• dağların arasında, üç bin nüfuslu, küçük bir karadeniz ilçesinde devlet hastanesi acilde pratisyen doktor olarak çalışıyorum.

    bugün çıktığım nöbetin ilk saatlerinde kalp krizi nedeni ile kalbi durmus bir adam getirildi. on beş dakikadır nefes almıyormuş. geldiğinde suratı mosmor gözbebekleri büyümüş ve ışığa cevapsız idi. (işin işten geçtiğini veya en azından kalıcı beyin hasarının ilerlediğini gösterir.)

    damarlarında sıvı dolaşıp vucudun döngüsünü sağlasın diye damar yolunu açtırdım ve serum verdirmeye başladım. normalde çoğu zaman yapamama rağmen şansım yaver gitti ve entübe ettim (soluk borusuna bir nevi hortum yerleştirip akciğerleri direk olarak havalandırmak için).

    kalp masajına başladığımda kalbinin elektrik hattı düz çiziyordu; hani filmlerde ölünce olur ya. adrenalin ve atropin gönderip durmaksızın seksen beş dakika kalp masajı yaptım bir adet sağlık memurum ile. (yeni yasal sınıra göre otuz dakika içinde dönmezse hastayı bırakmakta serbestsiniz)

    bu süre içinde kalbinin ritmi vf (ventrikuler fibrilasyon) denen ritme döndüğü için elektroşok uygulayabildik. hem de dört kez döndüğü için dört kez.

    hasta geri döndü ve gözlerini açtı deyip karizma denemesi yapmak isterdim ama dönmedi. bir futbol maçı süresi kadar dakika sonrasında hem tükendiğim için hem hastanın ritmi ve nabzı bir türlü gelmediği için kalp masajını bıraktım.

    çıktığımda ellerim titriyordu. plastik eldiveni çıkardığımda şıpır şıpır sular aktı. ellerim banyoda sıcak suda kalmış ayak derisi gibi olmuştu. yaklaşık elli kişiden oluşan hasta yakınlarına yaptığımız işlemleri size anlattığımın biraz özeti şeklinde anlatıp "allah sabır versin, hastamızı kaybettik" dedim.

    bir kısmı ağlayıp ağıt yakmaya, başladı. yaşlılardan iki tanesi "allah razı olsun hocam, ne kadar uğraştığını gördük" dedi. içeri poliklinik odasına geçip yüzümü yikadım ve bir müddet dinleniyorken bağırışlar duymaya başladım. geriye kalan bir kısım hasta yakınları birbirlerine "neden büyük hastaneye gönderilmedi, ambulans vardı. uzman olan bir yere gitseydi yaşardı. doktor ambulansı vermedi hastamızı öldürdü." demeye başlamış. yaklaşık otuz kişi kızgın bir şekilde bağırıyor bir kısmı sinirden duvarı filan yumrukluyordu.

    ödüm bokuma karışmasına rağmen, her nasılsa soğukkanlı bir şekilde hemen dışarı çıkıp yüksek bir sesle, ambulansa binse idik buradaki gibi iyi masaj yapamazdık şok cihazı ile hastayı şoklayamazdık* ben tek doktor olarak hastaneyi terkedemeyeceğim için masajı hemşire yapmak zorunda kalırdı, yolun yarısına gelmeden hasta ölürdü, nabzı gelseydi zaten yoğun bakım için gönderecektik. gibi açıklamalar yaptım. biraz bu sayede, biraz sağduyulu muhtar sayesinde, biraz da o gün o yörenin en sevilen insanlarından birinin güvenlikte nöbette olması ve benim yaptıklarımı onlara açıklaması sayesinde belki linçten kurtuldum.

    klasik bir doktor numarası vardır. eğer bir eve gittiğinizde hasta ölmüşse fakat hasta yakınları problem çıkaracak gibi ise hasta ölü bile olsa entübe eder ambulansa alır ve "yolda öldü" dersiniz. hasta yakınlarından korunmak için. ben her şeyi olması gerektiği gibi yaptığımı bildiğim için bu yola başvurmadım. fakat sanırım yanlış yaptım.

    avrupa'da doktor sanırım canını kurtarmak için böyle numaralara başvurmak zorunda kalmıyordur.

    türk doktor ise kötü geçen bir günden sonra moral bozukluğu ile eve gelir ve sözlükte "doktorlar orospu çocuğu milletin anasını bellediler" "hayır değil, biz olmasak kokarsınız, hasta olursanız görürüm sizi" gibi salak tartışmaları görür ve üzülür. içinden "ben nefret edilecek bir şey yapmadım ama" demek gelir.

