279 entry daha
  • ateşkes iddiaları dolaşmaya başlayan bölge.

    aslında bu bir bakıma rusya-iran-suriye taktiğidir. bunu çok uzun süredir devam ettiriyorlar. belirli bir bölgeyi ele geçiriyorlar ve ateşkes ilan ediyorlar. ikmalleri tamamladıktan sonra saldırılara devam ediyorlar.

    mevcut koşullarda rusya çok ciddi bir hava desteği sağlamakta, suriye'nin canlı kalabilen askerlerinin çok büyük bir bölümü idlib cephesinde, yine iran buraya birçok yerden akın akın milis taşıyor. son gücüyle saldırıyor bu blok idlib'e.

    türkiye de ordusunu tamamen sahaya indirdi, ilerleyiş durdurulmaya çalışılıyor. bunun sebebi el kaide artığı htş'yi korumak değil. bunu bininci defa yazıyorum ama ısrarla söyleyeceğim. bunun sebebi herhangi bir göç dalgasını engellemek. şimdi hep birlikte düşünelim, bakınız zor değil. sadece düşünün. suriye ordusu ve iran milisleri idlib'e operasyon yapıyor, rus hava kuvvetleri bu operasyona destek veriyor. hepimiz bunu biliyoruz. türkiye'de bulunup da "esad topraklarını geri alıyor, islamcı örgütlere idlib'i dar ediyor" diyenlerin bölgeyi bilmeyenleri sırf "islamcı örgütler" diye kandırdığını görüyoruz. sonra başka başlıklar görmeye başlıyoruz. ne bu başlıklar?

    - 21 aralık 2019 idlib'den gelen yeni göç dalgası
    - idlib'den türkiyeye gelen göç dalgası
    - suriyeden yeni göc dalgasi
    - 28 ocak 2020 idlib'den türkiye sınırına büyük göç
    (uzar gider)

    bu mültecilerin sınırımıza dayanmasının sebebi nedir? sadece düşünelim. bağlantı kuralım, zor değil.

    denklem tamamen bu. rusya-iran-suriye idlib'e operasyon yapıyor ve sivilleri sınırımıza doğru süpürüyor. yani ülkemize mülteci gelecekse bu saldırılar yüzünden gelecek. bu ilerleyişi türk ordusu bu yüzden durdurmak istiyor. burada "beşşar esad'ın aslanları idlib'i islamcılardan kurtarıyor" diye konuşanların yarısı suriyeli arap yarısı akp düşmanlığı sebebiyle türkiye'nin karşısında olan her şeyi sahiplenen yobaz tipler. bunlara inanmak bir insanın kendisine yapacağı en büyük saygısızlıktır.

    mezhepçi arap için kaybedecek bir şey yok. suriye zaten dağıldı, kendine gelemeyeceği çok açık. türkiye'ye iki milyon suriyeli daha gitsin istiyor. türkiye'den intikam istiyor. türk ordusunun idlib'te bulunma sebebinin bu göç dalgasını engellemek olduğunu biliyor ve bunu "türkiye, ordusunu islamcı teröristlere siper ediyor" diye sulandırarak, yalan söyleyerek yanına birilerini çekmeye çalışıyor. böyle bir şey yok.

    evet bölgede islamcı terörist gruplar var ama türkiye'nin bunları korumak gibi bir gayesi yok. bunların bizim işimize yaradığı falan da yok. ne bir yerde savaştırabiliyoruz bunları ne tamamen yanımızdalar. 2019'un başında türkiye ile yakın olan grupları idlib'ten tek tek tasfiye ettiler. türkiye 2018'in sonunda fırat'ın doğusuna operasyon yapacağı vakit 2019'un başında yine bunlar "türkiye'nin fırat'ın doğusundaki harekâtına katılmak günahtır" diye fetva veriyorlardı.

    biz bunları neden koruyalım? biz bunları korumuyoruz. sınırımızı korumaya çalışıyoruz fakat bu araplar ve kandırılmış yobazlar olaya su katmak için bu teröristleri de ortaya atıyor türkiye'yi böyle şeylerle de suçluyor. eğer siz türkiye'yi düşünüyorsanız, kendinize atatürkçü kimliği biçtiyseniz, daha fazla mülteci istemiyorsanız ordunun idlib'teki tutumunu desteklemelisiniz çünkü iki kere iki dörttür. hem "suriye idlib'i alsın" diyip hem "idlib'ten mülteci gelmesin" diyemezsiniz bu çelişkidir.

