel olarak meraklıysanız okuyun. yoksa pek bir esprisi yok. peter j tomasi yazmaya devam ediyor.

    green lantern new lanterns: en sevdiğim lantern kyle'ın başına gelenleri anlatıyor ama çok çok kötü bir seri bence okumayın. kyle kim diyorsanız, hiç okumayın zaten.

    red lanterns: sakın okumayın, çok çok gereksiz, çok çok kötü bir seri. değmez.

    devam edelim:

    justice league: "must read". geoff johns yazıyor, jim lee çiziyor. fazla söze gerek yok ama jim lee kim diyenler sussun.

    justice league international: adı üstünde farklı milletlerden süper elemanların grubu. başlarında en sevdiğim dc karakteri booster gold var. batman'den daha çok seviyorum adamı o derece. dan jurgens yazıyor. baba booster'cıdır, hakkını verir.

    aquaman: geoff johns yazıyor, ivan reis çiziyor. evet elemanın soyadı reis. çok süper bir seri olmuş. mükemmel çizimler. tek kelimeyle mükemmel. mutlaka okuyun. bayıldım ben.

    wonder woman: önemli elemanlardan olan azzarello yazıyor. çok süper bir giriş yaptı seri, çok kaliteli bir sunuş var. bu da mutlaka okunması gerekiyor bence. bayıldım gene.

    the flash: hiç sevemediğim johns'dan sonra, hem yazan hem de çizen manapul çok şahane işler çıkartıyor bence. bu da mutlaka okunası bir seri olmuş. bayıldım buna da.

    captain atom: sempati duyduğum bir karakter ama krul'un hikayelerini sevemiyorsunuz. muhtemelen okumayacağınız bir seri olacaktır bu. ama bir göz atın yine de karakterin hatrına. yine de yakın zamanda iptal olmaya aday.

    the fury of firestorm: çok beklenen bir seriydi, özellikle bizim eleman yıldıray çınar'ın çizdiği düşünülürse, ama çok çok boktan bir seri olmuş. yanına yaklaşmayın. gail simone dediğim gibi batırıyor bu aralar. çabuk iptal olur bence.

    green arrow: tek kelime, okumayın. aşırı sıkıcı ve gereksiz, basit ve sıradan şeyler anlatılıyor.

    the savage hawkman: bunu da sakın ama sakın okumayın. bir daha çizgiroman okumak istemeyebilirsiniz. çabuk iptal olur.

    mister terrific: okumayın bu da çok boktan.

    dc universe presents: sabit bir karakteri olmayan seri. sırayla kendi serisi olmayan karakterlere hikaye yazıyorlar. deadman ile başladılar. hikaye çok çok sıkıcı, sonunu nasıl getiririm bilmiyorum. arada bir hangi karakterin hikayesi var diye bakın ona göre okuyun bence.

    legion of super-heroes: önceden bu seriyi okumuyorduysanız, yanına bile yaklaşmayın. aşırı karışık ve aşırı hardcore legion'cılar için. ama paul levitz baba süper orası ayrı.

    bir kaç tanesini çabuk geçicem: static shock, blue beetle, hawk and dove, legion lost kesinlikle okunmaması gereken seriler. merak bile etmeyin.

    teen titans: normalde aşırı sevilen bir seridir ama karakterlerin kostümleri o kadar boktan ki çabuk soğuyabilirsiniz yine de red robin, wonder girl, kid flash, superboy falan var. genç justice league takımı. eğlenceli oluyor genelde. siz bilirsiniz o yüzden. şans verilebilir.

    çok kıyıda köşede kalmaya mahkumlara geçiyorum:

    stormwatch: geçmişi olan bir seri ama benim hiçbir fikrim yok çünkü wildstorm'dan transfer. martian manhunter var ama o yüzden okuyorum. paul cornell yazıyor bir de, okunası eleman dediğim gibi.

    grifter: bu eleman da wildstorm transferi. çok ilginç geldi bana. origins anlatıyor, hiç bilmediğim için hevesle okuyorum. eleman "con" yapıyor losttaki tatlı herif gibi. bir de cafu çiziyor, eleman mükemmel ötesi çiziyor. bence kesin okuyun.

    deathstroke: elemanı sevsem de bu seri çok boktan olmuş bence. yanına bile yaklaşmayın. bilmeyenler için bu eleman punisher'ın dc versiyonu gibi bir şey.

    suicide squad: genelde sevilen bir seri. bir avuç super kötüyü grup yaptırıp göreve yolluyorlar. ama ben hiç sevmiyorum, zaten çok da kötü yazılmış bir seri olmuş. okumayın bence.

    omac: ilginç bir şekilde mükemmel olmuş bu seri. dan didio yazıyor, ki genelde süper yazmaz bu eleman. ama bayıldım ben. aksiyon mükemmel. bir de baba keith giffen, jack kirby gibi çiziyor. mükemmel kısaca. bence kesin okuyun.

    blackhawks: bok gibi olmuş, bence kesinlikle okumayın. anlatmaya çalışmayacağım bile.

    men of war: bunu listeye bile eklemeyecektim. o kadar boktan ki, kusasım geldi okuduktan sonra ilk sayıyı. asker hikayeleri anlatıyor ama çok çok çok çok kötü.

    voodoo: bu da wildstorm transferi ve mükemmel gibi gözüküyor. çok basit ama kılık değiştirebilen bir uzaylı hatun gavırmınttan kaçıyor. yine de çok sürükleyici ilginç bir şekilde. bunda tabiki serinin aşırı seksi olmasının da etkisi var. bir de sami basri çiziyor, mükemmel çizer. çok seksi çizer ayrıca.

    all-star western: bu da aslında mükemmel bir seri ama pek rahabet görmez gibi. kovboy çizgiromanı, zamanının gotham'ında geçiyor. mükemmel bence mutlaka okuyun. dedektiflik şeysileri de var.

    garip ama mükemmel serileri barındıranlara geçiyorum:

    justice league dark: büyücüler topluluğu. asıl adlarının shadowpact olması gerek ama satsın diye adını böyle koymuşlar. john constantine grubun içinde. sıkıcı geldi bana ama belli olmaz tabii. bence şans verilmeli.

    swamp thing: scott synder'in ikinci serisi. bu da mükemmel ötesi bir seri. zaten swamp thing önemli bir karakter scott da harikalar yaratıyor bence. yardıram bir çizer olan yannik paquette de var. on numara bir seri. seri korku öğeli.

    animal man: bu da zaten mükemmel olan bir karakterin mükemmel geri dönüşü. jeff lamire yazıyor, ilginç bir şekilde mükkemmel ötesi yazıyor. korku öğeli seri. diyesim geliyor korku öğeli diye. çizgiler de şahane, mükemmel. mutlaka okuyun bence.

    frankenstein, agent of s.h.a.d.e.: çok garip, aşırı garip bir seri ama aşırı eğlenceli ve aksiyonu bol, sürükleyici. adı üstünde bir seri ayrıca ondan anlatımıyorum çoğunun içeriğini zaten. bunu da jeff lamire yazıyor, iyi yazıyor, süper yazıyor.

    i, vampire: vampirimiz eksik kalmasın diye yayınlıyorlar galiba. gore ve korku öğeli ama öyk bence, hiç sevmedim. ama mutlaka beğenen çıkacaktır, o yüzden şans verilebilir. aşk şeyimsi şeyler de var ama ona göre.

    ressurection man: tam anlamıyla on numara bir seri daha. okumadan önce hiçbir fikrim yoktu ama bayıldım ben. mutlaka okunmalı bence. bu da adı üstünde bir seri. pof yazmaktan sıkıldı galiba. hep aynı şeyleri yazıyorum. neyse bitiyor.

    demon knights: paul cornell'in merlin zamanı medieval temalı serisi. etrigan var. rar! baylıyorum elemana. öte yandan çok çok iyi bir seri olmuş ayrıca. çizgiler de şahane. madan xanadu falan da var. ilginç olmuş. bence mutlaka okunmalık.

    işte böyle.

    düzenleme: superman'de kesin bir değişiklik olur demiştim. tahmin ettiğim gibi yedinci sayı ile keith giffen ve dan jurgens, perez'in yerine geliyor. mükemmel olacak yedinci sayıdan itibaren takip edin derim. ben bir çay koyup geleyim.
  • adamlar resmen türkler çizgi roman okusun diye 4-5 sayıda bir türkiye'den bahsediyor. ben de mutlu oluyorum aa türkiye diye.

