• hayatıma giren dengesiz insanlardan bıktım. lütfen artık benim hayatıma da aklı başında, zeki insanlar girsin.
  • depremde ailemi kaybedip onları bir daha görememe ve belki mezarlarının bile olamayacağı fikri uykularımı kaçırıyor
  • yapmak zorunda olduğum işlerin olmadığı bir sabaha uyanmak istiyorum...
  • zor olanı başarıp, kendi kurallarım ile bir şeyleri başarabilmek istiyorum; ancak görünüşe göre bu pek mümkün olmayacak. dahası, kaybettikçe, daha da kenara çekiliyorum; kendime dair umudu kesmek en kolayı - ve çoğu zaman, bu kolaya kaptırasım geliyor kendimi.

    yeterince çabalamadığımı biliyorum. içimden yeterince çabalamak gelmiyor; ve bunun sebebinin yine ben olduğunun da farkındayım. oyunu hem zor şekliyle, hem de böyle eforsuzca oynamanın sonunun nasıl olacağını da kestirebiliyorum. ama yine de, kendimi döngümden çıkaramıyorum; ve ancak kendime kızdığımla kalıyorum - yine, ötesinde bir çaba gösteremiyorum.

    insan, "varsayılan" olarak hak etmez bir şeyleri: çabalayarak hak etmesi gerekir. ben, iyi bir insan olabilmek için çabaladım, evet; ve belki de, iyi davranmayı öğrenebildim, karşılığında. ama, mutlu olmak için yeterince çabaladığımı söyleyemiyorum bir türlü; ve bunun bedeli olarak belki de, mutlu da olamıyorum zâten, uzun süreli. küçük mutluluklarla, günü ötelemekten ibâret, yaptığım. ve bununla tatmin olmadığımda, daha büyükleri için çabalamaya yetecek gücü de bulamıyorum kendimde - ancak, kabul edilebilir bahaneler; o kadar.

    iyi dilekler, temenniler, yardımlar... ihtiyâcım olan bu değil: yeniden bana uçmayı hatırlatacak bir şeylere ihtiyâcım var; "güneşi yeniden uyandıracak" bir şeylere. kendimden, duvarlarımdan dışarı çıkmamı sağlayabilecek bir şeylere. belki de, şu ânda hazır olmadığım bir şeylere - ama, bir yandan da, eğer şimdi olmazsa, sonrasının ne anlamı kalacak; ya da, sonrası olacak mı ki?

    ve, ayrıca; eğer bir şeyler alabilmeyi istiyorsam, bir şeyler de verebilmem gerek: kendime bakıyorum da, değer verdiğim insanlara, onlardan istediklerime karşılık olarak verebileceğim ne var, elimde?

    kendi çizdiğim patikamda, gidebileceğim yere kadar gelmiş gibiyim. dışarıdan "bu doğru yol değil belki, ama benim yolum!" diyebilsem de, içeriden, kendime en çok hesap soran yine kendimim, yolun doğruluğuna dair: eğer ortada bir "ben" kalmazsa, yolun ne anlamı kalacak ki?

    bilemiyorum... dünkü sahteli/gerçekli mucizeler ve hayâl kırıklıkları; kulağa yaşanmaya değermiş gibi geliyor, bir yandan. öte yandan ise, "yarın", çok ağır. neyi tercih edeceğim, bilmiyorum; daha çok, bir tercihi öteliyorum, bir süredir. ve daha fazla ne kadar öteleyebilirim, emin değilim.
  • iki yildir oturdugum evin karsisindaki cardakta, yarinlar yokmuscasina her gece halay ceken bir grup var, bu saatlerde balkona cikip gizli gizli insaat izler gibi izliyorum.
  • anlatacak birisi için 20 yıl içimde tuttum, bekledim. o birisini bulunca da aslında anlatmak istemediğimi farkettim. 20 yıl boşuna beklemişim.
  • oda beni özledi sanıyordum meğer eski sevgilisini özlüyormuş. bende mal gibi üstüme alındım. birde yeni işe girdim, çalışanlar çok farklı biraz korkuyorum yapamazsam diye. kendimi cesaretlendiremiyorum. ben bu kadar çekingen ve korkak değildim ne oldu bana. ne olur kalbim ferah tut kendini, bana bırakma çünkü ben seni strese sokup hızlandırmaktan başka bir şey yapamıyorum. teşekkür ederim.
  • yıllardır sosyalleşmekten kaçtığım için başarısız olduğumu sanardım, son zamanlarda çok sosyalleştim fakat hayatımda hiçbir olumlu değişiklik olmadı.nasıl olacak bilemiyorum, kafam çok bulanık.ne istesem olmuyor son zamanlarda
  • artık hiç bir şeye gücüm kalmadı tükendim, hayat öyle bir geliyor ki üstüme son nefesimi versem de kurtulsam diyorum ben oynayamıyorum bu oyunu olmuyor.
  • '' burası yds sınıfı mı ? ''
    ilk kurduğum cümleydi, ona. saçları ışıl ışıl. ulan dedim ne güzel kız.

    bir gün motorla kurs yerine gidiyorum, kırmızı ışığa yakalandım. kafamı sola çevirdim. o kadar insan arasından onu farkettim. öyle güzel ki. ığıl ığıl yanına gittim, kaskımı çıkarttım. karşılaştığımız yer ile kurs yeri arasında 500 metre yoktur.
    ''elbise giymeseydin, beraber giderdik, götürürdüm seni'' dedim.
    - ''sağol, etek giydim evet. '' dedi.

    bir kaç hafta sonra, son ders saatindeyiz. bilekliğim birden kopuverdi ve etrafa boncuklar saçıldı. ders bitimi boncukları topladıktan sonra elimde, yanıma geldi
    ''istersen ben toplarım, ver'' dedi.
    sonraki ders saatinde eskisi gibi yapmış, verdi bilekliğimi. orda o kadar sarılmak istedim ki, içimde uktedir. içten bir sarılma ile teşekkür etmek isterdim. zaten mesafeyi hep koruyordu, ulan bi ışık alabilsem...!

    cesaretimi toplayıp mesaj attım, kursun olmadığı bir gün, sinemaya benimle birlikte gelir misin dedim, filme bağlı dedi. bana güven dedim, gittik sinemaya. tabi sabah birlikte kahvaltı yaptık öncesinde. topladığı bilekliğimi, kahvaltı yaparken koluna taktım. kalbim gibi bilekliğim de onda.09.08.2018.

    o günden beri dağılan boncukları toplaması gibi, hep yanımda olup bana destek oldu. ben hata yapsam bile, o geldi. fedakarlıkların çoğunu kendisi yaptı. moralim bozuk görüşmek istemiyorum dediğimde bile kapıma kadar gelip bana sarıldı.

    mesleğinden dolayı farklı bir şehre taşındı şimdi. ayrılırken, ulan erkek adamız ama hüngür hüngür ağladık. o son sarılmayı tüm hücrelerimle hissettim. ben daha dayanıklı çıkarım diye düşünüyordum ama gittiğinden beri nefesim kesiliyor, gece uyanıyorum kalbim sıkışarak. hayatımın son 1.5 senesinin ortalama 3-4 gün görüştüğüm canımın içi sevgilimin gitmesi beni derinden etkiledi.

    seni uzdugum , ağlattigim her an için özür dilerim.
    varlığın o kadar güzel ki.. ankara yolun açık olsun.

    senin mahbup'un.
hesabın var mı? giriş yap