    böyle bir şeyi anlatarak ukalalık yaptığımı biliyorum. tartışmayı yanlış bir boyuta çektiğimi de biliyorum. ama iki senelik doktor olan ben hiç kimseden haram (veya helal) bir para almadım, iyi kötü yedi sekiz tane hayat kurtardım* her nöbette iki yüz hasta bakıyor, bir sürü hastanın derdini dinliyor, çoğuna yardımcı olduğumu düşünüyorum. nöbetler çok yorucu geçiyor ve en az on tane hasta daha karnına dokunmadan "anlamayacaksan bizi sevk et", ya da masaya sağlik karnesini atıp "şu ilaç yazılacak" gibi moral bozucu cümleler sarfediyor. yaşadığım zamanın üçte birinde hasta muayene ediyorum. ve doktor maaşımla dönerimle iki senedir sekiz bin lira para biriktirebildim. ve etrafımda aşağı yukarı benim konumumda olan doktorlardan onlarcasını tanıyorum. (uzman olan ve olmayan)

    sözlükte edilen kötü lafların çoğunun başında "iyi doktorları tenzih ederim" yazıyor olsa da bu laflar biraz da bana geliyormuş gibi hissediyorum. en azından "ama ben kötü değilim ki" diye savunmak istiyorum kendimi. bu aptal tartışmalar üzüyor beni. sana ne oluyor diyebilirsiniz. ama eve geldiğinizde mesleğiniz hakkında "çoğu şerefsiz" gibi bir çok şey okuduğunuzu hayal edin. ben şerefsiz olmayan gruptanım deyip sıyrılmak olmuyor. o laflar moralinizi bozuyor.

    yıllarca doktorlar olarak halka kötü, saygısız, paragöz davrandık ve haklı bir nefret kazandık. ama her dönemde hastası için çırpınan, aldığı paradan daha fazla hizmet eden, iyi kalpli doktor sayısı diğer gruptan çok daha fazla idi. ama insan kötü şeyleri daha kolay hatırlıyor.

    demagoji yaptığım için, özür dilerim. bir daha doktor haklı-doktor haksız konularında başka bir şey yazmamaya çalışacağım. bu konuda hissettiklerim aşağı yukarı böyle işte.
  • üst edit: ben bunu yazdığımda, yukarıdaki "başı kıçı ağrıyan geliyor" diyen arkadaş sırf bunun için ayrı bir başlık açmıştı. sonradan modlar buraya eklemiş.

    üst edit 2: bahsi geçen yazar, bahsi geçen yazıyı silmiş. keşke caps alsaymışım.
    ***

    benim de nicedir yazmak istediğim, bir yazar ne zaman sağlık sektörüyle ilgili bir sorunu dile getirse, haklı haksız ayırt etmeksizin, hemen sanki anasına bacısına küfredilmiş gibi saldırıya geçen doktor egosunun tipik örneği.

    tanım: kendisine şifa bulmak içen giden adama "kıçı başı ağrıyan bize geliyor" gözüyle bakan adamın engellenemez egosu.
  • hacettepe tipa girecek puanla muhendislik sectigime bin kere sukrettiren, aslinda halkin geneline hakim olup sozluge golgesi dusen dusmanliktir.

    bre allahsizlar, ben o adamlarin harcadigi eforun dortte biri ile paranin mina kodum hayatimi yoluna koydum, hala derdiniz aldigi 8-10 bin lirada, hastaya olan tavrinda. doktorun nesini cekemiyorsunuz anlamiyorum ki?

    adam oss'de ilk 5000'e gotunu yirtip girmis mi? girmis. 4 sene ezberin iti olan dersleri gece gunduz calisip gecmis mi? gecmis. kalan 2 senede poliklinik poliklinik gezip, her ayri dalin stajini yapmis mi? yapmis. yetmemis bu ulke ondan zorunlu hizmet istemis diplomasina el koymus. zorunlu hizmetini yaptiktan sonra 4-5 sene de uzmanlikla ugrasmis mi? ugrasmis. o uzmanlik icin gunduz yuzlerce hastaya bakarken, geceleri makale yazmakla, calisip hazirlanmakla gecmis mi? gecmis. ulan kac taneniz kariyeri icin bu kadar ugrasti elinizi vicdaniniza koyup soyleyin. bilkent'te okudum, yari zamanli odtu'de yasadim, biliyoruz a.q. sinavdan sinava calisip 3.7-3.8 ortalama getirip, donem boyu dersi asip pes oynayip mezun oluyoruz, ki muhendislik bu hani; zor denilen bir saha. sonra onlarda 5 yil once hayata atilip onlarin aldiklari parayla basliyoruz. atarlanacaksan muhendise atarlansana!