    okusanıza lan çizgi roman !
  • bugün sokağa çıkıp vatandaştan bildikleri süper kahramanlardan birkaçını saymasını isteyin. batman ve superman dışında zaten türk halkı süper kahraman bilmez. marvel veya dc desen "o da ne" derler.
  • dc fangirl'lüğü yapmak istemem ama gelipte marveli taklit etmesin dc diyenlere söyleyecek söz bulamıyorum. marvel demek taklit demek yahu. stan lee'nin hırsızlıkları da cabası.
  • 2016'da suicide squad, 2017'de wonder woman ve justice league, 2018'de the flash ve aquaman, 2019'da shazam ve justice league 2 filmlerinin yanı sıra cyborg, green lantern, superman ve batman solo filmlerini çıkaracaklarmış.

    "batman vs. superman: dawn of justice" - march 25, 2016
    "suicide squad" - august 5, 2016
    "lego batman" - may 26, 2017
    "wonder woman" - june 23, 2017
    "justice league: part 1" - november 17, 2017
    "the flash" - march 23, 2018
    "the lego movie 2" - may 28, 2018
    "aquaman" - july 27, 2018
    "shazam" - april 5, 2019
    "justice league: part 2" - june 14, 2019
    "cyborg" - april 3, 2020
    "green lantern" - june 19, 2020

    edit: ezra miller'ı flash olarak izleyeceğiz. aquaman'i zaten jason momoa'nın canlandıracağı önceden açıklanmıştı.

    edit2: green lantern filmi 2020'de gelecekmiş.

    edit3: tabi justice league tek film oldu.
  • dc evreni, kozmik boyutta çok fazla varlığı olan bir evren. ve bu evrenin bir nevi tanrıları bulunuyor. ancak tanrılar deyince yunan mitolojisindeki tanrıları, yani wonder woman’ın oldukça içli dışlı olduğu ares, zeus gibileri, dc’nin asıl tanrısı presence’ı ya da benzer konseptleri düşünmeyin. dc’nin tanrıları dediğimiz varlıklar, dc evreninde “new gods” adıyla geçerler. işte o tanrılar.

    jack kirby’i tanıyanlarınız vardır. kendisi 70’lerde marvel’ın en büyük karakterlerinin yaratımında rol oynamış birisi. örnek verelim: ant-man, black bolt, captain america, bucky barnes, doctor doom, elektro, fantastic four külliyatı, nick fury, galactus, groot, hulk külliyatı, x-men külliyatı, ıron man, ınhumanlar, kang, thor külliyatı, quicksilver, cyclops, jean grey ve daha niceleri. stan lee ile birlikte yaratmış olsalar da bu konu hala tartışılmaya devam ediyor. ancak jack kirby, marvel’dan ayrılıp dc’ye geçtiğinde, kendisine fourth world isminde bir dünya kurdu, orada yepyeni karakterler, devasa bir mitoloji oluşturdu. darkseid’ı, highfather’ı, the source’u yarattı. tabii marvel’daki çalışmaları kadar ilgi çekmedi bu hikayeler. nihayetinde marvel’dayken her ne kadar bugün bazı noktalarda kendisine kızılsa da kirby’nin hikayelerini daha okunur, okuyucuya daha cazip kılan, pazarlayan kişi stan lee’ydi. dc’de kirby tek başına yaptı tüm bu işleri. yıllar boyunca da yarattığı bu evren birçok yazar ve çizer tarafından kullanıldı. bugün darkseid dendiğinde kim olduğunu çıkaramayan yok bile.

    tanrıların kendisine geçmeden önce, tanrıların bulundukları evrenin yapısını tanıyalım kısaca.

    fourth world, eski tanrılar, godworld

    jack kirby’nin yarattığı tüm evren, fourth world adı altındadır. bu evren, bilim kurgu sosuyla tatlandırılmış bir mitolojidir. kirby her ne kadar bu evreni, sonu olan bir hikaye olarak kurgulamış olsa da tamamlamamış, evrenin, dc’deki varlıklarla iç içe geçmesini sağlamıştı. tabii, bu evrenin adı ilk başta fourth world değildi, forever people adındaki dergide anlatılmaya başlanan evrene ismi sonradan verildi. new gods olarak geçen yeni tanrılar bu evrende, bizlerle birlikte yaşarlar.

