• insanlara en çok faydası dokunan kişilerdir herhalde doktorlar, öğretmenlerle birlikte. ancak doktorlarla edinilen kötü tecrübeler insanda güvensizlik duygusuna neden oluyor. bundan sonra her doktora gidişiniz önyargıyla başlıyor. tabii genelleme yapmak hiç doğru değil. amcam doktor, kuzenim doktor, 7-8 tane doktor arkadaşım var ama ben doktorlara güvenemiyorum.

    sebep 1: tam teşhis koymadan, emin olmadan olabilecek en kötü şeyi söylemeleri veya yanlış teşhis koymaları.

    - ablamın regl kanamaları anormal olunca özel bir kliniğe gidiyor. "rahimde kitle var, kanser olabilir, parça alıp biyopsi yapacağız" diyorlar. ablam o akşam kanser oldum herhalde diye ağlayıp duruyor. bu biraz kendi evhamı, kabul ediyorum. daha sonra bütün bilgilerle tıp fakültesine gidiyoruz. "ameliyatla parçayı alacağız" diyorlar. ablam ameliyata giriyor, çıkıyor, sonuç içinse "rahimde herhangi bir parça bulamadık, biyopsi yapılırken parçanın tamamını almış olabilirler" dediler ve boşuna ameliyat yapılmış olduğunu kabul edip gönderdiler.

    - kardeşimin hastalığı (nörolojik) için özel bir hastaneye gidildi. doktor anneme telaşla "bu çocuğu hemen hastaneye yatırın, futbolcu sedat'ın hastalığından var bu çocukta, ilerler, yatalak olur, ölür" diyor. ablam beni arıyor ağlayarak "emir ölcekmiş". zaten baba kaybedildikten sonra ailenin fobisidir birinin daha ölmesi. o akşam kardeşe belli etmeyeye çalışarak herkes bir köşede ağlar. ertesi gün başka bir doktor, tam teşhisi söyler ve bahsedilen durumların hiçbirisi yoktur. kabus gibi bir gün geçirilmiştir sadece.

    - tıp fakültesinde ultrasona girilir. radyolog (herhalde?), uzun uzun bakar, "50 mm çapında myomun var ama önemli değil" der. eve gidip myom neymiş bakarsınız, pek iyi birşey olmadığını görürsünüz, bütün ev halkı üzülür, eder. ertesi gün hemen özel hastanede başka bir doktora gidilir. verilen rapor gösterilir, myomum varmış denir. onlar da uzun uzun bakar ve "yok myom falan, rahmin arkaya dönük, onu myom sanmışlardır" derler.

    sebep 2: tam teşhis koymadan ilaç yazmaları.

    - genital bölgede tek bir alanda renk değişimi olur, her iki eşte de. bunun için erkek kişi üroloğa gider, bayan kişi de jinekoloji muayenesi sırasında sorar. ürolog mantardır der, ilaç yazar gönderir. ilaçlar biter ama iyileşme olmamıştır. jinekolog da mantar değil der, "şu ilaçları kullanın, gelin, geçmemiş olursa dermotolojiye sevk ederiz". anlaşıldığı üzere dermotolojik bir durumdur ama yine de bu doktorumuz ilaç yazmaktan çekinmez. ikişer hap, ikişer krem bir de beklazon verir. direk dermotologa gidin dese olmaz sanki.

    - allah belasını versin bu farenjitin. bende oldu geçen sene. konur hastanesine iki kez (biri acilden), tıp fakültesine bir kez (acilden), acıbadem'e de bir kez gitmek zorunda kaldım. boğazıma bakıldı, ciğerlerim dinlendi, farenjit dendi, bastılar antibiyotikleri-ağrı kesicileri gönderdiler. halbuki hastalık viral ve antibiyotiklerin hiçbir etkisi yok virüs olunca. geçmedi de zaten.

    - tıp fakültesinde profesöre özel muayene olmak için 150 tl ödeyerek randevu alınır. kadın suratınıza bakmaz, bakmasın sorun ellerimde. ellerime dokunmaz bile, oturduğu yerden bakar, zaten semptomlar görünmüyor. yani ne olduğu konusunda hiçbir fikri yok. alerji testi ister. test negatif çıkar. düşündüğü şey değildir yani. ama yine ilaç yazar, gönderir. hem de siz soru sorarken (nedendir sizce?), ayağa kalkmamışken o kalkar, kapıya yönelir sizi geçirir. aynı parayla özele de gidebilirdiniz, hem hizmetten memnun kalırdınız en azından.

    - aynı profesör hikayenizi anlatırken bahsetmek zorunda olduğunuz sedef hastalığıyla ilgili de ilaç yazar. sizdeki sedef milyon yıldır vardır ve hiç azalmadan devam etmiştir, türlü doktora gidilmiş, türlü ilaç kullanılmıştır ama düzelmemiştir. "bu ilaçları ne için yazıyorsunuz? tedavi amaçlı mı şikayetleri bastırsın diye mi? ben daha önce denedim ilaç tedavisini" dersiniz, "ilaç kullanmazsanız nasıl geçecek bik bik bik" diye azarlar. asıl probleminizi yine anlamamış, onun yerine bildiği hastalık olan sedef üzerinde durmuştur ve siz yine teşhis koyulmadan, şikayetlerinizi bastırsın diye yazılan ilaçlarla çıkarsınız odadan.

    - aynı profesör daha önce abidikgubidik dediği hastalık için ikinci gittiğinizde gubidikabidik der. daha önce böyle demiştiniz derseniz de "hayir" der. hasbinallah.

    sebep 3: tıp nedense sizin başınıza gelenler konusunda hep yetersizdir.

    - sedef neden olur tam olarak bilinmiyor, tedavisi yapılamıyor. düzelenler var tabii.
    - kardeşimin nörolojik rahatsızlığının nasıl olduğu bilinmiyor, genetik mi doğuştan mı henüz çözebilmiş değiller.
    - ellerimde çıkan minicik şeylerin de teşhisi yok, alerji sanılıyor, testlerde alerjik çıkmıyor.
    - arkadaşımın bacaklarının içinde yavru canavar dolaşıyormuş gibi 'atması'nın sebebini de bulabilmiş değiller, onca tetkike rağmen.
    - polikistik overin nasıl olduğunu biliyorlar ama vücudun bunu neden yaptığını tam olarak açıklayamıyorlar.

    sonuç: artık öyle bir duruma geldik ki, rahatsızlığımız olduğu zaman iki ayrı doktora gitmeden inanamıyoruz. zaten bütün ailenin tıbbi geçmişini de dökmüş olduk, gece gece dertliyim sözlük.

    ha bazıları da var ki, ben öyle doktorlara kurban olayım.
  • geçerli ve sağlam nedenleri olan bir duygudur. doktorların kendilerine olan "inanılmaz ve yüksek" güvenlerinden daha anlamlıdır. güvenmeyiniz ve sorgulayınız efendim.