    "hastaya olan tavirlari bidi bidi" argumani var bir de. bu isler karsilikli kocum. her hafta memleketin bir yerinden meslekdasinin dayak yedigi haberini alan adam sana el bebek gul bebek diyerek yaklasabiliyorsa alnindan opeyim ben onu. sanki halk/devlet doktora insan muamelesi yapiyor da doktor kafasina gore size ahkam kesiyor. hristiyan memleket degil ki burasi sol yanaga tokat yiyince sagini cevirsin adamcagiz, onun sinirleri seninkinden gergin emin ol. ayda 2-3 kez hasta kaybedince, bu sefer linc edilecek miyim korkusu yasiyor baba, haberin var mi senin?
  • doktorların yaptıkları bir hatanın hukuki değeri 2.4 milyon liradır. daha önce yazılmış bir entrydeki linklerden bir tanesinde yazıyor. mahkeme doktoru bu miktarda bir parayı hastaya ödemeye mahkum etmiş. türkiye'de çalışırken aylık kazandığım para 7000 tl idi. çok para di mi? aslında ben de öyle düşünüyordum o entryi okuyana dek. ufak bir hesapla işimde yapacağım tek bir hata sonucu hastaya ödeyeceğim parayı kazanmak için yaklaşık 350 ay yani 30 sene çalışmam gerekiyor. 2.4 milyon liram yok yani. olan doktor da tanımıyorum. aldığın risk bu kadar fazlayken aldığın maaş bu. yani türkiye'de çalışan bir doktor hayatı boyunca hata yapmamak zorunda. az önce yazılanı okuyunca yaşadığım stresi düşün.

    buna rağmen doktorlar bu işi yapıyorlar ve halk onlardan üstüne üstlük nefret ediyor. abi kusura bakmayın da sikerim böyle işi. 2 milyon liram yok. hiç olmayacak. ama mesleğimde hata yapacağıma yüzde yüz eminim. ınsanım çünkü. hatam sonrasında da burada çok maaş alıyorlar şerefsizler diyen tipler benim 30 yılda kazanacağım parayı tazminat olarak benden talep edecekler. benim nefret etmem lazım arkadaş senin değil.
  • doktor dediğin insan doktor olmayan normal bir insanın şahit olduğunda haftalarca etkisinden kurtulamayacağı türden hadiselere 20'li yaşlarından itibaren her gün şahit olan insandır ve unutulmamalıdır ki doktor da normal bir insandır. siz o gün, o andan önce onun ne yaşadığını biliyor musunuz da en ufak hoşunuza gitmeyen hareketinde onu dövme hakkını kendinizde buluyorsunuz.
    hadi bu söylediklerimi bi kenara bırakın neymiş, elini cebinden çıkar demiş dövelim, neymiş, güleryüz göstermemiş dövelim neymiş, yeterli bilgi vermemiş dövelim... bu neyin kafasıdır arkadaş.
    bi de kaynak sağlam, ben de tıp fakültesi okuyorum ordan biliyorum, tıp eğitimi boyunca empatiyle sempatiyle yetiştiriliyor bu adamlar kimse hastasına kötü davranmayı, onu azarlamayı hayal ederek okumuyor o kadar sene. onca derse kafa patlatırken bir yandan da kötü haber verme, zor hasta görüşmesi, tıbbi etik, iletişim gibi konulara kafa patlatılıyor o okulda, bütün bunlardan sonra kendilerine reva görülen dayak, fiziksel olarak acıtır evet ama inanın duygusal olarak daha çok acıtır.
  • bugün bu düşmanlığa sahip bir tanesine denk geldim. hatta şu an hala bana laf hazırlamaya uğraşıyor sanırım garibim. bazıları yazmışlar öss'yi kazanamayan ezikler bunlar demişler. hepsi öyle değildir elbet. doktorlarla kötü anısı olanlar da olabilir içlerinde. bunlar anlaşılabilir şeyler. ama kalkıp da tüm doktorlara toptan düşman olmak, bulsa bir kaşık suda boğacak olmanın karşılığı tam olarak ezikliktir. üstelik "öyle deme, onların da içlerinde iyiler var elbet" dediğinizde de doktor avukatı ve doktor yalakası da olmanız işten bile değil. hatta hasta ve tahammülsüz de olabilirsiniz. çok değişik kafalar bunlar.

    ve en büyük argümanı da bu şahsiyet(ler)in "özellikle türk hekimlerine güvenmem çünkü nasıl doktor olduklarını biliyorum. sadece öss ile". evet öss'yi kazanınca yarın gidip diplomalarını alıyor zaten bu insanlar. sanki türk mühendisleri, türk mimarları, türk öğretmenleri öss'yi kazanmadan diploma sahibi oluyor? sanki diğer meslek mensupları çok harika eğitimler alıyor bu amına koduğum memleketinde? sen de bu topraklarda yaşıyorsun. sen de aynı bokun içinde yüzüyorsun. tipik türk kafası işte. yanındakini o bokun içine daha çok çekmeye çalışacağına birlik olsan da buradan nasıl kurtuluruz diye düşünsene sikik?

    not: mühendissporluyum.
  • sözlükteki ergen oranının korkutucu boyutlarda olduğunu gösteren sıfat.