    peki bu new gods kimler? neden onlara “yeni tanrılar” diyoruz? neden “dördüncü dünya”?

    fourth world, tahmin ettiğiniz gibi dördüncü dünya demek. bundan öncesinde 3 dünya daha vardı. “birinci dünya” zamanında, 18 milyar yıl önce, eski tanrılar, godworld’den (tanrı dünyası) -ki asgard ya da urgrund denir- geldiler. 3 milyar yıl sonra, insansı yaşam formlarının tanrılaşmasıyla ilk dünya, “ikinci dünya”ya dönüşür ve kültürel/bilimsel anlamda zirve yaşanır. bu altın çağdır. 10 milyar yıl sonra artık godworld olarak kabul edilen bu dünyada savaş çıkar, ilk tanrı wotan’ın oğlu yalan tanrısı lokee, karmaşa çıkarır, ilk kötülük tanrısı olur ve ragnarok’un doğuşuna sebep olur. kıyamet kopar. tanrılar savaşarak godworld’u yok ederler. yani anlayacağınız, ilk iki dünya bildiğiniz asgard’ın tarihçesine sahiptir.

    godworld’un parçalanmasından sonra açığa çıkan enerji evrene yayılır, buna “godwave” denir. bu dalga, dokunduğu her yere, eğer potansiyeli varsa tohumlarını bırakır ki zamanla bu dünyalar kendi tanrılarını yaratabilsin diye. örneğin, dünya, godwave dalgasına yakalanan yerlerden birisidir ve bildiğiniz üzere etkisini de gösterir. bunca süper kahraman boşuna dünya’da yer almıyor yani. bu “üçüncü dünya”nın başlangıcıdır. burada da marvel'daki m-theory'i duymuysanız benzerlikler yakalayacaksınız.

    yaklaşık 4.8 milyar yıl önce, parçalanan godworld’den geriye kalan parçalar birleşirler ve iki tane gezegen yaratırlar. bunlardan birisi new genesis adını alırken, diğerine apokolips denir. milyar yıllar sonra bu gezegenlerin üzerindeki varlıklar evrimleşirler ve bulundukları godworld topraklarındaki, eski tanrıların özlerini benimseyerek tanrılaşırlar. ancak iki gezegen ahlaki açıdan zıtlaşır. new genesis, barışın ve iyiliğin gezegeni olurken, apokolips, acımasız ve savaş kültürü dolu bir yere dönüşür. ve nihayetinde iki gezegendeki varlıklar tanrı formlarını alırlar, birbirlerine savaş ilan ederler. işte bu yeni doğan tanrılara “new gods” denir. başlattıkları savaşla da “üçüncü dünya”nın kapısı kapanır, “fourth world” yani dördüncü dünya başlar. bu çağ açma kapamalarda da tolkien etkisi olduğunu düşünüyorum. tolkien için de günümüz dördüncü çağ olarak geçer.

    eski dünyadan, bazı eski tanrılar kalmıştır tabii, bunlardan bazıları, dreggler olarak bilinen akılsız olanları apokolips’in çekirdeğinde yaşarken, aklını muhafaza eden, arzaz, nameless one ve gog gibiler, ya new gods tarafından ya da dünya’nın kahramanları tarafından yenilmiş “source wall” içine hapsedilir.

    the source ve the source wall

    az önce bahsettik, “kötüler source wall’ın içine hapsedildi” dedik. nedir bu source wall peki?

    the source denen şey, kelime anlamı olarak “kaynak” demek. bir üstteki kısımda “godwave” isminde, eski dünyanın tanrılarının ölümüyle evrene salınan bir enerjiden bahsetmiştik ya. bu enerji, evrenin tamamını sarmalayan, evrendeki hayatın oluşmasını sağlayan kaynakla birleşerek çok daha kuvvetli bir enerjiye dönüştü. ve bu kaynak, dc evreninin tanrısının bir parçası oldu. the presence’a ait bir parçaydı bu artık. sunduğu gücün sınırları kesinlikle yoktu. ancak bu kaynağa ulaşılması imkansız. çünkü bu kaynağı sınırlayan bir duvar var. işte source’un sınırı olan, kimsenin ona ulaşamamasını sağlayan sınıra “the source wall”, kabaca çeviriyle “kaynak seddi” deniyor.