    bunu çok kez yazdım, tekrar yazıyorum. normalde ateşkes sürecini konuşacaktım ama bunu tekrar yazmaktan çekinmiyorum. başlığı yeni okuyanlar varsa gerçeği görsünler.

    sınır kapatma mevzusuna da değinmek istiyorum. bunu diyen arkadaşların iyi niyetini de anlıyorum fakat oyun oynamıyoruz. karşımızda da öyle 5-10 kişi yok. sınıra milyon kişi geliyor, milyon kişi diyoruz. bunları nasıl durduracaksınız? sınırı nasıl kapatacaksınız? böyle bir şey mümkün değil. uluslararası hukuk falan değil konu. durduramazsın. hangisini durduracaksın?

    şimdi dönelim ateşkese, sonunda konuya giriş yapabildik.

    türkiye ateşkesi kabul etmeli mi? ateşkesi kabul etmek ne kazandırır ne kaybettirir nasıl ilerlenir?

    ihtimalleri değerlendirmek gerekiyor.

    ilk ihtimal: ateşkes için masaya oturmak.

    yazının başında belirttiğim gibi, ateşkes karşımızdaki blok için bir taktik ama bu sefer istisna bir durum var. türk ordusunun saldırısı gündemde. yani bu ateşkes yapılmazsa türk ordusunun suriye ordusuna ve iranlı milislere müdahalesi masada duruyor.

    idlib'te birçok alan kaybedildi fakat türkiye'nin amacının idlib'i kontrol etmek veya bölgedeki islamcı örgütleri korumak olmadığını söylemiştim. mevcut durum türkiye'ye mülteci gelmemesini engelliyor. türkiye ateşkesi yapar caydırıcılığını ortaya koyarsa ve ateşkes kalıcı olursa idlib konusu türkiye için istenilen şekilde bitmiş olur fakat bu mümkün mü?

    bugün ateşkes diyenlerin yarın saldırıya geçip geçmeyeceği belli değil. m4 kara yolu açılmadı. rusya'nın bunu ısrarla istediğini biliyoruz.

    benim şahsi düşüncem bu kısım çok iyi planlanmalı çünkü bugün suriye ordusuna vuracak gücümüz varsa ateşkesi yapıp ateşkes bozulduğunda da vurabiliriz. ateşkes işimize yarıyorsa bunu denemek bize bir şey kaybettirmez. ateşkes kalıcı olursa idlib meselesi istediğimiz gibi kapanır, olmazsa da bugün vuracak gücümüz varsa ateşkesi bozduklarında da vurabiliriz.

    burada çok büyük iki "ama" var.

    1) suriye ordusu ele geçirdiği bölgelerde tahkimat kuruyor. evet ateşkes süresince türk ordusu bölgeye daha fazla yerleşecek, ateşkesin bozulması gözetilerek vakit kazanılacak ama türk ordusu güvenli şekilde sevkiyat yaparken, savunma hatları kurarken suriye ordusu da sevkiyat yapacak, dediğim gibi tahkimat kuracak. yani ateşkes bozulursa güçlendirilmiş savunma hatları ile karşımıza çıkacaklar. vakit sadece bizim için işlemiyor.

    2) rusya-iran-suriye ile idlib üzerinde bir ateşkes yapmak fırat'ın doğusunda da anlaşma yapmaktır. evet farkındayım türk ordusunun fırat'ın doğusuna hiçbir atağı yok şu sıralar fakat esas mesele fırat'ın doğusunda. türkiye sınırlarına gelip pkk'yı koruyan suriye milisleri mevcut. türkiye eğer olur da ateşkes yapmazsa fırat'ın doğusundaki rejim milislerini de hedef alabilecek ve fırat'ın doğusuna yapmış olduğu barış pınarı harekâtı'nı devam ettirme şansına sahip olacak. kalıcı bir ateşkes yapılırsa idlib üstünde, bu kalıcı ateşkes fırat'ın doğusunu da etkileyecek ve türkiye'nin fırat'ın doğusundaki harekâtı kesinlikle başarısız şekilde bitecek.

    ateşkes böyle.

    ikinci ihtimal: suriye ordusunu vurmak, ateşkesi reddetmek.

    suriye ordusu tahkimat kuramadan, savunma hatlarını güçlendiremeden idlib'te suriye ordusunu hedef almak demek oluyor bu. konuşma şansı bulduğum kişilerce en doğrusu bu gözüküyor fakat ben bunun doğru olduğunu düşünmüyorum.

