• bu mereti giydiniz mi ya kıvanç tatlıtuğ gibi hissedersiniz ya da çiçek abbas, ortası yok.
  • hangi kıyafetlerle ya da aksesuarla birlikte giyildiğine dikkat edilmesi gerekir. siyah deri ceketle birlikte siyah bere ve atkı takınca karizmatik olayım derken simsteki hırsız oldum amk.
  • babam derici değil diye hiç bir zaman alamıcakmışım gibi geliyor bu mereti. sözlükte alan herkesin babası derici mübarek.

    edit : alalı cok oldu bu arada, yazmayı unutmusum. alınabilen bişeymiş onu ogrendim.
  • kalibi duzgun oldugunda, vucudu oldugundan daha sekilli gosteren, karizmatik otesi giysi.

    magazalarda satilanlarinin cogu gercekten cok dandiktir. bu isten anlayan biriyle alisveris yapmak gerekir. derinin kalitesi, dikisleri oyle bakmakla anlasilacak gibi degildir cunku. soyle ki cok yakin bir arkadasim 2 ay once cok begendigi bir deri cekete yanlis hatirlamiyorsam 400 kusur milyon odedi. ama kol agizlari, yakasi 1 ay gecmeden soyulmaya basladi.

    babam deri terzisi oldugundan, deri ceketlerim - ki en yenisi 6-7 seneliktir - ne soyuldu, ne cizildi, astari bile yirtilmadi. hatta kendisi, ne zaman bir yerde bir tane deri ceket begensem, hemen en az 20 tane kusurunu bulur, ben sana dikerim der, dikmez.
  • bim de bile satıyorlar.hatemoğlu marka ve 99 liramı ne. kardeşim almış geçen. nerden aldın dedim. kemerli den mi. yok dedi bim den aldım.
  • mahalle abilerindeki demirbaşlardandır. uzun yıllar sürekli sevile sevile giyildiği için yer yer çatlar, rengi solar giderdi.

    sonra ayakkabı boyasıyla boyanırdı yenisi gibi olsun diye. ama öyle her ayakkabıcıya da verilmezdi. paldımsız ayakkabıcılar, bot boyar gibi boyayınca, sırtındaki etiketin üstüne de taşardı boyalar. boyandığı belli olurdu hep bu yüzden. öylece, etiketine boya bulaşmış ceketle dolaşmak pek ayıptı. ama boyandıktan sonra nasıl da parıl parıl parlardı.

    pek güzel kokardı. has deri olanları kokusundan anlaşılırdı. en güzel rengi koyu kahverengi olandı. siyahları daha ziyade minibüsçüler giyerdi, kasketle. kolları dışarıda, ceket pelerin gibi omuzlarında.

    onların ceketlerinin kollarında, göğüs yakalarında yanıklar olurdu. sigara yanıkları. beyaz beyaz, buruşmuş, sertleşmiş noktalar...

    bu minibüsçüler -köy yeri olduğu için- pek sefer olmadığından, durakta sabah akşam pişpirik aterken, ağızlarında külü upuzun olana ve düşene kadar sigarayla otururlardı. göğüslerindeki yanıklar bundan olurdu. seferleri gelince, masadan kalkarken, yüzlerini ölesiye buruşturup, sigaradan son ve uzun bi' fırt çekerler, sonra da parmaklarını sapan gibi gerip, gitmedikleri yöne doğru fırlatırlardı izmariti. ceketin kollarındaki çoğu yanık da işte bu yüzden olurdu.

    minibüse doğru yürürken, sol elini ceketin cebine atar, çıkarırken bileğinde siyah ve kocaman boncuklu tesbih beliriverirdi. sonra da zaten düzgün olan kasketini düzeltip, kapıyı açar, yumurta topuklu ayakkabısını minibüsün lastiğine atıp, içeri zıplarlardı. o sıra ceket düşer gibi olurdu omzundan. hiç elini kullanmadan, omzuyla şöyle bir silkelenip, ceketi yerine oturturdu.
  • (bkz: #18483242) entrymde bahsettigim uzere babamin ben sana dikerim deyip bir turlu dikmedigi ceket turuydu.
    artik israrlarima dayanamayip kollari sivadi ve bugun bana gore dunyanin en guzel ceketine sahip oldum.

    link

    edit: o kadar cok mesaj aldim ki bu entry uzerine, online satis olayina girsek parayi kirariz diye dusunmeye basladim.

    edit 2: link kurbaga olmus arkadaslar, duzelttim.
  • deri ceket çok riskli iştir. kesimi, modeli, bedene oturması filan çok önemli bir mevzudur.

    bir deri ceket ile wolverine* hugh jackman da olabilirsiniz.
    http://snarkerati.com/…/files/2009/08/wolverine.jpg

    yasak sokaklar emrahta.
    http://img2.blogcu.com/…s/k/a/r/karakiz27/emrah.jpg
  • sahip olduğum en değerli giysimdir. giyince kendime güvenim gelir.
  • deri ceket alma isteğim lisenin ilk yıllarında başlamıştı. babamın derici olmasından dolayı yıllarca bekledim.

    -baba ben deri ceket istiyorum.
    +biraz daha büyü kızım diktiririz.
    (1 yıl sonra)
    -baba ben deri ceket istiyorum.
    +biraz daha büyü kızım diktiririz.
    (1 yıl sonra)
    -baba deri ceketi ne zaman diktiricez?
    +üniversiteye başla diktitiriz.*

    sonunda üniversiteye başlanılır ve o soruyu tekrar babama sorarım. gelen cevap ise,
    +dericilik okulunda benim bi arkadaşım vardı, dükkan açıcakmış deri dikim üzerine o açsın ona yaptırırız.
    neyse her şeyi boşverip yaklaşık iki sene daha bekledim. eve her gittiğimde kuzu derilerine bakıp "baba artık mezun olucam" diye diye son anda faliyete geçirebildim*ve o arkadaşı dükkanını açabilmişti sonunda. neyse gittik istediğim modeli gösterdim ve bana söylediği fiyat dudak uçuklatan cinstendi (derileri biz veriyoruz hazır alsam daha ucuza mal olur). babam da sözünün arkasında durmak istediğinden olsa gerek hiç sesini çıkarmadı ve tamam dedi. o an içimdeki tüm heves kayboldu ve dükkandan çıkınca babama vazgeçtiğimi ve adamdan derileri geri almasını söyledim. okullar açıldı ben eskişehir'e geri döndüm. artık o deri ceket diktirilmeyecekti.

    diktirilmedi ama babam yine sözünün arkasında durup kendisi hazırını aldı sonunda*

    bu olaydandır ki bende yeri çok ayrı olan cekettir.
hesabın var mı? giriş yap