    (bkz: bir şey biliyoruz ondan bu kadar emin konuşuyoruz)
  • çok doğru bir düşüncedir. antibiyotik kullanımı, doğumlardaki sezeryan oranı, mr sayısı gibi pek çok kritere bakınca görülür ki türkiyede sağlık bir sektördür ve vara yoğa gereksiz işler yapılmaktadır. devlete gitseniz yoğunluktan doğru dürüst muayene olamazsınız, özele gitseniz bin tane tahlil isterler. sonuç olarak ciddi bir hastalık teşhis edildiğinde iki farklı doktora daha gidip durumu teyit ettirmekte yarar vardır.
  • herkesin kişisel tercihidir.
    elbette tüm doktorlar mükemmel insanlardır. peygamber gibi insanlardır her sözüne güvenin demiyorum. görevini suistimal edeni de vardır mutlaka. kendi kişisel çıkarlarını ön plana çıkaranı vardır.
    ama bu doktora güvenmeyen hastalara da zerre güvenmiyorum. çünkü bunlar doktora güvenmeyip, kırıkçıya, sınıkçıya, hirüdoterapiste, masaj yapana, tedavi ediyorum diye ırzına geçene; aklınıza gelen her türlü sahtekara inanıyor.
  • bir doktor olarak ben de hastalara hic güvenmiyorum.
    eksik yalnış yalan bilgi vermekte üstlerine yok.
    duzenli ilc kullanamazlar ama kullandım duzelmedim derler. basitinden getir ilac kutumu bakalim kac tane kullndin diyince mosmor olan hastalarım var. diyet yapmazlar , yememeleri gerekenleri umursamazlar.
    sabah baska hastnede tetkik muayene olurlar. ksam bana gelirler tek kelime etmezler ki baklim bu ne diyecek diye sınmay kalkarlar. hastalikları icin dogru olanı değil islerine geleni duymk isterler. hemen her hastalikta mucize beklerler iki tablet bir bicak darbesi bitti gitti isterler. yok kardesim mucize bir tedavi. ılacin iyisi ameliyatin iyisi tahlilin iyisi yok. size uygun olani var ama anlatamazsın. emekliliğe gun sayiyorum artık iyi gekimlikten vazgeçip sahadaki tiyatroya oynamaya başladığımdan beri ne sikayet kaldi ne stres. ver kurtul yap kurtul!.
    beklentiye oynuyararak iyi hekimi oynuyorum artık herkes memnun ben bile!
  • dayımın oğlu, adeta abim... henüz kırklı yaşlarının başındaydı. sırt ağrısı şikayeti ile doktora gitti, doktor doğru dürüst muayene etmeden merhem ve kas gevşetici verip yollamış. bir kaç ay sonra göğsü de ağrımaya başlayınca gittiği doktor yine doğru dürüst bakmadan zatürre diye ilaç verip göndermiş. bir kaç ay sonra öksürürken ağzından kan geliyor ve bayılıyor. hemen hastaneye kaldırıyorlar ve doktorun dediği şu oluyor: akciğer kanseri, çok geç kalınmış, bu aşamada yapılabilecek bir şey yok...
    teşhis konulduktan iki ay sonra kaybettik abimi. ilk gittiği doktor doğru dürüst muayene etse belki kanser çok yayılmadan tedavi edilebilecekti. her doktor aynıdır demiyorum tabi, ama içlerinde bu mesleği icra etmeye yetecek bilgi, vicdan ve öngörüye sahip olmayan çok fazla doktor var. işini düzgün yapan tüm doktorlara selam olsun, cansınız.
  • güven ya da güvensizlik durduk yere oluşan şeyler değil. ınsanların doktorlara olan güveni günden güne azalıyırsa vardır bi sebebi. yanlış teşhisler, yanlış tedaviler .....
  • 4 sene önce nir hastanede tarafıma kalp kapakçiği hastalığı tanısı kondu. doktor artık ağır spor yapamayacağımı, scuba ve serbest dalışında hastalığımı ilerleteceğini, kısa zaman içinde tedaviye başlamam gerektiğini söyledi. 1 sene sonra erkek kardeşim amerikan hastanesinde kalbini göstermeye giderken ben de yanında aynı hocaya gittim. hoca ikimizin de kalbini dinledi " normal yaşıtınız bir insanın kalbi gibi sağlıklı" dedi. itiraz ettim ben de kalp kapakçık hastalığı olduğunu ultrasona sevk etmesini istedim. bana bunun gereksiz masraf olacağını söylese de itirazıma dayanamayıp yolladı ultrasona. sonuç ultrasona bakan hoca kardiyoloğu arayıp " hocam bu hastada bir sey yok dinleyerek de anlardınız neden bana sevk ettiniz " diye sitem etti ve ultrason ücretini almadı. muayene ücreti 1500 tl ödedim ve çıktık. demek istediğim önemli rahatsızlıklar için ya devlet hastanesine ya da köklü özel hastanelere gidin ve sakın ucuz checkup işlerine girmeyin.
  • yeğenim okulda bazı sorunlar çıkarıyormuş, öğretmeni dikkat eksikliği olduğunu düşünüyormuş ve psikiyatra görünmesinin iyi olacağını söylemiş ablama.ablamda dinlemiş öğretmeni, götürmüş.psikiyatr(şehrin bilindik,önerilen isimlerindenmiş), yeğenime 3 soru sormuş.adını,okulu sevip sevmediğini,neden konuşmadığını. yeğenim anlaşılacağı üzere soruların hiç birine cevap vermemiş. doktor ablama dönüp, bu çocuğun çok zeki olduğunu anladım. şu ilacı kullansın -sabah ve akşam hapı ikiye bölüp- demiş ve ritalin vermiş. ablam da ilk gün vermiş çocuğa. yaklaşık yarım saat sonra falan hüngür hüngür ağlamaya başlamış ve odasına gitmiş. yatağında oturup ev yanıyor diye çığlık atmaya ve ağlamaya devam etmiş,varsanılar görmüş. neyse ertesi gün doktoru aramış anlatmış olanları. doktor da tamam onu içmesin o zaman ben başka bir ilaç yazacağım gelin alın reçeteyi demiş. concerta yazmış. beni aradı.durumu anlattı.ilacı vermemiş daha neyse ki. önce iyi bir fırçaladım ablamı. doktoru mahkemeye vermesini de söyledim -sallamadı beni- sonra dedim ki bir ton test yapılması gerekir o ilaçlar için. bi vitaminlerini ölçmeli falan hem ne demek ben zeki olduğunu anladım ? lan çocuk cevap bile vermemiş. dedim ki; en az 3 doktora gitmeli abla en az o da! o ilaçları sakla gelince alacağım!
    işte doktorlara böyle böyle güvenilmiyor.yaa..
hesabın var mı? giriş yap