• üniversitede okuyorsunuz ve bölümünüzle alakalı bir dersiniz var doğal olarak buna da profesör giriyor. fakat profesörün bilgisi akademik bilgi. anlatıyor da anlatıyor. ama siz üniversiteden önce bu alanda çalışmışsınız hem pratikte hem de teoride konuya hakimsiniz.

    işte bu durumda profesörün anlattığı ders hakkında bilginiz, profesörden fazla olabilir. yaşanmıştır, yaşanacaktır.

    lakin hiçbir bakın altını çizerek söylüyorum hiçbir zaman bu durumu belli etmeyin. içinizde patlar sonra o bilgileriniz.
  • (bkz: bağzı öğrenciler çok süper)
  • insana gereksiz yere "kendini begenmis muhteris" yaftasi yedirtebilecek olgu.
    bu olgunun gercek oldugu zamanlar yok degildir, ozellikle turkiye'de.
  • (bkz: cahil cesareti)
    (bkz: herşeyi bildiğini sanan insan)
    (bkz: çok küfür biliyorum)
    ego = 1/bilgi
  • (bkz: dunning–kruger effect)
  • olabilecek bir durumdur ki bunu profesörler de kabul ederler. belki ülkemizde haybeye olan bir çok profesör olabilir; ancak zaten akademik ortam sürekli araştırıp yenilikleri takip etmek ve geliştirmek için vardır. yüksek lisansta tez yazmaya başladığınızda aklı başında bir hoca size baştan konuyu derinlemesine araştırıp bir süre sonra o konu hakkında kendisinden daha bilgili olacağınızı belirtir. normal lisans döneminde ise fundamental denilen konuları anlatarak o disiplin hakkında sıfır bilgisi olan kişileri bu disiplinde ilerlemeye hazırlar.

    sektörde evvelden çalışıp yaşadığınız deneyimlerin hocanın anlattıklarından ileri olması(deneyiminizin daha yakın tarihli olması sebebiyle de)yaşanabilir bir durumdur; ancak siz biliyorsunuz diye hocanın o konuyu hiç bilmeyen birine anlatamayacağı düşüncesi de bir o kadar saçmadır. akademik yaşamda ilerledikçe farkettiğiniz şey şudur ki, akademisyen ilerledikçe konunun bir dalı hakkında daha derinlemesine çalışıp uzmanlığını arttırır. dolayısıyla size o disiplinin taban bilgilerini genelgeçer verirken daha spesifik bazı konularda çok engin bilgiye sahip olması imkan dahilindedir.

    son olarak "heee o işler sektörde öyle yürümüyor naaabeerrr" diyene de tek diyeceğim türkiyede hangi sektör olması gerektiği gibi yürüyor amuğakoyim olur. tasarım okursun sektöre girince felsefesi, akımları, trendleri iki ustanın böyle olmiyir tribiyle yalan olur, 3-4 aylık tasarım süreci ben bilmemne istiyorum ama cumaya deadline diyen tasarımbilmez bir müşteri tarafından heba olur. olur da olur yani.

    akademik ortamda profesör olan adam geniş bir alanın bir dalında uzman olan kişidir agalar, o alanın ideal durumunun ne olması gerektiğini inceler, o alanın ideal duruma gelmesi için çalışır. profesörler profesyonel öğrenciliğin son noktasıdır yani.

    ne demişler, öğrenmenin yaşı yoktur. profesörler de sizden öğrenecekler dostum. yeter ki siz de ben çok biliyorum tribine girip onlardan birşey almaya çabalayın. ilerlemek böyle bir şey işte.
  • cemaat kadrosundan akademik ünvan alınca ortaya çıkan durumdur.bizden artıları müfredata hakim olmalarıdır.müfredatı da kendi görüşlerine göre belirlediklerinden hakimdirler yoksa onda da öğrencilerden geri kaldıkları görülmüştür.tabi buna genelleme yapmamak lazım,"bağzıları" diyelim

    edit: imla
  • bi bitmediniz thaaa
  • gerçekte olmayan bir durumdur. sadece söyleyenin hadsizliğini gösterir. ha öyle profesörler vardır ki bariz ders anlatamaz dersi katleder. sınıfta kimse anlayamaz. hatta ders anlatmaya üşeniyodur önemsemiyodur falan. bunlar çokca görülür de, ya benden daha az biliyo yemin ediyoru ya demek eğer öncesinde 3 duble yoksa çok net kişinin hadsizliğinden gelir
  • teori ve uygulamanın bütünleştirilememesinden kaynaklanır ülkede akademik ortamlarda. her ne kadar profesörden daha bilgili olmak biraz iddialı olsa da, konunun uygulamasında çalışan insan için master/doktora ortamlarında gerçekleşebilir bir durumdur.
    nedir sanayi ve üniversite işbirliği tüm hocalar için gereklidir. salt para için değil, gerçekten araştırmaların pozitif sonuçlardan kazanılan deneyimlerin de öğrencilere aktarılabilmesi için.
hesabın var mı? giriş yap