    yıllar boyunca nice varlıklar bu duvarı aşmaya çalıştı. ancak duvar kendisine dokunan her şeyi, anında dondurup kendisinin bir parçası haline getiriyor, dolayısıyla duvardan geçiş yok. duvarın tüm yüzeyi, zamanında duvarı geçmeye kalkıp da başaramayarak, duvara saplanan, yardım çığlığı yarıda kesilmiş varlıklarla dolu. hatta bazı hikayelerde de bu source wall'da mahkum kalmış kadim düşmanların bu duvardan kurtulup halka korku salmak için geri döndüğünü de görebiliyoruz.

    pekala, bu yeni tanrıların gezegenlerine bakalım o zaman.

    new genesis

    new genesis, dc’nin “iyi” tanrılarının hüküm sürdüğü gezegendir. ormanlarla kaplıdır ve hayat doludur, vahşi doğa özgürce yaşamını sürdürür. gezegeni, highfather yönetir. onun hükmünden bağımsız yaşamak isteyen ilkellerse, gezegenin yapısını bozmamaları için gökte uçurulan supertown şehrinde yaşarlar. gezegende ayrıca böceksi canlılar, genesislilerle eş statüde yaşarlar. her genesisli, gücünü source’tan aldığında bir seramoni düzenlenir ve new god olarak kabullenilir. gezegenin asıl yerlileri olan genesislilere forever people (sonsuz halk) denir ve highfather’ın, insan çocuklardan bazılarını toplayarak birlikte yaşattığı bir dünyada var olurlar. ilk genesis gezegeni zamanında ilk new gods tarafından yıkıldığı için bu yeni yere new genesis denir. apokolips gezegeni ile sonsuz bir savaştadırlar. ancak bir dönem, ateşkes amacıyla, highfather ve darkseid anlaşarak oğulları orion ve scott free’yi birbirlerine fidye olarak verirler ve kısa süre de olsa ateşkes sağlanır. bu gezegene boom tube denilen, boyutlar arası seyahat kanallarıyla ulaşılabilir.

    highfather; new genesis’in hükümdarıdır. her şeyin atasıdır. iskandinav mitolojisindeki odin ile yunan mitolojisindeki zeus’u kendisinde toplar. ismi ızaya’dır. çoklu evrene barışı getirmek ister. darkseid’ın ezeli düşmanıdır. eski tanrıların genesis gezegeninde öldüğü bir savaşı başlattı ve nihayetinde, eski dünyanın küllerinden new genesis’i kurdu. darkseid’ı sonsuza kadar yenmek için “life equation” denen, barış ve huzuru herkesin aklına hakim kılacak denklemi ve gücü arar. hatta bu denklemin, beyaz fener kyle rayner’da olduğunu öğrenince onu kullanmak istemiş, ancak sonuçlarının kötü olacağını görerek kullanmaktan vazgeçmişti.

    orion; darkseid’ın oğlu olan orion, new genesis ve apokolips arasındaki bir ateşkes anlaşmasının sonucunda, darkseid tarafından, barışın teminatı olarak highfather’a fidye olarak verilir. ızaya’nın elinde büyür. ancak bu barış kısa sürer ve iki gezegen tekrar savaşa devam eder, orion new genesis’te kalır. iyilik adına savaşır ancak hem apokolipsli hem de darkseid’ın oğlu olması sebebiyle içindeki derin kötülüğü sürekli baskı altında tutmak zorundadır. boom tube açmaya yarayan mother box (justice league filminden hatırlayın) ismindeki kutulardan birisi, orion’un bisikletine bağlıdır, bu sayede istediği yere gidip gelebilir. denir ki, orion günün birinde darkseid’ı tahtından edip apokolips tahtına geçerek hüküm sürecektir.