    idlib'te çok ciddi bir rus gücü var. türkiye-rusya güç mücadelesinin kazananı olmaz. bizim esas sorunumuz rusya'yı tanımıyor oluşumuz. rusya'yla diplomasi yürütemiyoruz, rusya'ya karşı haritayı değiştiren hamleler yapamıyoruz bu salt güç ile ilgili değil. türkiye, rusya'yı tanımıyor.

    idlib'te türkiye'nin kapsamlı ve yıkıcı bir harekâtı suriye ordusunu ezer geçer, iran milislerini paramparça eder ama rusya'yı ne yapacağız?

    türkiye ısrarla bir cepheye takılıp kalıyor oysaki fırat'ın doğusunda açık hedefler mevcut. rusya ile masadayken etkin olmak istiyorsanız güçlü olmak zorundasınız. türkiye idlib meselesini bütün suriye'ye yaymaya çalışmalı. başta fırat'ın doğusuna. bizi fırat'ın doğusunda durduran şey suriye ordusunun gelip sınırımıza konuşlanmasıydı, resmi bir güç olarak gördük ve operasyonu durdurduk. şimdi vurmayı göze alacaksak neden illa idlib?

    bir kriz var suriye'de. bu krizi rusya yönetiyor. mevcut krizde, rusların yönettiği ortamda bir harekâta kalkışmak yerine suriye'de krizi en üst seviyeye çıkarmak ve rusların bu krizi yönetemeyecek hâle gelmesini neden görmezden geliyoruz? ruslar krizi yönetebilecek durumdaysa türkiye'ye açık açık saldırı yapmayı da göze alır. pkk ile rusya'yı karıştırıyoruz.

    önce krizi en üst seviyeye çıkarıp sonra rusya ile iletişime geçmek zorundayız, rusya afallamalı.

    rusya emperyalist bir güçtür. amerika birleşik devletleri ile yaptığımız görüşmeleri anımsayın. fırat'ın doğusuna girmeden önce tavırları nasıldı, girdikten sonra nasıl oldu. bu krizi kimsenin yönetemeyeceği duruma getirmektir. önce tahkimatları kazıp kazıp yerine yenisini koydular, operasyon başlayınca trump hariç washington'ı topladılar geldiler.

    rusya olaya müdahale etmeseydi istediğimiz güvenli bölge'yi de kurmuştuk.

    idlib, suriye'nin toprağı. suriye'de her yer birbirini etkiliyor. artık her güç birbiriyle iş birliği yapıyor. pkk-suriye ordusu iş birliği üst seviyeye çıktı. fırat'ın doğusu da suriye toprağıdır. idlib'te suriye ordusunu yavaşlatıp fırat'ın doğusunda ilerlediğimiz vakit kriz rusya'nın yönetemeyeceği şekle evrilecektir.

    yani illa ateşkes olmasın illa rusları bir şeylere mecbur bırakalım diyorsak şart olan şey idlib değil.

    burada da çok ciddi iki "ama" var.

    1) türkiye eğer olur da fırat'ın doğusuna girerse nato ile çok ciddi sorun yaşayacak. nato şu an mevcut durumdan memnun değil aslında. rusların fırat'ın doğusunda yeni yeni güç kazanmasından hoşlanmıyorlar ama onlar da dengeyi sağlayabilmiş durumda. türkiye'nin fırat'ın doğusuna yeni müdahalesi krizi sadece rusya için değil, suriye'de savaşan bütün ülkeler için kontrol edilemez hâle getirilecek. barış pınarı harekâtı sadece 9 gün sürdü. 9 günde 9 yıllık müttefiklikler bozuldu, 9 yıllık planlar çöpe atıldı. mazlum kobani ile şoygu internet üzerinden görüşmeler gerçekleştirdi. pkk operasyonun ilk günlerinden sonra israil'in yolladığı yardımları geri çevirdi. neler neler gördük. eğer olur da operasyonu devam ettirirsek yine bütün kurulan düzen bozulacak, sadece rusya açısından değil. türkiye hem batı hem doğu ile aynı anda mücadele etmeyi göze alarak yapmalı bunu.

