306 entry daha
  • ne aileymiş arkadaş!

    evli ve çocuk sahibi olan herkes zaten toplumda yeterince kayırılıyor, iş hayatında pozitif ayrımcılık alıyorken daha neyin kavgası bu? bu bekarlar size ne etti? sırf toplumsal baskıya direnemeyip evli, mutsuz (mutlular hariç), çocuklu olduğunuz için mi tüm bu kıskançlığınız, öfkeniz, kininiz?

    son 7-8 yıldır baya baya savunduğum bir düşünce var; herkes çocuk sahibi olmamalı. gerekçelerini daha önce birkaç entryde de dile getirmiştim. bu yüzden günün birinde evlensem bile çocuk sahibi olmak istemiyorum. vergi falan da ödemem. kaba tabirle babayı alırsınız! kendi adıma zaten iş yerinde evli ve çocuklu hemcinslerim, çocuğundan ayrı kalmasın diye fazladan geceleri nöbet tutuyorum. "daha akşam eve gidip yemek yapılacak çünkü biz evliyiz" dedikleri için bekar olarak fazla mesaiye de kalıyorum. "haftasonu ailemle zaman geçirmem lazım" dedikleri için haftasonuna da bekar olarak yine ben mesai yapıyorum. çünkü ben bekarım ya sosyal hayatım olmamalı. tayin durumlarında ise normal tayin dönemine istediğim ilde 3 kontenjan açan bakanlık, eş durumu aile bütünlüğü denince yine o ilde 78 kontenjan açarken ben yine öteleniyorum (bu konuda bakanlığa dava açacağım zaten).
    ama sikerler artık yani! sizin aile anlayışınıza sıçayım.
    aile olmak demek illa başımda bir koca, kucağımda bir çocuk olması mı demek?
    ben yumurtadan mı çıktım?
    tarlada mı yetiştim ben?
    benim de bir annem, bir babam, bir kardeşim var.
    ben de bir ailenin üyesiyim. benim de aile bütünlüğüm söz konusu. ben de 1500 km uzaktaki ailemi özlüyorum.

    aldığım maaş 1 kişiye fazla geliyormuş. sana ne! evdeki nüfüsa göre değil, yaptığın işe göre veriyorlar o parayı. önce bunu bir anla. ayrıca sana ne! sana az geliyorsa evlenmeseydin. ekonomik gelirin çocuğu kaldıramıyorsa, gecekonduda yaşayıp 15 tane çocuk doğuranlardan ne farkın kaldı böyle? ayağını yorganına göre uzat diye boşuna dememişler.

    yazları tatile gidiyormuşum, yurt dışında fıldır fıldır geziyormuşum. sana ne! eğer devlet sana yurt dışına çıkış yasağı koymadıysa sen de çık gez. sen de tatile git. senin kazancın anca çocuk bakmaya yetiyor, tatile para kalmıyor diye niye ben de senin ızdırap dolu hayatını yaşamak zorundayım? çünkü bu sendeki -ben mutsuzum, sen de ol bana ne- derdi.

    bak bugün müge anlı'nın programında ne oldu anlatayım. ya ne salak insanlar diyoruz falan ama toplumun çok güzel mikro kesiti var orada. adamın biri evlenmek için para kaptırmış dolandırıcılara. aracı vasıtasıyla hiç türkçe bilmeyen suriyeli birini gaziantep'ten bulmuşlar. aracıya parayı vermişler ve kadın ortadan kaybolmuş. müge anlı soruyor; hiç türkçe bilmeyen biriyle evlilikten beklentin ne diye, adam sıcak bir yuvam olsun diyor. müge anlı yine soruyor; ama hiç türkçe bilmiyormuş, anlaşamamışsınız bile, bu evlilikten ne bekledin, akşam yemeğinde karnıyarık istesen tarif edemezsin diyor, adam hala sıcak bir yuva diyor. sıfır iletişimle sıcak yuvadan ziyade sıcak yatak derdinde olunca böyle oluyor işte.

    toplumdaki çoğu evli çiftlerde de buna benzer bir durum var. akşama yemek hazır olsun, ev temiz olsun, çamaşır ütüyü halletsin, bedava ve toplum nezdinde onaylanmış sekse hiç girmiyorum, 3-5 kuruş maaşı da varsa ohh! bu kafayla giden beyimiz annesine durumu iletiyor, artık evlenmek istiyorum diyor, hemen helal süt emmiş (bu da ne saçma bir tabirse artık) bir kız bulup hemen beyimizi evlendiriyorlar. görüşme, söz, nişan, düğün hepsi paket maksimum 1 yılda bitiyor. tüm görüşmelerde de şirket anlaşması gibi konular konuşuluyor. ne bir tanışma, ne bir huyunu suyunu öğrenme, ne ortak gelecek planlama, ne hayata aynı pencereden bakıp bakmamayı anlama var. hedef belli, ileri marş! evlendikten sonra bakıyorlar ki karakterler uymuyor, boşanmak da olmuyor, çocuk da yolda ya da olmuş her neyse işte mutsuz bir aile. adam her gün iş yerinde keşke evlenmeseydim çok pişmanım diyor, akşam eve hep mutsuz geliyor. kadın ise evde sunum derdinde, arkadaşı sandığı yeni gelinlerle eşya yarıştırıyor ya da kendini çocuğa vermiş, arkadaşlarıyla ev oturmasına bile gidemiyor, asosyallikten ölecek. her ikiside sosyal medyada evlenmemiş, gezen arkadaşlarını ya da uzun süre tanışarak ve doğru eş seçimi yaparak evlenmiş mutlu arkadaşlarını görerek kendi kokuşmuş hayatlarından iyice tiksiniyorlar. birbirlerine karşı daha çok öfke, daha çok tahammülsüzlük. çocuk ise bu mutsuz ailede kimbilir nasıl yetişecek?
    yoo dostum siz aptallık yaptınız diye herkes bu aptallığı yapmak zorunda değil.

    sizin yanlış evliliklerinizin, mutsuz, kıskançlıktan simsiyah olmuş, bok çukuru hayatınızı yaşamıyorlar diye faturayı bekarlara kesemezsiniz. yok öyle bir dünya!
333 entry daha
hesabın var mı? giriş yap