    big barda; tıpkı orion gibi big barda da apokolipslidir. hatta kendisi, darkseid’ın kişisel korumaları olan female furies’in lideri olarak eğitilmiştir. furylerin acımasız eğitmeni granny goodness’ın gözde öğrencisidir ve acımasız bir savaşçıdır. highfather’ın oğlu scott free, darkseid’a barış karşılığında fidye olarak verilince onun bekçiliğini yapar. ancak zamanla ona aşık olur ve apokolips’ten kaçmasına yardım eder. kendisi büyük çile çekse de sonunda new genesis’e varır ve bu noktadan sonra kötülüğe karşı savaşmaya başlar

    mister miracle; highfather ızaya’nın oğludur. asıl adı scott free’dir. kaçış tanrısıdır. ismi de zaten, “özgür” anlamına gelen “scot-free” kelimesinden gelmektedir. apokolips’le yapılan diplomatik anlaşma sonunda darkseid’ın eline geçer. darkseid’ın kişisel korumaları olan female furies’ın korkunç hocası granny goodness, onu sonsuz bir nefretle büyütür. büyüdükçe bir yerlerden kaçma konusunda eşsiz bir yeteneği olduğunu keşfeder. female furies’in lideri big barda’ya aşık olur ve birlikte kaçarlar. dünya’ya geldiğinde de mister miracle ismiyle kahramanlığa başlar. scott, bir dönem darkseid’ın her şeyi yok etmek için aradığı anti-life equation’ı keşfeder ancak yapısı gereği bunu kullanmaz.

    metron; bilginin tanrısıdır. her ne kadar new genesis kısmına yazsak da adını, hiçbir zaman new genesis ile apokolips arasındaki savaşta taraf tutmamıştır. kendi görevinin, evrenin her yanını gezip her şeyi bilmek olduğuna karar vermiştir. bunu da bütün bilgilerini toplamasını sağlayan, her zaman oturduğu mobius tahtı üzerinde gezerek yapar. batman’in joker’in kimliğini öğrendiği meşhur sahne vardı ya, işte onu bu mobius chair’a oturduğu için öğrenmişti. darkseid war serisinin sonunda o sandalyeyi gökyüzünde, üzerinde kanlarla süzülürken görmüştük.

    apokolips

    apokolips gezegeni, daima yanan alev çukurlarının olduğu gezegendir. boyutlar arasında hareket eder. cehennem ile fiziksel evrenin arasında bir boyutta yer alır. üzerinde yaşayanlar, başka dünyalardan kaçırılan ve mahvedilen varlıklardır. düşük seviyeli insanlar olarak görülür nüfusun çoğu. cesur ve acımasızlardır. bu “lowlies” diye tabir edilen nüfusun bir üstünde parademonlar vardır. darkseid’ın askerleridir ve asayişi sağlarlar. onların bir üstü, dişi furyler olarak geçer. bu kadınlar, darkseid’ın kişisel muhafızlarıdır. yani gezegende acımasız bir kast sistemi vardır. gezegen teknolojik olarak çok ileridedir ve sürekli gelen yeni kötücül bilim insanları bunu sağlamaya devam eder. apokolips darkseid tarafından demir bir yumrukla yönetilir. bu gezegene de tıpkı new genesis’te olduğu gibi boom tube denilen kanallarla ulaşılabilir.

    darkseid; apokolips’in hükümdarıdır. ilk adı uxas’tır ve eski tanrılardan yuga khan’ın küçük oğludur. highfather ızaya ile kardeştir ve düşmanıdır. apokolips tahtına çıkmadan önce tahtta oturan kardeşi drax’ı alt eder ve zorla tahtı ele geçirir. annesinin ölümüne sebep olur, böylece apokolips tahtının tek hakimi kendisi olur. dayısı steppenwolf’u da ikna ederek, new genesis’te bir av başlatır ve highfather ızaya’nın karısı avia’yı öldürterek bitmek bilmeyen savaşı başlatır. dünyaları kontrolü altına almak için, insanların özgür iradesini yok edip umutlarını kırarak kendisine köle etmesini sağlayacak “anti-life equation” adı verilen silahın arayışındadır.

    desaad; darkseid’ın en büyük adamıdır. en sadık hizmetkarı ve danışmanıdır. new genesis’te doğmuştur ancak darkseid’ın yaptığı manipülasyonlarla kötü tarafa kaymış ve darkseid’ı, apokolips’e kadar izlemiştir. darkseid’ın dünyaya yaptığı akınları genelde yöneten kişi kendisidir. amaçları uğruna birçok kahramanı kendisi için kullanmaya kalkmıştır. ancak ne olursa olsun tek sadakati, darkseid’adır.

