• olecegini bilerek yasama durumunun surekli farkindalik hali. yetkili sahislar yalan soyluyor. ruhsal veya zihinsel hasta degilsiniz, aksine digerlerinden katbekat daha sagliklisiniz.
  • şöyle bir alıntıyla başlayalım: ''depresyonun beyin kimyası ile değil, vücudun ikinci beyni olarak nitelendirilen bağırsaklarla alakalı bir durum olduğunu söyleyen bahçeşehir üniversitesi fitoterapi eğitim koordinatörü dr. ümit aktaş’a göre, depresyondan korunmanın yolu, bağırsaklara yatırım yapmaktan, dolayısıyla bağırsaklardaki probiyotikleri artıracak beslenme şeklinden geçiyor.''

    ayrıca:

    ''serotonin eksikliği nedir?
    sorusunun yanıtlarına değinmeden önce kısaca serotonin nedir?
    ve serotonin görevleri nelerdir?
    sorularına kısaca değinmek gerekmektedir. serotonin ya da hidroksitriptamin beyin epifizi, trombositler, sindirim bölgesi ve beyinde bulunan önemli bir sinir ileticidir. serotonin yaklaşık 50 yıl önce keşfedilmiştir ve insan sağlığı ile duygusal davranışlar üzerinde güçlü etkileri bulunmaktadır. serotoninin temel özelliği uyku düzeni, stres ve genel duygusal dengeyi kontrol etmesidir. serotonin sinir hücreleri arasında bir kimyasal taşıyıcı görevi görerek, sinirler arasındaki kimyasal mesajları iletir. insan vücudunda serotonin seviyesi normal seviyenin altına indiğinde bu, farklı şiddetlerde bazı rahatsızlıkların oluşmasına neden olabilir.

    serotonin eksikliğinin belirtileri nelerdir?

    serotonin eksikliğini tespit etmek için en önemli yollardan biri uyku düzenini incelemektedir. uyku rahatsızlıklarının çoğu serotonin eksikliğiyle yakından ilgilidir. vücuttaki serotonin miktarı, bir uyku hormonu olan melatonin miktarıyla orantılıdır. uyku esnasında karanlık bir ortamda olunduğundan, vücut serotonini melatonine dönüştürmektedir. bu nedenle, eğer vücut eskisine oranla daha az serotonin üretirse aşağıdaki belirtilerden biri veya birkaçı görülebilir:

    artan kaygı
    fobiler, korkular ve panik atak
    takıntılı ve tekrarlayan davranış bozuklukları (okb)
    normalden fazla sinirlilik
    intihar eğilimi
    tekrarlayan düşünceler
    özsaygının azalması
    agresiflik ve kızgınlık gibi duygusal davranışlar
    uykusuzluk
    şeker ya da şekerli gıdalara karşı aşırı istek
    kadınlarda aybaşı sonrası sendromu
    kronik ağrılar
    karanlık ortamdan hoşlanmama
    karamsarlık ve depresyon
    dürtülerin kontrolünde azalma
    bilişsel işlevlerde bozulma

    yukarıda söz edilen bu belirtiler, bir kişinin yaşam kalitesini ciddi oranda etkileyebilir ve günden güne kişinin günlük aktivitelerini yapamaz duruma gelmesine neden olabilir. bu nedenle zamanla kişi daha da tembelleşebilir, hafızası zayıflayabilir ve daha sinirli olabilir.''

    (bkz: ümit aktaş)

    kaynak 1
    serotonin ve ağrı kaynak 2
    kaynak 3

    ayrıca: (bkz: gıda intoleransı)

    gıda intoleransı/@ozlmun

    tüm bunlarla beraber bütüncül bir tedavi için bilişsel terapi gerektiğini düşünüyorum. çünkü aslında bilimin hala net bir cevap veremediği bir konu var; düşünce mi duyguyu yaratıyor yoksa duygu durumu mu düşünceyi tetikliyor? dolayısıyla vücudun ihtiyaç duyduğu dengeyi sağlamakla beraber biliş düzeyinde de çarpıtmaların düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum. (bkz: bilişsel terapi)
  • bir uzmandan alıntıdır

    -öncelikle depresyonun açık tanımıyla başlayalım. bu rahatsızlığı tam olarak nasıl tanımlayabiliriz?

    depresyon duygusal, zihinsel ve bedensel bazı belirtilerle kendisini gösteren ruhsal bir hastalıktır. ruhsal hastalıklar içerisinde en sık görülür.