    çok sevgili doktorlara sektiren ergen;

    bak güzel kardeşim. şu dünyada, doktorların çok önemli bir oranının şeref ve onuru hakkında en güzel çıkarımı yapacak olan kişi benim. bizatihi kendim ve çevremdeki insanlara doktorlar tarafından yapılan/yapılmak istenen şeyleri söylesem dudağın uçuklar. ama bu bir insanın -benim için en kutsal şeyi olan- annesine orospu deme hakkını vermez. unutma genç, o sıfatı yakıştırdığın doktorlar da bir zamanlar bebekti. onları, hadi onların önemli bir bölümünü bu hale getiren de yine sistemdir. bir insanın yüzüne karşı söyleyemeyeceğin şeyi ancak burada söylüyorsan, senden de eziği yoktur inan. bak, şerefsiz de, onursuz de, insan sevgin yok de ama bir insanın annesine bu kadar kolay "orospu" diyebiliyorsan, suçu annende değil, seni yetiştiren toplumda ararım.

    çok sevgili ruhu ergen olan doktorlar/doktor adayları.

    sizin ayarınızı kısa tutacağım. bak mal kardeşim. "ama hasta olunca sike sike geliyorsunuz orospu çocukları:(((" diyen gerizekalılar. bak amcık ağızlı. senin mantığınla hareket edeceğim. o kadar okul bitirdiğine göre bunu anlarsın. o zaman sen de o kadar nefret ettiğin akp'nin yönettiği ülkede karnını doyuruyorsun? benzinini alıyorsun? binalarda oturuyorsun? ya da evine hırsız girdiğinde o küfrettiğin polislere başvuruyorsun? o nasıl olacak? saçma di mi? be kapçık ağzına soktuğum, sanki bana amına koyduğumun tedavi yöntemlerini, ilaçlarını sen buldun da biz sana mahkumuz. senin de görevin o ve onu sike sike yapacaksın. sen olmazsan başkası yapacak. tekel değilsin ve dediğim gibi, senin görevin de o.

    (bkz: şimdi siktirin gidin)
  • toplumdaki doktor düşmanlığının bir yansıması. acillerde doktorların dövüldüğü hatta kurşunlandığı bir ülkede şaşırtıcı değil.
  • uzmanlar tarafından sözlükteki mühendis ve mühendislik öğrencisi yoğunluğundan kaynaklandığı düşünülen düşmanlıktır..
    şöyle ki zamanında bu mühendis kardeşlerimizin üniversite tercihi yapacağı sıralar sayısalcı olmaları hasebiyle bu arkadaşların iyi puan almış kesimi doktorluk ve mühendislik arasında gidip gelmişlerdir.. içlerinden mühendislik üzerinde fikirleri sabit olanların da anası babası kesin "tıp yaz olum" diye baskı kurmuştur bunlara.. ikilemde kalanların ikileminin, baskı altında kalanların yediği baskıların mezuniyetten sonra bile devam ettiği görülmüştür.. hal böyle olunca bu kardeşlerimizin bilinçaltında doktorluğa karşı bir düşmanlık belirmiştir istemsizce..
  • ilk olarak burayı sallayan bir doktor varsa, yapmasın. burası dünya üzerindeki en gerizekalı toplulukları barındırıyor içinde.

    ekşi sözlük'te ilk önce düşman olunmayan meslek var mı bakalım:

    var, buldum. mühendisliğin herkesçe okunan dalları. bir ara bilgisayar mühendisliği ile ilgili laf çıktı, hemen gömdüler. neden? çünkü kitlenin büyük kısmı mühendis. ondan mühendislik en ciks meslek burada. ( hiçbir sorunum yok benim mühendislikle, yanlış anlaşılmasın )

    onun dışında öğretmenler tatil yapar, boşa para alır.
    avukatlar çok fazla, çok egolu, çok kazanıyorlar.
    eczacılık dünyanın en gereksiz mesleği, bakkallık. tüm hepsi kapatılsın. yakılsın.
    abi dişçiler açıyorlar bir muayenehane dönüyorlar köşeyi. bir köprü 246436464 lira olur mu?
    taksicilerin hepsi x abi ya. götlerini keseceksin hepsinin.
    doktorlar tam gavat. egoları yüzünden anasını babasını satar bunlar.

    valla durum böyle. ekşi sözlük'e kendinizi beğendiremezsiniz. uğraşmayın da. zira kendileri nasıl her meslekte her tip insan varsa, tıp dünyasında da her türlü doktorun olduğunu fark edemeyecek kadar aptallar ya da kafalarında gelişen garip bir dürtü yüzünden düşmanlar. ikisi de zükümde değil. eğlensin dursunlar.
hesabın var mı? giriş yap