• andrei konchalovskinin tarafimdan merakla beklenen filmi. ilgimin sebebi tango and cashe olan inanilmaz sevgim degil de bu filmde cecen rus savasina ait bir hikayenin isleniyor olmasi. venedik film festivalinden ozel juri odulu ile cikmis filmimizin rusca adi ise dom durakov.
    konumuz kisaca soyle: sinira yakin bir yerde bulunan ruh ve sinir hastaliklari hastanesinde gorevli rus doktor ve hemsireler, bir hastane dolusu hastayi* kaderlerine terkedip kacarlar, daha sonra cecen askerler hastaneyi ele gecirir, hastalardan biri askerlerden birisine asik olur, ayni hasta zaten bryan adamsin nisanlisi oldugunu sanmaktadir, olaylar gelisir.
    savasin cilginligi ve akil hastanesi gondermesini gorebilmek icin allame-i cihan olmak gerekmese de, film hakkinda son karari verebilmek icin, haksiz ve kirli bir savasi yorumlarken "herkes cildirmis gibiydi"den baska soyleyebilecek birseyi olup olmadigini gormek isterim.
  • içtenlik zirvesi, tevazu abidesi bir film. ipince bir duyarlılık eseri. "savaşlar ne kötü be birader" yavşaklığına kaçmadan, "içerdekiler daha akıllı valla" zevzekliğine bulaşmadan veriyor mesajını. ne mutlu ki; ben mesaj vermem pozlarına yatmıyor. ağır abi triplerine girip kasmadan, bir bryan adams şarkısıyla gönül almak isteyecek kadar mütevazı bir film bu.

    ara spoyler:

    --- spoiler ---
    çeçenler aralarında kavgaya tutuşmuştur. jenna, (bkz: yuliya vysotskaya) bir ümitle kavgayı müzikle durdurabileceğini düşünür. çaldığı polka fayda etmez tabi. kavgaya karışmayan iki çeçenden biri akordeonu alır ve çalmaya başlar. (bkz: şeşen) sonrası malum; o anda dans başlar. nefis bir sahnedir. ama nefis olan kavganın müzikle kesilmesi değil, masadaki iki çeçenin bunun böyle olacağından emin, cool tavırlarıdır.
    --- spoiler ---

    filmin sonlarına doğru jenna, bir koridordan geçerken bir kaç mermi kovanını -sanki mermi kovanı değillermiş gibi doğallıkla- yerden alıp çöpe atıveriyor. andrei konchalovski de çok zaman önce vicdanını "mother russia"dan arındırmış olacak, böyle sahici, böyle dürüst bir iş çıkarmış. çünkü işin içinde savaş varsa önce temiz bir vicdan ve soğukkanlı bir bakış gerekiyor. silah nedir bilmeyen bir sanatçının neden ve nasıl bir savaşçıya dönüştüğünü anlayınca haydutların haydut olmadığını anlamak zor değil.
  • filmde varyasyonlarıyla sürekli çalınan parça, bryan adams' ın paco de lucia nın gitarlarını çaldığı ''have you ever really loved a woman'' parçasıdır. parçanın orjinal halinin yanı sıra özellikle solo gitarla yapılan çeşitlemeleri şahane olmuş. onlarda da gitarı paco mu çalıyor bilmiyorum ama kim düzenleyip çaldıysa sahiden hoş olmuş.

    ayrıca filmin ortalarında bir yerde 2 komutanın konuşma sahnesi savaşın anlamsızlığını sahiden çok güzel vurgulamış.
  • venedik film festivali jüri büyük ödülü sahibi, savaşla deliliği çok ilginç ve çarpıcı bir şekilde harmanlamayı başarmış güzel fim.
  • "sonunu bir yerlerde, bir filmde görmüştüm" izlenimi uyandıran, aslında deliliğin sınırlarının çok daha geniş olabileceğini gösteren 2002 yılı rus-fransız ortak yapımı film. ayrıca janna'nın byran adams'a tercih edip aşık olduğu çeçen asker ahmed de bayağı bir ciguli'ye benziyor.
  • "fırtına sessizlik getirir,
    bir canavar, bir çocuk gibi
    herkese uğuldar
    etrafta yumuşakça gezinir,
    kaybolmuş bir keşiş gibi..."

    alıp götüren, geri getirdiğinde başka bir insan yapan andrei kochalovsky başyapıtı.
  • psikolojide çok önemli bir yeri olan bryan adams sendromunu işleyen zayıf bir film, yine de çabasını taktir etmek lazım.
  • --- spoiler ---

    + biliyor musun, birileri bizi sevdiği ve dua ettiği için hayatta kalabiliyoruz
    - senin için kim dua ediyor peki?
    + bilmiyorum ama birileri ediyor olmalı

    --- spoiler ---
  • savaşın komik anlamsızlığını gözümüze sokan filmlerden bir tanesi olmasının yanında fotoğraf gibi karelere sahip olan bir film.yönetmen kulağa,kalbe değil direk gözlere çalışmış.
  • --- spoiler ---

    ezan sesiyle başlar, bryan adams ile biter.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap