• tevfik turan tarafından çevrilmiş patrick süskind kitabı. diğerleri için (bkz: koku), (bkz: güvercin).
  • patrick süskind'in 1980 yılında yazdığı tek kişilik tiyatro oyunu.

    ilk olarak 1991-1992 sezonunda olmak üzere, uzun yıllar kontrabas adıyla istanbul devlet tiyatrosu tarafından sahnelenmiştir. reji koltuğunda ve sahnede aynı isim vardır: metin belgin
  • güzel tek kişilik bir oyundur bu.
    evde alınıp okuna-da-bilinir, izlemek şart değil.
    gerçi tiyatro metni oynansın diye yazılır, okunsun diye de değil.
    ama şimdi kim oynayacak kim izleyecek ........

    hım.
  • kitap da nefisdir. devlet memuru bir baba ile sanatçı bir annenin devlet için sanat yapan oğlunun hikayesi.
  • çok keyifli bir kitap, bir oyun esasen monologlardan oluşan. çevirisinden de kaynaklı, ana karakterin üslubu kafamda süper bi adam oluşturdu. yer yer baya bi güldürdü adamımızın isyanı. bir oturuşta okunulan bir kitap cidden. ayrıca değişik yorumlarla da olsa müzikle ilgili söyledikleri, verdiği bir sürü isim baya bir bilgi seli. patrick süskind, seviyorum sizi bayım.
  • --- spoiler ---

    yok, gerçekten, insan anasından kontrbasçı doğmuyor. kişiyi oraya götüren yol nice yanılmalardan, rastlantılardan, hayal kırıklıklarından geçiyor. diyebilirim ki, bizim devlet orkestrasındaki sekiz kontrbasçı içinde bir tanesi bile yoktur ki hayatın sillesini yememiş olsun ve de yediği sillelerin izi bugün bile hala yüzünden okunmuyor olsun. tipik bir kontrbasçı kaderi olarak kendiminkini örnek gösterebilirim: baskın bir baba, memur, sanatla filan ilgisi yok; zayıf bir anne, flüt çalar, aklı fikri sanatta; ben çocuk olarak annemi taparcasına seviyorum; annem babamı seviyor; babam küçük kız kardeşimi seviyor; beni seven yok- yani şimdi öznel açıdan bakınca.

    --- spoiler ---
  • brahms'ın 2. senfonisi esliginde okunarak muthis hissettiren, finalde de schubert'in alabalik beslisi ile zihinde hos bir seda birakan patrick süskind kitabi/oyunudur.
  • ''kontrbas şimdiye kadar icat edilmiş çalgıların en iğrenç, en hantal, en kaba saba olanı. çalgı değil gulyabani.''

    patrick süskind imzalı müzik ve edebiyat evrenlerinin kesişim kümesi olarak tanımlanabilecek bir kitap kontrbas.

    ince, eğlenceli bir şey...

    baştan uyarıyorum: müzik teorisine ilgisi olmayan insanları üzecek kadar teknik detaylara sahip, bence bu yönüyle hem öğretici hem de keyif verici ama.

    müziğin teorisine resmen aşık biriyim. rüyalarımda dinlediğim bir şarkıdaki gitar notalarını piyanoda çıkarmaya falan çalışıyorum, şaka yapmıyorum!

    gülümsemek kadar evrensel bir dil olan müzik hakkında okumalar yapmayı da önemsiyorum ve das parfum gibi bir şaheserin yazarının bir enstrümanın ismini verdiği kitabını göz ardı edemezdim.

    ilginç bir eleştiri aslında, kontrbas'ı hem seven, hem nefret eden bir müzisyen tarafından kaleme alınmış gibi.

    onsuz yapamayıp onunla da mutlu olamadığını güldürü ögeleri ile aktarmış okuruna yazar.

    ''tasarlanması imkansız bir şey varsa o da kontrbassız bir orkestradır. hatta denebilir ki orkestra ancak ve ancak bir basın bulunduğu yerde başlar'' gibi bir satır var mesela, ama yazının başındaki gibi bir düşünceyi de barındırıyor aynı zihin.

    orkestra için bestelenmiş uzun müzik eserlerinin konserlerini dinlemeye gittiğimde en çok ilgimi çeken enstrümanlar kontrbas ya da vurmalı çalgılar oluyor benim. şöyle düşün: bir grupta vurmalı çalgılar, duvarın tuğlaları gibidir. davulun çaldıklarıyla birliktelik oluşturan bas sesler ise tuğlaları yapıştırıp onların bir düzende kalmasını sağlayan sıva gibi. duvarın boyası değişkendir, bazen gitardır, bazen keman, bazen piyano, bazen korno.

    tabii ki duvarın güzelliği herkesçe kabul edilen bir gerçektir. çoğu insan bunun duvarın boyasından kaynaklandığını filan düşünür.

    ama sıvayı yalnızca bir duvar ustası merak eder.

    eğer bu söylediklerim sizin için bir şey ifade ediyorsa, mutlaka okumalısınız kontrbas'ı.

    müziği dinlemek kadar onu görmek, matematiğini anlamak da çok güzel...
  • alman internet adresi uzantısı...
  • müziğin notasıydı, akorduydu, teliydi, bestesiydi, konçertosuydu vb. gibi teknik terimlerini falan bilmeyenler için zor kitap.
    yani yer yer, kendinizi ilaç prospektüsü okur gibi hissediyorsunuz. bir kamyon teknik terim, sadece bu konuya hakim olanların anladığı, diğerlerinin ise sadece okuduğu.

    ilk başta, orkestradaki en önemli çalgının kontrabas olduğunu anlatan, ama sonradan sonraya "bu aleti icat edenin adamın yakaladığı kurbağaya sokayım" raddesine gelecek kadar kontrabasa içten içten kurulmuş, kontrabasa babasının düşmanına bakarmış gibi bakan bir adamı anlatıyor.

    "bir kontrabas, nasıl diyeyim, çalgı olmaktan çok engeldir. taşıyamazsınız, sürüklemeniz gerekir, bir düşerse parçalanır. arabaya ancak sağ ön koltuğu sökerseniz sığar. o zaman da doldurmuş olur zaten arabayı. evde hep etrafından dolaşmak zorunda kalırsınız, öyle... öyle salak salak durur ortada ama bir piyano gibi de değil, öyle ya, piyano mobilyadır. kapatır, olduğu yerde bırakırsınız. kontrabası bırakamazsınız. hep ortalıkta kalır, şey gibi..."
hesabın var mı? giriş yap