    2) nato müdahalesinin fısıltılar halinde duyulmaya başlanması. rusya'nın dümeni kırması sonrası yeniden nato'cu olduk, abd dostumuz oldu. (!) askerlerimizin katili pkk'yı destekleyen james jeffreyler geldi utanmadan "şehit" diye türkçe konuştu ama abd, rusya'dan daha tehlikeli bizim için. biz bunları unutmadık.

    nato'nun, abd'nin suriye'de çakılmış olduğu açık gerçek. esad'ı indirmek istedikleri de açık gerçek ama unutulmamalı ki esad iner, rusya yenilirse bize müttefikiz diyen ülkeler suriye'nin kuzeyinde pkk devleti için uğraşacak.

    beyaz saray çok kesin bir dille nato müdahalesini reddetti. "idlib'te ne yapmamız isteniyor? rusya'yla türkiye'nin arasına girip 'yapmayın' mı diyelim?" minvalinde açıklamalar geldi ama sözcülerin konuştukları bir şeyi değiştirmiyor.

    eğer bir nato müdahalesi gündeme gelirse türkiye'nin tutumu ikinci kahire konferası'nda ismet paşa'nın roosevelt ve churchill'e tutumunun aynısı olmalıdır.

    ismet paşa o gün savaşa katılmak için iki şart sunmuştu. şartlardan birincisi türkiye'nin piyon olarak kullanılmaktan ziyade amerika birleşik devletleri ve ingiltere'nin yapacağı her harekât planını bilecek olması ve bu planlar üstünde veto hakkının olmasıydı. ikinciyse her türlü istihbaratın türkiye ile eksiksiz paylaşılması ve türkiye'ye her türlü askeri yardımın yapılmasıydı. yani kısaca eğer türkiye savaşa katılacaksa amerika birleşik devletleri'nin, ingiltere'nin ne kadar söz hakkı olacaksa türkiye'nin de o kadar söz hakkı olacaktı. türkiye eğer suriye'ye kapsamlı bir nato müdahalesi ile karşı karşıya kalırsa belirleyici güç olmak için uğraşmalıdır. nato bizim için mutlak dost değildir.

    ateşkes meselesi bu şekilde. ihtimaller bunlar, ihtimallerin içindeki sorunlar bunlar. elbet benim göremediklerim de vardır.

    şimdi gelelim sahadaki duruma.

    20 aralık'tan beri saldıran suriye ordusunun idlib'in güneydoğusundaki ilerleyişi de halep'in batısındaki ilerleyişi de sürüyor.

    serakib'in bırakılması sonrası çok önemli bir bölge var: atarib.

    atarib sabah akşam rus uçakları tarafından vuruluyor. sahada da atarib'e doğru çok yoğun bir saldırı mevcut. türkiye'yse konvoylar gönderiyor atarib'e. neden?

    atarib'in konumu bu şekilde. yuvarlak içine aldığım bölge atarib. suriye ordusu atarib'ten başlayarak cilvegözü sınır kapısına ilerlemek istiyor ve idlib'in kuzeyiyle güneyi arasına set çekmek istiyor. afrin kapısını da kapatmak istiyor. suriye ordusunun harekâtı şu şekilde ilerlemiş oluyor. eğer bu ilerleme başarılı olursa idlib'in kuzeyinde yarı kuşatma oluşuyor. sonraki aşama pkk ile birlikte bu saldırı olacak.

    zaten dün gece tel rıfat bölgesinde bulunan pkk'lılar ile zehra bölgesinde bulunan suriye ordusu ortak bir saldırı ile idlib'in kuzeyine saldırmaya başladı. bu yüzden atarib üstünde ciddi bir muharebe olacaktır. suriye ordusu nubl bölgesine çok ciddi sevkiyatlara başladı ama yine de serakib'in aksine atarib için ciddi bir direniş olacağını düşünüyorum.

    güneydeyse son durum bu şekilde. serakib alındıktan sonra sarmin'e hava saldırıları yapılıyor. devamında idlib merkezi var. idlib merkezinin serakib veya sarmin gibi olmayacağını söylemek mümkün çünkü idlib merkezinde çok ciddi direniş grupları mevcut. siviller de mevcut. hayalete dönüşen maaret el numan gibi teslim alamayacaklar idlib merkezini.

    son durum bundan ibaret. ateşkes iddiaları var. ateşkesin önü arkası bu şekilde. ateşkes olmazsa suriye ordusunun kuzeyden yeni bir cephe açacağını görüyoruz. türkiye'nin olası harekât planını bilmiyorum, tahminlerimi de yazmak istemiyorum bu konuda.

    yazının sonunda yazıda ismi geçen ismet inönü'yü de unutmayalım. büyük asker ve büyük politikacı ismet inönü'nün ruhu şad olsun. ülkenin kurucularından bir tanesi. umuyorum biz de ülkeyi muhafaza edeceğiz.
89 entry daha
hesabın var mı? giriş yap