• hümeyra'nin türk sinema tarihindeki en iyi performanslardan birini verdigi 1990 tarihli irfan tözüm filmidir. sabahattin ali 'nin cilli, hanende melek ve yeni dünyaadli üc öyküsünden yola cikilarak cekilen filmde tarik akan ve ülkü ülker'in performanslari da oldukca iyidir.

    hümeyra türkiye'de kadin olmak durumunu, birbiriyle kolayca iliski kurulabilecek üc kadinin öyküsünde öyle bütünlüklü bir karakter cizer ki, o üc kadin sanki bir kadinin farkli hayat zamanlarindaki izdüsümünü yansitir. cilli sari perugunu cikarsaymis cok daha iyi olurmus kendisinin de ifade ettigi gibi. ama o saru peruk cikmadan bile, cilli hanende melek ve yeni dünya ayni bakislarda bulusmus...bazen biraz daha umutlu, bazen biraz daha düsmüs.

    hümeyra 'nin finaldeki köcek dansi -yoksa ölüm dansi mi?- türk sinemasinin en unutulmaz sahnelerinin basinda gelir.
  • tarık akan'ın da hümeyra'nın da 4 ayrı karakteri oynadığı 1990 yapımı film.
  • kurgusu bayağı antin kuntin bir film, klasik 90'lar diyelim..
    amma hümeyranın insanı şaşırtan ve de pek olağanüstü performansı ile ağzı açık izlediğim bir film..
    sen neymişsin be hümeyra demek istiyorum..
    humeyra'nin devlestigi yeni dünya kısmındaki dans sahnesine ise söz ola bilmez..
  • büyük olurmuş, öyle diyolla!
  • sabahattin ali'nin fevkalade denebilecek sadelikte yazmış olduğudur. okunmalıdır. öyle ki;

    ... ilk bakışta yeryüzünün bu tembel fakat doymak bilmez, bu aptal fakat kuvvetli, bu korkak fakat zalim devlerden kurtulacağı akla bile gelmezdi. sular onların, karalar onlarındı. ilerde zeka ve bilgisiyle bütün varlıklara hükmünü yürütecek olan insan, henüz yapraklar arasında ürkek ürkek dolaşan ve yere çekine çekine inen avuç içi kadar bir memelinin cevherinde saklıydı.
    ...

    daha anlatacakların vardı belli.
  • sabahattin ali'nin 1947 yılında yayınlanan sırça köşk isimli eserinde bulunan 2.masal

    "çok, çok eski zamanlarda, bundan yüz milyonlarca yıl evvel, dünyamız henüz bilginlerin "ikinci devir" adını verdikleri çağlardayken, yeryüzünde birtakım kocaman, korkunç devler yaşamaktaydı. bugün bildiğimiz hayvanların çoğu o zamanlar daha ortada yoktu. canlı yaratık olarak denizlerdeki balıklar, birçok kuşlar, pek küçük bazı memeli hayvanlar ve kurbağalar vardı. bir de bu söylediğimiz devler. bunlar da çeşit çeşitti. boyları sekiz on metreden tut da, yirmi beş metreye kadar olurdu."
  • (bkz: sabahattin ali) 1946 yilina ait bir masal.
    ”iste boylece, bir zamanlar kudretlerine son yokmus gibi gorunen, yeryuzunden silinip gidecekleri akla bile gelmeyen bu devlerin simdi sadece batakliklarda tek tuk kemikleri, muzelerde iskeletleri ve masallarda korkunc, fakat zararsiz hatiralari kaldi.
    cunku hayatin durdurulamaz akisi bunu boyle istiyordu”
  • hümeyra'nın bu filmdeki köçek dansı sahnesinde sergilediği üstün performansını görünce avrupa yakası'ndaki deli ifot karakterine neden kendisinin seçildiğini (tahminen) çok iyi anladım. kadın her rolünde insanı kendisine hayran bırakıyor adeta. avrupa yakası'nda da zaman zaman çıkışları olurdu, delirirdi falan, sanırdım ki bu dizideki karakterle ilgili. elbette onunla da ilgili, ancak kadın sakin rollerin nasıl üstesinden geliyorsa çılgın rollerin de bir o kadar üstesinden geliyormuş da biz küçükmüşüz, bilememişiz. önünde ceket iliklenir. allah sağlık, iyi ömür versin ve onun gibi sanatçılara.
  • (bkz: uefa)
    (bkz: avrupa birliği)
hesabın var mı? giriş yap