    – depresyonun gerçek nedeni nedir? nasıl fark edilir?

    kişi depresyondaysa eğer mutlaka bunun nedenleri vardır. bu nedenler biyo-psiko-sosyal olarak ele alınmalıdır. tekil bir neden belirleyebilmemiz çok zordur. kimi zaman biyolojik nedenler olarak söyleyebileceğimiz kişinin genetik yapısı ve beyinde ortaya çıkan biyokimyasal değişiklikler depresyosyona neden olurken kimi zaman da aile ve sosyal çevre ile kurulan ilişkiler, kişilik yapısı, hayatta yaşadığı sorunlar ve bu sorunlarla başedememe depresyona yol açabilir. depresyona neden olan en önemli şey ise kişinin düşünme biçimleridir. kişiler olumsuz düşünme biçimlerini fark edebilir ve değiştirebilirlerse depresyonda kalıcı düzelmeler sağlanabilir.

    -nasıl belirtilerle kendini gösterir?

    genel olarak, eğer bir kişide eskiden zevk aldığı şeylerden zevk alamama (ilgi ve istek kaybı) kendini üzgün hissetme, uyku bozukluğu, halsizlik, iştah değişiklikleri, kendini işe yaramaz hissetme, odaklanma güçlüğü, psikomotor değişiklikler ve intihar düşünceleri gibi birtakım düşünceler varsa kişinin depresyonda olma olasılığı yüksektir.

    -kişinin depresyonda olduğu ayırıcı tanısı diğer hastalıklara göre nasıl konulur?

    depresyon tanısının koyulabilmesi için ‘dokuzda beş ilkesi ve süre dikkate alınır. bu dokuz tanı kriterinden ilgi ve istek kaybı ve kendini üzgün, umutsuz çaresiz hissetme kriterlerinden biri kesinlikle olmalıdır. bu belirtiler eğer en az iki hafta süresince varsa ve hemen hemen her gün devam ediyorsa depresyon tanısı konulabilir. bu belirtilerden beş kriteri karşılıyorsanız hafif derecede, yedi kriteri karşılıyırsanız orta derecede ve hepsini karşılıyorsanız ağır derecede depresyonda olabilirsiniz. psikolojik hastalıkların tanısının konulmasında en önemli kriterlerden biri de bu belirtilerin kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkilemesidir.
    ayrıca depresyonu ölçen psikolojik ölçme araçları da bulunmaktadır, fakat ülkemizde depresyon düzeyini ölçen bir tanı kiti bulunmamaktadır. bununla ilgili yurt dışında çalışmalar mevcuttur. depresyon tanısında yenilikçi bir yöntemdir ve amaç objektif olarak tanı konulmasını sağlamaktır.
    psikolojik ölçme araçlarından depresyonda en sık kullanılanı beck depresyon ölçeği’dir. ayrıca hamilton depresyon derecelendirme ölçeği, hastane anksiyete ve depresyon ölçeği kullanılan ölçekler arasındadır. bu ölçekler bize kişinin depresyonda olup olmama durumu ile ilgili fikir verir. her ölçme aracının puan aralıkları vardır. önemli olan ölçekten alınan puanın yanında kişinin kendini nasıl hissettiğidir. alınan puanlar azalıyorsa iyileşmeden, artıyorsa kötüleşmeden söz edebiliriz.

    -depresyon kimlerin rahatsızlığıdır? kimlerde görülme oranı daha yüksektir?

    depresyon kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla görülmektedir. bu durum kadının sosyal konumundan kaynaklı ya da hormonal faktörlerden dolayı ortaya çıkabilir. kadınlar özellikle hamilelikte, doğumdan sonra (postpartum depresyon) ve menopoz döneminde depresyona yatkındırlar. psikolojik tedavi gerektiren durumlar olabilir.
    depresyon yaşam boyu gelişimde görülebilir. yani beşikten mezera her yaşta ortaya çıkabilir.
    örneğin; yeni doğan bebekte aşırı ağlamalarla beliren depresyon, çocuklarda sık hastalanma, ders başarısında düşmeler, oyun oynamada azalma ile ergenlerde, enerji ve motivasyon düşüklüğü, otorite figürleriyle problemler, madde bağımlılığı, öfkeli olma, kararsızlık ile yetişkinlerde bedensel belirtiler, konsantrasyon düşüklüğü, içe kapanma ile kendini gösterebilir. yaşlı bireylerde ise bedensel şikayetlerin fazla olması, ilaçla geçmeyen ağrıların altında depresyon olabilir.