    steppenwolf; justice league filminde, birliğin savaştığı boynuzlu arkadaş. kendisi, apokolips ordularının komutanıdır. darkseid’ın annesinin kardeşidir. bütün hükümdarlıklar boyunca komutanlığına devam etmiştir. darkseid’ın emriyle, highfather’ın karısı avia’yı öldürmüş, bunun karşılığında highfather tarafından öldürülse de darkseid daha sonra onu yeniden canlandırmıştır. ayrıca new52 döneminde başlayan earth-2 serisinin ilk sayısında darkseid’ın ordularını dünya’ya getirmiş, superman’in ölümüne dolaylı sebep olurken, wonder woman’ı doğrudan öldürmüştür.

    kalibak; darkseid’ın oğludur. tam bir mağara adamıdır. çok öfkelidir. özellikle babasının, diğer oğlu orion’a daha çok değer verdiğini gördükçe çıldırmış ve orion’u her yerde yok etmeye ant içmiştir. hatta bir keresinde, darkseid’ın haberi olmadan orion’u öldürmeye gitmiş, başarısız olmuş, yaptıklarını bilen desaad’ı öldürmüş, bunun üzerine sinirlenen darkseid tarafından cezalandırılarak bir kül yığınına çevrilmiştir. denir ki darkseid’ın da laneti, orion’un ihaneti ve kalibak’ın salaklığıdır.

    yuga khan; darkseid’ın babasıdır ve eski tanrılardandır. apokolips’in ilk hükümdarıdır. yıllar boyunca source’a saldırıp gücünü almak için planlar yapmıştır. sonunda saldırılarının sonucunda source wall’a mahkum olmuştur. zamanında source wall’dan kaçabilecek kadar kudretli hale gelip kaçmayı başarsa da, yeniden saldırmış ve sonsuza dek mahkum olarak kalmıştır.

    ***
    dc evreninin kozmik yapısının bir kısmı ve new gods’ın en önemlileri işte bu şekilde özetlenebilir. eğer ilginizi çekmişse bu evrene dair şu hikayeleri önerebilirim:

    *jack kirby’nin fourth world serisi,
    *legends,
    *cosmic odyssey,
    *final crisis,
    *green lantern: godhead,
    *darkseid war
    *ancak bu külliyatın tamamını görmek için new-52 döneminde başlayan earth-2 ve world’s end serilerini şiddetli bir şekilde öneririm. ana evrenin zorunluluklarına bağlı kalmadıkları için dibine kadar yıkım ve gözyaşı dolu bir öykü.
  • rakibi bunu yaparken kendisi bunu yapmıştır.

    daha ne tartışıyorsunuz siz?
  • kimse kusura bakmasın ama amına koyim böyle şirketin ben ya!

    convergence diye bir olay çıkarttılar, biliyorsunuzdur. bizi gaza getirdiler eski evreni göreceksiniz, özlediğiniz kahramanları okuyacaksınız diye. resmen dolandırıldık lan!

    convergence'ı madem eski evrenin reklamını yaparak tanıtıyorsun, convergence ana serisinde 8 sayı boyunca neden new 52'nin earth-2'sini okuttunuz bize? koysanıza 70 senedir okuduğumuz evreni? niye 3 senelik geçmişi olan siktiğimin karakterlerini koyuyorsunuz? allah belanızı versin ya.

    madem bir olay yapıyorsun, eski evrende olan ama yeni evrende olmayan karakterli kullan! onlar feda etsinler kendilerini multiverse'ü kurtarmak için. elinde wally west var, uzay/zaman dışına çıkmayı başarmış tek kahraman, new 52'de de yok (var ama yok hiç girmeyeyim oraya). alsın yanına bir iki tane eski evrenden karakteri onlarla kurtarsın tüm evrenleri.

    ama yooooooooooooooooook, olmaz. siktiğimin new 52 earth-2'sini kullanmalılar. gücünü gezegendeki ottan bitkiden alan green lantern ve zenci süperman çok önemli çünkü.

    allah belanı versin dc. sana kazandırdığım paralar götüne girsin.
  • hollywood'daki marvel hegomonyasına büyük darbe indirmenin şafağındadır. önümüzdeki on yılda deli filmler izleyeceğiz.
hesabın var mı? giriş yap