• kuraklığın farkında olmayanların "bize bir şey olmaz" rehavetine kapılmaları hata olur.

    1 aydır güneye 2 damla yağmur düşmedi. meteorolojiden inceleyin kurak bir yıl geçirdiğimizi farkedersiniz. zaten küresel ısınmanın hızının artması ile kuraklık ilerleyen birkaç senede küresel problemlere yol açmaya başlayacak, önümüzdeki çeyrek asırda bu nedenle su savaşları ve göçleri öngörülüyor.

    türkler yardımseverdir, yunanlar nemelazımcıdır, almanlar dedikoducudur gibi genellemelerle kitlesel felaketlerin üstesinden gelme senaryoları bir değil malesef. insanların yardımseverliği kendi karnı doyduğu ölçüde vardır. bugün bir ekonomik çöküş ve akabinde kıtlık olsa ve devlet kontrolü kaybetse kaos başlar. o kaos içinde 2 dilim ekmek için insanlar birbirini boğazlamaya kalkınca türklük falan yalan olur.

    topraklarımız verimli yalanı da ayrı bir ilkokul hayat bilgisi argümanı. hangi topraklarımız verimli? tuz gölünden geriye akiferler aracılığıyla yürüyen tuzlanmış, su kaynağı kalmamış içanadolu toprağı mı? konya kadar hollanda'nın tarım geliri bizimkinin bilmem kaç katı açın bakın.

    hap kadar bahçeniz veya birkaç dönüm toprağınız için sulama yapmak mesele değildir şu an ama ülke genelinde tarım alanları ve su kaynakları alarm veriyor onu da bilin.
  • reyiz'in çıkıp da tarım, çiftçi, tohum üretim falan fişman diye fırça kayması da aslında devlet kademesinde de böyle bir bilginin, en azından korkunun varlığına işaret ediyor.

    türkiye'de kirlenmemiş su kaynağı her gün azalıyor. hiçbir büyük şehirde içme sularımız içilebilir değil artık.

    kamu spotu olarak yayınlanan gübre kullanmayın uyarıları da bu tehlikenin önünü almaya çalışan beyhude bir çaba. nitekim on yıllardır başta içanadolu olmak üzere tüm yurdun su kaynaklarına resmen tecavüz edildi.

    et kıtlığı halihazırda çekiliyor zaten. bunun yanına tohum yasaları nedeniyle tarım krizi de eklenmiş durumda. balıkçılık olarak dünyanın 300 sene gerisindeyiz an itibariyle, 87'deki hamsi krizi zaten karadeniz'e güvenilemeyeceğini göstermişti. offshore kafes balıkçılığı yapacak alt yapı, bürokrasi ve teknik elemana sahip değiliz.
  • her şeyi ithal etmekteyiz halihazırda.

    olası bir döviz dalgalanmasında eğer tarım ve gıdada dışa bağımlıysanız, endüstriyel gelişiminiz geri kalmışsa, niş üretim yapan yüksek teknoloji şirketleriniz yoksa en büyük banknotunuzla sakız bile alamazsınız.

    tohum alacak dolarınız kalmadığında üretmek yerine üç beş dolarınızla hammadde almaya başlarsınız, o parayı da bitirince elinizde hiçbir şeyiniz kalmaz.

    şu an ülkede para eden hiçbir şey türk sermayesinin değil. sen maç izlemek için digitürk alıyorsun ama parası ülke dışına katar'a gidiyor. telefon faturasını ödediğin zaman o para dolaylı yoldan avrupalı sermayedarların cebine giriyor, otomotiv, teknoloji, enerji vb hepsinde bu böyle.
  • bu basligi actigimda dolar kuru 3.60 civarlarindaydi, ortada gida problemi yoktu. o zaman sebepleriyle acikladigim zaman yukarida alay edenler ve katilmayanlar oldu. hala ayni fikirdeler mi merak ediyorum.
  • çok değil bir kaç on yıl içinde tüm dünyanın ani bir su kıtlığıyla karşılaşma riski bile bu kadar yüksekken tr'de neler olabileceğini siz düşünün. bu ülke enseden tutup iktidar koltuğuna oturtmasan hayatı boyunca kahvede okey oynayacak adamların eline verilip böylesine şuursuzca yönetilmesinin sonuçlarını öyle kötü yaşayacak ki, bir ülkenin başına gelebilecek en kötü şeyleri kaçınılmaz olarak sırasıyla görecektir.
  • (bkz: 2021 ekonomik krizi)
    (bkz: kıtlığın gıda fiyatlarını uçurması)
    (bkz: baraja sıçmışız gibi gelen elektrik faturaları)

    ben kahin değilim, öyle çok vizyon sahibi veya dahi biri de değilim. insanlar kör ve gerizekalı, bunların olacağının hepsi belliydi.
  • derecesi bilinmez ama gerçekleşme ihtimali gayet vardır.
    ülke, akarken doldurmayı yanlış anladı. ülkenin çok küçük bir çoğunluğu akarken doldurdu, ama ceplerini doldurdu.

    su krizi, petrol krizi, tarım ürünleri krizi ve enerji krizi hiç de uzak değil. devletin, bu tip krizler karşısında uygulayacağı planlarının olduğunu varsayarak diyorum ki bu planlar umuyorum olabilecek bir krizi çözmeye yetecek planlardır.
  • kıtlık doğal sebeplerle ve uygulanan politikaların bir sonucu olarak kapıdadır. bunu görmezden gelemeyiz. diğer yandan var olan ürünlere talebin (satın alma gücündeki düşüşle) azalması üretim tesislerinin daha düşük kapasiteyle çalışmasına sebep olur ki bu da kıtlık ekonomisidir. şu an yavas yavas kıtlık ekonomisine geçiş yaptığımızı söylemek yanlış olmaz.
  • mevsimlik işçilerin hareket kabiliyetlerinin kısıtlanmasından tutun tarlayı ekecek olanların da sokağa çıkamalarına kadar işleri zora sokacak o kadar çok parametre var ki. aklı selim bir politikacı çıkıp da öngörülü davranıp tedbir almıyor. ithal edeyim desen ülkeler kendi dertlerine düşmüş kimse zırnık koklatmaz kendini kurtarmadan.
    (bkz: sonumuz hayrolsun)
hesabın var mı? giriş yap