    -depresyon için risk faktörleri var mıdır? kimler daha yüksek risk grubuna giriyor?

    depresyon için risk faktörleri; ailesinde duygudurum bozukluğu olan kişilerin bulunması, sosyal desteğin az olması yada bulunmaması, üzüntü ve yas süreçlerinin normalden uzun sürmesi, çocukken ihmal edilmiş veya istismar edilmiş olmak (sözel, fiziksel veya cinsel olarak), kronik bir hastalığa sahip olmak, uygunsuz madde kullanımı, majör yaşam olayları (çocuk sahibi olmak, boşanmak, emekli olmak, işini kaybetmek ya da değiştirmek), aile içi problemler ve bazı ilaçlar risk faktörleri arasındadır.

    -depresyon gittikçe sıklaşan bir rahatsızlık mıdır peki?

    bu seneki dünya sağlık örgütü’nün yayımladığı depresyon ve akıl hastalıkları raporu dünya çapında 300 milyondan fazla kişinin depresyonda olduğunu göstermiştir. bu rakam, dünya nüfusunun yüzde 4.3’ünün depresyonda olduğunu gösterirken bir önceki seneyle de kıyaslandığında yüzde 18 artış yaşanmıştır. bu sonuç dünya genelinde günlük hayatı etkileyen en büyük sorunlardan birinin depresyon olduğunun önemli bir göstergesidir.
    şu unutulmamalıdır günümüzde depresyon ruhsal sorunların gribi gibidir. yani çok sık görülür, klinikte çok karşılaşırız. yapılan araştırmalar ise depresyonun yüksek oranda tedavi edilebilen bir ruhsal rahatsızlık olduğunu göstermektedir.

    -depresyon tedavisi neleri içerir?

    orta dereceli ve şiddetli depresyonun tedavisinde en çok tercih edilen yöntemler antidepresan ilaçların kullanımı ve psikoterapi tedavileridir. bu iki yöntemin birlikte uygulandığı depresyon tedavilerinde başarı oranı yüksektir.

    -tedavide terapinin rolü tam olarak nedir?

    araştırmalar özellikle depresyonun daha hafif derecelerinde konuşma terapilerinin en etkili tedavi yöntemi olduğunu göstermektedir. özellikle bilişsel-davranışçı terapi depresyondaki kişilerin kendilerini depresyona sokan düşünce tarzlarını değiştirmelerinde ve pozitif biliş kalıplarını yeniden geliştirmelerinde yardımcı olması yönünden en etkili tedavi yöntemidir.

    -kişinin depresyon belirtileri gösterdiği durumda kendisinin ve ailesinin neler yapması gerekir?

    depresyonda olabileceğinizi düşündüğünde öncelikte bir psikoloğa başvurmanız gerekmektedir. psikolog sizin için en doğru olan tedavi yöntemini planlar ve gerekli durumlarda yönlendirmelerini de yapacaktır. böylelikle gereksiz ilaç kullanımlarının da önüne geçilmiş olacaktır. ülkemizde antidepresan kullanımı özellikle son yıllarda katlanarak artmaktadır. bunların önüne geçilmelidir. gerekmedikçe çok sayıda ilaç verilmemelidir. ilaç semptomları tedavi eder ama sorunları tam olarak çözmez.

    umarız yazımız sizler için faydalı olmuştur. bir sonraki sağlık ve bakım yazısında görüşmek üzere!
  • her seferinde girdiğimi sanıp tekrar tekrar girdiğimi düşünüyorum ama girmiyorum. etrafımda çok fazla buluttan nem kapıp depresyona giren insan var. tamam herkesin psikolojisi aynı değil ama biraz daha olgun olursak sevinirim hani.
  • 2017'nin hayatımın en kötü yılı olmasıyla bağlantısı çoktur muhakkak ama sebebin hayatım olduğunu da sanmıyorum sebep yine kendim.

    1 aydır işsiz olmam da illa tetiklemiştir.

    bende baş gösteren belirtiler:

    sürekli bir can sıkıntısı, ama hiçbir şey yapmaya enerji bulamamak.
    giyinip süslenip dışarı çıkmayı özlemek ama eşofmanlarımdan daha iyi bir seçenek görmemek.
    sürekli geleceğe dair kararlar almak ama hiçbirini uygulamaya gerek duymamak.
    yalnızım diye üzülmek ama hiç kimseye tahammül edememek.
    yataktan zorla kalkmak sonra koltukta yatmak sonra yatağa yeniden yatmak.
    durup dururken mütemadiyen ağlamak, bazen minnoş gözyaşlarını süze süze bazen böğüre böğüre.

    geçsin diye destek almayı vs de düşünmüyorum, öyle bekliyorum hem 2018 güzel gelecek evet ve sonra ben belki artık kendimle savaşmayı bırakacağım kim bilir.
    belki bu yıl anlarım bu savaşımın bi galibi olamayacağını, neden olmasın yani
  • genel mutsuzluk hali, hiçbir şeyin düzelmeyeceği inancıdır. ama sadece yanılgıdır. sonuçta geçer gider.
  • ilk defa böyle uzun ve derinden etkileyen bir depresyona girdim. saçma olan yönü ne olduğunu biliyorum, ruh halimi-hedeflerimi-planlarımı-umutlarımı zedeliyor hepsinin farkindayım.

    en basiti spor salonuna üyeliğim var eve 10 dk ama ben yataktan çıkıp gidemiyorum, şu sira işsizim hayatın tadını çıkarmak lazım diyorum. içimdeki ses gelecek kaygısı maddi ve manevi çökebilme durumunu hatırlatıyor, yatağa çakılıyorum.

    insanlara güler yüzlü davranıyorum diye birşeyim yok sanıyorlar çok acayip ya halbuki ölesim yok ama yaşayasım hiç yok

    patlak bir balonu şişirmek için çabalıyorum sanki üflemekten ciğerlerim patlayacak, balon hala sönük.

    ne yapmalı da balon tekrar şisip havalanabilmeli işte onu bilemiyorum.
  • fiziksel bir rahatsızlık olabilir, bana gayet mantıklı geldi.

    depresyonla ilgili okuduğum bir gelişmeyi paylaşmak istiyorum.

    özet: bir hastalık veya travmadan sonra bağışıklık sistemi normale dönmeyip fazla çalışmaya devam edince vücudun her tarafında inflamasyona neden oluyormuş. bu durum da mutsuzluk, umutsuzluk, yorgunluk gibi belirtilerle kişinin depresyona girmesine neden oluyormuş. inflamasyon yaratan ilaçlar ve aşılar depresyona neden olabiliyormuş. bu konuda giderek artan sayıda bilimsel çalışma varmış. eğer doğruysa anti-inflamasyon tedavisiyle depresyon tedavi edilebilirmiş.kaynak
  • modern hayatla başlayan klişeler var ya hani, onlar doğru aslında. çünkü modern hayat insanın pek çok meşguliyetini yok etti. zaman kazandırdı. insanın boş zamanı arttı.

    çamaşırları elde yıkamak zor ve uğraştırıcı bir eylem, uzun sürer ve yorar. makineye doldurup çıkarmaksa 10 dakika sürer. yıkama işlemini makine halleder. bulaşıklar da öyle.

    yemek yapmak uğraştırır, el emeğidir. internetten sipariş verip kartı uzatmak 2 dakikanızı bile almaz.

    bunlar gibi çok sayıda örnek var. eskiden daha az, zamanla artıyor olmasının sebebi bu işte. meşguliyet. eskiden bütün bunlarla tek başına uğraşan bir ev kadınını düşünün, düşünmeye zamanı bile olmaz. hele bir de kırsal kesimdeki insanların farklı sorumluluklarını düşünün. daha geniş açıdan bakarsak köyden kente göçün insanları psikolojik olarak nasıl olumsuz etkilediğini de görebiliriz.

    spora git, bir hobi edin sözleri de burdan geliyor. bedenin yorulmadıysa yor, zihnin yorulmadıysa yor demek aslında.

    insan kendini her şeyden sıyırıp günlük yaşamını kolaylaştırdıkça, zihin bundan rahatsız oluyor.
  • insan görmek istememenin de sebebi olabilen ruhsal rahatsızlık.
hesabın var mı? giriş yap