6 entry daha
  • kitabı okudum. en az bir kere daha okumayı düşünüyorum. çünkü mansur kitabı yazarken anlamamızı istememiş. istemiş de gerçekten anlamak isteyenin anlayacağı bir şekilde yazmayı amaçlamış kitabı. kitabın büyük bir kısmını hurufilik oluşturuyor. öyle ki bir yerden sonra yalnızca harflerden, dairelerden, noktalardan, çizgilerden oluşan resimlerin üzerine inşa ediyor bütün metaforlarını. ve yanlış anlamadıysam panteizmden, panenteizmden daha çok ignostisizme yakın, ama bir o kadar da uzak bir anlayış hakim kitaba. mansur tanrı'yı bilmenin, onu görmenin, ona ulaşmanın, ona sıfatlar yüklemenin imkansız ya da gerçekten uzak olduğunu söylüyor. insanların ona yalnızca dolayı yollardan yakınlaşacağına inanıyor. kendi durumunu ise onun yakıcılığı karşısında, ulaşmak için dayanamayıp kendisini ateşe attığını, yanıp kül olduğunu, benliğini kaybettiğini söylüyor. kitabın bir kısmında, "hakk o değildir. onun bulunduğu yerdir." diyerek kendisinin başka bir şey anlatmak için bile ben o'yum demediğini söylüyor. "ondanım ama o değilim" diyor. ama onunla bir olmaktan ziyade, ona ulaşma yolunda, onun için, onun belirlediği üzre kaybolduğunu ifade ediyor.
    bu kayboluş içinse, insanın konfor alanından çıkıp, "bilgi"leri bir kenara bırakıp, kendisini bilinmeyene bırakması gerektiğini söylüyor.
    anladığım kadarıyla tabi.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap